Zonguldak’ın Kozlu ilçesinde, Türkiye’nin deniz altında kömür üretimi yapılan tek maden ocağında üretim devam ediyor. 1980 yılından itibaren sürdürülen deniz altı kısımdaki üretimde hiçbir riskli durumla karşılaşılmadığı öğrenildi. TTK teknik ekibi, üretim sırasında denizde su sızdırmasına karşı sürekli ölçüm ve teknik incelemeler yaparak, suda konsantrasyon değişimi ve deniz tabanından sızdırma olup olmadığını kontrol ediyor. Şu ana kadar denizin tabanında üretim alanına su sızdırması olayının yaşanmadığı kaydedildi. Şu anda Kozlu maden ocağındaki üretimin yüzde 50’si deniz tabanının altında gerçekleştiriliyor. Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Kozlu Müessesesi maden ocağında, ilçe merkezinin altından geçen kömür damarları, kıyıdan itibaren yaklaşık 200 metre açığa kadar 30 derecelik Kuzey eğimli uzanıyor. Deniz tabanından itibaren eksi 485 - eksi 560 kodları arasında kömür damarının üretime kazandırıldığı ocakta, diğer ocaktaki faaliyetlerin yanı sıra deniz suyu riskine karşı sürekli su analizleri yapılıyor. TTK Genel Müdürlüğüʹne bağlı 5 müesseseden sadece Kozlu Müessesesi maden ocağında denizin altında üretim yapılıyor. 3 vardiya halinde 2 bin 100 işçinin çalıştığı ocakta, toplam 2 milyon tonun üzerinde taşkömürü çıkarılmış durumda. Denizin altında üretim yapılan ocağın, diğer ocaklardan tek farkının ise deniz suyu sızmasına karşı su bileşenleri analizinin daha düzenli yapılması. Toplam 157 milyon 129 bin 200 tonluk rezervin denizin altında kalan bölümünün 51 milyon 800 bin ton olduğu belirtilirken, denizin altındaki çalışmaların, Karadenizʹin bin 250 metre açığına kadar uzayacak galerilerde devam edeceği belirtildi. Bu veriler ise uzun yıllar denizin altında üretim faaliyetlerinin devam edeceğini gösteriyor. Zonguldak Maden Mühendisleri Odası Başkanı, Bülent Ecevit Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Maden Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erdoğan Kaymakçı, Türkiye madencilik tarihinde deniz altı uygulamasının 1950’li yıllara dayandığını ancak üretimin 1980’den itibaren süreklilik arz ettiğini kaydetti. Kaymakçı, “Dev bir su kütlesi olan deniz altında çalışmak için bilimsel çalışmalar ve teknik araştırmalar sonucunda en azından denizin 100-150 metre altında üretim gerçekleştirebilirsiniz. Bunu yaparken de dolgu dediğimiz yöntemlerle çalışıyorsunuz. Daha derinlerde ise artık normal serbest çalışma şekli uygulanıyor. Şu andaki mevcut durumda da eksi 485 - eksi 560 kodları arasında üretim yapılıyor. Deniz seviyesinden yaklaşık 200 metre ileriye denk gelen düşey kısımda üretim faaliyetleri devam ediyor. Kozlu’daki kömür damarları 30 derecelik açıyla Kuzey’e doğru uzanıyor. Gittikçe denizin altına doğru üretim devam edecek. Yeraltındaki suyun analizleri yapılıp deniz suyu bileşimi olup olmadığı sürekli kontrol ediliyor. Deniz suyu sızması var mı diye sürekli kontrol ediliyor. Böyle bir riskin bulunmadığını söylüyor arkadaşlar. Şu anda Kozlu maden ocağının yüzde 50’si deniz tabanının altında gerçekleştiriliyor. Sürekli kontroller yapılıyor. Jeofizik etütler sonucunda denizin tabanında su geçirmez bir tabaka olduğu biliniyor. Şu anda karada nasıl maden çıkarılıyorsa bu ocakta da aynı şartlar mevcut.” dedi. İLK ZAMANLAR SÜREKLİ DOLGU YÖNTEMİYLE ÇALIŞILMIŞ İngiltere’de deniz altında üretim mevzuatıyla uyumlu çalışıldığını aktaran Kaymakçı, deniz tabanından itibaren ilk üretim faaliyetleri yapıldığı dönemlerde açılan boşlukların su taşma riskine karşı sürekli dolgu yöntemine başvurulduğunu ifade etti. Kaymakçı, şu bilgiyi verdi: “Buna göre en azından 100 metrelik bir topuktan bahsediliyor. Burada deniz tabanıyla üretim yapılan yer arasında ondan daha fazla mesafe var. Bu nedenle deniz altında özel bir yöntem uygulanmıyor, diğer ocaklardaki gibi rutin üretim faaliyetleri uygulanıyor. Örneğin deniz altı üretiminin başladığı yıllarda göçmeyi önlemek için açılan boşluklar periyodik olarak doldurularak devam ediyordu. Şu anda normal çalışma devam ediyor. Ancak sürekli su analizleri yapılarak denizden sızma olup olmadığı kontrol ediliyor. Maalesef Ermenek’teki olay, eski üretim sahalarına yaklaşıldığı için meydana gelmiş. Ermenek’te su birikintisi olabilecek yerlere sondajlar yapılarak suların tahliye edilmesi gerekiyordu. Eski üretim yelerinin de planlara işlenmesi gerekiyordu. Deniz altı madencilikten bahsederken normal maden ocağında hangi riskler varsa aynı tedbirleri uygulamak zorundasınız. Yani dev bir su kütlesinin altında bulunmaktan kaynaklanan bir risk yok.” 7deniz
Editör: TE Bilisim