Yerli ve milli olma hedefiyle 2018’de kuruluşunu ilan eden ISGEM, bir yıl gibi kısa bir sürede çok sayıda projeye imza atarak, Türkiye’de geleceğin firmalarından biri olacağını kanıtladı. Kaptan Levent Akson ile birlikte yerli ve millileşmeyi kendine düstur edinen ISGEM Group’un kurucu ortağı Burak Alkoç “Biz bir Rus turist gelsin döviz bıraksın diye beklerken ayda milyon dolarlık maaş, yabancı personele gidiyor. Yönetim firması yabancı olduğu için personel, alımlar yabancı firmalar üzerinde yapılıyor. Diğer ülkelerde denizcilik alanında yabancı firmalar bu kadar kolay faaliyet gösteremiyor. Bizim amacımız ülkemizdeki tüm spesifik projelerin FSRU, sismik, DP kısmı dahi olmak üzere yerli ve milli olmasıdır” diyor.

 

ISGEM’i “Yerli ve milli” sloganıyla 2018’de kurdunuz. O dönemden bugüne neler oldu?

 

2018 yılında kıymetli Ağabeyim Kaptan Levent ile bu yola çıktık. Amacımız, ülkemizde bu çok özel gemilerin offshore ve oil&gas ile ilgili sismik kısım da dahil olmak üzere millileştirilmesiydi. Bir yıl içinde epey yol kat ettik. Birçok projenin içinde yer aldık, danışmanlık yaptık. BOTAŞ, TPAO, MTA; bunların elinde bulunan gemilerin millileştirilmesi ile ilgili çalışmalarda bulunduk. Bunun yurtdışında kademeli olarak millileştirmeye yönelik birçok örnek mevcut. Modec, MOL, vb. Biz, LNG konusu ve bunların önemini uzun yıllar önce gündeme getirdik. Çalıştığımız firmalarda FSRU, LNG, drill ships, LPG ile ilgili yeni inşa dahi olmak üzere çeşitli projelerin içerisinde yer aldık. Kendi personelinizi yetiştirmenin ne kadar önemli olduğu artık açıkça görülmekte. Kendi geminizin olmasının ne denli önemli olduğunu da Doğu Akdeniz’de görüyoruz.

 

Sondaj gemilerinin drill tarafından millileştirilmesi projesi ile de ilgilenmekteyiz. Bunlarla beraber nasıl yapılacağını resmi kaynaklara ilettik. Bu konuyla ilgili ciddi farkındalık oluşturduğumuzu düşünüyoruz. Bu projelerin millileştirilmeleri noktasında Botaş, DTO’ya resmi kanallar ile görüşlerimizi yazılı olarak aktardık. Katıldığımız çalıştaylarda da konunun önemini vurguladık. BOTAŞ’ın Türkiye’ye güneye gelecek olan (Floating Storage and Regasification Unit) FSRU gemisinin inşası Kore’de Hyundai tersanesinde devam ediyor. Maalesef geminin denetimi yabancı bir firma tarafında yapılmakta. Bu geminin hem işletilmesi hem de 3 yıllık zaman zarfı içerisinde tamamıyla millileştirilmesi konusunda neler yapılacağı ile ilgili projemizi bulunuyor. Sigorta, bayrak, klas, majör oil şirketleri ile gerekli hazırlıklarımız, planlamamız hazır. Bunda uzun yıllardır gemi işletmeciliği yapmamızın da önemli katkısı bulunuyor. Yabancı firma ile mecburen kısmi olarak ilk iki sene ilerlemeniz gerekiyor. Sigorta, matrix konularına istinaden en az personelin 2 yıl LNGC’de çalışmaları ve Sigtto eğitimli personel hususu zaruri durumda oluyor.

 

Şunu da belirtmek isterim ki biz ISGEM’i grup firması olarak kurarak mevcut firmalarımızı bir araya getirip aynı çatı altında toplamayı hedefledik.

 

ISGEM geçen sene kuruldu ama çatı altında yer alan firmalarımız uzun zamandır sektöre hizmet veriyor. Diğer taraftan Türkiye’ye know-how getirme projemize istinaden kardeş ülkemiz Kore’den 8 adet çok önemli temsilcilikler aldık.

 

Bu temsilcilikler ne ile alakalı?

 

Hanla IMS Balast Water Treatment, balast suyu ıslahı ile ilgili, Marine Stellar Scrubber, Ilseung Sewage Treatment Plant-Fresh Water Generator, Talent LNG Tank & Piping, vb. gibi birçok kapsamlı ekipmanlar yelpazemizde bulunuyor. Bu ürünlerin servis, devreye alma ve yedek parça işlerini de yürütüyoruz. Temsilcisi olduğumuz firmalarla daha iyi diyalog geliştirmek için Kore’de de bir ofis açtık. Uzakdoğu’daki birçok firma ile tedarik, gemi işletmeciliği, personel tedariki, acentelik konularında Türk insanına yeni kapılar açmak, istihdam sağlamak üzere görüşüyoruz. 8 adet temsilcilik var dedik ama bunu kısa sürede 2 katına çıkaracağımızı düşünüyoruz. İş birlikteliği yaptığımız firmalarda güven, kalite ilkeleriyle seçici davranmaya azami dikkat gösteriyoruz. Daha çok Avrupa ve Kore ile çalışıyoruz.

 

Filomuzu 2024 yılı içerisinde genişleteceğiz Filomuzu 2024 yılı içerisinde genişleteceğiz

Hanla IMS Balast Water Treatment System ile ilgili fiyat politikanız nedir?

 

Balast Water sistemleri piyasaya ilk çıktıkları dönemlerde özellikle 2010 yılında fiyatlar çok yüksekti. Ar-Ge ile fiyatların nasıl aşağı çekileceği konusu araştırıldı. Fiyatları oldukça aşağıya çekildi. Bizim sistemimizde üretici firma valf kontrol sistemi, seviye kontrol sistemini de birlikte paket olarak verdiğinden full garanti mevcut. Yani sistemde sorun olduğu zaman konuyu valf kontrol sistemi, seviye kontrol sistemi ya da balast suyu ıslah sistemi üreticisi ile çözmek yerine tek bir firma ile muhatap oluyorsunuz. Ayrıca uzun taksitli özel anlaşmalar da yapmamız söz konusu. Biz bu sistemde kullanılacak diğer ürünleri tedarik olan firmalarla da iş birlikteliği yaptığımız için turn key solutions dediğimiz tersane dahil her işi biz üstlenebiliyoruz. Anahtar teslim sistem montajı yapılmış oluyor. Bu 3D scanning’ten başlayıp devreye alma ve sertifikaların teslimi ve sonrasında garanti sürecinin takibi, şirket personeli eğitimi de dahil olmak üzere geniş bir hizmet. Fikir nereden çıktı, nasıl düşündünüz? Bizim kurulurken ki ismimiz İstanbul Gas Enerji ve Gemi İşletmeciliği A.Ş. olarak. Bu şekilde unvana sahip bir firma dahi Türkiye’de yok. Yıllardır üzerinde kafa yorup çalıştığımız konular üzerinde Levent Kaptan ile beraber teşviki mesaimiz sonucunda beraber güç birlikteliği yaptık. Biz bu şekilde buradaki açığı, boşluğu gördük. Biz bu işleri ISGEM olarak yerli, milli yani vatani bir görev, hizmet olarak görüp yapıyoruz.

 

Konuyu, ilgili makamlara, kurumlara, bürokrasiye anlattınız mı?

 

Biz BOTAŞ, TPAO, MTA’dan ilgili tüm birimlerin yöneticileri ile bir araya geldik. Konuya hakim olunca, projelendirince ilgili mercilerde konuya çözüme yönelik yaklaşıyorlar.

 

 

Sektör, ülke olarak yabancı özentiliğimiz mi var?

 

Maalesef var. Aslında mevzu yabancı firmaların pazarı bırakmak istemesi ve kolay yolun seçilmesi olarak özetlenebilir. Ama biz umutluyuz.

 

Yabancı firmalar diyor ki, bütün sigorta kuruluşları, brokırlarımızla münasebetlerimiz en üst seviyede… Bunun formülleri var. Kimse sıfırdan LNG ya da FSRU işletmecisi olmuyor. Size diyorlar ki hiç LNG işlettiniz mi? Rakip firmalar diyor ki “Siz bunu yapamazsınız, matrixi var, sigorta onaylamaz sizi” gibi bahaneler öne sürüyorlar. Bu işe yatırım yapan holdingler, firmalar risk almak istemiyorlar. Risk almaktan ziyade burada bir milli mesele söz konusu. Hangi ülkede sizin personeliniz ya da geminiz kabotaj hatlarında çalışıyor? Yunanistan’a, Norveç’e bakın ya da herhangi bir ülkeye size ne kadar kapılarını açıyor? Sektör olarak sıkıntılı bir süreçten geçtiğimiz, işsizlik sorunuyla yüzleştiğimiz dönemde bu konulara daha yoğun eğilmemiz gerekiyor. Yabancı firmalardan işi layıkıyla yapan profesyonel kuruluşlarda var. Ben size başka bir şey anlatayım. Bizim kendimize çok daha fazla güvenmemiz lazım. Biz halen biz bu gemileri işletebilir miyiz, inşa denetimini yapabilirmiyizi konuşuyoruz. İşletiriz hem de daha iyi işletiriz. Burada özellikle gaz gemilerinin operasyonlarını yaptıktan sonra da tersanelerimizde inşa edilmeye başlanabilir. Diğer taraftan “DP kısmında kurs aldıktan sonra staj nerede yapacak, ehliyeti nasıl işlenecek konular var’’. Bugün ülkemizdeki gemilerde DP var. Ancak kurslar için Azerbaycan, Ukrayna’ya, gidip bunların eğitimini alabiliyoruz. Bunların eğitiminin Türkiye’de yapılması lazım. Bir inovasyon, simülatör eğitim merkezi yapılması gerekiyor. Kore, Brezilya bu yöntemle ilerledi.

 

Pearl Naval kurulalı 3 yıl oldu. Bu 3 yılda nasıl bir yol izlendi?

 

Pearl Naval, incimiz ilk göz ağrımız. Aynı şekilde Pearl Naval’a faaliyetlerimize devam ediyoruz. Türkiye’deki denizcilik fonu ile bizim de danışmanlığını yaptığımız 5 tane 64.000 tonluk ikinci el gemi alma projemiz var. Şu anda işletmemizde 5 gemi bulunuyor. Kasım-Aralık gibi 2 gemiyi daha filomuza katacağız. Yılbaşında ise 3 gemi daha gelecek. Bu 5 gemi anlaşması bu şekilde gerçekleşecek. Hedeflerimizi büyüttük. ABD’de bu tarz denizcilik fonları mevcut. Denizcilikte kriz devam ederken şu anda navlun artıyor. Çin ve ABD’deki ticaret savaşları, İran’ın Hürmüz Boğazı’nda yaptıkları, Doğu Akdeniz’deki ülkemizin son derece kararlı attığı adımlar, stratejik hamleler, küresel olarak ekonominin iyi olması, Çin’in çok fazla büyümemesi, son dönemde Çin’in cevher talebi, stok tutma politikası navlun hareketliliğine yol açtı. Dökme piyasasında artış gözüküyor. Özellikle MR tankerlerde IMO 2020 düşük sülfürlü yakıt sebebiyle (scrubber sistem montajının bekle ve gör politikası ile azlığı) ‘’rafinerilerin kapasite artırmaları’’ sebebiyle tanker piyasası da hareketlenmeye başladı. Koreli armatörlerle görüşüyoruz. Diğer taraftan ISGEM’de Klass ve Survey konularına yönelik bir bölüm daha kurmayı planlıyoruz.

 

Firmanızda kadın çalışan oranı nedir? Kadın istihdamı ile ilgili bizlere bilgi verebilir misiniz?

 

Kadın istihdamı çok önemli. ISGEM’de 6 kadın çalışanımız var. Kiralama, operasyon, iş geliştirme ve muhasebe bölümlerinde görev yapıyorlar. Hatta biri de 1 Temmuz Kabotaj ve Denizcilik Bayramı günü işbaşı yaptı. Özellikle fakülte, üniversite mezunu kadınların denizciliğe girmesi, denizcilik örf ve adetini alarak yetişen kadınların daha fazla STK’larda, denizcilik şirketlerinde yer alması vizyon açısından ve farklı bakış açıları ile ilerleme açısından çok önemli.

 

İbrahim KOCAMIŞ

 

7DENİZ - ÖZEL

Editör: Haber Merkezi