Ailenin tek erkek çocuğu olan ve çok özenli büyütülen, ilk, orta ve lise öğrenimini Trabzon’un Çarşıbaşı ilçesinde tamamlayan Kaptan Arif Bostan, o zamanlar Deniz Kuvvetleri’ne bağlı ve adı Yüksek Denizcilik Okulu olan İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Denizcilik Fakültesi’ni kazanınca ailesinin yanından ayrılarak İstanbul’a geldi. Okul 1989 yılında İTÜ’ye bağlanınca da İTÜ mezunu genç bir denizci olarak sektöre adım attı.

 

Ailem denizci olmamı istemedi

 

Denizciliğe ve hayata başladığı yılları anlatan Kaptan Arif Bostan, “Türk toplumunun genelinde erkek çocuk hassasiyeti vardır. Hele ki tek erkekse bu hassasiyet daha da artar. Ailem denizciliği seçmemi çok istemedi ama ben ısrarcı oldum. Hatta birinci sınıftan sonra tekrar sınava girip İstanbul Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi’ni kazandım. Ailem çok sevindi, gitmemi istediler ama ben denizcilikte devam ettim. 1992’de okuldan mezun oldum. İlk başlangıcım Deniz Nakliyat firması oldu. O zamanalar Deniz Nakliyat okulun devamı gibiydi. Keşke kalsaydı, aynı şekilde devam etseydi. Teorinin pratiğe geçişindeki yaklaşım olduğu için çok faydalıydı. 1995’te askerlikten sonra Deniz Nakliyat’tan ayrıldım ve değişik ufuklara yelken açmak istedim. Özel bir şirkete geçtim. Aksay şirketinde üçüncü kaptan, yani ikinci zabit olarak işe başladım. Karaya geçene kadar tankerde çalıştım. 2003 yılında karaya geçtim. Kıyı Emniyeti bünyesindeki VTS’de 3,5 yıl deniz trafik operatörü olarak çalıştım. Kaptan olduktan sonra oradaki ortam beni tatmin etmedi. Masa başına oturup ofiste çalışmak istemedim. Arayışa girdim, kılavuz kaptanlığa yöneldim. 3 buçuk yılın sonunda her şeyi göze alıp istifa ettim. 1 sene gemilerde değiştirmeci olarak çalıştım. 2008 yılında GİSAŞ bünyesinde kılavuz kaptanlık stajı ve sonrasında çalışmaya başladım ve hala devam ediyorum” şeklinde konuştu.

Benim için unutulmaz gemi Gölova’dır

 

Tabi ki her kaptan gibi ben de görev aldığım tüm gemilerde heyecanla ve şevkle çalıştım diyen Bostan, “Bu gemilerden benim için unutulmaz olan ve duygusal bir bağ kurdum diyebileceğim Dünya Denizcilik’te kaptanlığını yaptığım Gölova gemisiydi. Çok güzel seferler attım o gemiyle. İlk sefere çıkışımda Kore’de teslim alıp Avrupa’ya geldim. Liman liman aklımdadır çünkü hem gemi çok güzeldi, hem gemi çok yeniydi. Ekibimiz çok iyiydi, gittiğimiz limanlar çok özeldi. İki sene o gemiyle gittim geldim ve noktayı koydum. O gemiyle yaptığım seferlerin izlerini unutamıyorum. Belki de hiçbir Türk denizcinin gitmediği 64 derece kuzeyde kutuplar bölgesine yakın yerlere gittim. Gittiğim yer Hudson Körfezi’ne girişte kuzeye doğru yönelen bir körfez vardı. Senede iki ay gemi girebiliyor. Onun dışında Hudson boğazına kadar donuyor. Pilot yok, harita yok, römorkör yok. 183 metre bir tankerle girdim. Oraya gelen en büyük gemi 100 metre bir konteyner gemisiydi. Bunu uzun uzun anlatmak gerekir. Çok özel bir anıdır benim için. Tehlikeli bir seferdi. Deniz dibi tamamen kayalık ve etrafımız buz dağları ve binlerce yıllık buz parçalarıyla çevrili ki, bunlardan bazıları geminin sacını kağıt gibi kesebilecek buzlardı. Risk çok büyüktü. Orada yaşayanlar kendilerine Eskimo denmesini istemiyorlar. Eskimo çiğ et yiyen, barbar gibi biri anlamına geliyormuş onların dilinde. İnuvit denmesini istiyorlar. Bizimle İngilizce konuşuyorlardı ama kendi aralarında ana dilleriyle konuşuyorlardı. Bir ara birisi haydi dedi. Haydi ne demek dedim. Let’s go demek dedi. Dedim bizde de aynı anlama geliyor. Birisi anneanne dedi. Onlarda anne demekmiş. Dedim bizde ‘grand mother’ demek. Öyle birkaç Türkçe kelime yakaladım. Dil bilimci değilim ama bu da gösteriyor ki Türk boyları gitmiş olabilirler oralara. Acaba diyorum Las Vegas da laz ve kazdan geliyor olabilir mi?” ifadelerini kullandı.  

Kaptan olmak isteyenlere tavsiyeler

 

Kaptan olmak isteyen öğrencilere ve gençlere tavsiyelerde de bulunan Bostan, “Kaptan olmak isteyen, bu mesleğe adım atan kardeşlerimize önce şunu söylemek isterim; Seçtikleri meslek zor ve meşakkatli bir meslek. Özveri gerektiriyor. Çok çalışma gerektiriyor. Bugün günümüzde bu mesleğe birçok arkadaşımız para kazanayım bir an önce karaya geçeyim diye bakıyor ama farkında olmadıkları şey bu meslek gerçekten çok değerli bir meslek. Siz bu mesleğe üçüncü dördüncü zabit olarak başlıyorsunuz. Sonra ikinci oluyorsunuz. Bu arada şuna da bir açıklık getireyim. İkinci üçüncü kaptan deriz ama doğrusu zabittir. Bu bir kavram kargaşasıdır. İkinci kaptan dediğimiz birinci zabit, üçüncü kaptan dediğimiz ikinci zabittir. İngilizce karşılığı Chief officer’dır. Kaptan değildir. Kaptan en baştaki adamdır. Diğerleri zabittir. Kötü bir şey değil aslında. İnsanın kendini kaptan olarak hissetmesi iyi bir şeydir. Genç arkadaşlar mezun oluyor, ikinci zabit olarak gemiye gidiyorlar. Çalışsın, tecrübe kazansın kaptan olsun. Yaptığı iş neyse onun en üstüne ulaşmaya çalışsın. Kaptanlığa yükselsin. Hedef o olmalı. Yoksa belli bir yerden sonra gidip denizcilikle ilgisi olmayan farklı alanlarda çalışmak olmamalı.  Mesleğine sahip çıksın mezunlar. Bu öyle bir meslek ki, işsiz kalmak zordur. Çoğu sektörde işsiz kalındığında 6 ay 1 sene iş aranırken, ben bugün A gemisinden inip B gemisinde yeni işime başlayabilirim. Böyle de bir tarafı var bu mesleğin. Gemi ortamında bu meslekte işsiz kalmak yoktur” dedi.

“Pandemi döneminde üstümüze düşen görevi yaptık”

 

Türk Uzakyol Kaptanları Derneği Başkanı olarak pandemi döneminde üyelerine ve sektöre yaptıkları katkılardan da söz eden Bostan, “Türk Uzakyol Kaptanları Pandemi sürecinde meslektaşlarımızdan gelen en büyük yakınma, tüm dünyada aynı şey oldu, gemi üzerinde çakılı kaldılar. Kontratları bitmesine rağmen gemiden ayrılamadılar.  Evlerine dönemediler, evlerindekiler gemiye gidemediler. Bu süre boyunca gemideki de evdeki de mağdur oldu. Sokağa çıkamadık, yasaklar oldu. Hepimiz yaşadık bu süreci. Bugün geldiğimiz noktada, bir Türk firması ama yabancı bayraklı, kaptanı derneğimizin üyesiydi. Ondan aldık bu bilgileri. Onlar da bu süreçte gemiden ayrılamadılar. Gemide 14-15 aylık personel varmış. En son gemi Tokyo’da ITF’ye başvuruyor. ITF devreye giriyor, gemi tarafından Türk konsolosluğuna başvuruluyor. Konsolosluk devreye giriyor. 17 kişi Türkiye’ye çekiliyor. Bu bilgiler bize ulaşınca, bundan 1 hafta önce hem ITF’de bu işle ilgilenen kişiye ve konsolosluğa teşekkür ettik. Bunun yanında pandemi döneminde Instagram üzerinden canlı yayınlar yaptık. Sektöre ulaşmaya çalıştık. Ne yapabiliriz diye yollar aradık. Belli Türk limanlarında personel değişikliği başlayınca onları düzenli olarak üyelerimizle paylaştık. Biz aynı zamanda Uluslararası Gemi Kaptanları Federasyonu’na üyeyiz. Oranın üstünden de belli bilgi paylaşımları oldu, onları da sektörümüze aktardık” ifadesinde bulundu.  

“Gemiden kaptan sorumludur”

 

Kaptan Arif Bostan, “Türk Uzakyol Gemi Kaptanları olarak üyelerimizden bize gelen her türlü talebi ve şikayeti dikkate alarak üzerimize düşeni yapmak için gayret gösteriyoruz. Fakat hiçbir zaman biz bir firma gibi kendi reklamımızı yapma peşinde olmadık. Ne bizim ne de bizden önceki yönetim kurullarının hiçbir zaman ticari bir ilişkisi olup bu ticari ilişkiyi parlatma yoluna gitmemiştir. Gemide yaşanan durumlar da var. Bir gemiden kaptan sorumludur. Ben şimdi bir gemiye gittim. Orada bir olumsuzluk gördüm ve armatöre bildirdim. Gemide eksiklikler olabilir, bundan ben de sorumluyum. Gemideki eksikliklerden dolayı gemi tutuklandığında bu kaptanın hatası değildir. Kaptanın eksikliği varsa onu ayrıca değerlendiririz. Kaptanın eksikliği varsa armatör sen benim gemim için yeterli değilsin der ve çeker ama armatör de eksikse ve ısrar ediyorsa kaptan burada kendisini olumsuz etkilememesi için gemiden ayrılır. Yoksa kaptan geminin her şeyi tamsa, personelin maaşı yatıyor, verimli personelse niye ayrılsın? Mesleği o. Oradan ayrılsa başka bir gemiye gidecek. Personel açısından söylersek durum başka olabilir” açıklamasından bulundu.

“Denizci ülke denizci millet olmalıyız”

 

3 tarafı denizlerle kaplı ve iç denizi olan nadir ülkelerden biri olan ülkemizin denizciliğe bakışını değerlendiren Bostan, “Deniz bilincini ve kültürünü yaşamıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı 2 milyon denizci dedi. Liman başkanlıkları nezdinde sınavlar açtık, amatör denizci ehliyeti, belgesi verdik. Bunu yapınca denizci ülkemi olduk? Bence olmadık. Bir birlik sağlanması lazım. Bunu istiyorsak sadece okullardan mezun olanların aileleri değil çemberi daha da genişletmek lazım. Biz bunu Zafer kaptan ile yapıyoruz. Birkaç okula gittik. Giydik denizci kıyafetlerimizi, taktık apoletlerimizi denizci ne yapar onu anlattık çocuklara. Çocuğum dördüncü  sınıftayken okuluna gittim. Çocuklar belli başlı meslekleri biliyor ama kaptanı görmüyor. Gemiler gidip geliyor ama bir polis gibi bir doktor gibi her zaman çocukların görebildiği bir meslek değil kaptanlık. Kaptan denizde olur, gemide olur sadece o kadarını biliyor. Gittim çocuklara anlattım. Ben kaptanım, denizcilik fakültesinde eğitim aldım. Gemilerde çalışıyorum. Şimdiden sonra siz minibüse bindiğinizde dolmuş şoförüne kaptan demeyeceksiniz çünkü o kaptan değil şoför. Uçaktaki de kaptan değil pilottur. Onlar da denizcilikten almışlardır. Bunu ilkokul çağlarında çocuklara anlatabilirsiniz. Biz her zaman hazırız. Her yerde çocuklarımıza bu bilgileri vermeye hazırız” şeklinde konuştu.   

Türk P&I Sigorta'nın finansal değerlendirme notu arttı Türk P&I Sigorta'nın finansal değerlendirme notu arttı

 

Denizcilik terimlerinde cinsiyetçi bakış olmamalı

 

Denizcilikte kullanılan gemi adamı tanımlamasının cinsiyetçi bakış açısından çıkıp denizci veya gemi insanı şeklinde olması gerektiğini söyleyen Kaptan Arif Bostan, “Bu konuda artık kadın kaptanlarımız, çarkçıbaşlarımız, personel olarak var. Denizci diyebiliriz mesela, ille de gemi adamı demek zorun değiliz. Öyle bir konu ki sadece gemi adamı demekle bitmiyor. Türkiye’de bir kılavuz kaptan kanunu yok. Hala gemi adamı yönetmeliğinin içine katılıyor kılavuz kaptanlar.  Niye yok? Kanun olmadığı için sürekli değişiklikler yapılıyor. Deveye sormuşlar niye boynun eğri diye o da nerem doğru ki demiş?  Denizciliğin ne tarafından tutarsak tutalım elimizde kalıyor. Denizci ülkeyiz denizci milletiz ama gereklerini yerine getiremiyoruz. Ben dernek olarak gerekeni yapıyorum. Diğer konularda da itiraz etmem ve bir fikir beyan etmem gereken durumlar varsa bana fikrim sorulduğunda söylüyorum. Pandemi sürecinde gemi adamlarının yaşandığı sıkıntılardan tutunda şu aralar pek konuşulmayan Kanal İstanbul’u kaptan gözüyle nedir diye açıkladık. Dikkate alınıp alınmamam konusunda bir yere kadar gelebiliyoruz. Bizi ne kadar dinliyorlar orası tartışılır. 2018 yılında çıkan yönetmelikte Ankara’da bir disiplin kurulu oluşturuldu. Bu disiplin kurulunun içinde hiç kaptan ya da kılavuz kaptan yok.  Sen bir kaptanı yaptığı hatadan dolayı değerlendirirken hangi bilgilerle o kanıya varabiliyorsun? Bunu bir kaptan gözüyle değerlendirmek lazım.  Kılavuz kaptanlar yönetmeliği hazırlanıyor ama kılavuz kaptanlardan görüş alınmıyor. Kılavuz Kaptanlar Derneği var, bilgi alınabilir.  Uzak yol kaptanlar Derneği var, sormamalarına rağmen görüş bildirdik ama dikkate alınmadı. Böyle yaprak denizci ülke denizci millet olmak zor” açıklamasını yaptı.  

KAYNAK: 7DENİZ DERGİSİ

Editör: Haber Merkezi