Deniz Ticaret Odası (DTO) Yönetim Kurulu Başkanı Metin Kalkavan, bir süre önce başkanlığın diğer adayı Salih Zeki Çakır’ı desteklediğini açıklayan TÜRKLİM yönetimini topa tuttu. Yapılanın kurumsallıkla uzaktan yakından alakası olmadığını ifade eden Kalkavan,  “Bir taraftan kurumsallaşma diyeceksiniz, diğer taraftan bu açıklamayı yapacaksınız. TÜRKLİM 170 civarında limanın 56’sının üye olduğu çok değerli yardımcı bir kuruluşumuz. Ama TÜRKLİM üyelerinin yüzde 60-70’i bizim tarafımızdadır. Deklare edilmiş olanı söylüyorum. Varsayalım bu açıklanmamış, hiç biri de bizim tarafımız olmasın.  Sizin tuttuğunuz taraf kazanmadı diyelim. 10 Mayıs’ta ne yapacaksınız? Kurumları karşı karşıya mı getireceksiniz? Böyle kurumsallık olur mu? Hem yöneten arkadaşlar için, hem de muhalefet olan arkadaşlar için söylüyorum. Ama ben hiçbir kurumumuzun bizi desteklediğini açıklamasını istemedim. Kurumsallığa uymaz bu. Doğru değil. Kurumların karışmaması lazım bu işe. Kurumların üyeleri istedikleri yere oy verebilirler. Kurumları temiz tutmamız lazım. Hangi kurum olursa olsun. Bir oyu olan kooperatif bile tarafsız kalma kararı almıştır. Doğrusu da budur” diye konuştu. MECLİS’TE HÜZÜN VE SAYGI HAKİMDİ DTO’nun seçim öncesi son meclis toplantısına, iki ay önce kendisine söz verilmediği için boykot başlatan başkan adayı Kapt. Salih Zeki Çakır yine katılmadı. Başta yönetim kadrosunu oluşturanlar olmak üzere, kürsüye hemen her çıkan üyenin konuşmasının bir yerine veda cümleleri de sıkıştırması dikkat çekti. Seçim öncesi, görevde kaldığı 11 yılın bilançosunu 8 Mayıs’ta Lütfi Kırdar’da yapacakları toplantıda açıklayacaklarını ifade eden Başkan Kalkavan, TÜRKLİM ile ilgili diğer notlarını da şöyle aktardı: “TÜRKLİM’in açıklamasının içinde söylenenlerin hiç biri doğru değildir. Bize daha yüksek mevkide temsil hakkı verdiler deniyor. Bu da doğru değildir. Limanlarda yakıt verilmesinde niye taraflarında olmamışız. Diğer husus olan limanların arkasında depo alanlarının kurulmamasını, rekabeti önleyen bir karar olduğu için benimsemedik.  Bir sorun da, çok uğraşıp da aldığımız KDV muafiyetinin kaldırılması. Bu üç sorunda taraf olmadığımız için taraflarmış. Siz şimdi karar verin, hangisi doğru?  Burada duayen olan liman yöneticileri var. Ülke menfaatinedir bu. Seçim kazanmak adına durduğumuz yerden bir dirhem taviz vermeyiz. Bize göre limanlara yakıt verilmesi lazım. Dünyada nasıl veriliyorsa öyle olması lazım. Hem armatörün, hem acentenin hem de yakıt ikmalcisinin menfaatinedir. YÜZDE 15’LER BİZİM SAYEMİZDE KALKTI Siz nasıl bölersiniz bu kurumu? Üyelerinizin tamamının taahhüdü olmadan, tamamı taraf olmadan nasıl çıkıp seçime müdahil olursunuz? Bu arkadaşlar, sorduğumuz zaman en kurumsal şirketlerden geliyorlar. Kurumsallık anlayışımız bu kadar basit.  Hiçbir kurumumuzu karıştırmadan, kurumları karşı karşıya getirmeden üyelerin serbest bırakılması esastır. Üye kime isterse oyunu ona verir. Bu onun kendi tercihidir. Ama kurumlar müdahil olmaz. Bunu bugün TÜRKLİM yapar, yarın başkası yapar.  Biz bir tane kurumun bile deklarasyon yayınlamasını istemedik. Hiçbir zaman böyle bir talebimiz olmadı. Üzülüyoruz biz bu konulara. Seçim demokratik bir yarıştır. TÜRKLİM’den bizim o yüzde 15’leri kaldırmadaki çabalarımızdan dolayı bize saygı duymasını bekliyoruz. Ama o arkadaşlarımız kurumsallığa devam etsinler. Burada ‘Yarışı kazanmak için her şey mubah’ anlayışı ortaya çıkıyor. Bizim için her şey mubah değildir. Biz öyle oy da istemiyoruz. Yarışı alnımızın akıyla, etik değerlere bağlı olarak kazanmak istiyoruz. O kazandığını düşünüyor. Kendisini tatlı rüyalarda görsün. 9 Mayıs akşamı kimin ne yaptığını göreceğiz. Büyük bir tokat yiyecek.” PİRİ REİS’İN VİTRİFİYELERİ İTALYA’DAN GETİRDİĞİMİZ YALAN Diğer başkan adayı Kapt. Salih Zeki Çakır’a kendilerini anlatma fırsatını verdiği için teşekkürlerini bildiren Kalkavan, konuşmasına şöyle devam etti:  “Ama yürütülen kampanyalara bakıyoruz, yazık. Hakikaten üzülüyoruz. Piri Reis Üniversitesi’nin vitrifiyelerini İtalya’dan 700 liraya getiriyormuşuz. Niye 50 liraya Vitra’dan almıyormuşuz. Nerden çıktı bu? Bunun açılımı şu: Buradan götürüyorlar, hırsızlık yapıyorlar. Sorduk Piri Reis Üniversitesi’ne, vitrifiye aldık mı? Cevap hayır. İtalya’dan aldık mı, ihale yapıldı mı, ihalede kimler var, kimler çağırılacak? Türkiye’nin vitrifiye sektöründe hizmet veren firmaları çağırılacak. Sadece sertfikaya uygun olmayan ürün varsa belki onlar yurtdışından alınabilir. Bize bunu soranlara dedik ki, biz daha vitrifiye almadık bile. Bunlar bizi üzdüğü gibi hırslandırıyor da. Bu odayı yaptırırken de bizler evlerimizi de yaptırmışız. Beni tanırsınız, nasıl bir insan olduğumu da herkes bilir. Ben şahsen 20-25 kişiyi tehdit etmişim. Bu örnekler, dezenformasyon yaratıyor. Konu öyle bir yere gidiyor ki, olmayan şey oluyormuş gibi gösterilebiliyor. Bizim söylemediğimiz şeyi, söylemiş gibi anlatıyorlar. SEKTÖRÜ BÖLMEYİ BAŞARDILAR Çok güzel bir başarıya imza atıp, sektörün bir bölümünü böldüler. Balıkçıları, motorcuları, SULİM Kooperatifini, çat diye böldüler. Ben motorculara, gidin isterseniz karşı taraftan olun dedim. Ama komitede hepiniz olmak zorundasınız. Seçimi kazansan da kaybetsen de kaybediyorsunuz. Hepinizin olmadığı bir komite oluyor. Arkadaşlarımız dürüstçe yarışmayı beceremiyor.  Burada bir arkadaşımız var. Telefon açılıyor, oyunuzu bize verin deniyor. Yıllarca çözemediğiniz sorunları iki telefonda çözeriz diyor. Bunu söyleyen ‘Bir numara’ Şimdi bunu alıyorum nereye koysam olmuyor.  Madem böyle bir gücün vardı yıllarca niye kullanmadın? Meclis üyemizdin, GİSBİR’in başkan vekiliydin. Böyle bir olay kurumsal bir ülkede kolay mı?  Bizim öyle bir gücümüz yok. İki telefonla yıllarca çözülmeyen konuları çözemeyiz. Ulaşılabilir bir yönetim anlayışı getireceğiz diyor. Söyler misiniz ulaşılabilir ne demek? İçinizde bir derdi olup da  DTO’ya ulaşamayan var mı? Benim telefonumu bilmeyeniniz varsa vereyim. Ulaşmak buysa gece gündüz ulaşın. Bu değil ki. Sistemi kurumsal hale getirip, tabandan getirip bir sistem içerisinde olayları çözmektir asıl mesele. Arkadaşımız  DTO’nun  görevlerini bilmiyor. Buraya devletten kaynak aktarıldığını zannediyor. İnsan talip olduğu yerin görevlerini amaçlarını, yapısını bilmez mi? Böyle bir durumda kurumlarımız bölünmemek için balıkçılarımız gibi tek liste yapıyor. Bizim istediğimiz zaten mümkün olduğu kadar herkesin temsil edilmesidir. Bana bir arkadaşımız sormuştu: ‘Niye kararınız değişti diye? Aday olmayacağınız söylemiştiniz kanun değişmeden önce?  Şimdi cevap veriyorum. Bunun iki tane ana sebebi var. Birincisi Piri Reis Projesi’nin altında 100 milyon TL şahsi kefaletim var.  Salih Zeki Çakır diyor ki; eşit davranacağız. Hala anlamamış Piri Reis Üniversitesi’nin ne olduğunu. Bu odanın tarihinde gelmiş geçmiş ve geleceğinde en büyük projedir. Biz itibarımız artsın diye uğraşıyoruz, bir taraftan da kazanmak için her şey mubahtır anlayışıyla hareket eden bir yapı var. Oyunuzu karşı tarafa verirsiniz hiç önemli değil. Ben zaten gidiyordum. Ama 100 milyonun altına  imza atmışım. Bakacağız eşit dağıtacağız demiş. İnsana ödül verilmesi lazım. Devletin üzerinden yük alıyoruz.  Buradaki mücadelede biz hiçbir zaman olayı çirkinleştirmedik. Hiçbir konuyu ne ulusal basına ne de sektörel basına götürmedik. Şeffaflık konusunu kendisi gündeme getirmişti. Ama oraya girdiği zaman batar. Benimle yarışacak olan dümdüz şeffaf olacak. Dilerdim ki,  başka daha iyi bir aday çıksaydı, daha iyi bir yarış olsaydı. Bu seçimden önce son meclis. Burada olan ve olmayan herkese candan teşekkür ederim. Bu meclis çok şey başarmıştır. Tarihe geçecek çok önemli çalışmalara imza atmıştır. Bu meclise üye olmaktan son derece keyif alıyorum ve gurur duyuyorum. Bu meclisin yerine geçecek kim olursa olsun. Bu meclis görevini fazlasıyla yapmıştır. Sadece mutfakta çalışmakla değil, sektörün arkasında durarak, yanında durarak yapmıştır. Kararlara sahip olarak yapmıştır. Burada bulunan herkese teşekkür ediyorum.  Bugüne kadar yaptığımız her şey sizin sayenizde oldu. Burada aldığımız hiçbir karar ihtilaflı olmadı. İnşallah yeni dönemde görüşmek dileğiyle hepinize teşekkür ediyorum. Bu kadar itibarsızlaştırma fazla. Bu sıfatlar çok ağır oldu. Hırsızlıktan tutun, hilekarlığa, adaletsizliğe, vizyonsuzluğa kadar söylemediği sıfat kalmadı. O yüzden diyorum, lütfen gelin odanıza sahip çıkın. Bizim başarısız olduğumuz konular mutlaka vardır. Kendimizi anlatmakta zorluk çekeriz, utanırız anlatmayız. DTO’nun son bir aylık faaliyetlerini anlattığım konuşmamda geçenleri çoğunuz bilmezsiniz. Toplantıya katıldı diye söylüyoruz. Ama o toplantılara katılıp DTO’yu temsil ediyoruz. Toplantıda ne olduğu özel ilgisi olan belki sorar.” 7 DENİZ
Editör: TE Bilisim