Bu ayı atlattığımızı sayarsak kış aylarının sonuna yaklaştık ve benim geçen yazımda “paranoya” olarak nitelendirdiğim şüphelerime rağmen bile Karadeniz ve Akdeniz’de korkulduğu kadar büyük navlun düşüşleri olmadı. Mevsimsel düşüşler nedeniyle armatöre şu aralar sorsanız “Eh, tabii ki Aralık ayındaki navlunlar artık yok” kabilinden, brokere sorsanız “Yük bulacağız diye kaldırmadık taş bırakmıyoruz” şeklinde serzenişler duyabilirsiniz ama umulan hala Mart ayıyla birlikte iyileşmelerin görülmesi. Bunu destekleyen en belirgin etken ise Avrupa’da devam etmekte olan iyileşme. Bakarsanız 2014’te Yunanistan bile büyümeye aday. İmalat hızla iyileşiyor, büyüme beklentilerini de beraberinde yükseltiyor. Karadeniz ekonomileri olan ve aynı zamanda “gelişen ekonomiler” (şu aralar revaçta olan tabirle emerging markets - EM) sınıfında yer alan Türkiye ve Rusya’da ise diğer gelişen ekonomilerde olduğu gibi 2008’den sonra gelen ABD kaynaklı paranın dönüp dolaşıp “dükkâna” dönüyor olmasından kaynaklı sıkıntılar mevcut. Bu, örneğin Karadeniz’de Türkiye’nin Rusya’dan buğday, kömür ve çelik ithalatı için negatif bir durum ama dikkat edin bu iki ekonominin işte bu yüzden paraları değer kaybederse ihracat rekabetçilikleri artacaktır. Kuzey Afrika’daki ülkeler konusunda Avrupa elini çabuk tutmaya başladı. Bunu Batı Akdeniz’de Cezayir kaynaklı yük talebinden görüyoruz. İtalya ve İspanya düşük iç talepleri nedeniyle kapasitelerini ihracata yöneltmiş, büyümenin rekorlar kıracağı Cezayir’e çimento ve çelik yağdırmaya devam ediyor. Bunu hep söylüyorum, evet ama yinelememin sebebi bu ticaretin hali hazırda bu kur dalgalanmalarından bile etkilenmemiş olması. Genele bakarsak Avrupa’da Fransa biraz sıkıntılı gözüküyor, Karadeniz’de bizim ve Rusya’nın bu yıl bazı rüzgârlara maruz kalması muhtemel, Akdeniz’in doğusunda ise Suriye, Libya, Mısır’da kalkan toz daha oturmadı. Navlunlar yılbaşından itibaren yüzde 10 civarı geri geldi ama zaten 2013’ün son iki ayında yüzde 30-40 artmıştı ve bana sorarsanız koster piyasasında temkinli iyimserlik havası devam ediyor. ISTFIX’te Ocak sonu itibariyle 2-4 bin DWT gemilerin bölge ortalaması olarak günlük gelirleri (TCE) 2 bin dolar, 4-6 bin DWT gemilerin geliri de ortalama 3.050 dolar seviyesinde bulunuyor. Daha büyük tonajda, 6-8 bin DWT gemiler günde 4 bin 150, 10 bin 000 DWTlik büyük kosterler ise 5 bin 950 dolar kazanabilmekteler. Bu durum Aralık sonuna göre ortalama yüzde 5 ila 7 arasında düşüşlere tekabül etmekte ki bu zaten bekleniyordu. Bu sefer her ay verdiğimiz grafiği veremiyoruz, yerimiz dar çünkü başka bir önemli hususa dikkat çekmek istiyorum: Bölgenin lideri Türk koster armatörleri büyük bir fırsatın eşiğindeler. ISTFIX olarak yaptığımız ve çoğu sunumumuzda göreceğiniz çalışmalarımız bize gösteriyor ki, Karadeniz, Doğu Akdeniz ve Orta Akdeniz’deki toplam kuru yük koster tonajı son 4 yılda ciddi bir erime kaydetmiş. 2009’da 12,3 milyon DWT olan koster filosu 2012 sonu itibariyle 10,84 milyon DWT’ye erimiş. 2009-2012 arası bölge koster filosu (DWT), ISTFIX  2013 rakamlarını derlemekle meşgul olduğum için 2012 sonu rakamlarıyla konuşmak durumundayım. 2013 sonu rakamlarını da umarım sizlerle önümüzdeki yazımda paylaşacağım fakat düşüncem o ki erime devam etti. Ama salt “düşünce” için işgal etmiyoruz bu köşeyi. Aşağıdaki grafik gösteriyor ki, 2012 sonu itibariyle bile (en koyu sütun) bölgede çalışan 10,85 milyon kosterin 2,5 milyon DWT’si 30 yaşın üzerinde. 1,6 milyon DWT’si 25-30 yaş arasında, 1-5 yaş, yani alttan gelen yeni nesil bunu biraz karşılasa da yeni inşa sadece ince bir çizgi. 2009-2012 arası yaşlara göre bölge koster filosu (DWT), ISTFIX  Sadece bu tablo bile tehditleri ve fırsatları özetliyor. Yakın denizlerde koster ticareti bitmez, bitemez. Koster orta ölçekli ticaretin en önemli dayanaklarından biridir. Yani koster neslinin tükenmesini kimsenin oturup izlemeyeceği sanırım hepimizin malumu. Bu arada Türk sahipli koster filosu halen 2,9 milyon DWT filosuyla bu segmentte lider. Burada “Türk sahipli” filosu derken kasıt bayraktan bağımsız olarak Türk armatörlerin elinde bulunan gemilerdir. Ama büyük başın derdi de büyük oluyor, en çok eriyen filo da bizimkisi. 2008’de bölgedeki kosterlerin yüzde 34’ü Türk sahipliyken, şimdi yüzde 27,5’i Türk sahipli. 2,9 milyon DWT filonun yaş ortalaması 25,5 ve yüzde 49,4’ü 25 yaş üzerinde. Günümüzde ülkelerin güçleri bulundukları bölgelerdeki sosyo-ekonomik ağırlıklarıyla, ticareti ve stratejiyi etkileme potansiyelleriyle değerlendiriliyor. “Akdeniz Türk gölüydü, tekrar öyle olmalı” diyoruz. Türk koster filosunun tekrar güçlenmesi için Türk Koster Armatörleri ve İşletmecileri Derneği’nin kurulduğu ve bilinç oluşturmak için çalışmalara yeniden başladığı malumunuzdur. İşte buyurun, rakamlar konunun hâkimi ISTFIX’ten, fırsatları ve tehditleri değerlendirmek sizden… Engin Koçak [email protected]
Editör: TE Bilisim