İzmir'de meydana gelen 6.6 büyüklüğündeki deprem ve ardından oluşan tsunami kent genelinde toplam 1.750 teknenin barındığı 5 marinayı etkilerken bu marinalardaki 250-300 civarı teknede hasar oluşturdu. Depremin ardından ortaya çıkan hasarın ekonomik maliyetine ilişkin bilgi veren Türk P&I Sigorta Hasar Grup Müdürü Kaptan Kaan Özerk, tekne başına ortalama 10 bin euroluk bir hesapta toplam hasarın 2,5-3 milyon euro dolaylarında olduğunu kaydetti.

 

Sigortacı Gazetesi’ne konuşan Grup Müdürü Kaan Özerk, İzmir depreminden en çok etkilenen Teos Marina’da dahil kent genelinde 5 marinada toplam barınma kapasitesinin 1.750 civarı olduğunu belirterek, “Ancak depremde etkilenen tekne sayısı 250-300 tekne arasında olduğu bildirildi. Ortalama hasarı tekne başına 10.000 euro diye düşünebiliriz, bu doğrultuda hesaplanacak toplam hasar 2.5-3 milyon euro civarı. Marinaların hepsi barınmasını kabul ettikleri teknelerde, sigortalı olma şartını araması nedeni ile şanslıyız ki hepsi sigortalı ve hasarlarını tazmin edecekler. Bu arada unutmamak gerekir ki civar barınaklarda bulunan, sigortasız birçok tekne de mevcut olabilir, bu tekneler hasar görse dahi sigortalı olmamaları sebebi ile bir tazmin şansları bulunmuyor” dedi.

 

Önlemler gelişecek

 

Gemi Geri Dönüşüm Sanayicileri Derneği’nden ‘Aliağa’ açıklaması Gemi Geri Dönüşüm Sanayicileri Derneği’nden ‘Aliağa’ açıklaması

Tsunaminin Türkiye’de ilk defa görülen bir afet türü olduğunu ve bu nedenle alınacak önlemlerin zaman içerisinde, mevcut duruma kıyasla çok daha fazla geliştirileceğine dile getiren Özerk, Mevcut kıyı tesisleri analizlerinin tüm afetleri kapsayacak şekilde yapılarak yeni kurulacak marinaların yine Kıyı Tesisleri Yönetmeliği’ne uygun inşa edilmesi gerekiyor. İzmir depreminde tespit ettiğimiz yüzer pontoonların nizami, sağlam ve bakımlı olması, tonoz demirlerinin ölçülerinin taşıdıkları yüke uygun ve bakım kontrollerinin düzenli periyodlarda yapılması, alınabilecek ve hasarı engelleyebileceğimiz öncelikli önlemlerden. Marina içi deniz tabanı düzenli aralıklar ile taranarak olası teknelere zarar verebilecek atık temizlenip, deniz tabanı neta edilebilir” diye ifade etti.

 

Türkiye coğrafyasında yeni olsa da deniz seviyesinde yükselme ve alçalmaların meydana geldiği pekçok ülkenin deniz suyunun bu gücünü kullanma arayışı içine girdiğini ve enerji ürettiğini dile getiren Özerk, “Bu gibi ülkelerde sıklıkla kullanılan dock sistemleri mevcut, deniz seviyesindeki değişimlerden liman ya da marinalardaki teknelerin etkilenmemesi için bir tür açılıp kapatılabilen baraj gibi su seviyesini sabit tutmaktalar. Ancak bu sistemler Türkiye coğrafyası için ne kadar uygundur gerek maliyet gerekse ihtiyaç anlamında tartışılır” dedi.

 

Olası İstanbul depremi hasar tahmini

 

Olası İstanbul depremi ve marinalarda ortaya çıkaracağı hasarla ilgili de değerlendirmede bulunan Özerk, “İstanbul’da bulunan 8 ana marina üzerinden hesap yaparsak 5.000 denizde, 1.000 karada olmak üzere toplamda 6.000 tekne barınma kapasitesi bulunuyor. Ancak olası bir depremde tahmini kaç teknenin hasar alacağına dair bir öngörüde bulunmak çok güç. Bu durumu etkileyen birçok faktör bulunuyor. Bunlardan başlıcaları depremin merkezi ve büyüklüğü. Marina konumunun merkeze yakınlığı ile hasarın büyüklüğü doğru orantılı olacaktır, çünkü tsunami dalgalarının oluşabilmesi için bir gelişim mesafesine ihtiyacı vardır, ayrıca marina derinlikleri de burada önemli sayılabilecek ayrı bir faktör. Günün sonunda tsunami sonucu tekne hasarı, Türkiye coğrafyasında ilk defa karşılaştığımız bir hasar türü. Nasıl İzmir depreminin de bölgedeki 5 ana marinanın hepsi yerine sadece merkeze yakın Teos Marina’da barınan tekneler hasar aldı ise, buna karşın bölgenin güneyinde bulunan Kuşadası Marina bundan etkilenmedi ise veya 1999 Yalova depreminde, İzmir depremi boyutunda bir tekne hasarı ile karşılamadı ise, olası bir İstanbul depreminde hasar tahmini yapmak afaki olacaktır. Önceden de belirtildiği üzere marinaların hepsi, tekneleri sigortalı olma ön şartı ile kabul ettiklerinden hepsi sigortalı olarak düşünülüyor. Civarda bulunabilecek sandal boyutundaki küçük tekneler muaf tutulmuştur” şeklinde konuştu.

 

Tekne sahipleri sigorta yapmaya önem vermeli

 

Sigortanın öneminden bahseden Özerk, Tekne sahiplerinin herşeyden önce sigorta yapmaya dikkat etmesi gerektiğine işarek ederek, şunları söyledi; “Birçok tekne sahibinin sigortayı ek bir maliyet olarak düşünerek, yüzbinlerce dolarlık teknelerini sigortalamadıklarına rastlıyoruz. Unutulmamalıdır ki sigorta bir paraşüt gibidir, ilk ihtiyacınız olduğu anda eğer sahip değilseniz, ikinci bir şansınız olmayacaktır.

 

Sigorta yaptırdığımız zaman ise de dikkat etmemiz gereken önemli hususlar bulunuyor. Çünkü matbu bir form üzerinden yaptıracağınız yat sigortasında ileride karşılaşabileceğimiz birçok risk karşısında, yüz yüze gelebileceğimiz hasarları tanzim edemeyebiliriz.

 

Sigortalıların deprem ve tsunami gibi doğal felaketler karşısında sigorta poliçelerinden hasar tazmini yapabilmek için dikkat etmeleri gereken en önemli hususlardan birisi, sigorta poliçelerinde bu tür risklere karşı teminat verildiğinden emin olmaları. Poliçelerde bu gibi risklerin verilmemesi ya da istisna edilmesi, ortada bir sigorta poliçesi olsa bile deprem ve tsunami kaynaklı hasarlardan dolayı hasarı tazmin imkanını ortadan kaldıracaktır.”

 

Özerk, şöyle devam etti: “Diğer önemli bir husus, sigorta poliçelerinin prim borçlarının taksitlerinin tam olarak ve tarihinde ödenmesi gerekliliği. Hasar tarihinde prim borcu bulunan bir sigorta poliçesinin hasar tazmin kabiliyeti, ciddi şekilde zarar görebilir ve hatta sigortalının tazmin hakkını tamamen ortadan kalkabilir.Yat poliçelerinde pek dikkat edilmese bile, sadece teknenin tam ziyası halinde tazminat ödemek üzere dizayn edilen poliçeler, tekne hükmi veya gerçek tam ziya olarak değerlendirilmediği sürece hasar ödemeyeceğinden, sigortalıların yüksek montanlı olsa bile, kısmi hasar sonucu oluşan tamir masraflarını ödemeyecektir. Bu hususa poliçe düzenlenme aşamasında dikkat edilmesi gerekiyor. Tamir masraflarının ötesinde, tsunami sonrası açık sulara sürüklenebilecek teknelerin salimen yedekte rıhtıma çekilmesi için doğabilecek çeki masraflarının da poliçeye dahil edilmiş olması, bu tür hasarlarda ortaya çıkabilecek ciddi bir masraf kaleminden sigortalıyı kurtaracaktır.

 

Poliçenin genel muafiyetinin çok yüksek olmasının yanı sıra deprem ve tsunami gibi risklere karşı ilave muafiyet içermesi ya da sigortalının belli bir yüzde ile hasara katılımını öngören şartların bulunması da, sigortalının poliçesinden tazmin edebileceği kısıtlayacaktır. Poliçe düzenlenirken primi ucuzlatmak adına muafiyetlerin çok yüksek tutulması veya sigortalı koasüransının poliçede yer alması, poliçenin hasar ödeme gücünü ciddi anlamda kısıtlayabilir.

 

Kitleleri etkileyen doğal felaketlerde, sigortacının hasar uzmanlığı ve hasar yönetim becerisi de oldukça büyük önem taşıyor. Bölgesel çapta krizlere neden olabilen deprem ve tsunami gibi doğal felaketler sonrasında, sigortalının doğru yönlendirilmesi ve bilgilendirilmesi, olası hasar ve kayıpların daha fazla büyümemesi açısından hayati önem taşıyor. Denizcilik sigortaları konusunda uzmanlaşmamış bir sigorta şirketi tarafından düzenlenmiş yat sigorta poliçeleri, sigortacı tarafından hasar anında yeterli bilgi ve uzmanlık ile desteklenmediği takdirde hasarın kapsamı daha büyüyeceği gibi, tazmin süreci de uzayabilir. Bu vesileyle tüm sigortalarda olduğu gibi yat sigorta poliçelerinin de sadece bir kağıt parçası olmadığını hatırlatmakta, yat sahiplerinin denizcilik sigortalarında uzman sigorta şirketleri ile çalışmalarını tavsiye etmekte fayda görüyoruz.

 

Tüm tekne sahiplerine sigortalarını, konusunda uzman aracılar vasıtasıyla standart matbu formlardan ziyade, ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak, tekneye ve kullanıma özel şartlar çerçevesinde yaptırmalarını tavsiye ederiz.”

 

7DENİZ 

Editör: Haber Merkezi