Savunma Sanayi projeleriyle adından söz ettiren İstanbul Tersanesi, krizden önce ticari gemi inşalarının hızla devam ettiği günlerde, önemli bir karar alarak askeri projeler konusunda harekete geçti. SNR Holding İcra Komitesi Başkanı Atilla Çiftçigüzeli, 'Ticari yeni gemi inşası en üst seviyelerde iken 2007 yılında İstanbul Tersanesi stratejik bir kararla gözünü askeri projelere çevirdi. Gerekli altyapı çalışmalarını sonlandırıp, Ulusal ve NATO seviyesi Güvenlik Sertifikalarının tamamlanması ile İstanbul Tersanesi, Türk Sahil Güvenlik Komutanlığı SAR-35 Botları modernizasyonu projesini almaya hak kazandı. Proje kapsamında 2009 Yılında Türk Sahil Güvenlik Komutanlığı için modernize edilen 4 adet SAR-35 botu, sözleşme gerekliliklerinin üstünde bir performans sağlanarak zamanından önce teslim edildi. 2010 yılı Temmuz ayında, Romanya Sınır Polisi ile İstanbul Tersanesi'nin kendi bünyesinde geliştirdiği projesi olan SNR-17 Devriye Botları'ndan 5 adet için sözleşme imzalanmış, finansmanı Avrupa Birliği tarafından yapılan projede botlar Romanya Sınır Polisi'ne 10 ay gibi kısa bir sürede teslim edildi' ifadelerini kullandı.

İkinci yapılanma süreci Askeri ve özel projelere odaklanma stratejisi kapsamında, halen devam etmekte olan ikinci büyük yapılanma sürecinin 2011 yılı ilk çeyreğinde başladığını hatırlatan Çiftçigüzeli, 'Yapılanma süreci kapsamında; kapalı boya ve raspa tesisi, boru atölyesi, üzerinde helikopter pisti de barındıran dokuz katlı bir idari bina ve 2 adet 80x18 metrelik kapalı üretim tesisi inşa edildi, Tersane'ye modern bir kimlik kazandırıldı' şeklinde konuştu. İlk paslanmaz gemiyi inşa etti Türkiye'de başarılı bir şekilde paslanmaz gemilerin inşasını gerçekleştirmiş ilk ve sayılı tersanelerden biri olduklarını kaydeden Çiftçigüzeli, 'Tersanemiz gerekli tüm teknolojik alt yapı ve eğitimlerle bilgi birikimini kazanmış, 2007 ve 2008 yıllarında 2 adet 5700 DWT ve 1 adet 3500 DWT paslanmaz kimyasal tanker inşasını başarıyla tamamlamıştır. Söz konusu projelerin inşası sürerken, İstanbul Tersanesi değişik tipte projelerin arayışına girişmiş ve tersanenin Off-Shore pazarına girişi de bu şekilde başlamıştır. 2008 ve 2009 yıllarında, Türkiye'nin yenilikçi ve öncü tersanesi unvanına yakışır bir şekilde Norveçli büyük bir denizcilik firması için 2 adet ROV Destek ve Araştırma Gemisi inşasını başarıyla tamamlayarak teslimini gerçekleştirdik' ifadesinde bulundu.

'Katma değerli büyük projelere başladık'

Atilla Çiftçigüzeli tersane olarak hedefleri, mevcut projeleri ve yatırımları hakkında bilgi verirken şunları söyledi: Son dönemde yapılan çalışmalarla katma değeri büyük projelere başladık. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nın ihtiyacına binaen 1 adet Denizaltı Kurtarma Ana Gemisi ve 2 adet Kurtarma ve Yedekleme Gemisi'nin tedariki için 28 Ekim 2011 tarihinde Savunma Sanayi Müsteşarlığı ile sözleşmeleri imzalandı. Bu güzide projelere ilaveten, Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü Genel Müdürlüğü ihtiyacına binaen, 1 adet Bilimsel Araştırma Gemisi'nin yurt içinde inşasını içeren ihale neticesinde 24 Nisan 2012 tarihinde Savunma Sanayii Müsteşarlığı ile İstanbul Tersanesi arasında sözleşmesi imzalandı. Bu projelere ilave olarak Sahil Güvenlik Komutanlığı emrindeki 5 adet SAR 33 Botlarının Modernizasyon Projesi için SSM ile görüşmeler Ağustos 2012'de başlamış ve sözleşmesi 16 Ocak 2013 tarihinde imzalandı. Atilla Çiftçigüzeli, tümüyle yerli tasarıma sahip olan Denizaltı Kurtarma Ana Gemisi ve Kurtarma ve Yedekleme Gemileri'nin inşa, donatım ve entegrasyonlarının da yurt içinde gerçekleştirileceğini söyledi.

Çiftçigüzeli, 'Bu çerçevede, gemi inşa malzeme ve hizmetlerinin yanı sıra gemiye entegre edilecek sistemlerin büyük bölümü de yurt içinden temin edilecek ve proje bedellerinin yaklaşık yüzde 50-70 oranlarında yerli katkı ile gerçekleştirilmesi suretiyle Türk sanayiinin imkan ve kabiliyetleri etkin bir şekilde değerlendirilecektir' ifadelerini kullandı. 'Sadece sismik araştırma gemisi değil' Bilimsel Araştırma Gemisi'nin, sismik araştırmanın yanı sıra diğer bilimsel çalışmaları da yapabilecek çok amaçlı bir araştırma gemisi olacağını ifade eden Çiftçigüzeli, '2 boyutlu ve 3 boyutlu sismik araştırma kapasitesiyle; jeofiziksel, jeolojik, jeoteknik, batimetrik, hidrografik, oşinografik, hidroakustik araştırmalar yapma ve depremler, genel jeoloji, uygulamalı jeoloji, çevre jeolojisi ve yer bilimleri ile ilişkili diğer bilim dallarının da araştırma projelerini gerçekleştirmek üzere örnekleme çalışmalarını icra etme kabiliyetine haiz olacak. Bu çerçevede, söz konusu faaliyetlerin gerçekleştirilmesi için gemide; streamer (algılayıcı kablo), sismik enerji kaynağı ünitesi (hava tabancaları), sismik veri işlem ünitesi, sismik kayıt ünitesi, sismik navigasyon ünitesi, yüksek ayırımlı sığ sismik sistemi, deniz manyetometresi sistemi, deniz gravimetresi sistemi, oşinografik ölçüm sistemleri ve jeolojik örnekleme ekipmanı ile uzaktan kumandalı su altı aracı (ROV) da bulunacak' diye konuştu.

Dünyada ses getiren projeler İstanbul Tersanesi'nin sektörde yarattığı farklılıklar konusunda da düşüncelerini paylaşan Atilla Çiftçigüzeli, 'Tersanemiz, inşa ettiği ve etmekte olduğu gemilerin tip ve özellikleri dikkate alındığında, sadece yurtta değil dünyada da ses getiren projeler ile sektörünün öncüsü olmuştur. Geleceği öngörüp, askeri projeler konusunda kendisini erkenden konumlandırmış, gerekli yatırımları yapmış ve proaktif, güvenilir bir kalkınma modeli için sektöre örnek teşkil etmiştir' ifadesinde bulundu. Gemi inşa sektörü özel sektöre iş yapıyor Maliyet açısından Türk tersanelerini dünya pazarı ile karşılaştıran Çiftçigüzeli, 'Müşteri taleplerinin karşılanması açısından esnek bir çalışma modeli benimseyen Türk gemi inşa ve tamir sektörü, bu açıdan rakiplerine göre müşteri nezdinde büyük fark yaratmakta. Türk gemi inşa ve tamir sektörü nerdeyse tamamen özel sektör yatırımlarına dayanmakta. Türk Tersaneleri, devlet teşviki konusunda her türlü desteği alan Kore, Çin ve Japonya gibi Uzakdoğulu rakiplerine nazaran sektörde maliyetler açısından bu anlamda daha zor koşullarla ile mücadele etmekte. Gerek lokasyon olarak teknik donanım üreticilerine ve Avrupa'ya yakınlığı, gerekse önemli deniz ticaret geçiş yolları üzerinde yer alması, Türk tersanelerini rakiplerine kıyasla hala güçlü bir konumda tutmakta. Türkiye'nin bu konuda alması gerekli önlemler ikiye ayrılmakta. Bunlardan bir kısmı devletin alması gereken önlemler, diğerleri ise özel sektörün alması gereken önlemlerdir' diye konuştu.

'Devlet teşvik etmeli'

Devletin tersanelere gemi ihracını teşvik amaçlı projeler konusunda öncülük etmesi gerektiğini ve Uzak Doğulu rakiplerinin aldığı teşviki asgari olarak sektörün kullanımına sunmalı diyen Çiftçigüzeli, 'Hayati platformların ve en son teknoloji ürünü gemilerin milli imkanlarla projelendirmesine verdiği desteğe ve yurt dışına yapılacak projelerin kredilendirme, pazarlama ve referans desteğine mutlaka devam etmeli. Özel sektör ise, rekabet gücüne sahip olduğu küçük ve orta ölçekli gemilerdeki ihtisasını teknolojinin tüm imkanlarından faydalanarak korumuştur. Ayrıca gittikçe talebi artan Off-Shore gemiler ve katma değeri fazla olan ileri teknoloji ürünü gemilerde de yeterliliğini Avrupa'daki rakiplerinin seviyesine çıkarmıştır. Sektöre daha bilinçli ve donanımlı insan kaynağının kazandırılmasına yönelik her türlü destek programına da katkı sağlamaktadır' ifadelerinde bulundu.

'Tek eksiğimiz dizel ana makineler'

Atilla Çiftçigüzeli, 'Türkiye'de gemi inşa ve yan sanayinde çok önemli üretimler yapılıyor. Gerek yazılımda olsun gerekse diğer ekipmanlarda belli bir seviyeye gelmiş durumdayız. Tek eksiğimiz dizel ana makineler. Türkiye'nin kendi ana makinesini yapmasının getirilerini ve götürülerini iyi hesaplamak lazım. Yani deyim yerindeyse 'Attığımız taş, ürküttüğümüz kurbağaya değsin.' Bugünkü ortamda ve zamanda devlet desteği olmadan Türkiye'de dizel makine üretimi yapılamaz. Dünya bir krizden geçiyor. Bu krizden en çok etkilenen denizcilik sektörü oluyor. Bir şeye yatırım yaparken onun sürümünü görmek zorundasınız. Diyelim ki Türkiye'de güzel bir yeni makine üretimine geçtik. Bu makineden kaç tane satacağız? Ülkede yeni inşa kaç adet var? Hepsine bu makineden versek ne olacak? Bunları düşündüğümüzde, bunun ne kadar mantıklı olduğu konusunda tereddütler yaşıyoruz. Bu iş normal yollarla olsa, makineyi yapıp 5-10 sene hatta 20 sene içerisinde global pazarda tutup geliştirip satabilirsiniz. Makineyi yaparsın ama pazarlamasını yapamayıp gerisini getiremedikten sonra sıkıntı yaşanır. Hele bu kriz ortamında çok daha zorluklarla karşılaşılır' şeklinde konuştu.

BUTİK TERSANE İSTANBUL

1980 yılında faaliyetlerine başlayan tersane, 2003 yılında İstanbul Tersanesi adını alıp SNR Holding bünyesine katılarak yeniden yapılandırma sürecine girmiş. Butik tersane olma hedefiyle modernizasyon ve altyapı çalışmalarının ilk safhasını 2004 yılında tamamlayan tersane, 2005 yılında 4250 ton kaldırma kapasitesine sahip 120 metre boyundaki yüzer havuzu devreye aldı. İstanbul Tersanesi 14 bin 400 metrekaresi kapalı alan olmak üzere, toplam 34 bin 500 metrekarelik yüzölçümüne sahip. 120 metrelik yüzer havuzu, 3 iskelesi ve geniş rıhtım alanı sayesinde sahip olduğu 150 metre boyunda 8 gemilik iskele ve 100 metre boyunda 4 gemilik rıhtım kapasitesi ile aynı anda 14 gemiye tamir bakım hizmeti verebilmekte.

GEMİLERİN KULLANIM ALANLARI

Dünyada ve Türkiye'de öne çıkan MOSHIP, KURYED ve SİSMİK Araştırma Gemisi projeleri, denizaltı Kurtarma Ana Gemisi ile denizaltıların satha gelememesi durumunda, personeline yaşam desteği sağlanması ve denizaltıdan personel kurtarma faaliyetleri, dalgıç, uzaktan kumandalı sualtı aracı ve atmosferik dalış süiti vasıtasıyla yapılabilecek sualtı onarım ve enkaz çıkarma gibi sualtı çalışmalarının icrası amacıyla kullanılır. Kurtarma ve Yedekleme Gemileri ile yara alan, karaya oturan, arıza yapan gemilerin kurtarılması ve yedeklenmesi ile gemi yangınlarına müdahale faaliyetleri icra edilebilecek, dalgıç, uzaktan kumandalı sualtı aracı ve atmosferik dalış süiti vasıtasıyla yapılabilecek sualtı onarım ve enkaz çıkarma gibi sualtı çalışmalarının icrası amacıyla kullanılabilecek.

YILLIK 25,5 BİN TON ÇELİK İŞLEME KAPASİTESİ

İstanbul Tersanesi SNR Holding iştiraki SNR Tersanesi ile beraber, toplam 6 adet kızakta yıllık 25 bin 500 ton çelik işleme kapasitesine sahip. Üretimin her aşamasında uyguladığı kontroller, kalite, iş güvenliği ve işçi sağlığı kriterleri ve çevreye duyarlı prensipleri ile verimliliği arttırmayı hedefleyen tersane, ISO 9001, OHSAS 18001, ISO 14001 sertifikalarına ve Ulusal ve NATO seviyesi MSB Tesis Güvenlik Belgesi'ne sahip ender tersanelerden biri.

Cengiz TEPEBAŞ-7DENİZ

Editör: TE Bilisim