Modülerlik aslında yeni değildir, daha evvel Mısırlılar ve Romalılar tarafından kullanıldı. Hava Kuvvetleri değiştirilebilen pod (ISR, EW, hava-hava, hava-yer) uygulamaları ile görev modülerliğini halen kullanmaktadır. Modüler harp gemisi yapımı da eski bir konsepttir. İlk defa 1975 yılında Hollanda Kortanaer Sınıfı Fırkateynler’de uygulandı. Bu gemilerin tüm sistemleri modüler konteynerler şeklinde dizayn edilir. Kortenaer ismi konteynere benzemekle beraber tamamen isim benzerliğidir ve ismini 17’nci yüzyılda yaşamış Hollanda Amirali Egbert Bartholomeuszoon Kortenaer’den alır. Bu şekilde herhangi bir sistem isabet aldığında, o sistemi içeren konteyner yedeği ile süratle değiştirilebilmesi hedeflenir. 1975-82 yılları arasında bu gemilerden 10 adet yapıldı ve Hollanda, Yunanistan ve Birleşik Arap Emirlikleri deniz kuvvetlerinde kullanıldı. Almanlarda aynı dizayna sahip ancak daha büyük Bremen Sınıfı Fırkateynler yapmışlardır.

 
 

Daha sonra bunların yerini Alman Blohm + Voss firmasının geliştirdiği MEKO Sınıfı Fırkateynler aldı. MEKO “Mehrzweck-Kombination” (İngilizce: multi-purpose-combination) anlamına gelmektedir. Bu gemiler de benzer konseptle; tüm silah, silah sistemi, elektronik sistemler ve diğer cihazları süratle değiştirilebilecek şekilde modüler şekilde tasarlanır. MEKO Sınıfı Gemiler Türk Deniz Kuvvetleri (YAVUZ ve BARBAROS Sınıfı Fırkateynler) dahil 11 deniz kuvvetinde kullanılmaktadır.

Görüldüğü üzere burada sistem modülerliği esas alınır ancak şimdi ABD ve NATO tarafından geliştirilen bir konsepte göre “Görev Modülerliği”ni esas alan modüller kullanılmaktadır. Bu şekilde geminin üzerine konacak görev esasına göre inşa edilmiş konteynerler ile örneğin gemiye MKT- Mayın Karşı Tedbirleri, Su üstü Harbi (ASUW) veya Denizaltı Savunma (ASW) kabiliyeti kazandırılabilmektedir. ABD için görev modülerliği özellikle Littoral Warfare Ship (LCS) için düşünülmüş bir konsepttir. Bu maksat ile ABD tarafından iki adet prototip LCS-1 (USS FREEDOM) ve LCS-2 (USS INDEPENDENCE) farklı tersanelere inşa ettirilmiş ve halen deniz kuvvetleri tarafından denenmektedirler. Bunlardan LCS-1 bizim MILGEM Ada Sınıfı Korvetlerimize benzemekte. Resimde LCS-2 üzerindeki görev modülleri görebilirsiniz.

NATO için ise şimdilik dört görev modülerliği üzerinde çalışılıyor. Bunlar İnsanı Yardım ve Afet Müdahalesi (HADR – Humanitarian Assistance and Disaster Relief), Korsanlıkla Mücadele (CP – Counter Piracy), Liman Savunma (HP – Harbour Protection) ve Arama Kurtarma (SAR – Search and Rescue)’dır. Bu çalışmanın sonucunda NATO tarafından inşa ettirilecek Görev Modülleri, bu modülleri kendi Görev Bölmesi’ne (Mission Bay) alabilecek hale getirilen gemilere havadan süratle intikal ettirilerek, yukarıda belirtilen görevlere hazır hale getirilmesi hedefleniyor. Böylece bir nevi Plug-and-Play gemi ortaya çıkmaktadır. Bu çalışma tamamlandığında NATO bir STANAG (Standardization Agreement) yayınlayarak NATO üyesi ülkelerin gemilerine Mission Bay yapılmasını isteyecek. Şimdilik öncelikle sahip oldukları güverte üzeri alan nedeni ile LPD ve LHD tipi gemiler için düşünülüyor.

Görev modülerliği NATO tarafından 2008 yılından itibaren NATO Submarine Rescue System (NSRS), yani NATO Denizaltı Kurtarma Sistemi olarak kullanımdadır. Amaç herhangi bir yerde Denizaltı batma kazasını belirten SUBSUNK alarmı alındığında, kazaya müdahale edecek MOSHIP (Mother Ship)’e havadan süratle intikal ettirilerek geminin müdahale kabiliyetinin artırılması veya kazandırılmasıdır. Halen böyle bir MOSHIP, Türk Deniz Kuvvetleri’nde kullanılmak üzere İstanbul Tersanesi tarafından inşa edilmektedir.

Görev modülerliği; NATO’nun 2012’deki Chichago zirvesinde aldığı SDI-Smart Defense Initiative kararına göre başlatılan, 22 adet projeden birisidir. SDI ile birlikte kolektif gereksinimler ve ulusal önceliklere uyum amacıyla geliştirilmiş çokuluslu işbirliği ve kaynakların daha verimli kullanılması amaçlanmaktadır. Görev modüllerinden elde edilecek faydalar şu şekilde belirtilir; adapte edilebilen görev kuvvetleri, ölçeklenebilir ve yeniden düzenlenebilir savaşma gücü oluşturma, harekata hazırlığın artması, yeni bir tehdide karşı süratle cevap verebilme, çeşitli şekilde kullanılabilen insansız sistemlerin görevlendirilebilmesi, artırılmış görev esnekliği, daha az personelle verimin artırılması, yatırım maliyetinin düşürülmesi, idame ve bakım maliyetlerinin azaltılması, gemilerin üzerindeki sistemlerin yenilenebilmesi ve müttefikler arası ortak harekatlarda karşılıklı kullanabilmedir.

 

Şu anda askeri gemiler tek veya çoklu görevler için inşa edilmekte ve ömürleri de 35+ olarak değerlendirilmektedir. Halen var olan asimetrik savaş tehdidi sürekli karşı stratejilerin ve yeni görev yeteneklerinin geliştirilmesini dikte ettirmektedir. Modülerleşme ile bir geminin savaş yeteneği süratle yeniden yapılandırılarak kuvvet çarpanı oluşturulmaktadır. Modülerlikle, bir donanma, farklı görevler için gemileri yeniden dizayn etmek ya da tekne-makine ve sistemlerini yükseltmek zorunda kalmamakta. Bu şekilde yaşam döngüsü maliyetlerinin azaltılması sağlanır. Durumsal farkındalık sağlamak için kullanılan bilgisayar ve ağ teknolojileri doğal modüler tasarımda da kullanılır. Tüm alanlarda kullanılan (hava, su üstü ve sualtı) insansız sistemleri, mürettebat gereksinimlerini azaltmak için modularize edilebilir. Modülerlik kullanılarak, hızla değişen görevler için yeniden yapılandırılmış deniz platformları ile donanmaların büyüklüğü azaltabilir.

 

Tabloda muhtemel görev modülleri görülmektedir.

Görev Modülleri
• Mayın harbi
• Su üstü harbi
• Denizaltı savunma harbi
• İnsani yardım/Afete     müdahale
• Korsanlıkla mücadele/Deniz     emniyeti
• Liman savunma
• İllegal göçmenlik ile mücadele
• Acil tıbbi müdahale
• İnsansız hava aracı (UAV)    desteği
• Deniz-Hava desteği
• Elektronik Harp
• Gayrinizami harp
• Özel harekatlar

 

 

Çanakkale Boğazı'nda karaya oturan tekne kurtarıldı Çanakkale Boğazı'nda karaya oturan tekne kurtarıldı

 

 

 

 

 

 

 

 

Makale: Atilla Özdöl

Editör: Haber Merkezi