Ülkelerin gelişmişlik göstergelerinden biri de sivil toplum kuruluşlarıdır. Lakin her zaman dile getiriyorum bence sektörümüz bir STK cenneti, olsun da elbette. Demokratikleşme ve gelişmeye uzanan hiçbir yapıya kimsenin sesinin çıkacağını sanmam. Yanlış anlaşılmasın ne dernekleşmeye ne de birlik olmaya kimse gıkını çıkarmıyor. Ancak bir o kadar önemli olan mevzu da bunların şeffaflığı ve işlevselliği. Bununla ilgili azıcık araştırma yapayım dedim ve ilk karşıma çıkan nokta şu oldu: Yaşama Dair Vakıf’ının (YADA)11 Ekim 2015 tarihinde yayımladığı raporun ön sözü şöyle; Türkiye’de sivil toplum kuruluşları (STK’lar) son yirmi yıldır hem niceliksel hem de niteliksel olarak daha etkin bir biçimde gündemde yer ediniyor. Öte yandan bu niceliksel ve niteliksel büyüme ve iyileşmelere rağmen kurumsallaşma, kapasite, katılım, demokratiklik, şeffaflık gibi birçok konuda eleştiriler de alıyor. Hem toplum, hem kamu yöneticileri, hem de bizzat STK yöneticileri, STK’lara yönelik ağırlıkla olumsuz bir algıya sahip bulunuyor. Bu sözlerin 2015’e ait olmasına rağmen günümüzde de geçerliliğini koruduğunu düşünüyorum. Neden mi? Muhasebat Genel Müdürlüğü Merkezi Yönetim Konsolide Bütçe İstatistikleri’ne göre 2017’nin 7 ayında dernek, vakıf, birlik gibi kar amacı gütmeyen kurum ve kuruluşlara merkezi bütçeden ayrılan rakam 550 milyon 626 bin TL. Bu kaynağın hangi projelere, ne oranda, hangi hedef doğrultusunda verildiği ise belirsiz durumda. Yani ne diyeyim ki, açıkçası bu algı ve bu kafayla önümüzdeki 5 yılda da değişmez. İşlevselliği hususuna gelirsek o da herkesin kendi takdiri.

 

Olumsuz başladım belki ama esas yazmak istediğim mevzu sektörümüzün STK’larıydı. Böylesi bir tablo varken sektörümüzde işini layıkıyla yapan, bunu yaparken dürüst davranan, şüphesiz ki asıl amacı sektörün sıkıntılarını çözmek olan ve sektörün ruhuna ve kimyasına uygun olarak yönetilen STK’larımız da var. Olsun da, hem de az buz değil çok çok olsun. Bence bizim sektörümüzde tam da olması gerektiği gibi yönetilen, etinden kemiğine her bir parçası şeffaf olan, işini layıkıyla yapan, her daim üyelerinin yanında yer alan, 100’e yakın üyesiyle Türk gemi inşa sanayini temsil eden GİSBİR, bunlardan biri. Türkiye’nin en eski ve köklü sivil toplum kuruluşlardan birinin Yönetim Kurulu Başkanı olan Murat Kıran da işinin ehli lider. Yeri gelir takar baretini tam sektörün kalbinde olur, yeri gelir oturur odasında işinin başında durur, yeri gelir üyelerinin yanında bulunur, yeri gelir sektörü temsilen üyeleriyle birlikte dünyanın bir ucuna gider “biz buradayız” der. Hele ki sadece bizim değil tüm dünyanın boğuştuğu bu pandemi sürecinde yürüttüğü çalışmalar gerçekten takdiri hak ediyor. Başkan ve ekibinin Covid-19 konuşulmaya başlar başlamaz hiç vakit kaybetmeden önlemler almaya başlaması hem sürecin o tarihten bu yana çok iyi sürdürülmesini sağlarken hem de insan sağlığına gösterdikleri önemi gözler önüne serdi. Gemi inşa sanayi, sektörümüzün en ağır iş kolu. Buradaki çalışan emeği ve özverisini görmemek ayıp olur. Başkanın kurduğu ekip ve kolladığı çalışanlar da gemi inşa sektörümüzün temelini oluşturuyor.

 

Sadece bu da değil, böylesi hassas bir mevzuyla baş ederken diğer yandan hedeflerinden de vazgeçmediler. Bunlardan bir tanesi GİSBİR İlköğretim Okulu projesi. Bunun temelini Haziran’da attılar ki, bu noktada kendilerini ayrıca takdir ve tebrik ediyorum. Ayrıca 2021 başlangıçlı AB tarafından desteklenen iki projede de yer almak için çalıştılar. Bunlar; AB tarafından onaylanan RESURGAM H2020 Konsorsiyum projesi ile IPA-Safe Shipyards With Technology Based Trainings (T.C. Çalışma Bakanlığı’nın koordinatörlüğünde yürütülen AB projesi) projeleri.  Aynı zamanda OECD için hazırlanan Türkiye Gemi İnşa raporu için de yoğun efor  harcadılar. Bu konu başlıklarına bakınca sektör için çok emek verdikleri görülüyor. Bu emeklerinin ilgili Bakanlıklarımız ve AB tarafından takdir alması elbette ki sektörümüze değer kazandırıyor. 

 

Diğer yandan sektörün gelişimini gözler önüne serdikleri istatistikleri hazırlarken Digital Maritime Week ile ICS–Leadership Insight Series’e sponsor oldular. Yazmadan bitirmek istemem, sosyal sorumluk alanında hem genç neslin sektöre kazandırılması hem de kadınlara yönelik projeler yapma hedefleri de var.

 

Kısacası ekip olarak boş durmamışlar, sahip oldukları mevkilerin hakkını vermişler. Bence sektörümüzün örnek alması gereken kuruluşlarından bir tanesi. Ziya Paşa’nın meşhur sözüyle “Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz” diyor, emeği geçen herkesi tebrik ediyorum.

 

Sanmar'dan 'Karbon Ayak İzi Raporu' Sanmar'dan 'Karbon Ayak İzi Raporu'

Kalın sağlıcakla…

Editör: Haber Merkezi