Aslında bu sayımızda farklı denizcilik ve ekonomik konulardan bahsedip gelecek için planlar yapacaktık. Ancak yaşadığımız acı darbe teşebbüsü tecrübesinden sonra yaşamın hangi alanında olursak olalım (spor, sanat, siyaset, iş hayatı) hepimizin sorumluluğu ülkemizin, çocuklarımızın geleceğini esaret altına alacak bu girişimden bahsedip, öncelikle kendi bünyemize sonrada çocuklarımıza darbelerin nasıl bir ulusu esir etmenin ve balansını bozmanın en kahpece yöntem olduğunu anlatmamız ve hatırlatmamız gerekiyor. Görüntülere ilk şahit olduğumuz anlarda ve birkaç saat sonrasında insanın aklına kurgu olma ihtimalide geldi (getirtildi) elbet. Ancak bu tehlikeli bir oyun, oynayan için. Çünkü darbeye karşı durmaya çağırılan ancak bu ülkede artık darbe olmaz düşüncesinde olan darbe karşıtı %51’den önce. Bu ülkede benim istediğim yönetim gelsin de nasıl gelirse gelsin diyen ve darbeyi dört gözle bekleyen %49 içinde barınan o küçük yüzdelik daha çabuk davranıp destek vermeye sokağa çıkmış olsa idi bu sabaha, aksam oyun olarak başlayan darbenin gerçek mahkum oyuncuları olarak uyanırdık. Ne %51 darbeye göğsünü siper etmeye tereddüt etti, ne de son çare darbeden medet uman küçük yüzdelik darbenin soğuk yüzünü görünce alkış tutabildi. Belki de sokağa dökülen bu iki yüzdenin karışımı idi darbeye karşı mücadele eden… Kimse bilemez. Ben halkımla ve ordumla bu sebeple gurur duyuyorum. Darbe beklentisinde olup bu kahpe girişimin parçası olmamasına rağmen bu oyun başarılı olsaydı sabaha daha mutlu uyanacak olanlarında geleceğinin töhmet altında uyanmış olacağını görecektik. Darbe yönetimi boyunca eskiden şahit olduğumuz gibi belki seçilmiş milli iradeyi mahkum etmelerine (PKK ve derin devlet terörü ilk kez darbeler zamanında kurgulanmaya, hayat bulmaya başlamıştır), yargısız idamlarına alkış tutup, ekonomi bozgunlarına, yabancı devletlere verdikleri tavizlere (Yunanistan’ın NATO üyeliğine girmesi 1980 darbe döneminde olmuştur) göz yumanlar olacaktı. Millet iradesi galip çıktı! Bu darbe girişim olsun, oyun olsun, bazıları için komik olsun halkın tepkisi gerçekti ve ben halkımla da, ona silah sıkmayan Mehmetçiğimle de, ordusuyla çatışmayan polisimle de gurur duydum. Masum Mehmetçiğin katledilmesinden mesul olan, yurdunu savunan halkına silah sıkanları da ilahi adalete ve vicdanlarda mahkumiyete devrediyorum. Halihazırdaki kanuni kamu düzenini bozup, kaos ortamı yarattıktan sonra ortaya çıkan çirkin çatışma ve linç görüntülerini de yine hedef aldığı masum insanlara yıkmayı oyun edinmiş bu kurgucular mantıklı düşünen vicdanlarda yargılanacaklar. İnsanların özgürlükleri için kendilerini siper ederken ortaya çıkan görüntüleri darbe girişimi başarısız olduktan sonra, darbeyi masum, makul ve mağdur göstermek için kullananlar da bu darbe girişiminden ikincil değil asıl suç ortağı olarak yargılanmaları gerektiğini düşünüyorum. Akli selim insanlarımız görüyor ki darbe başarılı olsa idi alkışlayacak insanların bir “B” planı vardı ki, o da bu girişim gerçek değildi sadece bir kurguydu diyerek yine kendini savunan milletin ta kendisinin üzerine bu oyunu yıkıp, kötü görüntülerle özgürlük mücadelecilerini mahkum etme cabası. Bu girişimin başlamasından sonra en çok suçlanan kurum Milli İstihbarat örgütü millileşmesinden bu yana yıpratılmaya çalışılan kurumların başında geliyor. Zaten görüldü ki bugüne kadar yaşadığımız darbelerin içinde aktif rol alıp darbeyi önleme, karşı algı operasyonlarını en başarılı şekilde yaptığı tek dönemi yaşadık. Darbe girişimine aktif veya pasif destek veren komutanları pasifize edip olaylar yaşanırken kendi ağızlarından ya da ikinci komutanlarını konuşturarak emri altındaki birliklerin darbe karşıtı olduğu bilgisini medyaya yayıp darbeye psikolojik desteğin kırılmasının sağlandığının ertesi günü tutuklandıklarını gördük. Yine bununla beraber sosyal medyaya darbe girişimcilerinin sebep olduğu katliam tank ile ezme, helikopter ve uçakla katliam, halk üzerine serbest atış yapılması görüntülerinin çok sınırlı verilmesini sağlayarak yine bir kontrolsüz halk ayaklanması olmamasını ve çoğunluğu kışlasında olan kutsal Mehmetçiğimiz ile halkın karşı karşıya gelip masumların zarar görmesini, topyekun bir linç girişimini toplum psikolojisini iyi yöneterek sağladılar. Bu aynı zamanda milletimiz için topyekun milli seferberlik tatbikatı oldu. Milletimiz yine bugün camilerden aralıksız okunan salaların vatan savunması sırasında milli iradeye, yurduna, bayrağına sahip çıkmasına bir çağrı olduğunu öğrendi. Kime hizmet ettiği bilinmeyen Mehmetçik kılığına girmiş soysuzlara karşı mücadele verilmesi çağrıları bu salalar ile yapıldı. Daha önceki darbelerde bu sebeple ilk önce ezan susturulmuşken, halkımız edindiği tecrübe ile bu sefer ezan ile darbeyi susturmuştur.Hepimizin aklında dönüp duran darbe sonucu kimin işine yarıyor ise darbeyi en çok isteyen planlayanlar onlardır sorusu aslında darbenin ellerini deşifre etmektedir. Başarısız bir darbe girişimi bile Türkiye’nin bir çok kazanımlarını (Avrupa’ya serbest seyahat vb.) kaybetmemesine sebep olmuş ekonomi duraksamış psikolojik olarak dünya ülkeleri karşısında baskı altına alınmış olduk. Bu cevaplar darbeyi en çok kimin isteyeceğini de ortaya net şekilde çıkartır. Algı operasyonu çarkları darbe girişimi başarısız olur olmaz dönmeye başladı. Darbeyi masum, makul ve mağdur gösterme algı çalışması önceden hazırlanmış kurgu fotolarla Türk halkının, özellikle de Suriyelilerin kendi Mehmetçiğimizin başını kestiği sahte fotoğraflar yayıldı. Mağdur göçmen Suriyeliler ile Türk halkını çatıştırmak için caba harcayanlar bu kaos ortamını ve fırsatı da hiç kaçırmadılar. Sabaha kadar insanların üzerine serbest mermi ve tank atışı yapan hainler teslim alındıklarında ortaya çıkan toplum psikolojisi kontrolsüz müdahale görüntülerini “İşte gördünüz mü Mehmetçiği millete kırdırıyorlar” algısı hemen servis edildi. Çoluk çocuk demeden milli cephanemizi milletinin üzerine saatlerce sıkan vatan hainlerini teslim alan halkın yargılanmasını isteyecek kadar darbe seviciler var içimizde maalesef. Darbe girişiminin başarısız olması üzüntüsüyle kendi Milletini ve devrimini suçlayanlar Mehmetçiğin bu durumdan yıprandığını söyleyerek halkın yaptığı bu devrimi itibarsızlaştırmaya çalışıyor. “Halkın baskısı ile yakalanan askerlerin sadece emir eri 20 yaşındaki cahil, okuma yazma bilmeyen vatan evladı olduğu” fikrini etrafa yaymaya çalıştılar. Hiç bir vatan evladı Mehmetçiğin vatan savunması görevini icra ederken cahil olmaya, gözü kapalı olmaya, mantıksız ve vicdansız olmaya, hizmet ettiği kurumun hizmet kanunlarını bilmemek gibi bir hakkı olamaz! Bu yine milletimizin çoğunluğunu “cahiller sürüsü” diyerek küçümseyen o azınlığın yine kendi Mehmetçiğimizi dolaylı yolla aşağılama yöntemidir. Bizi ve yüce saydığımız kurumlarımızı itibarsızlaştırmaya çalışan yine aslında bu darbeci ve destekçi zihniyettir. Kabul gören şahısların değil, kurumların yüceliğidir. Kutsal olan hainlik yapmış askerimiz kılığına girmiş kişiler değil Mehmetçik kurumudur, kışladır. Aklıselim, eğitimli, yiğit Türk askeri mantıksız oyun içinde kendini piyon etmez! Kurulan oyunu anladığı anda halkıyla kucaklaşır namlu doğrultmaz ekmek yediği vatan evladına! Ancak gördük ki aldığı emrin yanlış ve kanunsuz olduğunu gören asker kışlasına döndü ya da teslim oldu. Aklı, mantığı, eğitimi, kanun bilgisi, vatan sevgisi zayıf olanlar (daha öteye gidip vatan haini olanlar diyeceğim) dışındakiler derhal reddi emir yapıp sineyi millete döndü. Bu asker için şerefli bir harekettir. Milletine teslim olmadı onun yanına geçti kendini siper etti. Çünkü şanlı ordumuz kan dökmedi. Kanı döken şerefli askerlerimizin içine sızmış hainlerdi. Türk askeri attığı adımın arkasında durur, vatan için millet için yaptığına inanıyorsa vakur yürür. Darbe girişimini kaybedenlerin hiçbirinin yüzünde Mehmetçiğe özgü o ifade yoktu. çünkü hiçbiri bizim Mehmetçiğimiz değildi! Asil ve yüce Mehmetçik vatan savunması için sınır boyunda nöbette ve hazırolda kışlasındaydı. Yüce Türk milleti kutsal Mehmetçiğinin itibarına sahip çıkmıştır! Gördük ki bu yüce millet iç savaşa müsaade etmez. Tankı durdurur ama yağmalamaz insanını linç etmez. İzin vermez bu millet yurdunun Mısır, Lübnan, Suriye, Irak’a benzetilmesine. Türk milleti vatanına da, demokrasisine de, askerine de sahip çıkar. Bu işe kalkışanlara Türk askeri, Mehmetçik demelerine izin vererek kendi askerimize yani kendi özümüze hakaret etmelerine izin vermeyelim. Bunu yapanların ve alet olanların kime hizmet ettiğini tarih yine gösterecek zaman içinde. Bizim şu an için görevimiz benliğimizi darbe girişimine veya fikirlerine siper etmek. Hainlik edenleri vatanın kutsal toprakları bile kabul etmeyecektir. Milletimiz tarihinde tüm darbeler dış güçlerin kendi silahlı kuvvetlerimizi kullanması aracılığı ile yapılmıştı. Tarihimizde hiçbir zaman halk devrimi olmamıştı. Bu darbe girişimine ne isim verirseniz verin milletimiz isyancı yüreğiyle bastırmıştır. Tarihimizin ilk halk devrimi yaşanmıştır. Bu tecrübelerle demokrasiyi yaşayarak öğreneceğiz, şapkasını alıp kaçanlardan değil. Kendi milli hareketlerimizi, reflekslerimizi hiç küçümsemeye gerek yok. Fransız Devrimi’ni okullarımızda çocuklara hayranlıkla okuturken, Rus şairlerden özgürlük alıntıları yapanların yanında kendi halkımızın, ordumuzun aşağılanmasına izin vermeyiz. Bir çift sözümüzde at yarışı izler gibi darbe sonucunu izleyen bazı STÖ’lerine… Burun farkıyla darbe kaybedince darbeyi kısık sesle kınamaya başladılar. Acaba diğer ceplerindeki metin neydi neyi beklediler? Peki demokrasisini hep örnek verdiğimiz, dünyanın en büyük ordularından birine sahip olan Amerika’da bu darbe önleme nasıl yapılıyor? Çok basit ve sade bir anayasal madde sayesinde; Askerin Amerikan toprakları içerisinde üniforması ve silahı ile kışladan dışarıya çıkması yasak olup, ayaklanma girişimi olarak tutuklanma sebebi sayılmasıyla. Amerikan topraklarının içinde ve sınırlarının savunmasında askerlere görev verilmemiş, askerin görev tanımı sadece dışarıdan gelecek tehditlere karşı durmak olarak net bir şekilde belirlenmiştir. Bu acı demokrasi tecrübemizin gelecek kuşaklara aktarılması, ibretle öğretilmesi ve tekrarlarının engellenmesi için saldırıya uğrayan gazi meclisimiz ve diğer kurumlarımızın binalarındaki hasarların ziyaretçilere bir demokrasi anıtı olarak sunulması, bugünlerde ve daha nice şehitlerimizin her birinin hayat hikayelerinin ve kahramanlıklarının özenle anılmasını, insanlarımıza anlatılmasını istiyoruz. Millileşme kendi değerlerimize sahip çıktıkça oluşur. Demokrasi zaferini kutlayan insanlarımızın şuan isteği bu istem dışı yaratılan kaos ortamında darbe dönemlerinde oluşan haksız, kanunsuz uygulamaların önüne geçilmesi ve sonuçların adilce, kamu vicdanını rahatlatacak şekilde alınmasıdır. Çocuklarımıza; özgür, bağımsız, daha da gelişmiş bir Türkiye bırakmak dileği ile tarih yazan Yüce Türk askerine, polisine ve halkımıza saygılarımızı sunuyoruz.
Editör: TE Bilisim