Denizcilikte artan çevre duyarlılığı, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’deki gemilere verilen cezalarda artış yaşanmasını sağladı. Özellikle koronavirüs pandemisinin tüm dünyayı etkisi altına aldığı bu günlerde hem ceza verilen gemi sayısında hem de ceza miktarlarında göze çarpan bir artış görülüyor.

 

Doğal yaşam kaynaklarının sürdürülebilirliği ve yaşamın geleceği açısından önemli bir konu olan deniz kirliğininin engellenmesi ve deniz çevresinin korunması açısından olumlu olarak değerledirilecek bu gelişmeleri ve çevre kirliğine dair cezaları tüm yönleriyle OMUR Marine Limited Genel Müdürü Ahmet Can Bozkurt ile konuştuk.

 

-Son günlerde gemilere uygulanan çevre kirliliği cezaları haberlerini daha sık görmeye başladık. Bunu neye bağlıyorsunuz?

 

Türkiye’nin tümüne dair istatistiklerde, ceza uygulanan gemi adedinde dair büyük, dramatik bir artış söz konusu değil. Esas artış ve hepimizin, özellikle basının dikkatini çeken, algıda seçiciliğe sebep olan konu “ceza miktarlarındaki artış”. 2019 yılı başında yer yer 16 kata varan büyük artışına, 2020 yılının yaklaşık yüzde 23 civarındaki rutin artışı eklenince gemilere uygulanan ceza miktarları çok yüksek boyutlara ulaştı. Duruma göre 3-4 milyon Türk Lirasına varan cezalar uygulanıyor. Gerek sektöre dair gerekse ulusal düzeyde basın konu ile daha fazla ilgilenmeye başladı.

 

-Ceza uygulamaları genelde nerelerde yoğunlaşıyor?

 

Uğrak yapan ve geçen gemi sayısının orantısal olarak fazlalığı nedeniyle İstanbul bu konuda da başı çekiyor. İzmit, İstanbul’ un hemen arkasından geliyor diyebilirim. Son zamanlarda Mersin’de de bir artış söz konusu. Bu illerdeki yetkili makamlar, yani yerine göre Büyükşehir Belediyeleri, Liman Başkanlıkları ve Sahil Güvenlik Komutanlıkları, uygulamada tecrübeliler ve aralarında bazı farklılıklar olsa da standartlarını oluşturmuş vaziyetteler.

Türk P&I Sigorta'nın finansal değerlendirme notu arttı Türk P&I Sigorta'nın finansal değerlendirme notu arttı

 

-Ceza uygulaması pratikte nasıl yapılıyor?

 

Belirttiğim yetkili mercilerin belirli aralıklarla gezen devriye botları hatta yerine göre hava araçları söz konusu. Yaptıkları rutin kontroller sırasında veya ihbar üzerine tespitlerini yapıyorlar. Gemiden ve kirlenen bölgeden numune alma, video çekimi gibi çeşitli vasıtalarla kirliliği tespit ederek duruma göre numunelerin analiz sonuçlarını bekleyerek yine durumun gereklerine göre analiz sonuçlarını beklemeden cezai işlem uyguluyorlar.

 

-Gemilere uygulanan çevre cezalarında şirketinizin rolü nedir? Siz nasıl ve hangi aşamada devreye giriyorsunuz? Ne gibi işlemler yapıyorsunuz?  

 

Bildiğiniz üzere bizim işimiz P&I Kulüp ve sigortacılarının Türkiye yerel muhabirliği. Konu prensip olarak P&I Sigortası kuvertüründe bir konu. Yani cezanın ödenmesi, teminat verilmesi, kirliliğin sebeplerinin araştırılması için sörveyör atanması, gerekirse temizlik çalışmaları için deniz temizlik şirketlerinin atanması ve bunların masraflarının karşılanması prensip olarak P&I Kulüp sigortası kapsamında.

 

Cezai işlem uygulandıktan sonra geminin kalkabilmesi, seferine devam edebilmesi için prensip olarak uygulamada ödeme talep ediliyor. Yüksek miktardaki cezaların ödenmesi ise hızla sağlanamayabiliyor. Dolayısı ile bu durumda yetkili makamlar, mevzuatın kendilerine sundukları inisiyatif çerçevesinde cezanın belirli bir süre sonra ödeneceğine dair teminatımızı kabul edebiliyorlar. Bu her somut duruma göre değişse de memnuniyetle ifade etmek isterim ki yıllar içinde oluşturduğumuz karşılıklı güven nedeniyle genelde teminat mektuplarımız kabul ediliyor ve gemiler seferlerine, ticaretine kesintisiz devam edebiliyorlar.

 

-Artan cezalar karşısında P & I Kulüp ve sigortacılarının tavrı ve yaklaşımı ne oldu?

 

Netice olarak bu cezalar kulüp kuralları, sigorta özel şartları dahilinde kapsam altında. Kulüpler ve kulüp sigortacıları ceza miktarı artışlarından sonra konuyu sigortacı-sigortalı ilişkisi çerçevesinde, sigortalının yükümlülükleri açısından daha ayrıntılı bir gözle inceliyorlar. Dolayısı ile tüm armatörlerin poliçe şartlarına, kulüp kurallarına ve hatta zaman zaman kulüpleri/sigortacıları tarafından yayınlanan sirküler gibi bildirimleri çok yakından takip etmeleri ve bunlara harfiyen uymaları, uyduklarını da kayıt altına almaları gerekiyor. Bu konuda özellikle brokerlerine de danışmalarını öneririm. Yapılacak en ufak bir hata pahalıya mal olabilir.

 

-Bizleri okuyan armatörlere çevre cezası ile karşılaşmaları halinde neleri tavsiye edersiniz?

 

Esasen çevre cezası henüz resmileşmeden çevre cezasının kesileceği belli oluyor. Bazı durumlarda, özellikle etrafta birden fazla geminin olması halinde kirliliğin kaynağı da belli olmayabiliyor. Mürettebatın herhangi bir olayı fark ettikleri anda, olay kendilerinden kaynaklanmasa bile kayıt altına almaları gerekiyor. Ayrıca, çeşitli mülahazalarla bazı durumlarda gemi personelinin ilk başta olayı kendi armatöründen bile saklamaya çalıştığı, yanlış veya eksik bilgi verdikleri olaylarla karşılaştık. Doğru bilgi akışı olayın ilk aşamalarında özellikle çeşitli indirimlerden faydalanabilmek için hayati önemi haiz. Dolayısı ile bu doğru bilgi akışının sağlanabileceği bir ortam oluşturulması gerekir. Derhal ve tereddütsüz kulüp yerel muhabirine bu bilgiler aktarılmalı.

 

-Deniz Ticaret Odasında da çeşitli görevleriniz olduğunu biliyoruz. Deniz Ticaret Odasının bu konuya yaklaşımı nasıl?

 

Ceza miktarının arttığı 2019 yılı başından itibaren aktif bir tutum alındığını ve denizciliğimizin her platformda dile getirilen öncelikli sorunları arasına alındığını bizzat katıldığım toplantılardan biliyorum. Hatta Sayın Tamer Kıran konuyu bizzat Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ a doğrudan bildirdi. Konu çeşitli vesileler kamu ile özellikle Çevre Bakanlığı ile tartışıldı, toplantılar yapıldı. Çeşitli sebeplerle maalesef netice alınamadı.

 

Benim baştan beri kanaatim ve belirttiğim görüş, çevre ceza miktarının geminin gross tonajına göre belirlenmesinin yanlış olduğu yönünde. Öte yandan gerçekçi olmak gerekirse Türkiye koşulları ve teknik imkansızlıklar nedeni ile kirlilik miktarına göre ceza miktarının belirlenmesi de pek mümkün değil. Cezayı uygulayan makamlara bunu kabul ettirmek dolayısı ile mevzuatta değişiklik zor. Mevzuatta zaten var olan ara çözümlerin etkinleştirilmesi ve daha başka ara çözümler ile bakanlığa yeni bir girişimde bulunulması düşünülebilir.

 

7DENİZ / ÖZEL

Editör: Haber Merkezi