2013 yılı da bitti ama ne mali kriz ne de denizcilik şirketlerinin çilesi bitti.  Piyasaların durumuna ve arz talep dengesine bakılacak olursa yakın zamanda herhangi bir sürdürülebilir iyileşme gözükmüyor. Sürdürülebilirlik demişken bu kelimenin denizciliğe getirdiği külfet de artık çok da uzakta değil; düşük sülfürlü yakıtların kullanım mecburiyetinin yaygınlaşması. Bu yaygınlaşmayla beraber talebi karşılayacak bir mekanizma hali hazirda olmadigi için yakıt fiyatlari daha da yukarıya çıkacak. Özellikle 2015’de Avrupa emisyon kontrollerin ağırlaşmasıyla (0.1% sülfür) MGO (Marine Gasoil) ya olan talep artacak. Ancak, Avrupa rafinelerine baktiğımızda böyle bir arz kapasitesinin olmadığını görüyoruz ve kısıtlı ürün icin rekabet fiyatları doğal olarak yukarıya itecek ve bu 2018, 2020 ve 2025 kademeleriyle yaygınlastıkça devam edecek. 1998’de MGO 100 dolar iken, 2008’de marketin tepesinde 1300 dolara ulaşmıştı. Şu an için ise 1000 dolar seviyesinde. Önümüzdeki yıllarda 2000 dolar seviyesini öngörenlerin sayısı ise hiç de azımsanacak gibi değil. 100 tonluk küçük  bir yakıt ikmalini ele alalım; 1998’de 10 bin dolar iken 20 yıl sonra 200 bin dolar. Yani 20 yılda yirmi kat artan bir maliyet yakıt. Maaşlar, boya fiyatları, yedek parça, sigorta fiyatları veya gemi fiyatları yirmi kat artmadı. Daha önceki yazılarımda alıcıların nasıl uygun ve mutber yakıt satıcıları, brokerleri seçerek fiyatları biraz da olsa indirebileceklerini konu almıştım.  İşini iyi bilen bir alıcıya sahip ve düzenli ödeyen bir armatörluk şirketi, aksine oranla yakıtı yüzde 10 ucuza alabiliyor demiştik.  İyi bir tedarikçiyle çalçsınca da anlaşılan miktarın tam olarak teslimi de gerçekleşiyor. Bu sayıda diğer bir önemli etkene, yakıt tasarrufuna kısaca da olsa değinmek isterim. Birincisi tabi ki en kolay olan düsük hızda seyir, araba kullanırken de aynı şey geçerli 150 km/saat hızdaki yakıt tüketimi ile 80 km/saat deki aynı değil. Ancak burada marifet sadece hızı düşürmek değil, en kestirme yolu bulabilmek ve denizlerdeki akıntılardan, hava durumundan da faydalanmak gerek. Sadece 0.5 deniz mili hız düsürerek bile bazı gemilerde yüzde 5-8 gibi tasarruf sağlamak mümkün gözükmekte. İkincisi, kaliteli yakıt çok önemli; yakıta sadece 100 tonluk bir miktar olarak bakmamak gerek, kalitesiz kömür ile kaliteli kömür gibi bir fark var arada. Biri az miktarla ısıtırken diğerinden çok daha fazla yakmak gerekir. Üçüncüsü de geminin teknik durumu ki bu çok geniş kapsamlı bir konu. Örneğin Scamping de denilen (Scamp firmasina atfen artık endüstride Selpak gibi marka adının ürün için kullanılmasından ötürü) pervane ve denizaltı temizliği bile tek başına önemli  tasarruflar sağlayabiliyor. Uygun boyalar, düzenli bakım onarım hatta gemideki ampullerin tasarruflu ampullerle değişmesi bile katkı sağlıyor. Tüm bunlarla yüzde 30 civarında bir tasarruf sağlamak hiç de imkansız degil, fazlası da mümkün. Bunların çoğu da önemli ek maliyetler getiren seyler değil, ama bilgi ve beceri gerektiren seyler. En onemlisi ise, egitim ve insan faktörü. Aslında en büyük merhale tasarrufun armatörden baslayıp finans, satın alma, operasyon, teknik müdür, planlama ve gemi personeline kadar herkesin katılımıyla mümkün olması. Ancak topyekun seferberlik saglanabilirse ve her birim birlik icinde en az yakıtla seferi tamamlamak için bilgi ve beceri sahibi olursa deniziclik firmalari çok büyük kazançlar sağlayacaklardır. Yüzde 30 olarak düşünsek bile, 200 bin dolarlık küçük bir MGO ikmali yerine 140 bin dolar harcanacak ve 60 bin dolar cepte kalacaktır. Bu miktar ortalama bir Türk gemisi icin neredeyse 10 günlük kazançtır, çoğu gemi için maaşların toplamı kadar bir paradır. Yakıt alırken çaldırmamak, kaliteden taviz vermemek ne kadar önemliyse, kullanırken de iktisatlı olmayı başarabilmek ortalama bir hesapla her aya bir hafta daha eklemeye kadar faydalar sağlayabilir. Bu da çoğu firma için varoluş savaşında sıklıkla göz ardı edilen ama hayat kurtarabilecek bir faktör. Bu yüzden “yakıt yönetimi” bugün çoğu büyük şirkette artık çok önem verilen bir husus ve cahil alıcıların ve kullanıcıların çok pahalıya patladığı bir gerçek. Anlaşmazlıklarda da bu geçerli; örneğin yakın zamanlı bir vakaya bakarsak bir ihtilaf uzlaşmayla 5 bin dolara çözülebilecekken ve bu rakam da zamanla amorti edilebilecekken salt iş bilmezlikten armatör firmaya 25 bin dolardan fazla bir külfetle sonuç buldu. Küçük kuru yük gemisine baktığımızda (5,000 dwt)  gördük ki maalesef 25 bin dollar, bu geminin neredeyse 10 günlük TCE  kazancına eşit geliyor. Çok büyük bir Danimarka’lı şirketin yakıt yöneticisi
Editör: TE Bilisim