İMEAK Deniz Ticaret Odası Ekim ayı Meclis toplantısı dün saat 14:30ʹda Meclis salonunda gerçekleşti. Cengiz Kaptanoğlu yönetiminde toplanan meclise Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Mehmet Müezzinoğlu yanı sıra Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Deniz ve İçsular Düzenleme Genel Müdürü Hızırreis Denizʹde katıldılar. İMEAK DTO Meclisi önceki gün vefat eden eski Maliye Bakanlarından Kemal Unakıtan ve Şehitler için bir dakikalık saygı duruşu ile başladı. Daha sonrada konuşmak isteyen meclis üyeleri sırası ile söz alarak sorunlarını anlatarak hükümetimizden çözüm ve destek istediler. Mecliste ilk olarak söz alan Vapur Donatanları ve Acenteleri Derneği Başkanı Recep Düzgit Çalışma Bakanlığına, yabancı bayraklı gemilerde çalışan Türk personelle ilgili yapılan çalışmalar için teşekkür etti. Düzgit ayrıca kılavuzluk ve römorkajcılık ile ilgili yönetmeliği uzun yıllardır beklediklerini söyledi, İzmit körfezinde yıllık kazancın 170 milyon, Aliağa-Nemrut Bölgesinde 60 milyon olduğunu anlattı. Recep Düzgit ayrıca yine İzmit Körfezinde TCDD liman ihalesine %70 teklif verdiklerini ancak %85 verenlerin kazandığını ve bu fiyatın nasıl verildiğini anlamadığını söyledi. İlker Meşe hazırladıkları Denizcilik Envanterinin güncel durumu ile ilgili meclisi bilgilendirdi, denizcilik kurum ve kuruluşlarının bu envanterin geliştirilmesi için istenen bilgileri göndererek tamamlanması ve doğru bilgileri içermesine katkıda bulunulmasını istedi. Meşe ayrıca Pendik Green Park Otelde 21 Ekim günü yapılacak Vista seminerinin duyurusu yaptı ve herkesi seminere davet etti. Yılan hikayesi haline gelen ilişiksizlik belgesi sorunu Daha sonra kürsüye gelen Gemi ve Yat İhracatçıları Birliği Başkanı Başaran Bayrak Tuzla tersanelerinin kira sürelerinin 49 yıla çıkarılması ile ilgili olarak ;ˮ Başbakanımızın verdiği müjde dolayısıyla emeği geçen herkese ve burada bulunan genel müdürüme teşekkür ederimˮ dedi. Başaran Bayrak şunları söyledi: ˮ Sayın bakanım sizin bakanlığınızla ilgili sektörümüzde bir takım problemlerimiz sorunlarımız var. Özellikle kamuda yapılan işlerle ilgili SGKʹdan alınan ilişiksizlik belgesi her zaman yılan hikayesidir. 2 yıldan önce ben belge alamadım. Asgari prim uygulaması da haksız bir uygulamadır. Bunun dışında mesleki yeterlilik belgesi konusu var. Mesleki yeterlilik belgesinde çalışma yapıyoruz. Yeterlilik belgesi vermeye yetkili firmalar bakanlığın internet sitesinde yayınlanıyor, çalışıyoruz, iş bitiyor bakıyoruz ki bu firmanın yeterlilik belgesi iptal olmuş. Çalışmalar başa dönüyor. Ya bu süre uzun sürmeli, ya da yeterlilik alan firmaların belgelerinin daha düzgün olması sağlanmalıdır. “dedi. Başaran Bayrak ayrıca işçi- işveren barışı açısından, işten ayrılan, istifa eden personelin mahkemeye verme süreci olarak belirlenen 10 yılın birçok olumsuz sonuçlar doğurması nedeniyle yeniden değerlendirilmesi gerektiğini de sözlerine ekledi. Başaran Bayrakʹtan sonra GİSBİR Başkan Vekili Bilgehan Bayramoğlu kürsüye geldi. Bayramoğlu, Bakan Müezzinoğluʹndan asgari işçilik oranları ile ilgili bir toplantı talebinde bulundu. Türk bayrağını cazip hale getirmek için çalışma yapılmalı Daha sonra söz alan KOSDER Derneği Başkanı Salih Zeki Çakır Türk Deniz Ticaret Filosunun 28 milyon detweyt ton civarında olduğunu 1000 gros ton üzeri ise 1500 civarında gemi olduğunu anlattı. Son güncellemelere göre bu filonun yüzde yetmiş ikisinin yabancı bayrakta olduğunu söyleyen Çakır, bunun şahsi kanaatinin Türk denizciliği açısından tercih edilen bir durum olmaması gerektiğini söyledi. Girişimcilerin yabancı bayrağı tercih etme nedenlerini sıralarsak 10ʹa yakın sebep var diyen Salih Zeki Çakır, birinci sırada SGK primleridir dedi. Aynı tonajda yabancı bayrakla Türk bayrağını kıyasladığınızda ortalama %15 Türk bayrağının maliyet dezavantajı var diye sözlerini sürdürdü. Çakır, SGK primlerinin sürdürülebilir rekabet açısından muhataplarımızın bu oranı eşite yakın bir düzeye çekmeye çalışması kaçınılmaz olduğunu belirtti. Salih Zeki Çakır 48 saat sınırlamasına da değinerek, ˮ malumunuz gemiler Türk karasularına girdiğinde 48 saatten fazla kalma durumunda ilave ücretler ödemeye mecbur kalmaktadırlar. Bu da Türkiye ekonomisini olumsuz etkileyebilmektedir. Yaptığımız hesaplamalara göre senelik kaybımız 500 milyon dolardır.ˮ dedi. SULİM Başkanı Abbas Kolçalar ve 48 nolu Komite başkanı Mahmut Aydınʹdan sonra UDH Bakanlığı Deniz ve İç Sular Düzenleme genel Müdürü Hızırreis Deniz söz aldı. Denizcilikte ki sorunları beraber çözelim Hızırreis Deniz, Türk bayraklı gemilerin denetimi ve gemi adamları yönetmeliğinde yapılan değişiklikleri paylaşmak için meclise katıldığını belirtti. Deniz diğer konuşmacıların belirttiği konuları da not ettiğini söyledi. Yönetim Kurulu Başkanı Metin Kalkavan ile görüştüğünü, Türk bayraklı gemilerin on yılı aşkın süredir beyaz listedeki konumunu korumak için izledikleri politika, bugün gri listede üst seviyeye taşıma ile ilgili bir sorunla karşılaştıklarını, özellikle Romanya yaşanan 8- 9 gemimizin tutulması üzerine, Müsteşarımız Suat hayri Aka Başkanlığında ve DTOʹdan da dilerlerse üst seviyede bir katılımla ziyaretimiz söz konusu olacak dedi. Deniz, risk durumumuzun  herkesin dikkatinde olması ve burada bir keyfiyetin gri liste boyutuyla oluşmamasının önem arzettiğini söyledi. Hızırreis Deniz sözlerine devamla ˮ biz burada mecliste bulunanlarla beyaz listeye geçmiştik, meşakkatli bir süreçti, uzun süredir buradaki konumumuzu koruyor idik, dünyaya da örnek olmuştuk, ama her nedense son iki yılda gri listeye doğru bir durum ortaya çıktı. Denizcilik idaresi olarak bu tutulmaların önüne geçmek için belki sizlerin de bazen mutsuz olduğu denetimleri yapmaya başladık. Özellikle yoğunlaştırılmış denetim kampanyası 1 Martta başladı. Burada son 3 yılda alıkonulan gemilerdeki tutulma maddelerini göz önüne alarak 3 ay boyunca 160ʹa yakın gemi üzerinde bir denetim yaptık. Akabinde 1 Haziran gibi başladık, çünkü Paris MOU üyesi ülkelerin limanlarına giden gemilerin MLC 2006 kapsamında yoğunlaştırılmış bir denetim kampanyası başladı 1 Eylülde. Buna hazırlıklı olmalıydık.  Bizde 6 aylık bir süreçte gemide çalışan kişilerin yaşam mahallerini, iş akitlerini, kumanyasından maaşına kadar bir denetim kampanyası yürütüyoruz. Bundan bir hafta önce de ön sörvey uygulamasını her yurtdışına çıkacak gemi için, ticareti engellemeden,  sektörle birlikte, katkı sağlayacak şekilde yapmaya gayret ediyoruz. Bir yönetmelik çalışması yapıyoruz. Onu da idarenin yaptığı denetimle belgelendirme hizmetleri, klas kuruluşları faaliyetleri, klas hukukunu ele alarak yürütmeyi hedefliyoruz. Ayrıca tutulan gemilerle ilgili de program dışı denetimimiz var. Türkiyeʹye ilk geldiklerinde, özellikle tutulma maddeleriyle ilgili denetimler yapıyoruz. “dedi. ˮGemi Adamı e-Hizmet Merkeziˮ kurma çalışmamız var Hızırreis Deniz Gemi Adamları Yönetmeliğinde de değişiklik yapıldığından bahisle, tek bir amaçları olduğunu, özellikle eğitimle ilgili yada operasyon esnasında amaçlarının ˮkaliteˮ ve tercih edilebilir bir ˮTürk gemi adamı ˮ olduğunu belirtti. Gemi Adamı Disiplin Komisyonu kurulduğunu söyleyen Deniz, burada tüm tarafların yer aldığını ve duygusal bir davranışın söz konusu olmayacağını söyledi. Hızırreis Deniz sunulan gemi adamına yönelik hizmetlerde çok şikâyetler olduğunu bunları kendisininde yaşadığını, bu nedenle İstanbulʹa bir ˮGemi Adamı e-Hizmet merkeziˮ kuracaklarını ve gemi adamı müracaatlarının çevrimiçi olmasını arzu ettiklerini belirtti. “Kılavuzluk ve römorkör hizmeti ekonomi olmaktan çıkıp emniyet odaklı olacak’’ Kılavuz ve Römorkörcülük hizmetlerini düzeltmekte fayda var diye sözlerini sürdüren Hızırreis Deniz şunları kaydetti ˮ Römorkaj kavramı nerden geliyor diye sordum, Türkçemizce ya da yabancı herhangi bir lisanda böyle bir kavram yok. Römorkör olacak. Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşarı Suat Hayri Aka, şöyle sormuştu:ˮ Hızır Bey bu kılavuzluk ve römorkör yönetmeliğini bir ay içinde yayınlayabilir miyiz?ˮ Konuşmamız şöyle geçti; “Bu güne kadar bu hizmetin yarattığı ekonominin sektör üzerindeki cazibesini emniyet odaklı değiştirelim”. Dedi. Böyle bir süreç karşınıza gelecektir onu söyleyeyim. O ekonomi artık yaratılmayacak. Tamamen devletin asli görevi olan  ˮemniyetˮ ile ilgili hedef ön plana çıkacaktır. Devlet kimseyi kayırmayacaktır. Adil bir düzenlemeyi başarabilecek yeterlilikte olduğumuzu düşünüyorum. Buradaki topluluk bizi kendisinden biri olarak kabul etmiştir. ˮ Barınmaya çözüm sunduk gelmediniz Deniz, 48 saat süre ile ilgili tüzük değişikliğini hazırladıklarını bunu 10 gün olacak şekilde revize ettiklerini söyledi. Abbas Kolçalarʹın TÜBİTAKʹla ilgili barınma yeri talebine de değinen Hızırreis Deniz, ˮSizinle birlikte kullanılsın diye çalışıyoruz. Tuzlaʹda yapılan ilave yerde havuzumuz konuşlandı. Orada bir beceri sergiledik. Diğer gemilere de beceri sergileriz, Tuzlaʹda bir deniz dibi tarama limanı var. Burayı kullanabileceğinizi size sunmuştum. Ücretinin ne olması gerektiğini kendiniz tespit ediniz demiştim. Ama gelmediniz. Yine müsaittir. Nerede barınmak istiyorsanız buna katkı sağlayacak anlayıştayızˮ diyerek sözlerini bitirdi. Bütün konuşmaları dinledikten sonra Sayın bakanımız Mehmet Müezzinoğlu kürsüye gelerek söz aldı. Sektörün sorunlarını dinleyip bunları nasıl daha iyi çözeriz yönünde çalışmaları hep beraber yapmalıyız, sizden gelecek bir ekip ve bizim oluşturacağımız bir ekip ile sorunları belirleyip çözmek için elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışacağız. Daha sonra yeni anayasanın gerekliliği hakkında konuşmasına devam eden Müezzinoğlu 2023 hedeflerine ulaşabilmek için de daha çok çalışmamız ve istikrarı korumamız gerektiğini söyledi. Müezzinoğlu, Türkiyeʹnin geleceğe istikrarlı bir şekilde umutla yürüyebilmesi için güçlü bir Anayasaya ihtiyacı olduğunu belirtti. Anayasa ile birlikte bir sistem sorunu yaşandığını kaydeden Müezzinoğlu, Son dönemde yaşadığımız bir de sistem sorunu var diye konuştu. Abdullah Gülʹün aday olduğu 2007 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimini CHPʹnin Anayasa Mahkemesiʹne götürdüğünü anımsatan Bakan Müezzinoğlu, mevcut Anayasaʹya göre TBMMʹye verilen bu yetkinin 2007 yılında gasp edildiğini ifade etti. Müezzinoğlu şunları söyledi Sayın Abdullah Gül Beyʹin Cumhurbaşkanı seçilmesi için önünde hiçbir mani yoktu. Bugün de dahil bu 82 Anayasasıʹnın TBMMʹde karar almak için toplanma yetkisi 184 milletvekilidir. Ancak öyle bir ucube hukuk kararına ve sürecine vesile oldu ki CHP ve Anayasa Mahkemesi, ʹ367 olmadan TBMM toplanamazʹ dediler. Şimdi o üyeler, hangi vicdanla yaşıyorlardır bilmiyorum. Onu Anayasa Mahkemesiʹne götüren CHP hangi demokrasiden, milli iradeden hangi hukuktan bahsedebiliyor, açıkçası onu da anlamakta zorlanıyorum. Mehmet Müezzioğlu, Anayasa Mahkemesiʹnin o kararının ardından Cumhurbaşkanıʹnın halk tarafından seçilmesi için referanduma gittiklerini hatırlattı; çıkan sonuçla da cumhurun ʹbaşkanımı ben seçeceğimʹ dediğini vurguladı. MİLLETE YAKIŞIR BİR ANAYASA YAPMAMIZ GEREKİYOR İlk defa 10 Ağustos 2014ʹte Cumhurbaşkanıʹnın halk tarafından seçildiğini anımsatan Müezzinoğlu, Bir tarafta cumhurun başkanını seçtiği, yüzde 50ʹnin üzerinde başkanını seçtiği bir yapı, diğer tarafta yüzde 49,5 oy oranıyla parlamentoda yetki almış bir hükümet, bir meclis ve başbakan var. Bu süreç biz AK Parti olduğumuz için, Recep Tayyip Erdoğan olduğu için sorunsuz gidiyor olabilir. Tam aksine ilave güç de katıyor olabilir. Bunun ilave güç kattığını 15 Temmuz gecesi gördük. Cumhurbaşkanının ve hükümetin duruşu peşinden meclisin ve milletin duruşu bir bütün halinde başarılı sonuca bizi götürdü. Ancak normal şartlarda böyle olmasının akılla, sistemle, hukuk devletiyle bir bağdaşabilirliği ve sürdürülebilirliği olabilir mi Türkiye, sürdürülebilirliği olmayan bir yapıyla 2023 hedeflerine hep tereddütlü gider veya dünya tereddütlü bakar. O zaman bizim bir an önce sistemin adını koymamız ve millete yakışır bir anayasayı yapmamız gerekiyor ifadelerini kullandı. 7DENİZ
Editör: TE Bilisim