2022 yılında hazırlanan McKinsey & Co.'nun The Net-Zero Transition raporda dünyada iklim değişikliklerine neden olan etkenleri başlıklar halinde sıralanmış. Raporda ilk göze çarpan karbondioksiti üreten en önemli faktörlerin, enerji ve endüstri sektörlerinin ürettiği yüzde 60’lık kısmıdır.

 

Paris İklim Anlaşması’nda da belirtilen, “ Dünyanın ortalama ısısı en fazla 2 °C olmalıdır” şartını yerine getirebilmek için 2050 yılı hedef alınmıştır. Bu programa sadık kalındığı zaman  2050 yılında  Sıfır Emisyonu yakalamış olacağız. Bugünden başladığımız taktirde önümüzde uzun yılların ve maliyetlerin olduğunu gösteriyor.

 

Küresel denizcilik şirketleri, CO2 emisyonlarını azaltmak için zorlukla mücadele ediyor

 

McKinsey & Co raporunda taşımacılık sektörünün oluşturduğu karbon emisyonlarına da yer verilmektedir. Karayolu, havacılık, demiryolu, denizcilik ve diğer ulaşım biçimlerinden kaynaklı hareketlilik sonucunda: CO₂ emisyonlarının yüzde 19'u ve N₂O emisyonlarının yüzde 2'si gerçekleşmektedir.

 

Tabloyu incelediğimizde deniz taşımacılığından kaynaklanan yüzde 11’lik karbon salınımının ekonomiye etkisi yaklaşık 6 trilyon dolardır. Bu hesaptan yola çıkarak deniz taşımacılığında sıfır karbon salınımını sağlamak gelecek on yıllar boyunca yaşanacak önemli ve çok pahalı sermaye ile gerçekleşebilecektir. Özetle bir geminin yakıt kaynağını değiştirmeniz 10 yıl, 15 yıl değil 25-30 yıl sürecek bir aşamadır. Halihazırda mevcut gemilerin ve inşa halindeki gemilerin ekonomik ömürlerinin sona ermesinin 30 yıl süreceği de göz ardı edilmemelidir.

 

Ayrıca karbon emisyonunun sağlanılması için doğru yakıtın da  değişimden önce belirlenmesi önemlidir. Gemi yakıt türlerinin sürekli değişime uğraması deniz ticaretini olumsuz etkileyeceği gibi, oluşan maliyetlerin tüketiciye yansıtılması da muhtemeldir.

Küresel Terminal Operatörlerinin (KTO) yeni nesil gemilerinde fosil yakıt kullanımı yerine LNG ile çalışan veya düşük karbon salınımı yapan gemilere sahip olmaları çevreye olan duyarlılığını göstermektedir. Bunun yanı sıra deniz kirlilikleri ile mücadeleleri ve plastik kullanımının azaltılması gibi çalışmaları da çevre kirliliğinin önüne geçme isteklerini göstermektedir. Ancak bu görev bir işletmenin gerçekleştireceği veya maliyetini karşılayabileceği bir atılım değildir. Sektör içerisinde paylaşılması gerekmektedir.

 

Yedik, İçtik, Güldük, Eğlendik: Hesap 275 Trilyon Dolar

 

Dünya üzerinde hiç bir kaynak sonsuz değildir. Bunun farkına vardığımız bu zamanlarda bir şeylerin artık değişmesi gerektiği, yaşam döngüsünün tehlikeye girdiği ve harekete geçilmemesi durumunda çok geç olacağı uluslar, kuruluşlar ve insanlar tarafından anlaşılmıştır. Nüfus artışının devam ettiği, ihtiyaçların bitmediği gibi çeşitlendiği, üretimin devamlılığının sağlanması ve enerji ihtiyaçlarının gerçekliği içerisinde yapılacak küresel iklimleri etkileyecek tüm faaliyetleri kötülemektense alternatif uygulamaların hayata geçirilmesi isabet olacaktır.

 

Denizcilik sektörü olarak da çevre bilincinin oluşması iyi gelişmelerin başlangıcını gösteriyor. Sıfır emisyona ulaşmanın maliyetlerinin fazla olmasına bakılmaksızın işletmeler tarafından sürdürülmesi de dünyamız, insanlar ve gelecek nesiller için faydalıdır.

 

Burada insanın aklına bir soru takılıyor. Acaba sıfır emisyon adı altında 275 trilyon dolarlık yeni bir sektör ortaya çıkar mı? Öyle ya dünyanın parasal olarak ödeme kabul edebilecek bir IBAN numarası veya bir cüzdanı yok. Ülkelerin, kurum ve kuruluşların parasal olarak değer biçtiği bu etkinliğe cevap verebilecek bir mekanizmanın, bir sektörün varlığı olması lazım.

 

Veysel GÜNGÖR

Navlun yeniden yükselişte Navlun yeniden yükselişte

Liman Operasyon Uzmanı

[email protected]

Editör: Haber Merkezi