Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının gölgesinde gerçekleşen Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'na video konferans yoluyla katıldı. Erdoğan, ilk sıradaki Brezilya ve ev sahibi ülke ABD'nin ardından Genel Kurul Başkanlığı'nı yürüten ülkenin heyet başkanı olarak üçüncü sırada konuştu.

 

Doğu Akdeniz’deki kıyıdaş ülkeler arasında diyalog ve iş birliğini çağrısı 

 

Doğu Akdeniz’de bir süredir yaşanan gerilimin gerisinde, 'kazanan hepsini alır' anlayışıyla hareket eden ülkelerin bulunduğu görüşünü dile getiren Erdoğan, “Ülkemizi dışlama amaçlı nafile adımların başarı şansı kesinlikle yoktur. Bizim ne Doğu Akdeniz’de, ne de başka bir bölgede, kimsenin hakkında, hukukunda, meşru çıkarlarında gözümüz bulunmuyor. Ancak, ülkemizin ve Kıbrıs Türklerinin haklarının çiğnenmesine, çıkarlarının yok sayılmasına da göz yumamayız" ifadesini kullandı.

 

Erdoğan, şunları kaydetti:

 

"Bölgede bugün yaşanan sıkıntıların sebebi, Yunanistan ile Kıbrıs Rum kesiminin 2003’ten beri maksimalist taleplerle attıkları tek yanlı adımlardır. Türkiye, Doğu Akdeniz’deki her türlü olumsuz gelişmenin yükünü tek başına omuzlamak durumunda bırakılan bir ülkedir. Buna karşılık, bölgedeki doğal kaynaklar söz konusu olduğunda ülkemizin yok sayılması ne akıl ve vicdanla, ne de uluslararası hukukla izah edilebilir.

Karadeniz'deki NATO tatbikatı 13 ülkenin katılımıyla sürüyor Karadeniz'deki NATO tatbikatı 13 ülkenin katılımıyla sürüyor

 

Anlaşmazlıkların samimi bir diyalogla, uluslararası hukuk temelinde, hakkaniyete uygun biçimde çözümü öncelikli tercihimizdir. Ancak, aksi yöndeki hiçbir dayatmaya, tacize, saldırıya asla müsamaha göstermeyeceğimizi de açıkça ifade etmek istiyorum. Doğu Akdeniz’deki kıyıdaş ülkeler arasında diyalog ve iş birliğini tesis etmeye yönelik çağrımızı burada tekrarlamak istiyorum.

 

Bu amaçla, tüm bölge ülkelerinin hak ve çıkarlarının göz önünde bulundurulduğu, içinde Kıbrıs Türklerinin de yer aldığı bölgesel bir konferans düzenlenmesini teklif ediyoruz. Bölgedeki krizin sebeplerinden biri de, 1968 yılından bu yana aralıklarla devam eden müzakerelerde Kıbrıs meselesine adil, kapsamlı ve kalıcı bir çözüm bulunamamasıdır. Çözümün önündeki yegâne engel, Rum tarafının uzlaşmaz, hak tanımaz, şımarık yaklaşımıdır.

 

Uluslararası anlaşmaları hiçe sayan Rum tarafı, Kıbrıs Türklerini kendi yurtlarında azınlık yapmayı, hatta tümüyle adadan tasfiye etmeyi amaçlıyor. Garantör ülke sıfatıyla, Kıbrıs Türk halkını haklı davasında hiçbir zaman yalnız bırakmadık, bundan sonra da bırakmayacağız. Kıbrıs meselesinde çözüm, ancak Kıbrıs Türk halkının Ada’nın ortak sahibi olduğu gerçeğinin kabul edilmesiyle mümkündür. Kıbrıs Türk halkının güvenliğini ile Ada’daki tarihsel ve siyasi haklarını kalıcı biçimde teminat altına alacak her çözümü destekleyeceğiz."

 

7DENİZ 

Editör: Haber Merkezi