Yaklaşık 37 yıldır sektörde sayısız tekne üretimi gerçekleştiren Huzur Yat, Ayvansaray’da başladığı faaliyetlerini bugün Tuzla Nuh Sanayi Sitesi’nde sürdürüyor. Sektörde birçok sorunla mücadele ettiklerini belirten Halil Çelik, tüm yat üreticileri için yaşadıkları sıkıntılara çözüm bulunması gerektiğini belirtti. Huzur Yat 1978 yılında Balat Ayvansaray’da Ali Çelik ve Mehmet Yıldırım tarafından kurulmuş bir firma. Ayvansaray’daki tersaneler boşaltılınca 1983 yılında Tuzla Nuh Sanayi Sitesi’ne taşınmış. Şuanda ikinci kuşak tarafından faaliyetleri sürdürülen firmanın genel müdürlüğünü yürüten Halil Çelik yılların tecrübesiyle sektöre hizmet ettiklerini söyledi. Bugüne kadar sayısız tekne ürettiklerini belirten Halil Çelik, genellikle yurt içinde kullanılan tekneler ürettiklerini ama bunun yanında yurtdışına da pek çok tekne teslimatı yaptıklarını belirtti. Ürettikleri teknelerin sadece denizde değil, ülkemizin birçok ilinde göllerde ve nehirler de kullanıldığı ifade etti. Halil Çelik, “Genellikle 10 metreyle 40 metre arası birçok tekneyi suya indirdik. Biz bu işe 4 elle sarılıyoruz ve sektörün içinde bulunduğu sıkıntılı ortamda işimizi en iyi şekilde yaparak müşterimize sorunsuz bir ürün sunuyoruz” şeklinde konuştu. Halil Çelik, “Bizim bünyemizde çok iyi yetişmiş, gerçekten zanaatkar ustalarımız çalışıyor. Bu ustalarımız belli bir yaşın üstündeler. Gönül isterdi ki bu zanaatlarını alttan gelen genç kuşağa da aktarsınlar. Ancak şu anki ortamda bu pek mümkün olmuyor. Çünkü 12 yıllık zorunlu eğitim sistemi bu işte çalışacak gençleri kazanmamızı sekteye uğratıyor. Liseyi bitirene kadar okulda olan gençlerimiz 17-18 yaşında liseden mezun oluyorlar. Bunun devamında isterlerse 2 yıllık ön lisans programlarında eğitimleri devam ediyor. Sonra askerlik giriyor işin içine. Askerden geldikten sonra ya onlar bu işlerde çalışmak istemiyorlar ya da biz işe aldığımız zaman verim alamıyoruz. Bu söylediklerimizden sakın eğitime karşı olduğumuz anlaşılmasın. Ben mevcut durumu anlatıyorum. Buradan çıraklar, kalfalar, ustalar yetişmezse biz 10 sene sonra çalışacak usta bulamayacağız. Bu bir geçiş sürecidir. Zorunlu eğitimle birlikte çırak-usta ilişkisi bitmiştir. Bu sadece bizim sektör için hemen hemen tüm sektörler için geçerlidir. Bu konunun bir çıkış yolunun bulunması lazım. Böylelikle gençlerimiz de hem meslek edinmiş olurlar, hem de istihdam konusunda işsizliğe bir çare bulunmuş olur. Biz elimizde iş olmadığı zamanlarda bile ustalarımıza maaş ödemeye devam ediyoruz. Çünkü bu ustaları elimizde tutmak zorundayız” ifadelerini kullandı. Bulundukları Nuh Sanayi Sitesi’nin kendileri için çok değerli olduğunu kaydeden Çelik, “Biz bu siteyi daha işlevli ve kullanışlı olması bakımında elden geçirmek istiyoruz. Ancak bunu yapabilmek için belli bir bütçe ayırmamız gerekiyor. Yatırım yaparsak bize artı değer olarak döneceğini de biliyoruz. Bunun için devletimizden bu konuda bir finansman modeli bekliyoruz. Burada faaliyet gösteren firma sahiplerinin birçoğu ya bu işi bıraktı ya da çocukları devam ettirmedi. Biz burada taşın altına elini koyacak bir avuç firmayız. Ona da razıyız. Ancak devletimizin bizi makul faiz oranlarıyla desteklemesi gerekiyor. Bizim yerlerimizin iyi olmaması yurtdışındaki üreticilerle rekabetimizi engelliyor. Biz onlardan daha kaliteli üretim yapıyoruz ama iş alma konusunda sıkıntılar yaşıyoruz. Onlarla baş edemiyoruz. Biz kısıtlı imkanlarla iş yapıyoruz. Zaten yurtdışında üretilen teknelerde kullanılan malzemenin aynısını biz de kullanıyoruz. Bizim işçiliğimiz daha kaliteli ve ucuz. Bir tek işçiliğimiz yerli.  Farkımız bu. Avrupa’nın 3’te 1 fiyatına iş yapıyoruz” şeklinde konuştu. Nuh Sanayi Sitesi’ne sadece yeni tekne yapımı işleri gelmiyor diyen Halil Çelik, “Boş kalmamak için bakım onarım işleri de alıyoruz. Aslında konuştuğumuz, görüştüğümüz birçok yeni proje var ancak bunların hepsi olacak diye bir şey yok. Sektörün durumu her geçen gün kötüye gidiyor. Bundan 5 sen önce de aynı sıkıntıları yaşıyorduk ama bugün bu sıkıntılarımız daha da artmış durumda. Yurtdışından da tekneler geliyor. Bu teknelerin çoğu ya icradan ya da kaza sonucu gelen fiyatları uygun teknelerdir. Onlar piyasaya giriş yaptığı zaman bizim gibi üreticilerin işini de engellemiş oluyorlar.  Vergiler konusunda da pek çok sıkıntı var. Bakanlığımızın bu konuya da el atması lazım. Bu sıkıntılara ek olarak marinaların yetersizliği ve pahalılığını da eklediğimizde bu bölgede yat ve tekne sahipleri için cazibe merkezi olmaktan çıkıyor. Pek çok müşterimiz teknelerini güney illerimizde bağlıyor, bakımını yaptırıyor” dedi. İbrahim Kocamış - 7DENİZ
Editör: TE Bilisim