Genelkurmay eski Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, ''Libya ile ilgili gelişmeler Doğu Akdeniz'deki sorunun en batı sınırıyla ilgili bir olayla karşı karşıyayız. Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de hak ve menfaatleri var. Bu hakkı uluslararası sözleşmelerden alıyor'' dedi. İlker Başbuğ çok tartışılan Kanal İstanbul projesiyle ilgili 'Montrö'yü riske eder' dedi.

 

Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ, Habertürk TV'de soruları yanıtladı. Başbuğ, Türkiye ile Libya arasında imzalanan anlaşmalarla ilgili ''Kıta sahanlığı denildiği zaman ana kara parçalarıyla bağlantılı bir konu. Kıta sahanlığı ana kara parçalarının, kara sularının başladığı çizgiden 200 deniz mili gideceksiniz. 200 deniz mili uzaklıktaki deniz tabanındaki doğalgaz, petrolün çıkarılması ve kullanılması hakkını veriyor. Münhasır ekonomik bölge deniz yatağının üstündeki bütün su bölgelerini içeriyor'' ifadelerini kullandı.

 

'Münhasır ekonomik bölge ilan etmekte geç kaldık' 

Deniz Kuvvetleri'ne ait 23 gemi, 23 limanda ziyarete açıldı Deniz Kuvvetleri'ne ait 23 gemi, 23 limanda ziyarete açıldı

 

Doğu Akdeniz'de en uzun sahilin Türkiye olduğunu vurgulayan Başbuğ, ''Benim ne kıta sahanlığımı ne ekonomik münhasır bölgeleri hakkımı adalar kesemez. Güney Kıbrıs yönetimi kendisini Kıbrıs yönetimi kabul ediyor, bu söz konusu değil. Birinci temel sorun o. İkinci temel nokta Adaların bu konuda münhasır ekonomik bölgelerinin, kıta sahanlığı olması tezinden Yunanistan hareket ediyor. Dediğim gibi esas sorun Adalar konusunda düğümleniyor. Burada belki en çok üzerinde durmamız gereken nokta Türkiye münhasır ekonomik bölgelerin ilan edilmesinde biraz gecikmeli hareket ettik. Genelkurmay Başkanlığı iki kere Milli Güvenlik Kuruluna getirdik. Münhasır ekonomik bölge konusu genel olarak getirildi. Bazı ülkelerle gecikmezsizin, ki bunlardan bir tanesi Libya idi. Hatta bazı ülkelerle uyum sağlanmazsa biz tek taraflı ilan edelim dendi. Yaklaşık 10 senelik süreçten bahsediyoruz. Bugün yapılması gereken 10 sene önce yapılmalıydı. O zaman belki hiç ses çıkmazdı'' dedi.

 

 

'Kanal İstanbul Montrö'yü riske eder' 

 

Başbuğ, "Kanal İstanbul" sorusuna şöyle yanıt verdi:

 

"Kanal İstanbul yapılınca ne olur? Dış politika konusunda her fikiri ciddi olmak kaydıyla, farklı görüşler de olabilir. Farklı görüşlerin seviyeli, birbirine hakaret etmeden söylenilmesi önemli. Bu görüşlerin dikkate alınması da önemli. Dış politikada bir yanlış adım atarsanız bunu düzeltemezsiniz.

 

1964'de BM Güvenlik Konseyi'nde Kıbrıs Cumhuriyeti'ni Kıbrıslı Rumlar temsil ediyor diye imza attık, bugün hala çözemiyoruz. Dış politika konusunda farklı görüşleri dinleyelim, farklı yorumlar olabilir. Birisinin görmediği noktayı bir başkası görebilir. Dış politikada anlaşmalar biraz muğlaktır, bunların yorumlarını uzmanlardan iyi anlamak lazım. Kanal İstanbul, Montrö bağlamında bir noktada dış politika konusudur. Kanal İstanbul yapılırsa ne olur?

 

Birincisi bu konuda çok deneyimli Rıza Türmen'in bir yazısı vardı. Hazırlıklarımı yaparken o yazıdan istifade ettim. Türkiye'nin yetiştirdiği uzmanlardan birisi. AİHM'de yıllarca görev yaptı. Uluslararası hukukta tecrübeli, saygın bir insan. Kanal İstanbul yapılırsa Montrö içinde düşünemezsiniz. Montrö Anlaşması'nın dışında bir oluşum olarak karşımıza çıkıyor. Kanal İstanbul'a yönlendirme yetkiniz hiçbir şekilde yok. Ticaret ve savaş gemilerini yönlendiremezsiniz.

 

Savaş gemilerinin geçişinde de aslında kanallar, Suveyş kanalında falan engelleme yok. 1921'de Kiev kanalıyla ilgili olarak Daimi Adalet Divanı'nın kararı var. Diyor ki, iki açık denizi birleştiren yapay bir su yolunun bütün dünyanın kullanımına adanması durumda bu su yolu doğal boğazlara benzerlik gösterir. Kanal İstanbul yapılırsa, dedik ki Montrö dışında ayrı bir durum yaratıyor.

 

Peki Montrö'yü nasıl riske eder? Montrö'nün son iki maddesi 28 ve 29. maddesi. 28. maddesi Montrö'nün tamamen ortadan kaldırılması ve durdurulmasıyla ilgili. Bazı maddelerin değiştirilmesiyle ilgili de 29. madde. Uluslararası hukukta bir kural var, koşullarda değişiklik olması. Siz Kanal İstanbul'u yaptığınız zaman koşullarda bir değişiklik yaratıyorsunuz.

 

Montrö'nün dışında ayrı bir yapılanma. Koşullarda değişiklik olması durumunda taraflar bu anlaşmaya son verme ya da uygulamayı durdurma hakkına sahip. İlgili yerlere müracat edecekler. Diyecekler ki, 'Kanal İstanbul koşullarda değişiklik yarattı'. O zaman Montrö'ye kaldıralım, yeni bir sistem belki. O zaman haydi yeni bir konferans. Daha kötüsünü de yaratabilir. Koşullarda önemli bir değişiklik oluyor.

 

Konferansta ne olacak? Bu kritik bir konu. Montrö'de size hükümranlık ve güvenlik veren bir durumla karşı karşıyayız. Birinci tehlike Montrö'nün tamamen ortadan kaldırılması ve uygulanmasının durdurulması. Montrö'ye imza atan devletlerin uluslararası konferansa çağrılması söz konusu. Kimler o devletler? İngiltere, Fransa, Rusya, Hindistan, İtalya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan var. Toptan kaldırılması halinde berbat bir durumla karşı karşıya gelebilirsiniz. Egemenliğiniz riske girecek.

 

Denilebilir ki, 'daha iyi şartlar', bu mümkün değil. 1983 Deniz Hukuku Sözleşmesi var. Rıza Türmen diyor ki, uluslararası boğazlardan geçiş rejimi kıyı devletlerine Montrö'nün verdiği yetkileri vermez. Montrö'den kazandığımız uluslararası anlaşmalarla düzenlenen Boğazlar'ın statüsünü saklı kalmasını zorla koydurduk.

 

83 Deniz Hukuku Sözleşmesi, uluslararası boğazlardan geçiş rejimi olan bize Montrö'nün bugün verdiği hak ve yetkileri vermez. Ki biz bunu büyük mücadele sonucunda buradan kazanılan hakların saklı kalmasını 83 Deniz Hukuku Sözleşmesi'ne koydurduk. Çünkü çok büyük risk var.

 

Montrö Boğazlar Sözleşmesi ne zaman imzalandı? 

 

Montrö Boğazlar Sözleşmesi, Türk Boğazlarından (Çanakkale ve İstanbul) geçiş rejimini ve boğazlar bölgesinin güvenliği işlerini düzenleyen sözleşmedir. 1923'te Lozan Antlaşması ile birlikte imzalanan Boğazlar Sözleşmesi'nin yerine geçmiştir.

 

20 Temmuz 1936'da Bulgaristan, Fransa, İngiltere, Avustralya, Yunanistan, Japonya, Romanya, Sovyetler Birliği, Yugoslavya ve Türkiye tarafından imzalanan yeni Boğazlar Sözleşmesi ile Türkiye'nin kısıtlanmış hakları iade edilmiş ve boğazlar bölgesinin egemenliği Türkiye'ye geçmiştir.

 

Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin önemi 

 

Türkiye, boğazlar üzerindeki egemenliğini ve bağımsızlığını engelleyen hükümler kaldırtmış, boğazlar konusunda tam bağımsız hale gelmiştir. Bu antlaşmanın yapılmasıyla birlikte Türkiye, uluslararası ilişkilerde bir saygınlığa ulaşmıştır. Bu sözleşme günümüzde süresi dolduğu halde tarafların değişiklik önerisinde bulunmaması nedeniyle hala geçerliliğini sürdürmekte ve devam etmektedir. Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin dünya barışı açısından önemi oldukça büyüktür.

 

7DENİZ 

Editör: Haber Merkezi