Gündemden düşmeyen Nae Sao Paulo gemisinin geri dönüşüm ihalesini alan Sök Denizcilik Yönetim Kurulu Üyesi Ramazan Yiğit basında çıkan iddialara cevap verdi.

 

Sizinle gündemden düşmeyen Nae Sao Paulo gemisini konuşacağız ancak öncelikle asbest mevzusuna değinmek istiyoruz. Netice itibarıyla Aliağa’ya gelen ilk asbestli gemi Nae Sao Paulo değil. Bu konuda hangi prosedürlere tabisiniz ve nasıl bir yol izleniyor öğrenmek isteriz?

 

Gemi Geri Dönüşüm Sanayicileri Derneği’nde (GEMİSANDER) 2020’ye kadar Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Lisanslı asbest konusunda uzmanlaşmış bir ekip mevcuttu. O yıla kadar Aliağa’ya gelen gemilerde asbest çıkarsa çalışanlarımız duruma hiçbir şekilde müdahil olmazdı. GEMİSANDER’deki ekip gelir, bölgeyi izole eder, asbestin olduğu kısmı söker ve çıkan asbesti o dönemki şartlarda derneğin geçici atık deposuna götürüp oradan da bertaraf tesislerine yollardı. 2020’de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, geçici atık depolama işini firmalara verdiği için GEMİSANDER otomatikman devre dışı bırakıldı. Şu anda izlenen yol şöyle; asbest konusunda uzman, lisanslı bağımsız bir firmayla proje bazlı anlaşma yapılıyor. Bizde aynı yolu izliyoruz. Proje bazlı anlaştığımız firmanın ekibi gemideki asbesti söküp firmamıza ait olan geçici atık depolama tesisine koyarak kendilerine ait olan bölümü bitirmiş oluyorlar. İkinci aşama, depomuzdaki asbestin bertaraf lisanslı araçlarla atık takip sisteminden takip edilmesi ve kontrat yaptığımız bertaraf tesisine gönderilmesi. Bizim sorumluğumuz bu noktada bitmekte. Üçüncü aşama olan bertaraf edilmesi noktasında yetkimiz bulunmamaktadır. Bu sadece Sök Denizcilik’in tabii olduğu bir yol değil! Bugün Aliağa’da hangi tersane bu veya benzeri bir işi aldıysa ya da alacaksa izleyeceği yol budur.

 

Gelelim Nae Sao Paulo’nun ihale sürecine. Bize bu süreci ayrıntılı bir şekilde anlatır mısınız?

 

Geminin ihale başlangıç süreci 2017 yılına kadar dayanıyor. Biz 2019 yılının Eylül ayında gemiye giderek kontrollerimizi yerinde yaptık ve ardından ihaleye girme kararı aldık. 2021’in başında Brezilya Devleti tarafından gemi açık ihaleye çıkarıldı. İki aşamalı bir ihale gerçekleşti. Teknik konusunda başarılı olan firmalara ihalede teklif verme hakkı doğdu. Fransızların 2000 yılında Brezilya’ya bu gemiyi verirken şerh koyduğunu öğrendik. Şerhin konusu geri dönüşüme gittiğinde Brezilya’nın Fransa’dan da onay almasıydı. Bu aşamada şartname alan firma sayısı 11 oldu. Bunların üçü Türk, dördü Brezilya, üçü Hindistan ve biri de Amerikan firmasıydı. Fransa ve Brezilya’nın teklifi incelemeleri aşağı yukarı bir ay kadar zaman aldı. Teknik ihale sürecinde sadece Avrupa Birliği lisanslı 3 firma fiyat teklifi verme hakkına sahip oldu. Bu üç firma da Türkiye’de faaliyet gösteren, Avrupa Birliği onaylı gemi geri dönüşüm tesisleridir. 12/03/2021 tarihinde konu gemi için Brezilya’da gerçekleşen ihale sonuçlanmış ve firmamıza ihale sonucu geminin devri, Brezilya ve Fransız otoriteleri tarafından uygun görülmüştür. Brezilya’daki firmalar, ihaleyi düzenleyen makama ‘Avrupa Birliği bayrağı olmayan geminin sadece Avrupa Birliği geri dönüşümüne verilmesi bizce yanlıştır. Bizleri de ihalenin son aşamasına çağırmalıydınız’ gerekçesiyle dava açtılar.

 

Peki, yine basında çıkan haberlerden devam edeceğiz. Nae Sao Paulo’daki asbest miktarının 600-900 ton olarak telaffuz edilmekte. Bu tarz gemiler söküm için ihale çıktıklarında içlerinde barındırdıkları asbest miktarı net bir şekilde belli midir?

 

İhale sürecinde Basel Konvansiyonu ve Avrupa Birliği Regülasyon gereklilikleri şart konmuş ve Gemi Brezilya’dan ayırılmadan önce gerekli düzenlemelere uyma şartı net olarak belirtilmiştir. Asbest konusu da bu süreç içerisinde değerlendirilmiş olup, bağımsız firmanın ölçümleri sonucunda 9,641 ton (dokuz ton, altı yüz kırk bir kg) olarak hesaplanmıştır. Bu rakam, yönetmeliklere göre tahammül sınırlarının altında bulunmakta olup, iddia edilen asılsız ve dayanaksız rakamlar ile hiçbir yakınlığı bulunmamaktadır.

Sizler bu gemideki asbest miktarının ne kadar olduğunu biliyor musunuz? Ve tabii ki bu rakamdan emin misiniz?

 

Biz ihaleye girmeden evvel gemiyi yerinde incelediğimizde kendi tecrübelerimiz çerçevesinde geminin yüksek oranda asbest içermediği kanaatine vardık. Neticede ihale bize kaldıktan sonra 2021’in Mayıs/Haziran ayında konusunda uzman Norveç merkezli Grieg Green firmasıyla geminin atık envanter raporunu (IHM) oluşturmaları konusunda anlaşmaya vardık. Bu uluslararası akrediteye sahip firma, geminin neresinde asbest/atık/zararlı maddeler olabileceğini tecrübeleri sonucunda zaten çok iyi biliyor. Bu alanda binlerce atık envanter raporu hazırlama tecrübesine sahipler. Geminin yüzlerce noktasında numuneler alıyorlar, ölçümlüyorlar, lisanslı laboratuvarlarda inceliyorlar ve verdikleri rakamlarda veya raporlarda bizim hiçbir kanaatimiz olmuyor. Bizden veya başka bir şirketten tamamen bağımsız çalışıyorlar. Netice itibarıyla verdikleri rakamlarda yüzde 500 gibi bir sapma olma ihtimali olmuyor. Maksimum yüzde 5-10 sapma yaşanıyor. Rapor sonucunda ortaya çıkan rakam belirttiğimiz gibi 9,641 ton (dokuz ton altı yüz kırk bir kg) olarak belirlenmiştir. Bu rapor, basında yer alan 600-900 tonla kesinlikle çelişiyor. Keza Sök Denizcilik olarak bizler, ön ziyaretimizde asbest oranın bu seviyelerde olduğuna kanaat getirseydik ihale sürecine kesinlikle dahil olmazdık. Mevcut durumda bir tarafta raporlar, belgeler, analizler var. Diğer tarafta da aslı astarı olmayan rakamlar söz konusu. Ayrıca, bu rakamları telaffuz eden kişilerin ellerinde de ne 500 ne 600 ne de 900 ton asbest olduğuna dair bir belgede yok! Ellerinde sadece varsayımlar var. Alanında uzmanlaşmış profesyonel bir şirketin vermiş olduğu analiz, kamuoyunda oluşan varsayımlar yüzünden değer görmüyor. Basında, sosyal medyada sürekli uçuk kaçık rakamlar dillendirilmekte ve bu söylemler hızla yaygınlaştığı için sanki doğruymuş gibi bir izlenim yaratıyor. Ancak, her ne hikmetse kimse bize gelip, gerçek rakam nedir, diye sormuyor.

 

Madem böyle bu rakamlar nasıl gündeme geldi ve bu konuda neden kendinizi ifade edemediniz?

 

İddialarında ve telaffuz ettikleri rakamlarında hiçbir güvenilir kaynakları olmamasına rağmen olaylar ağızdan ağıza kartopu gibi yuvarlanarak büyüdü. Sök Denizcilik olarak bizler her alanda şeffafız. Bütün evraklarımız Bakanlığımızda mevcut. Belgelerimizi görmek isteyenler varsa şayet herkese kapımız da açık. Buyursunlar gelsinler. Elimizde olan dokümanlarımızı onlarla da paylaşalım. Sorularına, iddialarına cevaplar verelim. Kuşkuları varsa giderelim. Ancak bugüne kadar haber yapanlar bizden herhangi bir bilgi talep etmediler. Biz, haberlerin çıktığı yayın organlarına ulaştık. Bir de bizi dinleyin dedik, onları buraya davet ettik. Sorularınızı yöneltin, elimizdeki dokümanları sizlere açalım, kendiniz inceleyin dedik. Ancak, aldığımız cevap ‘Beyanınıza gerek yok’ oldu. Tenezzül edip bizi dinlemiyorlar bile. Evraklarımıza bakmak dahi istemediler. Bu olay tek taraflı infaza döndü.

 

Şu an Nae Sao Paulo gemisin Aliağa’da Sök Tersanesi tarafından söküme girmesine çevre örgütleri başta olmak üzere Aliağa halkı karşı. Başkan Tunç Soyer bireysel olarak takipçisi olduğunu dile getirdi. Size karşı müthiş bir karşı kamuoyu oluşmuş durumda. Siz bu gemiye talip olurken durumun bu hale dönüşeceğini hiç mi tahmin etmediniz?

 

Şimdi bakın lütfen elimizde bağlı olduğumuz kurumlardan belgeler mevcut. Bakanlığımızın bu konudaki yönetmeliği var. Hangi projeye hangi şartlar altında talip olacağımızın kuralları var. Sök Denizcilik 1991 yılından beri 300 adet geminin geri dönüşümünü yapmış bir firma. Bu konunun uzmanlarından biriyiz. Deneyimliyiz, Kurallara, kanunlara, yönetmeliklere A’dan Z’ye uyduk. Şeffafız. İşimizi tabiri caizse harfi harfine yaparız. Kamuoyunda oluşan algıya göre bizim ve Aliağa’daki diğer sektörel paydaşlarımızın hiçbir ihaleye girmemesi gerekiyor. Bugün Sök Denizcilik’in maruz kaldığı bu karalama kampanyası, yarın öbür gün başka firmalara da yapılabilir. Bize karşı oluşmuş bu negatif algı yarın öbür gün başka bir gemi aldığımızda yine olabilir. Bu dolaşan iddiaların hiçbiri belgeye dayanmayan asılsız ithamlar. Basında çıkan haberlerden birinde geminin yüzde 12’sinden numune alındığı söyleniyor. Geminin bu kadar bölgesi incelense, Grieg Green firmasının böyle bir rapor hazırlaması mümkün değil. 2021’in Haziran ayında gözetim raporlaması yapıldığında, denetleme yapılırken gemi askeri tersanede olduğu için gemide 60-70 asker vardı. Askerler gemide Aktif nöbet görevinde oldukları için bazı kamaralarda yaşam devam ediyordu ve bu kamaralar özel yaşam alanı olduğu için kısıtlı oldu. Gemide bulunan birçok kamaradan sadece 5-10 şahsi kamaraya kısıtlı giriş. Bu kamaralarda kısıtlama olsa bile yan taraftaki kamaralardan numuneler alındı. Yan kamaradaki izolasyon oradaki izolasyonla aynıdır.

 

Numuneler yaşam alanındaki duvarların, tavanların izolasyon maddelerinden alınır. Bu madde yangına karşı izolasyon malzemesidir. Makine dairesindeki borulardan, kazanların üzerinden kısacası her taraftan numune toplanır. 200’den fazla noktadan bahsediyoruz. Bizim ‘Şu noktadan al, bu noktadan al’ gibi bir yönlendirme yapmamız imkansız. En ufak bir müdahalemiz bile söz konusu olamaz. Hak verirsiniz ki böyle büyüklükte bir geminin kontrolsüz bırakılamayacağı için, gemi limanda veya tersanede dahi olsa, gemide emniyeti sağlayacak personel 24 saat bulundurulmak zorundadır.

Nae Sao Paulo’da asbest dışında farklı bir atık var mı?

 

11 Ağustos 2021 tarihli Brezilya Çevre ve Şehircilik Bakanlığı onaylı şirket tarafından; sintine, yakıt, luboil olarak sıvı atık sınıfına giren 240 metreküp sıvı atık çıkarılmış ve yine aynı bakanlığının onay verdiği bertaraf tesisine gönderilmiş. Gemide sıvı atık bulunmuyor.

Amacımız primlerin milli sınırlarda kalması Amacımız primlerin milli sınırlarda kalması

 

Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 2021 mayıs ayındaki talebine istinaden, Nükleer Düzenleme Kurumu’ndan radyasyonla alakalı görüş yazısı almadan işlemlere başlanmaması gerektiği bilgilendirme yazısı geldi. Biz de bunun neticesinde Nükleer Düzenleme Kurumu ile irtibata geçerek radyasyon ve nükleer serpintiye karşı neler yapabileceğimizi, bu gemi için neler istediklerini sorduk ve bizden istedikleri, geminin bütün kompartımanlarının, açık ve kapalı alanlarının, depolarının radyasyon gama ölçümü, aynı zamanda medyada ve sosyal medyada çıkan haberlere göre radyasyon serpinti numunelerinin alınması ve yetkili laboratuvarda incelenmesini istediler. Buna karşılık nükleer düzenleme kurumundan yetkili, uluslararası gözetim firması Alex Stewart bu işlemleri yapmak için Brezilya'ya gitti. Talep edildiği gibi bütün gama ölçümleri yapıldı. Neticede gemideki bütün bölgelerin ölçümleri yapıldı.  Sürüntü numuneleri alınarak TENMAK laboratuvarında incelendi. İncelendikten sonra sonuçlarına göre gemide herhangi bir olumsuzluk, serpintiye karşı herhangi bir nükleer radyasyon içeren bir olumsuzluğa rastlanmadı. Tabii bu işlemler toplamda dört aya yakın sürdü. Netice itibarıyla Nükleer Düzenleme Kurumu 25 Ekim 2021’de görüş yazısını ilgili bakanlıklar ve firmamıza gönderdi: ‘Nae San Paulo uçak gemisinin ülkemize getirilmesi ve sökülmesinde radyolojik açıdan bir sakınca bulunmadığı değerlendirilmektedir’ diye.

 

Ayrıca 2005 yılında kazan dairesi bölgesinde bir patlama sonucu büyük çaplı bir yangın oluyor. Gemi iki yıl tamirde kalıyor ve o patlamanın yaşandığı bölgenin tamamı yeni tip, izolasyon malzemesiyle onarılıyor. Gemide atık envanter raporunda belirtildiği rakamlar oranında asbest mevcut.

 

Bu gemi ne zaman Türkiye’de olacak? Kamuoyunda oluşan bu soru işaretlerini nasıl gidereceksiniz?

 

İki aylık süre içerisinde geminin Türkiye’de olmasını bekliyoruz. Geçen senede basında benzeri haberler çıkmıştı. Neden şimdiye kadar çok fazla yorum yapmadık çünkü geçen sene elimize raporlar ve belgeler ulaşmamıştı. Biz elimizde belgeler olduktan sonra konuşmayı tercih ettik. Ayakları yere basan cevaplar vermeyi istedik. Elimizdeki raporları şu anda kim talep ederse sunmaya hazırız. Gemi geldiği zamanda sektörde işine hakim, konusunda uzman her kim var ise gelip bizimle beraber gemiyi gezebilir. Sorularını sorabilir, gizli saklı hiçbir şey yok. Biz kimseden hiçbir şey gizlemiyoruz. Şüphesiz medya kuruluşları üzerlerine düşen haber verme görevini yapacaktır. Bu konuda hiçbir yaptırımımız söz konusu olamaz ancak yanlış doğruyu geçmiş durumda. Bizim de söz hakkımız olması gerekiyor. Bugün Sök Denizcilik olarak bizler, korkunç bir karalama kampanyasıyla baş başa kalmış durumdayız. Ve bu olay sadece bizim şirketimize zarar vermiyor. Esasen sektörümüze zarar veriyor. Gemi geri dönüşüm sektörü üvey evlat muamelesi görmekte. Günümüzde bu işi ülkemiz kadar iyi yapan başka bir ülke yok. Buradaki firmalar gece gündüz çalışıyorlar. Avrupa Birliği sitesi resmi onaylı tersane listesine girdiğiniz takdirde toplamda 46 adet onaylı tersane bulunmaktadır. Bunlardan 34 adet Avrupa’da, 8 adet Türkiye’de, 3 adet İngiltere’de, 1 adet Amerika’da mevcuttur. Bugün Avrupa Birliği üyesi olmayıp da en fazla üye tersaneye sahip ülke Türkiye’dir. Hindistan uyguladığı yöntemler sebebiyle üye olamıyor. Hindistan Avrupa Birliği’nden onay alabilmek için çok fazla Avrupalı uzmanı bünyesinde çalıştırdığı, durmaksızın yürüttüğü lobi faaliyetlerine rağmen onay alabilmiş değil. Biz böylesi büyük projeleri alıyoruz ve karşılığında ‘Kimsenin istemediği gemi Türkiye’ye geldi’ sözünü duyuyoruz. Bu projeyi bize satar mısınız diye Amerika’dan, İngiltere’den, Brezilya’dan Hindistan’dan mailler geliyor.

 

Son olarak Aliağa’ya söküm için onca gemi gelirken ki bunların içinde asbestli olanlarda var muhakkak siz bugün neden böylesi bir durumla baş başa kaldığınızı düşünüyorsunuz?

 

Askeri projeler gemi inşa ve gemi geri dönüşüm sektöründe prestij ve stratejik projeleridir. Ülke olarak gerek gemi inşa, gerek gemi dönüşüm sektöründe rakip ülkeler karşısında çok ileri adımlar attık ve atmaya devam ediyoruz. Malum Uzakdoğu gemi inşa ve gemi geri dönüşüm konusunda hacim olarak sektörü kontrolu altında tutmak istiyor. Ülkemizin bölgede bu konuda güçlü bir alternatif olma yolunda ilerlemesini engelleme çabaları düzenli olarak devam ediyor. Bu konudaki uluslararası ciddi bir çabanın mevcut olduğu kanaatindeyiz.

Röportaj: İbrahim Kocamış

Editör: Haber Merkezi