Bu arada, Çin-Amerika ilişkileri genel olarak ticaret üzerinden zarar gördü ve muhtemelen her iki taraftan da liderlerin bir krizi yönetme kabiliyetlerini zayıflattı. Yine de bu iki güç arasında fiili savaş uzak görünüyor: Mevcut anlaşmazlıklar, her iki tarafı da doğrudan bir çatışma başlatmaya yöneltmek için yeterince şiddetli değil.
Ancak artan kriz olasılığı yanında iki tarafta da ilerleyen askeri teknolojiler düşünüldüğünde, ABD ve Çin arasında savaş riskinin farkında olmaksızın bir rahatlık içinde olmak tehlikeli.
Geliştirilmiş uzun menzilli sensörler ve hedefleme doğruluğuyla, konvansiyonel güçleri ile iki tarafın da birbirlerini hedefleme ve vurma yetenekleri gitgide artıyor. Bir krizde savaşı önleme düşüncesi, önce saldırarak avantaj elde etme, vurulmadan önce vurma dürtülerine yol açabilir. Bu nedenle önemli olan, savaşa karşı önlemlerin barış zamanında yeterince güçlü olup olmadığı değil, kriz zamanında etkili olup olamayacaklarıdır.
Tabii ki, Çinli ve Amerikalı liderler, kontrolden çıkmadan önce bir anlaşmazlığı durdurmak için anında müdahalelerde bulunabilirler. Ancak bu konuda da rahatlık içinde olmak bir hata olur. İki tarafın da giderek güçlü ama saldırı karşından zayıf hale gelen silahları bulunduğundan, düşmanlık başladığında “elindekileri kullan ya da kaybet” motivasyonu söz konusu olacaktır. Bir anlaşmazlık hızla derinleşebilir ve önüne geçmek daha da zorlaşabilir.
RAND Corporation tarafından yayınlanan yakın tarihli bir çalışma, uçak gemileri de dahil olmak üzere ABD donanmasının ilgili kuvvetlerinin önemli bir bölümünün ve Çin güçlerinin daha büyük bir kesiminin silahlı bir çatışmanın ilk safhalarında yok edilebileceğini gösteriyor.
Hala ABD’nin lehine olmasına rağmen Batı Pasifik’teki askeri denge değişiyor. Çin, büyüyen askeri bütçesinin büyük bir kısmını bölgedeki ABD güçlerini vurmak için anti-gemi füzeleri gibi “erişim engelleyici / alan koruyucu” askeri teknolojilere ayırıyor.
Dahası, ABD’nin askeri harcamaları Çin’in askeri harcamalarının yaklaşık üç katı olsa da, Çin Batı Pasifik üzerinde yoğunlaşabilecek durumdayken ABD başka yerlerde Rusya, İran ve İslam Devleti (IŞİD) militan grubu gibi tehditlerle karşı karşıyadır.
Çin’in askeri dezavantajı azalsa da, savaş durumunda oldukça fazla (ABD’den fazla) zarar görür. Her ne kadar ikili ticaretin çökmesi her iki ekonomiye de zarar verir olsa da, Çin’in ticaretinin hemen hemen tamamı deniz yoluyla olduğundan, Batı Pasifik’te bir savaş tüm ticaretini bozacaktır.
Bir savaşın ilk yılında ABD’nin gayri safi yurtiçi hasılası yüzde 5 ila 10 oranında düşebilirken, Çin’in yüzde 25 veya daha fazla düşebilir. Çin rejiminin meşruiyeti güçlü ekonomik performansa bağlı olduğu için böyle bir durum sonrasında siyasi kargaşalar çıkabilir.
Amerikan karar vericiler ne yapmalı? Çin’in Güney Çin Denizi’nde de facto kontrol kazanmasına izin vermek, dünya deniz ticaretinin yüzde 40’ının geçtiği bu suların hayati önemi nedeniyle kabul edilemez. Ayrıca ABD müttefikleri ve bölgedeki diğer ülkeler, Çin’e karşı koymazsa ABD’ye olan güvenlerini kaybederler.
ABD’nin bu çıkmazdan kaçışı yok. Batı Pasifik’teki bir silahlanma yarışı hem bölgeye hem de ABD güçlerini hedef alan askeri kapasitesine konsantre olması mümkün olan Çin’in işine gelecektir.
Ancak ABD liderlerinin tehlikeyi azaltmak için atabileceği adımlar var. Pentagon denizaltılar ve drone taşıyıcılar gibi, saldırılara karşı daha dayanıklı kuvvetler geliştirebilir, üretebilir ve konuşlandırabilir. Elbette Batı Pasifik’teki ABD kuvvetlerini dönüştürmek yıllar sürecek.
Diğer yandan, Çin-ABD krizinin ne kadar tehlikeli olabileceği göz önüne alındığında, ABD’li liderler Çinli mevkidaşlarıyla birlikte Güney Çin Denizi’nde her iki gücün ve diğer ülkelerin çıkarlarını koruyacak bir yol aramaya çalışabilirler. Çin, bu denizin çoğunun kendisine ait olduğunda ısrarlı olduğundan zor ve zaman alıcı olacak bu çabalar mutlaka başarılı olmayacaktır.
Şimdi yapılabilecek şey, ilk saldırı mantığı devreye girmeden önce krizden kurtulmak için iki savunma bakanı arasında Washington ve Pekin’in doğrudan ve aktif bir iletişim kanalına sahip olduklarından emin olmaktır. Bu kanal yalnızca krizde değil, düşmanlık patlak verse de tırmanmayı önlemek için açık kalmalıdır.
Son olarak, Amerikalı ve Çinli liderler, bir savaş durumunda komutanlarının ilk saldırı ve tırmandırıcı saldırılar dışında seçenekleri bulunmasında ısrar etmelidirler.
7deniz