1997-2007 yılları arasında Japonya Hükümeti ile Türkiye Cumhuriyeti arasındaki işbirliği ile Karadeniz’de balık yetiştiriciliğinin gelişmesi için çalışma başlatıldı. Bu kapsamda Kalkan Balığının yumurta, yavru üretim teknikleri geliştirildi. Sonrasında 2008-2018 yılları arasında Türk Mühendisleri tarafından bu geliştirildi ve Trabzon'daki Su Ürünleri Merkez Araştırma Enstitüsü'nde üretilen balıklar çeşitli dönemlerde Karadeniz'in farklı illerinden denize bırakıldı. 24 yılı bulan sürede 100 bini aşan Kalkan balığı yavrusu Karadeniz'le buluşturulurken, bu proje Karadeniz'e kıyısı olan Gürcistan, Rusya, Ukrayna, Bulgaristan ve Romanya gibi ülkelerin de dikkatini çekti, bu ülkelere de bu balığın üretimi ve denize bırakılması konularında çeşitli eğitimler verildi. Ancak tüm çabalara rağmen Kalkan popülasyonu istenilen düzeye ulaşamadı.

Karadeniz'in derinlerinde yaşayan, suların ısınmaya başladığı Nisan-Mayıs aylarında üremek ve yumurtalarını bırakmak için kıyıya doğru göç eden Karadeniz kalkanı, kıyıdaki sıcak ve sığ sulardaki üreme ve çoğalma göçünün ardından yeniden derin sulara göç ediyor. Kemiksi yapısı ile Atlantik kalkanına benzeyen balık, dokusu ve lezzeti ile diğer kalkan türlerinden ayrılıyor.

Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Cemal Dinçer projeden umulan beklentiyi göremediklerini ifade ederek Karadeniz’deki dip balıkların endişe verici boyutta olduğuna dikkat çekerek bu balıkların kontrol altına alınması gerektiğini söyledi.

Ayvalıklı küçük balıkçılara barınak müjdesi Ayvalıklı küçük balıkçılara barınak müjdesi

Söz konusu projenin kalkan bolluğu bakımından beklentilerden uzak kaldığını belirten Dinçer, “Kalkan balığı projesi Su Ürünleri Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü tarafından yaklaşık 24 yıl önce başlatılan projeydi. Gördüğümüz kadarıyla projeden umulan beklentiyi sonuç olarak göremedik, kalkan balığı bolluğa ulaşmadı. Son zamanlarda neredeyse tezgâhlarımızda hemen hemen hiç görülememe gibi bir durum oldu. Yani dip balıklarında da gerçekten endişe verici bir durum var. Bunların koruma altına alınması gibi düşünülmesi gereken bir husustur. Yani kalkan balığı şu an gerçekten ağlara takılmamaktadır. Pelajik balıklar bu yönde daha avantajlı daha gezgin balıklar sürüler oluşturuyorlar daha uzun mesafeler ve kat ettikleri için bölgelerini daha çok değiştirebiliyorlar. Aynı şeyi dip balıkları için söylememiz doğru değil onlar daha çok zemine bağlı olarak yaşadıklarından coğrafi olarak konum değiştirmeleri pelajik sürülere göre çok daha sınırlıdır. O nedenle daha özel koruma altına alınmaları gerektiğini düşünmekteyiz” diye konuştu.

Editör: Haber Merkezi