Gemi yakıtları (bunker) sektörü özellikle 2000 yılından sonra ticari riskin en yüksek olduğu sektörlerden birisi olarak kabul edildi. Çünkü eğer tarihsel Bunkerworld fiyat bilgilerine bakarsak ve IFO 380 yaklaşık ton başına 100 dolardan bugünkü 600 dolar ve ustu seviyelerde çıktı. Hele ki krizin başlangıcında 700 doların üstünde seyrediyordu. Tarihsel olarak baktığımızda bir zamanlar neredeyse bedava olan, rafinelerin atik urunu bunker bugün çok değerli bir emtia oldu. Nerede değerli bir emtia varsa, orada da büyük riskler her zaman vardır. Hele ki bunker dünyasında bu risk teminatsız ve kimsenin yerini bilmediği adalarda (Offshore) şirketlere kayıtlı firmalar üzerinden yapılıyor, hem de vadeli olarak. 30 ya da 45 gün vadeli yapılan bunker satışları piyasada ki en yaygın uygulama. Bunker satısı yapan bir firmanın alacağı riske örnek vermek gerekirse, Türkiye’de yaygın olan bir tonajı düşünürsek 5 bin DW tonluk 5-10 yaşlarında bir kuru yük gemisini ele alalım. Böyle bir geminin ortalama tank kapasitesinin 200 metrik ton olduğunu ve 380 CST fueloil yaktığını varsayarsak ve ortalama fueloil fiyatının günümüzde 600 dolar olduğunu varsayarsak, böyle bir geminin 120 bin dolar tutarında bunker alımı yapması ve bu tutarın 30-45 gün vadeyle satıcıya ödenmesi gerekiyor. Ödenmemesi ya da ödemede ciddi bir gecikme olması durumunda eğer satıcının likidite durumu zayıfsa ve özellikle satıcı ikmalci değil de trader yani tüccarsa, yani ikmalciden vadeyle bunker satın alıp, üzerine vade ve kar koyarak kendi müşterisine yani armatöre satıyorsa, bu durum tüccar ve ikmalci arasında ciddi problemlerin çıkmasına sebep olabilecektir. Düşünülmeli ki bu bir 200 bin Dwt’lik bir capesize veya 300 bin Dwt’lik VLCC (Çok Büyük Ham Petrol Taşıyıcı) olursa miktarlar ve dolayısıyla risk de katlanarak büyüyor. İşte bu gibi problemlerin önüne geçebilmek için 1980’li yıllarda o zaman ki adıyla Tramp Oil, günümüzdeki adıyla World Fuel Services (WFS), ilk kez  ʹkredi müdürüʹ istihdam ederek OZE bunker sektöründe kredi risk yönetiminin öncüsü oldu. Cockett 1998’de, Peninsula ise 2005’te kredi müdürleri istihdam ederek WFS’nin takipçisi oldular. 2008 de başlayan kriz sonrasında ise birçok bunker firması kredi müdürleri ve onların altında çalışan kredi analistleri istihdam ettiler. Yine 1990’ların başından itibaren yapılan bunker satışları Atradius ve Euler Hermes gibi özelleşmiş ürünler sunan sigorta firmaları tarafından sigorta edilmeye başlandı. Bu sigorta şirketleri, yapılan bunker satışlarını sigorta etmek için satış yapılacak armatör firmalar hakkında kredibilite araştırması yapacak bağımsız şirketlerin kredi raporlarının olmasını şart koştular ve bu dönemde MRC gibi denizcilik sektöründe uzmanlaşmış kredibilite araştırması yapan firmalar ortaya çıktı. MRC 2000’li yılların başında İngiliz Informa şirketine satılarak önce Lloydʹs Marine intelligence Unit 2010 itibariyle ise Lloydʹs List Intelligence adıyla faaliyetlerine devam etti. Satış sırasında MRC den ayrılan çalışanlar ise Infospectrum ve daha sonraki yıllarda Ocean Intelligence adlı firmaları kurtararak bu sektörü daha da geliştirdiler. Dördüncü bir firma, Dynamar ise daha ziyade konteyner taşımacılığı konusuna yoğunlaştı. Şuanda bu şirketlerde istihdam edilen tek Türk olarak diyebilirim ki, Türkiye çok göz önünde olan bir ülke ve ülkemizin denizciliği de son yıllarda son derece gelişti. Ancak halen daha kredi değerlendirmelerinde üst düzeylere çıkabilen firma sayısı sınırlı durumda. Bugün itibariyle kredi müdürleri ve kredi analistleri istihdam eden ve kredi sigortası yaptıran başlıca bunker firmalarını şöyle sıralayabiliriz: OW, WFS, Cockett, Chemoil, Bominflot, Peninsula Petroleum, Bunker Holding Grup (Dan Bunkering, KPI Bridgeoil, Brilliant Maritime Services ve diğerleri), Monjasa ve Bunkers International. Türkiye’den ise sadece Arkas Bunker, Çiçek Yılmaz ile bu listeye girebiliyor. Özellikle 2008’de başlayan kriz sonrası finansal kuruluşlar tarafından piyasaya sürülen ʹkağıt ürünlerʹ diye anılan, ʹbunker hedgingʹ ve ʹbunker swapʹ gibi risk yönetimi ürünleri de WFS, Chemoil, OW ve KPI Bridgeoil gibi büyük hacimlerle iş yapan bunker firmaları tarafından aktif olarak kullanılmaktadır. Bu tip ürünler sadece ticari riskleri minimize etmede değil, bunker firmalarının finansal gelirlerini de arttırma konusunda faydalı olduğundan, bu ürünlerin önümüzdeki yıllarda bunker sektörünün diğer büyük oyuncuları tarafından kullanılmaya başlanacağı da aşikardır.  Ancak bu ürünleri ayni zamanda bir kumarhane gibi de düşünebiliriz, o masaya oturabilmek için çok ciddi mali yapıya ve bilgi birikimine sahip olmak gerektiğini de özellikle belirtmeliyim. Bu şekilde, yeni bir tur yakıt satıcısı ortaya çıkmış bulunuyor, bunlar bir emtia satıcısı olmaktan ziyade bir banka mantığıyla hareket ediyor ve konu olan her ikmal için sıklıkla milyon dolar seviyesine ulasan rakamları düşündüğümüzde yakıt firmaların neden banka gibi düşünmeye başladıklarına şaşmamak lazım. Çünkü, artık öyle bir hale geldi ki, yakıt firmaları denizcilik firmalarının en büyük finansörlerinden biri oldu. Bu artarak devam edecek, çünkü bürokratlar emisyon, kükürt darken 2016-2018 sonrası yakıt fiyatlarını daha da yukarıya itecekler, bugün 120 bin dolar olan ikmal bir kaç yıl sonra en az 200 bin dolar olacak. Kredi raporu iyi olan firmalar unutulmamalı ki her zaman daha ucuz yakıt bulabilirler, bu çok önemli. Onun için, ileriye dönük olarak armatörlerimizin bugünden kendilerini hazırlamaları ve stratejiler geliştirmeleri gerekiyor. Geleneksel tarzda is yapanlar için hayat çok daha zorlaşacak, yeni düzende artan riskle beraber eskiden “idare eden” dostlar, yerlerini tamamen ticari düşünen kurumsal bünyelere bırakacaklar. Çünkü artık yakıt işleri çok ciddi finansman gerektiren bir sektör ve sadece kredi, bilgi ve gerekli mali yapıya sahip yakıt firmalarının yasayabileceği bir ortama doğru gidiyor. Önemle söylemek isterim ki, yakıt alıcıları kesinlikle mali durumları zayıf tüccarlardan uzak durmalıdırlar, çünkü aynı yakıt için iki kere ödeme yapmak gerekebilir, artık belki Banker Kastelli yok ama çok sayıda Bunker Kastelli var. Can ERTEM [email protected]
Editör: TE Bilisim