Japonya Kamikaze pilotlarını ölümsüzleştirmeye çalışıyor. Bunu da pilotların ailelerine yazdıkları mektupları UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesine aldırarak yapmayı planlıyor. Ölen askerlerin mektuplarını toparlayan bir araştırmacının ortaya çıkardığı bilgiler ışığında Asya Pasifikʹin acı dolu ve kanlı geçmişinden bir döneme ait izler tekrar gün ışığına çıkıyor. ˮKamikazeˮ İkinci Dünya savaşı sırasında ateşli silahları tükendiği anda son çare olarak ölüm dalışı ile düşman gemilerini batırmaya girişen Japon savaş pilotlarına verilen isim. Birçoğumuzun bildiği bu insanlar aslında günümüzün dünyasında pek de hatırlanmaz. Eğitim sistemimizde Dünyaʹdaki uygarlık gelişim süreçleri verilmez. Dolayısıyla ancak belgesel, film veya kültürel gelişmelerle ilgilenen insanların bildiği bir konu olarak kalmaya mahkum olur. Sorulması gereken soru ne oldu da bu insanlar bu şekilde ölüm dalışı yapmayı kabul ettiler? Bir insanı savaşı kazanmak için bu kadar ileri gitmeye itecek kültür ne anlama gelir? Kamikazelerin batırdığı gemiler dolayısıyla savaşı kaybedeceğini anlayan ABD ve müttefikleri başa çıkamayacağı bir kültürle karşı karşıya geldiğini gördüğü anda Atom Bombası ile şehirleri ve içerisindeki sivilleri yok ederek bu ülkeyi savaşta teslim almaya gitti. 89 yaşındaki Tadamasa İtatsu küçücük siyah gözleri ve tokalaşmak için insanın ellerini tuttuğunda parmaklarını acıtacak kadar kuvvetli eski bir Kamikaze pilotu. Bu kadar sevimli ve neşeli bir insanın bir zamanlar intihar dalışı yapmış bir  Kamikaze olduğuna inanmak çok zor. Takvimler 1945 yılının Mart ayını gösterdiği sırada İtatsu-San 19 yasında genç bir pilot olarak görevinin başındaydı. Okinawa Adasıʹna doğru yola alan yüzlerce İngiliz ve Amerikan gemisi ve nakil gemileri savaş uçaklarını ve helikopterleri bölgeye konuşlandırmak üzere yoldaydılar. Komutanı kendisine Japonyaʹnın ilk ˮözel saldırıˮ uçak müfrezelerinden birisinin üyesi olmak isteyip istemediğini sorduğunu anda sevinçle kabul etti. İtatsu-San anlatıyor: ˮEğer Okinawa Amerikalılar tarafından o anda alınsaydı, Japonyaʹnın tamamına erişim kolaylığı dolayısıyla ülkemiz Amerikan ve müttefik birlikleri tarafından kolayca istila edilecekti. Okinawa müttefikler için bir askeri üs haline gelecekti. Böylece biz genç pilotlar olarak yapmamız istenilen görevi kabul ettik ve her birimiz birer kamikaze pilotu olduk. Büyük bir istekle gönüllü olduk.ˮ İtatsuʹnun evi saldırıları yaparken can vermiş yoldaşlarının anılarıyla dolu. Kiminin mektupları var, kiminin buğulanmış fotoğrafları. Kimilerinin de kanlı uçuş kıyafetleri duvarlarda asılı. İtatsu verdiği demeçte tekrar tekrar bu genç pilotların birer fanatik olmadığını tekrarlıyor. Yaptıkları işin ülkelerini olası bir yıkımdan kurtarma amaçlı olduğunu dile getiriyor. ˮSağduyu insanın sadece bir tane canı olduğunu söyler. Neden sahip olduğun tek şeyi verdiğin veya bundan vazgeçeceğin çok önemli bir sorun. Neden canını seve seve verirsin?  Orada olan herkes gönüllü olarak can vermeye hazırdı. İşgalcilere karşı ülkemizi korumak tek amacımızdı. Kendimizi tamamen buna kurgulamıştık. ˮ Hayatta kalmasını bur utanç kaynağı olarak gören İtatsu-San uzun yıllar boyunca bu durumu bir sır olarak saklamış. Defalarca intihar etmeyi düşünmüş ancak yeterli cesareti kendisinde bulamamış. 70ʹli yıllarda olmuş Kamikaze pilotlarına ait mektup ve fotoğrafları ailelerinden toparlamaya başlamış. Yaptığı bu koleksiyon ˮKamikaze Mektuplarıˮ  ismiyle anılan bir koleksiyona dönüşmüş. Koleksiyonuna önceleri mukavva üzerine iğnelediği bir kaç mektubu açarak başlayan İtatsu-San, siyah kaligrafik yazıyla yazılmış mektupları birer birer açmaya devam ediyor. Açtığı mektupları defalarca okuyor. Mektuplardan birinde Kamikaze Pilotuʹnun son sözleri aynen şöyle: ˮSevgili anneciğim, pişmanlıklarımdan en büyüğü ölmeden önce senin için elimden gelen her şeyi yapamamış olmamdır. Fakat bir savaşçı olarak, İmparator için şerefimle öleceğim. Ne olur üzülmeˮ Mektuplar büyük acıları yansıtıyor.  Japon gençlerinin büyük çoğunluğu beyni yıkanmış ve gerçeği görmekten uzak bir şekilde İmparatorlarına hizmet güdüsüyle hareket etmişler. Fakat propagandaları sindirmeyen ve arkadaşları gibi düşünmeyen gençlerin de mektupları var. Propagandaya inanmayıp tersini düşünen bu askerlerin de mektupları arşivler içerisinde göze çarpıyor. Ryoji Uehara isimli genç teğmenin mektubu bunlardan en dikkat çekeni. Mektubunun son kısmında kısaca şu satırlarla veda ediyor: ˮYarın demokrasiye inanan bir insan bu dünyadan ayrılacak. Kalbinde yalnızlık görünse bile aslında tatmin duygusu ile dolu bir kalbi var. Faşist İtalya ve Nazi Almanyası yenildi.  Otorite kırık tuğlalarla inşa edilen bir bina gibi.ˮ Dünya Kamikaze Mektupları ile ilgili ne yapmalı ve gerçekten de Dünya Kültür Mirasıʹna alınmaları doğru bir hareket midir? İtatsu-San açıkça mektupların Kültür Mirası sembolleri içerisinde değerlendirilmeleri gerektiğini düşünüyor. Mektupları ˮsonraki nesillere aktarılan birer hazineˮ olarak tanımlıyor. Üzerinden 70 yıl geçmesine rağmen elindeki koleksiyonun değerini daha yeni anlamış. Bugün bile kendisine ve yoldaşlarına ne olduğu konusunda halen kafası karışık. ˮGeçmişe asla pişmanlıkla bakmıyorum. Bütün pilotlar ne yaptıklarını gayet iyi bilerek öldüler. İlk zamanlar hayatta kalmanın gerçekten kötü bir şans olduğunu düşünmüştüm. Onlarla olmuş olmayı gerçekten o kadar diledim ki. Fazla çarem kalmadığını anlayınca onların hatıralarını toparlamaya yoğunlaştım ve bütün enerjimi buna harcadım.ˮ Japonya savaş hafızasına dair büyük problemler yaşıyor. Politikacılar ve medyanın önde gelenleri halkı savaş konusunda halkı ikna etme telaşındalar. Sanki Japonya savaşı hiç başlatmamış, sanki Nanjing Katliamı hiç olmamış veya on binlerce kadın kendi istekleriyle Japon Ordusuʹna seks köleliği yapmışlar gibi bir hava yaratılıyor. Müttefiklerin kentlerini bombalanmasının üstüne bir de Hiroshima ve Nagasakiʹye atılan atom bombaları Japon politikacıları ve medyasının kendilerinin suçsuz bir kurban olduklarını gösteren bir görüntü yaratmalarına neden olmuş. Atom bombası ile sivillerin  öldürüldüğü tek ülke Japonya. Her saldırıda en az 100,000 kişi hayatını kaybetti. Sadece Tokyoʹya yapılan müttefik saldırılarında can veren sivillerin sayısı bu miktardan çok daha fazlaydı. Korkuların hatırlandığı anlarda unutulan en önemli konu her şeyin nasıl başladığı. Kamikaze pilotlarının kendilerini feda etmeleri vatan ve millet sevgisi açısından son derece anlaşılır. Ancak bu noktaya nasıl gelindi?  7deniz
Editör: TE Bilisim