MSC Cruises Türkiye Ofisi yetkilileri, “Kruvaziyer turlarına katılmanın yaşlı ve zengin insanlara has, pahalı, gemiye çok bağımlı, yolculuk bakımından bazı riskleri olduğu gibi önyargıların” düzelmesi gerektiğini söylüyor. Necla Tuncel ve Burak Çalışkan, Türkiye’nin potansiyelleri ve gemi şirketlerinin ülkemizle ilgili algılarını anlattı. Tuncel ve Çalışkan, ülkemizin özel konumuyla ilgili bir dizi etkenin altını çiziyor: ˮBirinci olarak limanlarımıza yanaşan gemilerin bir dizi tarihi mekan sunması öne sürülüyor. Ege ve Batı Akdeniz’e yanaşan bir gemiden Efes, Milet, Bergama, Meryem Ana Evi gibi çok sayıda tarihi mekana erişmek mümkün. İstanbul tarihi birikimi, Sultanahmet’ten Ayasofya’ya yapıları, yeme-içme kültürünün zenginliği, eğlencelerinin farklılığı gibi çekici bir dizi varlığa sahip. İkincisi, İstanbul’a ulaşan bir kruvaziyer gemisinin yolcusu, ˮNe görebilirim?” sorusuna çok değişik yanıtlar bulabilir. Türkiye’de “doğa arayışı” olan insanlar için çok uygun yerler var. Karadeniz’de uygun limanların olması halinde Kardeniz Bögesi’nde sunulabilecek doğal varlıklar bulunuyor. Dördüncüsü, bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de orta sınıfın gücü arttıkça, kruvaziyer gemi turlarına katılacak olanların artması doğal. Beşincisi, hızla liman altyapıları tamamlanır; hizmet bedelleri ve kalitesi de rakiplerle eşdüzeye getirilirse hızla gelişebilir.ˮ Pahalı önyargısını kırmak Çalışkan, ”Ülkemizde kurvaziyer turlarına katılmayı engelleyen bazı önyargılar var” dedi. ˮYaşlıların ve zengin olanların erişebileceği bir hizmet algısı olduğu çok yaygın diyen Çalışkan, ˮBu bir önyargı. Ayrıntı bilgisine sahip olmamamın yarattığı bir önyargı. Gerçek öyle değil. Kruvaziyer turlarına katılmak oldukça erişilebilir bir hizmet. Bir de gemiye bindikten sonra dönüşe kadar hiç karaya inilmeyecekmiş gibi bir algı var. Bu yargı da eksik bilgiye dayanıyor. Yolcunun önemli bir zamanı geminin yanaştığı kara parçasındaki etkinliklere katılmakla geçiyor.” şeklinde konuştu. Necla Tuncel bir başka önyargıya daha değinerek şöyle konuştu; ˮGemi çok sallanır, rahatsızlık olur. Fırtınalar olabilir gibi önyargılar. Oysa günümüz teknolojileri gemilerde sarsıntıyı en aza indirebildiği gibi, meteoroloji hava durumu hakkında anlık bilgiler verebiliyor; önlem almak için gemi kaptanının zaman bulabilmesi her zaman mümkün.” ʹTurlara katılanların sayısı hızla artıyorʹ Burak Çalışkan, “Kruvaziyer gemilerinde turlara katılanların sayısı hızla artıyor. Belli firmaların egemenliğinden çıkan bu sektör daha çok insana dokunuyor. İngiltere’de 2 milyon yolcu, Almanya’ya da 1.5 milyon yolcu bu turlara katılıyor. Ülkeler bu kadar çok yurttaşını riske etmemek için uluslararası kuralları, alınan önlemleri yakından izliyor.” ifadelerini kullandı. Çalışkan, deneyimli yöneticiler kruvaziyer turlarında gemi sayısının hızla arttığını, firma ölçeklerinin büyüdüğünü, sektördeki firmaların çeşitlendiğini, artan kapasitelerin fiyatları erişebilir hale getirdiğini; giderek orta sınıfın bu hizmetten yararlanmasıyla “kitle tüketimi” oluşacağının altını çiziyor. Necla Tuncel, Avrupa’da yılda iki tatile çıkan insanların, tatillerden birini geleneksel alanlarda, diğerini de kruvaziyer gemilerde yaptığını söylüyor. Tuncel, “Gemi başlıbaşına bir ekonomi yaratıyor. Gemilerin yanaştığı liman hizmetlerinin yarattığı, ülke ekonomilerine kattığı değeri de hesaba katmalıyız. Rehberlerin gelirleri, rehberlerin uğradıkları alış-veriş yerlerindeki satış olanaklarını, katılımcı insanlara ülke tanıtımının dolaylı etkilerini daha bir dizi ileriye ve geriye doğru etkilerini de hesaba katmalıyız. Otobüsünden rehberine, alışveriş yerlerinden bilet satıcısına, müze gelirinden dolaylı tanıtım yararına kadar bütünsel ekonomik etkiyi düşünmeliyiz.ˮ şeklinde konuştu. Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde kruvaziyer turlarının ekonomimize değer katması için konunun uzmanlarından ve ilgili STK’ların açıklamalarından anladıklarımızı şöyle paylaşabiliriz:  1. Türkiye’ye gelen kruvaziyer gemilerinin yüzde 40’ının çıkış noktası Yunanistan’da Pire limanı. Bu limanın Çinli büyük bir denizcilik firması tarafından işletildiğini, liman ve bağlantıları için Bir Yol Bir Kuşak (OBOR) Projesi yapıldığını dikkate alarak bir ulusal strateji belirlemeliyiz.  2. Sektörün dünya genelinde yüzde 5’lik büyümesine göre bir projeksiyon oluşturarak; İstanbul, İzmir-Kuşadası öncelikli olmak üzere gemilerin yanaşacağı liman altyapılarına ilişkin bütünsel plan yapmalı, planının uygulanmasını dışa açık, kamu gözetimi ve denetiminin yapılacağı bir merkezle yürütmeliyiz. 3. TÜRSAB’ın hesaplarına göre 7 günlük yolcu masrafı ortalama 719 dolar. Sadece gemilerin yarattığı ekonomi 36 milyar dolar. Gemi dışı yaratılan ekonomileri dikkate aldığımızda uzman kuruluş bu geliri üçe katlamak gerektiğini söylüyor. Böylesine bir ekonomiden payımızı almak için liman donanımlarını yeterli hale getirme yanında limandaki hizmet bedellerini de rakiplerle eş düzey hale getirmeli; hizmet kalitesini yükseltmek ve korumak için eğitim altyapısı oluşturmalıyız. 4. Kruvaziyer turistlerinin yüzde 30’u İstanbul’a geliyor. Yüzde 25.7’si Kuşadası’na. Bu oran değişik etkenlerle değişebilir. Gelişme potansiyelleri üzerinde çalışılarak İstanbul’da Galaport’un ihtiyacı ne kadar karşılayacağı, yeni bir liman ihtiyacı olup olmadığı fizibilitesi yapılarak fayda/maliyet analizlerinin sonuçları kamuoyu ile paylaşılmalı. Kaynak: DÜNYA
Editör: TE Bilisim