GİSBİR Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kıran'ı taşıdık satırlarımıza. Hem GİSBİR'in Kıran Başkanlığındaki dönemini hem bu dönemde atılan adımları ve gerçekleştirilen projeleri hem de mayısta gerçekleşecek genel kurulu konuştuk. 'Mayıs ayı itibariyle yaklaşık dört senedir bu görevi yapmış olacağım. Herhalde bir şeyleri başardık ki paydaşlarımız da bize devam etmemiz konusunda baskı yapıyorlar' diyen Kıran, üstüne basa basa 'Biz zaten bir aile gibiyiz' diyor.

Öncelikle ülkemizin kökenleri hayli eskiye dayanan aynı zamanda da güçlü bir sivil toplum kuruluşu olan GİSBİR'de başkan statüsüyle görev almak Murat Kıran için ne ifade etmekte? İçinde bulunduğumuz coğrafyada 1228 yılında kurulan Alanya Tersanesi; 11 Aralık 1455 tarihinde ise Osmanlı İmparatorluğu Padişahı Fatih Sultan Mehmet'in teşebbüsüyle kurulan Taşkızak Tersanesi ile kökleri oluşan ve faaliyetlerine günümüze kadar aralıksız devam etmiş Türk gemi inşa sanayinin, 1971 yılında kurulan ve çatı örgütü olan Türkiye Gemi İnşa Sanayiciler Birliği'nin (GİSBİR) Yönetim Kurulu Başkanı olmak benim için tabi ki çok gurur verici bir olaydır. Bir tarafınızda size ve yönetim ekibinize inanan, güvenen büyük bir sektör var, diğer tarafınızda da sorunlar, hedefler, amaçlar gibi aşılması gereken sert bir ortam söz konusu. Bu koşullarda nasıl bir yönetim anlayışı ve süreç planlaması yapıyorsunuz, yaptınız? Yönetim kurulu üyelerimizle birlikte göreve geldiğimiz 3 Ekim 2011'de şunu dile getirmiştim: 'Bugünden itibaren ortak ideallerimiz etrafında kenetlenecek ortak sorunlarımıza birlikte çözümler bulacak, daha demokratik, şeffaf ve katılımcı bir anlayışı öne çıkartacağız'. Bizim prensip olarak her şeyden önce gelen ilkemiz şeffaflık olmuştur. Bu doğrultuda öncelikle Yönetim kurulu üyelerimizle, danışma kurulumuzla ve üyelerimizle -kaldı ki sadece üyemiz olması da gerekmiyor, sektörden tanıdığımız ve kendi işinde duayen olmuş profesyonellerle- istişare ederek yönetimimizi idame ettiriyoruz ve bu istişarelerden azami fayda sağlıyoruz. En doğru ve optimum yolu belirleyerek hayata geçirmeye çalışıyoruz. Aklın yolu bir olduğundan bu doğrular başarı getiriyor ve aynı doğrultuda yolumuza devam etmeyi planlıyoruz.

Hem kamu tarafında hem de medyada denizcilik sektörüne olan algı sizlerin ifade etmeye çalıştığınızdan çok daha farklı -özellikle tersanelerin olumsuz haberler veya kazalarla gündeme gelmesi- bunu sektör açısından nasıl değerlendiriyorsunuz? Göreve geldiğimiz ilk günden beri bu algıyı değiştirmek için ciddi bir mücadele verdik ve bu mücadele sonrasında, özellikle son iki yılda bu algıyı olumlu yönde değiştirdiğimiz kanaatindeyim. Son dönemde sektörümüze ilişkin görsel ve yazılı medyada yer alan haberler de bu kanaatimizi destekler niteliktedir. Çünkü içinde bulunduğumuz sosyal ortamlarda istişareler yapıyoruz.

Mevzu bahis, 2008'li yıllardaki kazalar artık yaşanmıyor, dolayısıyla gündeme gelmiyor. İnsanlar Türk gemi inşa sanayinin faaliyetleri ve ürettiği gemilerle ilgileniyor ki bizim de amacımız buydu. GİSBİR, Türk gemi inşa sanayi ve tersanelerimiz için çalışanların can güvenliğinden daha önemli bir konu yoktur ve tersanelerimiz gerekli tüm kriterlere uyum sağlayarak, hatta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın belirttiği kriterlerin de üzerinde kriterleri hayata geçirerek üzerine düşeni yapmış olmanın gönül rahatlığı içerisindedir. Ancak ağır risk gurubu olan gemi inşa sanayinde bu konuda faaliyet gösteren tüm ülkelerde olduğu gibi hiç arzu etmesek de ülkemizde de zaman zaman iş kazaları olabilmektedir. Dünyada gemi inşada söz sahibi ve lider konumunda olan Japonya, Güney Kore, Çin, Singapur gibi ülkeler ile ülkemizdeki kaza istatistikleri kıyaslandığında, Türk gemi inşa sanayi adam/saat kaza sayısı ilişkisinde ortalamanın altındadır. Aynı yaklaşımla, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın her yıl yayınladığı Çalışma Hayatı İstatistikleri verilerinde açıklanan ve ülkemizdeki diğer sektörlerde vuku bulan kaza sayısında Türk gemi inşa sanayi diğer birçok sektörün son derece gerisinde yer almaktadır. Şunu da unutmamak gerekli; gemi inşa sanayi faaliyetlerini yüzde 95 oranında ihracata dayalı yürütmektedir ve denizler üzerinde hizmet veren, dünyanın önde gelen şirketleriyle çalışmaktadır. Gururla ifade etmek isterim ki, Türk gemi inşa sanayi, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamında belirlenen şartları, kanun çıkmadan yaklaşık 4 dört sene evvel yerine getirmiştir. Aksi takdirde Türk tersanelerinin varlığını sürdürebilmesi ve hala sipariş almaya devam etmesi mümkün olmazdı. Türk tersaneleri, dünyanın önde gelen ve borsaya kayıtlı birçok armatörlük şirketiyle imzalamış oldukları filo anlaşmaları sayesinde tamir-bakım konusunda başarılı projeler yürütmektedir.

Bahsi geçen filo anlaşmalarının imzalanabilmesi için, İngiltere merkezli The Oil Companies International Marine Forum (OCIMF) Birliği tarafından da belirlenen ve sadece teknik konularda değil, iş sağlığı ve güvenliği, finans ve idari konulardaki şartları da kapsayan denetimlerin başarıyla tamamlanmış olması gereklidir. Bu denetimler dünyada kabul görmüş normlar çerçevesinde gerçekleştirilmekte ve tersanelerimiz bu denetlemeler sonrasında approved vendor (onaylı firma) listesine girebilmektedir. Bizler, Türk gemi inşa sanayi hakkında yayınlanan olumsuz haberlerin büyük çoğunluğunun birtakım yanlı haberler olduğunu; bir diğer ifadeyle içinde bulunduğumuz sektörde hakim olan ülkelerarası rekabet koşullarında, rakiplerimize avantaj sağlamak amacıyla yapıldığı kanaatini hem kamuoyuna hem de idaremize anlatabildiğimiz düşüncesindeyim. GİSBİR'in başkanlığınız dönemindeki üç senesini değerlendirme arzusundayız…

Geçtiğimiz 3 yıla, hatta 3,5 yıla baktığımızda çok meşakkatli bir dönem geçirdiğimizi ve birçok sorunla karşılaştığımızı ve bu soruların bazılarının hala mevcut olduğunu ifade etmek istiyorum. Özellikle Türk gemi inşa sanayinin sorunları konusunda bize yardımcı olan, öncelikle Ankara'daki idarecilerimize, burada mesai harcayan yönetim kurulumuza, arkadaşlarımıza ve üyelerimize çok teşekkür ediyoruz. Yönetim Kurulumuzun göreve geldiği 3 Ekim 2011 tarihinden itibaren GİSBİR'i gücüyle orantılı bir sivil toplum kuruluşu haline getirme yolunda önemli adımlar atmış bulunuyoruz.

Yönetim felsefemizin, tespitlerimizde ve taleplerimizde gerçekçilik olduğunu farklı platformlarda dile getirmiş; 2011 yılında yola çıkış nedenimizi şu şekilde ifade etmiştim: ' Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği'ni (GİSBİR) sektörün her kesiminin, her farklı düşüncenin, her farklı anlayışın kendisini temsil etme imkanı bulduğu, her yönüyle Türkiye'nin ülke ekonomisine katkısı ile orantılı önemli ve kurumsal bir çatı örgütü haline getirmeyi hedefliyoruz. GİSBİR'in kendi imkanları ile ayakta durabileceği mali yapıya ve imkanlara kavuşması öncelikli hedeflerimizden biridir. Kısa vadede; GİSBİR'in kurumsallaşması ve kendi imkanları ile faaliyetlerini sürdürebileceği bir yapıya kavuşması hedeflenecektir. Orta ve uzun vadede ise birliğin örgütlenme ve üyelik yapısını çok daha etkin, çok daha verimli çok daha katılımcı bir duruma getirmek ve ülkemizin dört bir yanındaki tersaneler başta olmak üzere, tekne imal ve çekek yerleri, gemi sanayi, malzeme tedarikçileri ile alt işverenler olmak üzere sektörü oluşturan tüm unsurların çatımız altında toplanmasına imkan sağlamak, ana hedefimiz olacaktır.

Bugünden itibaren ortak ideallerimiz etrafında kenetlenecek, ortak sorunlarımıza birlikte çözümler bulacak, daha demokratik, şeffaf ve katılımcı bir anlayışı öne çıkartacağız'. Gururla ifade etmek isterim ki 2015 yılı itibariyle GİSBİR, kurumsallaşma, şeffaflık, katılımcılık, çoğulculuk, üye sayısının arttırılması, gerçek kişi üyeliğinin yolunun açılması, 2011 yılında 38 olan üye sayısının 53 yeni üye ile 91'e yükselmiş olması, bağışlarla ayakta duran bir birlikten bağış yapan bir sivil toplum örgütüne dönüşmesi, kendi ayakları üzerinde durabilecek bir birlik haline gelmesi sağlanmıştır. Tersaneler için önemli bir problem sahası oluşturan muvazaa sorununun çözümüne ilişkin önerilerimiz Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na müteaddit defalar sunulmuştur. Konuya ilişkin yasal Bakanlık düzenlemesi devam etmekte olup, süreç içerisinde GİSBİR Hukuk Müşaviri koordinesinde davalara müdahil olunmuş ve bugüne kadar neticelenen davalar kazanılmıştır. Yıllardır tersanelerin en önemli sorunlarından birini teşkil eden Milli Emlak - Kira Artışı, her seviyede yapılan girişimler ve uzun süreli mücadeleler sonucunda, kanunda tersaneler lehine bir yasal düzenleme yapılmasının sağlanması ile sonuçlanmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kabul edilen yasa ile 4706 sayılı kanunun bazı maddelerinde değişikliğe gidilerek Hazineʹnin özel mülkiyetindeki veya devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmazların üzerinde tersane, tekne imal ve çekek yeri yatırımı yapılmak için irtifak hakkı tesis edilen veya izin verilen yatırımcıların başvuruda bulunması halinde; yıllık hasılatlarının binde biri payında hasılat payı alınması ve ayrıca irtifak hakkı veya kullanma bedeli alınmaması kararlaştırılmıştır.

GİSBİR Yönetim Kurulunun önerisiyle, katılımcılık ve çoğulculuk ilkesi doğrultusunda tüzük tadilatı gerçekleştirilerek üyelik kolaylaştırılmış ve gerçek kişi üyeliği hayata geçirilmiştir. Bu sayede sektör hakkında bilgi ve tecrübe sahibi olan kişilerin de sektöre katkı yapmaları hedeflenmiştir. 07.07.1971 – 26.09.2011 tarihleri arasında 38 olan asil üye sayısı, 31 asil üye, 22 gerçek kişi üye olmak üzere 53 yeni üye kazandırılmış ve üye sayısı 2015 yılı itibariyle 91'e yükselmiştir. Mevzuat, Sosyal İlişkiler, Araştırma-Geliştirme, Dış İlişkiler ve İş Geliştirme Komisyonları oluşturulmuş ve çalışma komisyonlarımız aktif olarak faaliyet göstermeleri, ayrıca oluşan komisyonlarda bakış açısını genişletmek adına sektör dışından da katılımlar sağlanmıştır. Diğer faaliyetlerimizin yanı sıra büyük önem verdiğimiz bir diğer alan sosyal sorumluluk projeleridir. 'Denizci millet, denizci ülke' ve 'Denizlere hakim olan, cihana hakim olur' sloganlarından hareketle; öncelikle Türkiye'nin en eski sivil toplum örgütlerinden biri olarak her yıl belirlediğimiz ve artırdığımız sosyal sorumluluk projesi bütçemizle birçok farklı alanda projeleri desteklemeye devam ediyoruz. Başarılı ancak imkanları kısıtlı öğrencilere düzenli burs yardımı, yardıma muhtaç vatandaşlara yılın belli dönemlerinde destek verilmesi, sektörel sivil toplum örgütlerinin ve faaliyetlerinin aktif olarak desteklenmesi, sektöre eleman yetiştiren üniversitelerimizin desteklenmesi, gerektiğinde ülkemizin bir diğer ucunda yer alan ilk ve orta öğrenim öğrencilerine eğitim hayatlarında gereksinim duydukları desteğin sağlanması ve denizciliğe ilişkin faaliyetlerin desteklenmesi GİSBİR olarak büyük önem verdiğimiz faaliyetlerin başında gelmektedir.

Üniversitelerle işbirliği sağlanmıştır ve yeni işbirlikleri geliştirmeye devam edilmektedir. Sektörle ilişkili tüm platformlarda tek ses prensibinden hareketle kurumlar arası koordinasyonla ifade birliği sağlanmıştır. Aktif basın ve medya politikası izlenerek, yeni yönetimin göreve geldiği 2011 yılından itibaren yazılı ve görsel medyada sektörün ülkemize katma değer oluşturan yönleri ön plana çıkarılarak Türk gemi inşa sanayinin katkısı ve katma değerini ifadeye yönelik güçlü bir politika izlenmiş ve çalışmalar meyvesini vermeye başlamıştır. Alt İşverenlik Standardizasyon Çalışması kapsamında – 186 alt işveren firmanın katılımı ile 6 ay boyunca 51 toplantı yapılarak hazırlanan ve sektörümüz için büyük önem arz eden yönetmelik taslağı Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı'na sunulmuştur. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ve Mesleki Yeterlilik Kurumu ile birlikte Gemi İnşa ve Geri Dönüşüm Tesislerinde Çalışanların Meslek Standartlarının Belirlenmesi çalışmaları yürütülmüş; bu kapsamda sektöre yönelik yedi adet meslek grubuna ait ulusal meslek standartları yazılmıştır. Bu kapsamda, mesleki yeterliliklerin belirlenmesi çalışmaları halen devam etmektedir. Girişimlerimiz neticesinde 1/100.000 ölçekli İstanbul çevre düzeni planının tadil edilmesi ve böylelikle Tuzla Tersaneler Bölgesi'nin mevcut durumunun muhafaza edilmesi sağlanmıştır. Türk gemi inşa sanayi ulusal ve uluslararası platformlarda aktif ve güçlü bir şekilde temsil edilmektedir.

GİSBİR Yönetim Kurulu Üyeleri ve Genel Sekreteri, ulusal ve uluslararası birçok konferansa ve foruma konuşmacı ve panelist olarak iştirak ederek katma değer sağlamaktadır. Hem bir başkan hem de bir 'denizci' olarak sektörün 2015 yılını nasıl öngörüyorsunuz?

Yakın gelecekte sektörü nasıl bir süreç beklemekte? Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği (GİSBİR) tarafından gerçekleştirilen Tersanelerin Güncel Durumu Çalışması'nda tespit edildiği üzere, 2013 Ağustos – 2014 Ağustos döneminde Türk tersanelerinde 249 adet gemi inşa edilmiştir. 2014 yılı tamir-bakım, askeri projeler ve römorkör imalatının ön plana çıktığı bir yıl olmakla birlikte, 2009 yılındaki küresel krizden bu yana Türk gemi inşa sanayi, çıkışını sürdürmektedir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2013 yılında 1,139 milyar USD gemi ve yat ihracatı yapılmışken, Türk gemi inşa sanayi 2014 yılı ihracat rakamı 1,27 milyar USD olarak gerçekleşmiştir. 2015 yılında 1,5 milyar USD'ye ulaşılması öngörülmektedir. Özellikle 2023 yılı hedefleri göze alındığında, 2015 yılı ihracat rakamlarının yüzde 10-15 oranında artış göstermesinin, 10 milyar USD hedefine ulaşabilmek için gerekli olduğunu değerlendirmekteyiz. 42. Olağan Genel Kurul 'rekor' katılımla ve tüm üyelerin size ve yönetiminize olumlu oylarıyla geride kalmıştı. Bu elbette ki güzel bir sonuç fakat çok büyükte bir sorumluluktu. Son üç seneyi bir başkan olarak değil de size oy veren üye olarak değerlendirir misiniz? Bu soruyu yanıtlamak yanlış anlaşılmaya mahal verebilir fakat bir üye olarak bağlı bulunduğum kurumdan ne beklerim diye kendime sorarsam, öncelikle şeffaf, geleceği gören ve temiz bir çalışma ortamı isterim. Bir önceki soruda ele aldığımız, bireyin değil genelin hali hazırda karşı karşıya kaldığı, kangren olmuş bir takım problemlere çözüm arayan ve bulan bir kurum isterdim. Geriye dönüp baktığımızda, üyelerimizin daha fazla gelecek kaygısı olmadan, önlerini görerek iş yapabilmelerine olanak sağlayan problemler üzerine çalıştık ve bunların hepsini de bir zemine oturttuk kanaatindeyim.

Dolayısıyla artık UDH Bakanlığı'nın gözünde çalışan bir GİSBİR olması, her sorunun bizim birliğimize de görüş alınmak üzere bildirilmesi, gelecekle ilgili planlamalarda GİSBİR'in dahil edilmesi bize gurur veriyor. Şunu da unutmamak lazım, en büyük problemlerden biri, önceki soruda da bahsettiğimiz gibi kamuoyuna yanlış aksettirilmemiz, yanlış tanıtılmış olmamız. Bu imajı, insanların gözünde olumlu yönde değiştirmek ve yansıtılan olumsuz ifadelerin objektif olmadığı, gerçeğin farklı olduğu fikrini uyandırabilmek benim için üyesi bulunduğum kurumun başarısıdır diye düşünürdüm. Bir üye olarak da bekleyeceklerim, bağlı olduğum kurumun etkisiz değil etkili bir kurum olması, sürece etki eden, kararlara etki eden, gücüyle orantılı bir sivil toplum örgütü olması ve uluslararası platformlarda kabul görmesidir. Gelelim son olarak GİSBİR'de yaşanacak seçime… Evet, önümüzdeki mayıs ayında GİSBİR Olağan Genel Kurulu'nu gerçekleştireceğiz. Fakat bu genel kurulu bir seçim süreci olarak değerlendirmek yanlış olur. Çünkü biz zaten bir aile gibiyiz. GİSBİR'in üyeleri ve Türk gemi inşa sanayini oluşturan tersaneler her ne kadar Türkiye'yi kaplasa da, adet olarak çok fazla olmamasından mütevellit hepimiz dost ve arkadaşız. Dolayısıyla burada görev almak isteyen herkes gönül rahatlığıyla görev alabilir. GİSBİR üyelerinden ve sektör paydaşlarımızdan bu göreve yeni belirleyeceğimiz bir yönetimle devam etmem yönünde büyük baskılar var. GİSBİR yönetimini bir dönem daha sürdürmemiz yönünde ciddi talepler var. Biz de şimdilik bunları değerlendiriyoruz.

Ayrıca takdir edersiniz ki GİSBİR'in yönetimi hem şahsımın hem de yönetim kurulu üyelerimizin fazlasıyla zaman ve mesai ayırması gereken, tüm bunların yanı sıra kendi hayatımızdan özveri gerektiren bir görev. Mayıs ayı itibariyle yaklaşık dört senedir bu görevi yapmış olacağım. Herhalde bir şeyleri başardık ki paydaşlarımız da bize devam etmemiz konusunda baskı yapıyorlar. Bunu, yönetim kurulu üyelerimizle yeri geldiğinde istişare edeceğiz. Şu an bilgi vermek için henüz erken. Yeniden aday olup olmayacağımızı zamanı geldiğinde herkes duyacaktır. Daha önce de ifade ettiğim gibi, burada bir rekabet olacağını, bir rekabet ortamı oluşacağını değerlendirmiyorum. Burada gene arkadaşlık, kardeşlik, birlik içerisinde yolumuza devam ederiz diye düşünüyorum. Hedeflerimize gelince de hedeflerimiz zaten hali hazırda göreve ilk geldiğimizde belirlediğimiz kısa, orta ve uzun vadeli hedeflerdir. Kısa vadeli hedeflerin hepsini neredeyse gerçekleştirdik. Orta vadeli hedeflerde süreç halinde olan birkaç konumuz var. Uzun vadede ise sektörün yurt dışıyla daha çok iş yapabilmesi hedeflerimizden biridir. 2023 yılı için hedeflenen 10 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşmamız ve bu hedefin çok daha üstüne çıkmamızın, daha önce farklı platformlarda defaten dile getirdiğimiz üzere milyar dolarlarla ifade edilen projelerin yer aldığı offshore sektörü sayesinde mümkün olduğunu değerlendirmekteyiz. Dünya genelinde inşası devam eden gemi ve platformların yüzde 7'si cironun yüzde 26'sına tekabül etmektedir, bu demek oluyor ki gemi inşa sanayinde işlem gören her dört liranın bir lirası offshore marketine aittir. Gemi inşa sanayimizin offshore pastasından pay alabilmesi için GİSBİR olarak önerimiz, Enerji Bakanlığımızın öncülüğünde Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı'na (TPAO) ait bir offshore filosu oluşturulmasıdır.

Burada, Brezilya'daki PETROBRAS ve TRANSPETRO arasındaki ilişki örnek alınarak bir offshore şirketi kurulabilir ve Türk tersaneleri bu filoya platformlar, platform destek gemileri (FPSO, PSV, FSO, Jack-up, Rig, v.b.) inşa edilebilir. Bu projeleri hayata geçirebilmek ve gerekli know-how desteğini sağlayabilmek için bu konuda dünyada söz sahibi firmalarla verimli bir ortaklık geliştirilmesi gerekecektir. Çünkü iş ortaklığı bu işin anahtarı olacaktır. Böylelikle, TPAO'nun Transpetro benzeri bir şirket bünyesinde deyim yerindeyse offshore makine parkı oluşturulacaktır. Oluşturulacak bu filo, Enerji Bakanlığımızın bölgemizdeki offshore faaliyetlerinde kullanılabilecek ve gerektiğinde kiralanabilecektir. Böylelikle, gemi inşa sanayimiz hem boyut değiştirecek, hem de milyon dolarların döndüğü bu dev markette referansa sahip hale gelecektir. Karadeniz'de gerçekleştirilen bütün sismik araştırmalar sonucunda Karadeniz'de ciddi doğalgaz kaynakları olduğu tespit edilmiştir. Burada çalışan platform sayıları artıkça gerekli ekipmanlar Türk gemi inşa sanayinden tedarik edilecektir.

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın 10 Aralık 2014 tarihinde gerçekleşen Uluslararası Petrol ve Doğalgaz Stratejileri Sempozyumu Galası ve Türkiye Petrolleri 60. Yıl Resepsiyonuʹnda dile getirdiği ˮOcak ayı içerisinde inşallah Batı Karadenizʹde yeni bir sondaja başlayacağız. Bu noktada yerli bir petrol sondaj platformunun yapılması ihtiyacı da ortaya çıkabilir. Bu platformu da hamdolsun tersanelerimizde yapabilecek güce sahibiz. Bunun da müjdesini vermek istiyorumˮ ifadesinin, Türk gemi inşa sanayinin offshore sektöründeki mevcudiyetinin artacağının bir göstergesi olduğunu değerlendirmekteyiz. Tüm bunların yanı sıra, hali hazırda tersanelere tahsis edilmiş ve kullanmadığımız, faaliyete geçiremediğimiz 3,5 milyon metrekare civarında bir alan var. Kullanılmayan bu alanları Türk gemi inşa sanayine ve ülkemize nasıl kazandırabiliriz konularında çalışacağız. Tabii ki değişen konjonktürde şu anda deniz üstü petrol arama, çıkarma işlerine bir yönelme var. Bizim de ülkemizi çevreleyen Ege Denizi olsun, Akdeniz olsun, Karadeniz olsun, edindiğimiz bilgiler doğrultusunda burada da birtakım rezervler olduğu tespit edilmiştir. Bu sanayi koluna hizmet edebilen bir sektör haline gelmek hedeflerimiz arasındadır. Savunma Sanayi alanında hali hazırda üyelerimizden bugün itibariyle 6 tersane aktif bir şekilde faaliyetlerine devam ediyor. Temennimiz, üyelerimizin yakın bir zamanda yabancı ülkelere de savunma sanayi segmentinde gemi ihraç edilebilir hale gelmesidir. Tüm bu faaliyetlerin yanı sıra tabi ki üyelerimizin içinde bulundukları ekonomik şartlarda daha fazla zorlanmadan hayatta kalabilmelerinin ve işlerini idame ettirebilmelerinin yollarını aramaya devam edeceğiz.

Cengiz Tepebaş - 7DENİZ

Editör: TE Bilisim