Ocak ayında korsanların saldırısına uğrayan Mozart gemisinden 15 Türk denizcinin kaçırılmasının ardından gündeme gelen denizcilik mesleğinin zorlukları ve Ekim 2008'de yürürlükten kaldırılan Yıpranma Payı tartışmaları devam ediyor.

 

Mozart gemisi olayıyla birlikte sosyal medya üzeriden #denizcileryıpranıyor, #YıpranmaPayımıGeriVer, gibi hastagler ile kampanyalar düzenleyen Türk denizciler, seslerini bu kez de Change.org üzerinden duyurmaya çalışıyor. 

 

Change.org üzerinden düzenlenen imza kampanyasında, zor koşullarda çalışan denizcilerin Yıpranma Payı hakkının geri verilmesinin vicdanen ve adalet açısıdan elzem olduğuna işaret edilerek "Biz Türk denizcileri, bütün zorluklara, tehlikelere ve tehditlere rağmen, gemimiz bizi terk etmeden gemimizi terk etmiyoruz; peki yasalar bizi neden terk ediyor?" denildi. 

 

Çimento yüklü gemide yangın Çimento yüklü gemide yangın

Change.org'daki  açıklamada IMO'nun, kara çalışanlarından farklı olarak, çalışma şartları deniz çalışanlarının hem yaşamlarından çalmakta hem de meslek ömürlerini kısalttığını belirttiğine işaret ettiğini ve denizde çalışmanın büyük bir yorgunluk olduğunu, hatta bu yorgunluğu tükenmişlik, bitkinlik, aşırı biriken yorgunluk olarak da ifade ettiği belirtildi.

 

denizciliğin dünyanın en zorlu mesleklerinden biri olduğu belirtilen açıklamada, "Okyanusta karşılaşılan, neredeyse bina yüksekliğindeki dev dalgalar, gemi üzerindeki statik elektrik, tehlikeli yükler, çok kuvvetli fırtınalar, demir bir kutunun içinde geçirilen ayların getirdiği psikolojik yorgunluklar, aile hasreti vb. birçok etken bu meslek grubunun en önemli zorluklarını başında gelen etkenlerdir. Bu meslekte öyle zamanlar oluyor ki bir baba çocuğunun doğumuna şahit olamıyor, bir evlat anne ve babasının, sevdiklerinin ve akrabalarının cenazesine katılamıyor" denildi. 

 

Türkiye'de aralarında cam fabrika ve atölyelerinde çalışanlar (60 gün/yıl), itfaiye veya yangın söndürme işlerinde çalışanlar (60 gün/yıl), asit üretimi yapan yerlerde çalışanlar (90 ile 180 gün/yıl), su altında çalışanlar (60 gün/yıl), Basın Kartı Yönetmeliği'ne göre çalışan gazetecilerin (90 gün/yıl) olduğu 45 meslek grubunun “yıpranma payı” hakkına sahip olduğu vurgulanan açıklamada, "Ancak, gemilerinde “asit” ve başka birçok tehlikeli yük taşıyan, “yangın önleme ve yangınla mücadele sertifikası” sahibi olan, pek çok farklı branşta muayene olup “gemi adamı olur sağlık raporu" almak ve sonra da her iki yılda bir çeşitli testlerden ve muayenelerden geçip “denizde çalışabilir" sağlık onayı almak zorunda olan… yaklaşık 135.000 faal Türk denizcisi, denizciliğin yıpratıcı bir meslek grubu olarak değerlendirilmemesi sebebiyle bu haktan istifade edememektedir" diye belirtildi. 

 

Change.org'da düzenlenen imza kampanyasında denizciler nasıl yıprandıklarını şöyle sıraladı:  

 

"Peki biz denizciler neden yıpranıyoruz?

 

-Uçsuz bucaksız denizlerde ve okyanuslarda günlerce ve haftalarca seyir yapıyoruz, sanıldığı gibi gezerek değil çalışarak yaşıyoruz;

 

-Çalıştığımız gemide yaşanan bazı kazalar, taşınan bazı tehlikeli yüklerin teması ya da kontrollere ve bütün tedbirlere rağmen tehlikeli gazların solunması; biz denizcilerde kalıcı yaralar ve sağlıksal hasarlar bırakıyor. Gemiden indiğimizde de bu hasarlar hep bizimle kalıyor. Anlık değil uzun vadeli yıpranıyoruz;

 

-Bazı limanlarda ya da ülkelerin karasularında, siyasi anlaşmazlıklar sebebiyle tacizlere, saldırılara, baskılara ya da kısıtlanmalara maruz bırakılıyoruz;

 

-Yüreğimizde aylarca derin bir memleket, ana/baba, sevgili/eş, çocuk hasreti taşıyoruz. Mutlulukları da, hüzünleri de herkesten ayrı yaşıyoruz;

 

-Eve geri döndüğümüzde hiçbir şeyin aynı olmadığını görüyoruz hatta yeni büyümekte olan çocuklarımızın, neredeyse bizi tanımayan bakışları karşısında derin bir üzüntü yaşıyoruz ama belli etmiyoruz;

 

-Kumanyamızın bittiği zamanlarda, limana ya da ikmal noktalarına varana dek elde kalanlarla (yeri geldiğinde bisküvi, kraker, çay vs.) yetinmek zorunda kalıyoruz;

 

-Uzun süre dondurucularda muhafaza edilen, günlük olmayan ürünleri tüketiyor, çoğu zaman arıtılmış su içiyoruz;

 

-Kendi hayatımızı korumakla kalmıyor, mürettebatın da hayatının sorumluluğuyla hareket ediyoruz.

 

-Çoğu zaman, internetimiz/uydu telefonlarımız yeterli bağlantıyı sağlayamıyor ne ailelerimiz bizden ne de biz ailelerimizden haber alamıyoruz.

 

-Ülkemizi gururla temsil ederek dalgalandırdığımız ay yıldızlı bayrağımızı, zaman ve hava koşulları yüzünden yıprandığında yenisiyle değiştirebiliyoruz fakat yıpranan ruhlarımızı ve bedenlerimizi yenisiyle değiştiremiyoruz;

 

-Covid-19 döneminde insanlar evlerinden dışarı çıkamadığı için psikolojileri bozuldu, stres seviyeleri arttı ve başka sağlık problemleri de ortaya çıktı. Biz denizciler, aylarca demirden bir kutunun içinde yaşayıp, “bu periyodu” gemiye gittiğimiz her kontratta yaşıyoruz. En yoğun şartlarda bile gidecek, gezecek, nefes alacak bir yer bulamıyoruz.

 

7DENİZ - ÖZEL 

Editör: Haber Merkezi