Denizcilik sektörü içerisinde var olan: Gemi inşası, Gemi Piyasası, Navlun ve Gemi Söküm terimleri sektördeki herkesin malumudur. Denizcilikte gemilerin inşasının gerekliliği kadar gemilerin sökümü de olması gereken bir durumdur. Özellikle hammadde geri dönüşümü ve demir-çeliğin yeniden endüstriye kazandırılması konusunda değerli bir işleyiştir.

 

Güncel konu olarak; Özel bir işletmenin Brezilya donanmasına ait bir savaş gemisini ihale ile satın alıp söküm için Türkiye’ye getirmesi, devamında medyada çıkan “Asbestli Gemi, Zehirli Gemi” haberleri hakkında iki kelam etmek istiyorum müsadenizle.

 

Öncelikle söylemekte yarar var. Türkiye; gemi söküm sektöründe Dünyada söz sahibi olan dördüncü büyük ülkedir.

 

Aşağıda bulunan 2021 yılına ait grafikte de belirtilmektedir.

 

 

ASBEST (Asbestos) : Beyaz toprak olarak da bilinen, ısıya, aşınmaya, kimyasal maddelere oldukça dayanıklı, yapısal özellikleri açısından esnek, lifli yapıya sahip olan  bir doğal bir mineraldir. Tıpkı gündelik hayatımızda yer alan Kurşun ve Arsenik vb. mineraller gibi.

 

Sözü edilen Asbest’in günümüzde kullanım alanlarına gelecek olursak,

  1. Otomobil Parçaları:    Fren balataları, kampanalar, debriyaj balataları ve motor contaları
  2. İnşaat Ürünleri:          Çimento, alçıpan, paneller, çatı ve ev yalıtım malzemeleri, borular, fayanslar, vinil kaplamalar, banyo ve mutfak karoları.
  3. Uçak Parçaları:          Fren balataları, kampanalar ve yalıtım malzemeleri.
  4. Tüketim Ürünleri :     Makyaj malzemeleri, tekstil ürünleri, yapıştırıcılar, mastikler ve diş macunu.
  5. Gemiler:                     Makine dairesi  kaplamaları, ısı yalıtım, kazanlar, borular vb.

Kaynak: https://www.mesotheliomahope.com

 

Öncelikle sorgulanması gereken asıl konu; solunum yoluyla insan vücudunda tehlike arz eden ve kanser hastalığına yol açabileceği belirtilen bir malzemenin gemilerde kullanılması değil, gündelik  hayatımızda kullandığımız eşyalarda bu mineralin yer alması ve hayatımızın içinde olması konusudur.

 

Peki. Bizi ASBEST zehirleyecek mi?

 

Asbest bizi zehirleyecek mi? Diriltecek mi? Bilmiyorum!

İnsan sağlığını etkileyen konuları: Değerli Tıp uzmanlarımız, Doktorlarımız ve Akademisyenlerimiz daha iyi biliyorlar. Kanımca bizi zehirleyecek olan daha önemli birkaç başlık var.  Tıp camiasının affına sığınarak öncelikle bir insan ve limancı olarak naçizane yorumlarımı belirtmek istiyorum.

 

1: İthal edilen hurdalarda bulunan Radyoaktif cisimler

 

Soğuk savaş döneminin sona ermesi ile nükleer silahsızlanma kararı çıkmıştır. Rusya’daki nükleer santraller ve silah yapılan fabrikalar sökülmüş ve hurda piyasasına sunulmuştu. Rusya ve benzeri ülkelerden ithal edilen konu hurda yüklerinin içinde bulunan radyoaktif cisimler bazen alıcılar tarafından tespit edildi. Bu cisimlerin tespit edilemediği durumlarda radyoaktif cisimler maalesef ülkelere kontrolsüz biçimde giriş yaptı. Radyasyon ile etkileşimde bulunan hurdalar farkına varılmadan demir çelik sektöründe tekrar üretime kazandırılmak üzere işlendi. Otomobil kaportalarına, tenekelere, inşaat demirlerine hatta çatal bıçaklara radyasyonun sirayet ettiğini kimse inkâr etmemeli.

 

Son yıllarda insan sağlığını olumsuz etkileyebilecek bu konuya Hükümetler, Taşıyıcılar, Limanlar ve İşletmeler gerekli hassasiyet gösterilmiş ve  önlemleri almışlardır. Ancak radyasyonun doğada yıllarca kaybolmadığı da bir gerçektir.

 

2: Çin menşeili ürünler

 

Küresel ticaret gücünü elinde bulunduran Çin, üretimi yapılan her ürünü belgelendirmemektedir. Üretilen üründe, son kullanıcının güvenliğini koruyan ve  talep edilen “CE” (European Economic Area) belgesi bulunmadığı bilinmektedir. Buna paralel olarak merdiven altı tabir edilen üretimlerin ülkemize ve diğer ülkelere ithal edilmesi insan sağlığı için ciddi bir sorundur.

 İthal edilen merdiven altı üretimden; başta boyalı tekstil ürünleri, plastikler, çocuk kıyafetleri ve eşyaları, elektronik aletler, oyuncaklar vb ürünler insan sağlığını olumsuz etkilediği ve kansere yol açtığı uzmanlar tarafından söylenmektedir.

 

3: GDO’lu tarım ürünleri

 

GDO (Genetiği değiştirilmiş organizma); çağımızda önüne geçilemeyen bir ürün yetiştirme biçimi olarak karşımıza çıkmaktadır. Ticari kaygıların insan sağlığının önüne geçtiğinin en güzel örneğidir aslında. İnsanların temel ihtiyacı olan besin kaynaklarına yapılan bu müdahale bence Asbest ’den daha tehlikeli boyuttadır. Ne yazık ki GDO’lu ürünler halen ticari yük olarak varlığını devam ettirmektedir.

 

4: Kirlettiğimiz denizlerimiz ve sularımızdan çıkan ürünler

 

 Gündelik hayatımızda kullandığımız, deterjanlar, kimyasal temizleyiciler, çamaşır suları, sabunlar, sıvı yağlar, atık yağlar, petrol türevi atıklar ve fabrika atıklarını istisnasız her gün ve sürekli (İnsan nüfusunu göz önünde bulundurmanızı isterim) evlerimizden ve işyerlerimizden denizlere, nehirlere ve göllere deşarj ettiğimizi farkında değiliz. (Son yıllarda müsilaj bize hatırlatmıştı aslında)

Bu kimyasallara maruz kalan ve fiziki yapılarını saran deniz ve su canlılarını tutup soframıza getirdiğimizde de kendimizi zehirlediğimizi de fark etmiyoruz. Sadece denizlerimizi kirletmek ve deniz ekolojisine zarar vermekle kalmıyor kendimizi de zehirliyoruz.

 

5: Küresel ısınmanın zararları

 

Son günlerde popüler gündem haline gelen; karbon ayak izi, sıfır emisyon, küresel ısınma, ozon tabakası incelmesi vb başlıkları gördük ve işittik. Küresel ısınmayı ve karbon emisyon için sera gazı salınımı, hayvancılığı ve Hindistan’ı komik şekilde hedef tahtasına koyarken; enerji üretimi için harcadığımız kömür, petrol ve doğalgazı mübah saydık. Soluduğumuz havayı ve yaşadığımız çevreyi kirletmemizin insan sağlığı üzerinde olan etkisini anlatmaya gerek yok sanırım.

 

Bu ve buna benzer örnekleri çokça çoğaltabiliriz. İçlerinden bazılarını az tehlikeli bazılarını çok tehlikeli sınıfına koyabiliriz. Hatta en tehlikeli olanı “Asbesttir” de diyebiliriz. Ancak sorunun asıl kaynağının bizler olduğumuzu halen göremediğimizi düşünüyorum. Çeşitli bahanelerle bulduğumuz suçlular; bugün Asbest, yarın sera gazı ertesi gün fosil yakıt olacak. Bu döngü sarmal halinde uzayıp gidecektir. Çevreyi ve insan sağlığını ellerimizle yok ettiğimizi hiçbir zaman anlamayacağız. (Anlayanları tenzih ediyorum)

Olayları sosyal boyuttan inceledikten sonra birde konuyla ilgili sektörel ve ekonomik boyutu için söyleyeceğim birkaç cümle var.

Asbest’in kokusunu bilmem, anlamamda! Ancak serbest piyasada varlığını sürdüren ve rekabet içinde olan işletmeler için bu tip haberlerin ortaya çıkması; insanın burnuna kötü kokular getiriyor.

Gemi Geri Dönüşüm Sanayicileri Derneği’nden ‘Aliağa’ açıklaması Gemi Geri Dönüşüm Sanayicileri Derneği’nden ‘Aliağa’ açıklaması

 Çevreyi öne sürüp başka menfaatler arayanlara da izin vermemek gerekiyor. O daha zararlı.

 

Veysel Güngör

Liman Operasyon Uzmanı

Editör: Haber Merkezi