Salgının yakıcı etkilerini ülkemizde hissettiğimiz şu günlerde, hepimizin kafasında aynı soru: Bundan sonra ne olacak? Yalnızlık ve çaresizlik duygusuyla geçirdiğimiz günlerin ardından normale dönebilirsek aynı hayatı yaşamaya devam edecek miyiz, yoksa ülkemizde ve dünyada bir şeyler değişecek mi? Bilinmezlik denizinde kulaç atarken denizcilerle 5 soru 5 cevap şeklinde karantina sohbetleri yapmaya karar verdik. İşte Murat Güler’e yönelttiğimiz soruların yanıtları.

 

Koronavirüs nedeniyle evde kaldığınız günleriniz nasıl geçiyor?

 

Günlerim senelerce iş güç peşinde koşmanın acısını çıkarmak ve ülkemizde de yüzleştiğimiz COVID-19 salgının yarattığı sıkıntıların üstüme düşen kadarını göğüslemeye çalışmak arasında bir yerlerde geçiyor. Yaşamın acılarına, zorluklarına, çilelerine katlanabilirlilik sizin ona biçip giydirdiğiniz felsefenizle yani bakış açınızla başattır. Benim için bu felsefenin özü her şeye rağmen hayatı kendin ve elinden geldiğince başkaları için yaşanır kılmaktır. Biz ailecek bunu yapmaya çalışıyoruz karantina günlerinde.

 

Bir iş insanı olarak bu karantina döneminde işlerinizi nasıl takip ediyorsunuz?

 

Telefon ve e-mail tabii ki. Tele-konferanslar da oluyor.

 

Her gün açıklanan ölüm vakaları ve dünyadaki gelişmelerden nasıl etkileniyorsunuz?

 

İnsanın ölümü her zaman acı verir. Dolayısıyla COVID-19 salgını olmasaydı bugün hala hayatta olacak yüz bini aşkın insanın ölümü çok üzücü. Lakin denizde fırtınaları nasıl soğukkanlı bir şekilde göğüslüyorsak bu salgına da öyle yaklaşmak lazım. 1918-19 yıllarında olan İspanyol Gribi diye adlandırılan  aslında İspanya`dan çıkmadığı kesin olan salgın yıllarına göre hem tıp hem de mikrobiyoloji  bilimi çok daha ileride bugün. Dünya ekonomisi de savaştan çıkan bir dünyaya göre yüzlerce kat daha güçlü. Otoritelerin söylediklerine uymak yani hijyenimize dikkat edip, sosyal mesafe kurallarına uyup evde izolasyona devam etmeliyiz. Tek endişem salgının beklenenden fazla sürmesi ve devletlerin halkına gerekli desteği verememesidir.

 

Virüs tehlikesi ortadan kalktıktan sonra insanlar normal hayata dönmekte zorlanır mı, ticari hayat kaldığı yerden devam eder mi?

 

İnsanoğlunun adaptasyon gücü yüksektir. Hayat kesinlikle normale döner. Er veya geç bu olur. Olmak zorunda. Ticari hayatın kaldığı yer sektörüne veya o iş yeri neyse oradan devam edecektir. Yeter ki hala sermayesi ve iş gücü olsun.  Bununla beraber iş dünyası birçok parametresi yeniden tanımlanmış,  farklı dinamiklere sahip bir mekanizmayla karşılaşacaktır. 

 

Bu süreci yaşayan biri olarak, geleceği nasıl görüyorsunuz? Koronadan sonra denizcilik sektöründe nasıl bir gelişme olur? Bir gerileme ya da talep azlığı yaşanır mı?

 

Dünya Bankası Ocak ayının başında dünya ekonomisinin 2020 yılında yüzde 2.5 büyüyeceğini öngörüyordu. Bugün ise herkes benzeri görülmemiş bir salgın ve öngörülemeyen ekonomik sonuçlarından söz ediyor. IMF ve Dünya Bankası’nın açıklamaları da  bu yönde. Denizciliği de malum dünya ekonomisinden bağımsız değerlendiremeyiz. Denizcilik sektöründe olumlu bir gelişme beklemek gerçekçi olmaz.  IMF’nin 1 trilyon dolar, Dünya Bankası’nın ise önümüzdeki 15 ay için özellikle az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler için 160 milyar dolar kaynak ayırdığını kendi sitelerinden okuyoruz. ABD toplamda 6 trilyon dolar kaynağı kullanabileceğini belirtirken bunun 3 trilyon dolara yakın miktarını 4-5 ay içinde vatandaşlarına ve iş yerlerine dağıtacak. Böylesine devasa parasal desteklerle etkisi azaltılmaya çalışılan küresel çapta bir ekonomik sorun mutlaka deniz taşımacılığını etkileyecektir. Sadece bölgesel ölçekte ve belli tonajlar için her krizde olduğu gibi bazıları için fırsatlar çıkabilir. Genel anlamda ufuk maalesef şu anda sisli. Buna rağmen dünyanın bu krizi aşacak uluslararası kurumları, istişare kanalları, her şeye rağmen sağduyusu ve ekonomik gücü var.  

Kayıp mürettebatın ailelerinden 'ihmaller araştırılsın' çağrısı Kayıp mürettebatın ailelerinden 'ihmaller araştırılsın' çağrısı

İBRAHİM KOCAMIŞ / ÖZEL

Editör: Haber Merkezi