Eski Ticaret Kanunumuzda var olan ve eski Alman kanunundan alınan ve esasen Anglo Amerikan hukuk sistemlerinde bulunmayan ve 1952 tarihli Uluslararası Konvansiyonda açıkça kaldırılmış bu prensip, Yola HAZIR GEMİNİN/İcraen haczedilemeyeceği ihtiyati haciz veya cebrî-i icra yolu ile satışının yapılamayacağı (bir kısım istisnai haller hariç) hüküm altına alınmıştı. Bu istisnadan faydalanmak için, Geminin yola hazır halinin tespiti ve ayrıca esaslı unsurlar, belgeler aranıyordu ve uygulaması zor bir kuraldı. Yeni Ticaret Kanunumuzda, bu hükmün karşılığı yoktur. Milletlerarası kurallar paralelinde, bu istisna hali kaldırılmıştır. Uluslararası konvansiyonlara ve kanunlara uygun olarak, yeni kanunda yer bulmamıştır. Bundan böyle (2012 Temmuz itibariyle ) hiçbir Donatan, Armatör kendisine karşı yapılan icrai girişimlerde, geminin ihtiyati haciz suretiyle, seferden men–i, vesair durumlarda geminin, yüklü ve yeni bir sefere hazır halde olduğunu ileri sürerek, hacizden ber’i kılınmasını talep edemeyecektir. Lakin, Yeni Ticaret Kanununun tatbiki ve icrai işlemler sırasında, bir takım yanlış mülahazalarla aynı sonuca varmak isteyen, kanunu dolanma girişimlerinde bulunma gayretleri ile karşılaşıldığı ve icra memurlarının esasen çetrefilli bir mevzuu olan, Denizcilik tatbikatını, yorumlama gayretleri içinde oldukları halen görülmektedir. Çünkü tatbikat, meseleleri yaratacak ve doğru çözümü iyi hukukçular bulacaktır. Her gemi haczinde ve cebr-i satışında, İcra Müdürlerinin yorum yapma ve takdir yetkisini kullanma durumu hâsıl olmuştur. Yeni TTK, gemiler aleyhine uygulanacak ihtiyati haciz kararlarının, gece ve resmi tatil sayılan zamanlarda da tatbik edileceğini, yani geminin limana girdiği andan İskeleye yanaştığı veya gece, tatil vesair olduğuna bakılmaksızın, geminin bağlanacağını, durumun kaptana, acentesine, malikine bildirilerek,  tebligat yapılan kişinin yediemin sıfatıyla gemiyi teslim alacağını, hüküm altına almıştır. Yediemin kişiye, Türk Ceza Kanununun 289. Maddesinden doğan sorumluluklarının hatırlatılması icap etmektedir. İhtiyati haciz kararı, Sahil Güvenlik Komutanlığına, il-ilçe Emniyet Müdürlüklerine, Liman ve Gümrük İdaresine ve Gemi Sicil Memurluğuna bildirilir. Yabancı bayraklı gemilerde, bayrağını taşıdığı ülkenin Konsolosluğuna bildirim yapılması, icra müdürünün görevidir. ( TTK, 1366. Madde ) Kanunumuz 1367. Maddesinde; hakkında bir mahkeme tarafından ihtiyati haciz kararı verilmiş olan ve icra müdürlüğünce haczin uygulanacağı sırada o limanda bulunmayan, mevcut olmayan, yani fiilen seferde bulunan bir gemi için, bu durumda ihtiyati haciz kararı geminin malikine, malik olmayan donatana ve borçtan şahsen sorumlu bulunan kişiye tebliğ edilir, şeklinde düzenlenmiştir. 10 gün içinde, borcu karşılayacak teminat verilmezse, geminin izleyen ilk seferinde icra dairesine teslim olunması ihtar edilir. Yabancı bayraklı gemiler, Sahil Güvenlik komutanlığı yardımıyla ve Türk karasularında bulundukları esnada, gemi haczedilir. Burada, aleyhine ihtiyati haciz kararı verilen geminin seferde olması hali düzenlenmiştir. “Seferde olmak,  “yola hazır olmak”  kavramları birbirinden tümüyle farklı hallerdir. Yüklü olmak, yükü almış olmak, seferde seyir halinde olmak değildir. Seyir, seyr-ü seferde olmak, fiilen tüm idari ve gümrük işlemleri tamamlanmış, rıhtımdan, iskeleden denizlere çıkmış, bir limandan diğer limana yolculuk halinde olmak, demektir. Geminin yüklü veya boş olması fark yaratmaz, seferde olan gemi çoğu zaman ihtiyati haciz kararını veren Mahkemenin Devletinin, karasuları dışında olabilir. Diğer Yandan, kanunumuz bir dava açılmadan önce ihtiyati haciz kararı verecek olan Yetkili Mahkemeyi, 1354.Maddesinde belirlemiştir. Bu mahkeme geminin demir attığı, şamandıraya veya tonoza bağlandığı, yanaştığı veya kızağa alındığı yer mahkemesi veya geminin sicil yeri Mahkemesidir. Dolayısıyla geminin aleyhine ihtiyati haciz kararı, henüz gemi bir limana gelmeden dahi istenebilecektir. Sicil Yeri Mahkemesi, Türk gemi siciline kayıtlı Türk bayraklı gemiler için yetkili mahkemedir. İhtiyati haciz tatbiki, kararın infazı için ise, yeni kanunla birlikte bir istisna, engel, ayrıcalık ( yüklü olmak vesair ) ortadan kalkmıştır. Seferde olan gemi,  ilk limana vardığında haczedilecektir. Bu hacizden bir surette kaçmak durumunda, Ceza Kanunumuzun ilgili hükümlerinin, kaptan ve gemi malikine karşı uygulanacağının bilinmesi gerekir. İhtiyati haciz ve konu ihtilafa,  borca, dayanağına, niteliğine vesair hukuken her türlü itiraz için TTK ve İcra -İflas kanunlarından doğan haklar, Donatanlar yönünden saklıdır. AVUKAT SEMA YERLİKAYA  LL.M İMEAK DTO Deniz Ticaret ve Bankacılık Hukuku Danışmanı/Hakem Deniz Hukuku Derneği Kurucu Üyesi
Editör: TE Bilisim