Öncelikle tüm Türk denizcilik camiasının geçmiş Kurban Bayramı kutlu olsun. Umalım ki bayram bölgeye bereket ve barış getirsin keza bölge halklarının olduğu kadar biz koster piyasası oyuncularının da bu sıkıntılı dönemleri geride bırakmaya ihtiyacımız var. Geçen sene bu ayları hatırlayalım… BDI 2000’in üzerine doğru hızla yukarı hareket etmekteydi (şimdilerde 1100’ün altında). Capesize gemiler günde ortalama 25.000 doların üzerinde getiri elde etmekteydi (şimdilerde 13.000 dolar/gün). Handysize endeksi ise 600 puan üzerine doğru hareketine yeni başlamıştı ve Ekim sonu itibariyle 700 puanı aşacaktı. Yani her halükarda tam bir yıl önce büyük tonajın piyasası bundan ortalama iki kat daha iyiydi. Geçen sene bu sıralarda bir Ultramax-Supramax sipariş furyası sürmekteydi ve fiyatlar 23-24 milyon dolar civarından başlayıp, yakın tarih teslimli gemiler için 27-28 hatta Japon yapısı olanlarda 30 milyon dolar üstüne kadar uzanmaktaydı. Kosterler ise nispeten sakin seyrediyordu, Ukrayna sıkıntısı ortada yoktu, sadece işaretleri vardı ve Avrupa belirsizlikten yeni yeni çıkmaktaydı. İstanbul Navlun Endeksi şu aralar 660 puan seviyesinde, bir yıl önce bu aralar ise 650 puan seviyelerinden başını yavaş yavaş kaldırmaktaydı. Bu resim bize ne anlatıyor? Daha doğrusu ne yolunda gitmiyor?  Kostere odaklandığım için büyük tonaja pek zaman ayıramıyorum. Bu sayfalarda sizinle buluşan değerli arkadaşım ve üstün analist Can Besev, geçen gün bir diyalog esnasında dünyada şu an siparişi kesinleşmiş ve IMO numarası alınmış 7.300 gemi olduğunu, bunların 2.300’ünün ise kağıt üstünde 2014 yılı içerisinde teslim edileceğini aktardı bana. Sağ olsun Can bana ham veriyi de yolladı da ben de bir “analiz” ediverdim. Görünen o ki bunların 450 tanesi kuru yük gemisi. 3 ayda bu gemiler teslim edilebilir mi? Sanmıyorum ama bazı analistlerin 2016’da tonaj arzı ile yük arzı arasındaki makasın kapanacağı öngörüsü aklıma geldi. Ben durumun kâğıt üstünde halen böyle olabileceğine inanıyorum ama artık bence önümüzde yeni bir tonaj arz-talep problemi belirmesine ramak kaldı. Bu biraz da Çin’in yavaşlamasından kaynaklanacak gibi duruyor. Çin artık bu sene yüzde 7,5’in altında büyümeyi kabullenmeye başladığının sinyallerini veriyor. Ekonomistler ise yüzde 7’nin altında büyüyen bir Çin’in aslında “küçüldüğüne” işaret ediyorlar. Büyük tonajın önümüzdeki dönemde sorunu bu iki husus olacağa benziyor. Kosterlere gelirsek…  Bence bu konuda öngörüde bulunmak Baltık Kuru Yük Endeksi’ni incelemekten daha zor. Burada hem geçen seneye göre aynı noktada gözüküyoruz hem Avrupa’da, Karadeniz’de ve Doğu Akdeniz’de neler olacak yine kestiremiyoruz. ISTFIX, dediğimiz gibi geçen sene 650 puandan Eylül’ü kapatmış, bu aralar ise 660 puan seviyesinde. Bir yıl içerisinde bölgedeki gemi yakıt fiyatları da yüzde 10 kadar düştü. Bu da maliyetlere en az yüde 4’lük bir düşüş olarak yansımalıydı fakat gelirler ancak yüzde 1,5 artmış gözüküyor. Bu durumda yüzde 2,5’lik bir düşüş söz konusu. ISTFIX’e daha dikkatli bakacak olursak geçen sen bu dönemde de hızlı bir yükselişin ilk sinyallerini almaktaydık ve fakat çıkış beklerken, gün ağarmaya başlamadan önceki en karanlık an misali bir düşüş görmüştük. Bunu tekrar görme ihtimalimiz olduğuna inananlardanım ama geçen seneki gibi olamayabileceği endişesini bazı hususlarda ötürü taşımaktayım. Bunlardan ilki, AVRO/DOLAR paritesinin oynaklığı…Bazı tahıl tüccarlarıyla konuştuğumda avro değer kaybettikçe Karadeniz’den dolar bazlı alımla kar olasılıklarının düştüğünü ve ticareti yapmamayı tercih ettiklerini ifade ediyorlar. Avro ve buğday yukarı bir hareket yaptığında ise marjlarını tamamen kaybetmekteler. Bu durum başka tüccarlar için de geçerli olduğundan ticaret AVRO/DOLAR paritesindeki piyasa terimiyle “volatiliteye” çok duyarlı hale geldi. Şimdi önümüzde ne var? Avrupa Merkez Bankası para dağıtmaya başladı, gerek hedeflenmiş uzun vadeli yapılandırma dedikleri ve bankalara “Buyrun, kalkınma projelerini finanse etmek üzere size bol bol ucuz likidite” mantığıyla verilen kredilerle ya da doğrudan Fed’in likidite operasyonlarına benzer 1 trilyon avroluk operasyonlarla. Amerikan Federal Rezerv bankası ne yapıyor? “2008’den beri 1 trilyon dolarlık bilançomu 4,5 trilyon yaptım, o 3,5 trilyon buraya geri gelecek” diyerek eli tetikte tüm dünyanın üzerine faiz artırma silahını doğrultmuş durumda. Bollaşan AVRO aşağı, evine dönen DOLAR yukarı gibi gözüküyor. Bu durumda Avrupa’daki ham ve yarı mamul alıcısı tedarikçilerinden DOLAR bazında indirim isteyecektir. Bunu Karadeniz çıkışlı hammadde ve yarı mamul tedarikçilerden görebilir miyiz? Bu önemli bir soru… Tam bu noktada aslında çelik ticareti merkezinde koster ticareti için ikinci bir endişe şu: Çin arayı çok güzel doldurup, Rusya’nın ve Ukrayna’nın FOB verdiği çelik fiyatını, ta Çin’den CIF teslim verebilecek hale geldi. Böyle bir durumda da Karadeniz’deki üreticilerin Akdeniz’e mal indirmesi zorlaşmaya başladı. Ukrayna’daki durum da uzun süredir ticaret erbabını ürkütüyor. Güvenlik risklerinden çok malların zamanında teslimi ve akreditif sorunlar ticareti engelliyor. Aynı şeyler Rusya için Avrupa tarafından gelecek mali yaptırımlarla Rusya için de geçerli olabilir, ama bu şimdilik sadece ihtimal. Üçüncü ve son husus olarak birkaç paragraf önce bahsettiğimiz Avrupa Merkez Bankası operasyonlarına da tekrar değinmek lazım. Bu girişimlerin Avrupa’da yine teklemeye başlayan ekonomiyi canlandırma konusunda işe yarayıp yaramayacağını göreceğiz. Geçen sene bu sıralarda bir iyimserlik rüzgârı esiyordu ama şimdi ekonomistlerin iki lafından birisi “AMB çok geç kaldı, keşke daha hızlı hareket etseydi” şeklinde. Yani bunlar işe yarayabilir ama bunu kışın sonuna doğru da görebiliriz. Denizciliğe dolaylı etkisi dolayısıyla araya Orta Doğu gerginlikleri ve ABD’nin askeri müdahale olasılığını da isterseniz koyabilirsiniz. 3 yıl sürecek uzun bir mücadele sürecine girileceği söyleniyor ki bunun da orta ve uzun vadede tesirleri hissedilmeye başlanacak. Özetle sonbahar ticari olarak güzel mevsim, şimdilik navlunlar baskı altında gibi gözükse de Ekim sonunda hep beraber piyasanın nereye gideceğini göreceğiz. Bütün dünya gibi biz de Amerikan Federal Rezerv Bankası’nın elini açmasını bekliyoruz. İstanbul Navlun Endeksi’nde Eylül sonu itibariyle 2-4 bin DWT gemilerin bölge ortalaması olarak günlük gelirleri (TCE) 1.850 doları, 4-6 bin DWT gemilerin geliri de ortalama 2.800 doları aşmış bulunuyor. Daha büyük tonajda, 6-8 bin DWT gemiler günde 3.800, 10.000 dwtlik büyük kosterler ise 5.500 dolar kazanabilmekteler. Engin Koçak [email protected]
Editör: TE Bilisim