Türkiye Denizcilik Federasyonu (TÜRDEF), İMEAK Deniz Ticaret Odası'nın desteği  ve DTO Meclis Eğitim ve İstihdam Komisyonu işbirliği ile geleneksel  IV.Denizci STK'lar Çalıştayı, Piri Reis Üniversitesi Tuzla Kampüsü'nde 27 Eylül Perşembe günü  09.00-18.00 saatleri arasında gerçekleşti. Çalıştayın açılış konuşmasını Türkiye Denizcilik Federasyonu (TÜRDEF) Başkanı Erkan Dereli, İMEAK DTO Meclis Başkanı Salih Zeki Çakır ve Piri Reis Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Oral Erdoğan gerçekleştirdi. Çalıştaya katılamayacağını üzülerek belirten Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, programın başarıyla tamamlanması temennisinde bulundu.

 

YABANCI SAHİPLİ, YABANCI BAYRAKLI GEMİLERDE TÜRK GEMİ ADAMI İSTİHDAMI NASIL ARTTIRILIR?

 

Dünya denizlerinde Türk gemi adamı istihdamı konusu üzerine gerçekleşen çalıştay iki panel şeklinde yapıldı. Panellerin ilkinde "yabancı sahipli, yabancı bayraklı gemilerde Türk gemi adamı istihdamının arttırılması" konusu gündeme taşındı. Kaptan Behzat Esinduy’un moderatörlüğünde gerçekleşen ilk panelde, Lucent Management’tan Kaptan Duygu Karasu, Zenith Gemi İşletmeciliği’nden Kaptan Enver Bilgi ve Mühendis Görkem Elmalıpınar, Omikron’dan Kaptan Özgür Alemdağ, Harren&Partner’dan Kaptan Ömer Faruk Bayar, VSHIPS’ten Kaptan Özgür Yılmaz, The Maritime House’tan Kaptan Erhan Esinduy ve Pearl Naval’dan Mühendis Gürhan Burak Alkoç konuşmalarını gerçekleştirdi.

 

“300 AKTİF TÜRK PERSONELİNE HİZMET VERİYOR, 280 GEMİ PLANLAMASI YAPIYORUZ”

 

Atlas Shipyard’ın tercihi GF ecoFITsistem çözümü oldu Atlas Shipyard’ın tercihi GF ecoFITsistem çözümü oldu

Panelin ilk konuşmacılarından Kaptan Duygu Karasu (Lucent Management), şirket olarak hedefleri arasında burada bir araya gelmelerine vesile olan gemi adamlarının istihdamının arttırmak olduğunu belirterek, “Şirket olarak payımıza düşen Türk gemi adamlarının daha iyi işlek gemilerde daha iyi şartlarda çalışmalarına vesile olmak. Türk denizciliğinin dünyada fazlalaşmasına ön ayak olmaktır. Armatörlerimize kusursuz bir operasyon süreci sağlamayı hedefliyoruz. Bütün filo tipleri ve bütün pozisyonlarda işe alım yapıyoruz. Herhangi bir ayrım söz konusu değil” dedi. Karasu, şirketin sayısal verilerine ilişkin olarak,  totalde 300 aktif Türk personeli ile hizmet verdiklerini ve yılda 280 gemi planlaması yaptıklarına dikkat çekti.

 

“KALİFİYELİ TAYFAYI SUNABİLECEK BİR PORTFÖYÜMÜZ ÜLKEMİZDE NE YAZIK Kİ YOK”

 

Armatörlere hizmet vermenin kendileri açısından bazı sorunları fark etmelerini sağladığını ifade eden Kaptan Karasu, “Bazı sorunlarla karşılaşıyoruz. Yabancı armatörler Türk denizcilerimizden gayet memnunlar. Türkiye’de yanlış bir algı var özellikle denizcilerimizde. Başvuru esnasında ‘yabancı armatör bizim başvurumuzu kabul etmez, biz terfiyi kolay alamayız’ gibi önyargılar hala ne yazık ki mevcut. Aslında tam tersi. Gemide birçok milletten personel olduğu için yabancı dil İngilizce. Zabitlerimizde bununla alakalı hiçbir sorun yaşamıyoruz. Tüm üniversitelerimizde İngilizce eğitimlerimiz yeterli seviyede. Ama tayfalarımızda çok büyük bir problem var. Armatörümüz tarafından tayfa talep ediliyor ancak kalifiyeli tayfayı sunabilecek bir portföyümüz ülkemizde ne yazık ki yok. Yetişmiş bir tayamız yok özellikle.  Bununla ilgili şirket olarak ne gibi bir çözüm üretebiliriz ve istihdam arttırabilirizi düşündük. Armatörümüze bazı gemilerini tamamen Türk personel ile donatma teklifinde bulunduk. Olumlu karşıladılar. Çünkü denizcilerimizin verdiği hizmetten çok memnunlar. Ve üç adet handysize gemimizi tamamıyla Türk personel ile donatma kararı aldık. Yakın zaman içinde de gönderimlerimiz başlayacak. Hedefimiz üç gemi değil daha fazla geminin tüm gemi tiplerinde Türk gemi adamı istihdamını sağlamak. Şirket olarak elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz ve çözüm üretmek istiyoruz” açıklamasını yaptı.

 

“DAHA KALİFİYELİ TAYFA YETİŞTİRİLMELİ”

 

Yabancı dil sorununun çözülebilmesi ve daha kalifiyeli tayfa yetiştirilmesi için tayfa eğitiminde ve tayfa sınav sisteminde İngilizce eğitiminin entegre edilmesi gerektiğine dikkat çeken Karasu, “Bu sayede mesleki İngilizce tayfalara kazandırılabilir. Yabancı armatöre iş başvurularında artış olabilir ve tayfaların kendilerini daha iyi ifade etmeleri imkanı sağlanabilir” dedi.

 

“UMUYORUZ Kİ ARMATÖRÜMÜZLE ORTAK BİR PAYDADA BULUŞABİLECEĞİZ”

 

Armatöre önerileri noktasında yıllık ve düzenli olarak her üniversiteden belli bir kontenjanı şirketlerine ayırmalarını talep ettiklerini söyleyen Kaptan Duygu Karasu, “Her üniversiteden bu kontenjanlarda stajyer istihdamını sağlamak istiyoruz. Umuyoruz ki armatörümüzle bu noktada ortak bir paydada buluşabileceğiz. En azından staj istihdamıyla genç arkadaşlarımıza da artı bir yol açabilmiş olacağız, Tabii bu süreçte üniversitelerimizin bizlere desteği çok önemli” şeklinde konuştu.

 

“İŞLETMECİLER VE ARMATÖRLER OLARAK ÇUVALDIZI KENDİMİZE BATIRMALIYIZ”

 

Daha sonra sözü alan Zenith Gemi İşletmeciliği’nden Kaptan Enver Bilgi ise, Türk denizciliğinin potansiyelinin dünyada çok yüksek olduğunu ve türk denizcilerinin hiçbir ülkenin denizcisinden eksik olmadığına vurgu yaptı. Enver Bilgi, “Türk personeli pek çok yönüyle ön plana çıkmakta. Ama burada eksik nedir dersek İngilizce yine en başta gelmektedir. Ancak işletmeci veya armatör olarak biz ne yapıyoruz? Biz gemi adamları veya personel için neler yapıyoruz ona bakmak lazım. Bizler gemiye yerleştirdiğimiz bir personeli acımasızca eleştiriyoruz. Neden? Çünkü İngilizce eksiği var! Tamam, belki o noktada bizler bir şey yapamayız ancak mesleki eksikliği konusunda eğitim veriyor muyuz? Şirketimizde eğitime ne kadar yatırım yapıyoruz? Bu gibi konularda biraz da işletmeciler ve armatörler olarak çuvaldızı kendimize batırmamız gerekiyor” ifadelerine yer verdi. Zenith Gemi İşletmeciliği’nden Mühendis Görkem Elmalıpınar ise, “Öncelikle amacımız çalışanlarımıza güvenli bir çalışma ortamı sağlamaktır. Bini aşkın çalışanımız ile temel değerlerimiz olan kaliteyi, işbirliği, güvenliği ve şeffaflığı kalıcı kılmaktır. Scorpio Tankers ve diğer armatör firmalarına ait toplamda 31 ürün tankerinden oluşan filomuza teknik ağırlıklı bütünleşik işletme hizmeti sağlamaktayız. 31 gemi, bin gemi ve 54 ofis çalışanıyla devam etmekteyiz” bilgilerini paylaştı.

 

“DENİZLERE HAKİM OLMAK İÇİN ÖNCE DENİZCİ OLMAMIZ GEREKİYOR”

 

Sözü alan Omikron’dan Kaptan Özgür Alemdağ, Türk zabitler noktasında istatistiklerin bizden yana olduğunu ve zabitlerin çok iyi seviyede hizmet sunduklarını belirtti. Alemdağ, “Gemi adamı sayısı hızla artıyor. Ve sektörde artan bir talep var. Dolayısıyla bu denklemi ortaya koyduğumuzda bizler kısa sürede artı duruma sahip olacağız. Ancak bu durumu doğru bir şekilde yönlendirmemiz gerekiyor. IMO kriterlerine göre beyaz listedeyiz, EMSA denetimlerinden başarıyla geçiyoruz, her yıl bin 500’lerde yeni mezunumuz var. Bu sayı her yıl daha da artıyor. Artan zabit sayısı ve düşen filo kapasitesi var, özellikle 2008’den sonra. Ve Türk armatörler yabancı personel ile çalışma kararı alıyor. Karadaki iş imkanları azalmaya başladı.  Ancak baktığımızda yeni jenerasyon gemi adamlarının avantajları da var. Daha iyi İngilizce konuşuyorlar, yeni jenerasyon gemilere aşinalar, dünyaya daha entegreler, yurtdışı deneyim ve kariyer arayışı içindeler. Ve mottomuz hep şuydu ‘denizlere hakim olmak için önce denizci olmamız gerekiyor’. Bugün yola çıktığımız bu mottomuzun meyvelerini alıyoruz. Ara eleman yetiştirme konusuna odaklanmamız lazım. Özellikle İngilizceye, temel denizcilik ve makine konularına hakim gemi adamları yetiştirirsek onları çok daha rahat ihraç edebiliriz. Meslek liseleri bu şekilde yapılandırılır ve burada hizmet yapan gemilerde efektif çalışmış insanların daha ileriki dönemlerde belirli eğitimlerle zabitliğe kadar gelebilecek yollarının açılması bence sayımızın artmasına çok ciddi katkı sağlayacaktır. Ancak öncelikle istatistiklerin belirlenmesi şart. Çünkü yapılan görüşmelerde ilk sorulan soru ‘Ne kadar zabitiniz var, ne kadarını bize gönderebilirsiniz?’ oluyor. Denizciliği ilkokul seviyesine kadar indirip tanıtmakta çok fayda var. Çünkü genç bir neslimiz var ve bunları doğru yönlendirmemiz gerekiyor” dedi.

 

“316 TÜRK DENİZCİYE YILDA 7 MİLYON AMERİKAN DOLARI MAAŞ ÖDENİYOR”

 

Harren&Partner’dan Kaptan Ömer Faruk Bayar ise bugün itibariyle filolarının deniz görevlerinde toplamda 300 Türk gemi adamını istihdam ettiklerinin bilgisini paylaşıyor. Bayar , “Bu oran filomuzun gemide çalışan personelin yüzde 13’lük bir kısmına tekabül ediyor. Benzer şekilde çeşitli ülkelerdeki ofislerimizde de 16 Türk personeli istihdam edilmektedir. Bu sayı karada çalışan personel sayısı göz önüne alındığında yüzde 7’lik bir orandır. Firmamızda çalışan genel mevcudun yüzde 12.4 ünü teşkil eden 316 Türk gemi adamı ve personeline yıllık olarak yaklaşık 7 milyon Amerikan Doları maaş ödenmektedir” diyerek konuya Türkiye’ye sokmayı başardıkları döviz girdisi yönünden eğildi.  

 

“DAHA FAZLA SAYIDA TÜRK PERSONEL İLE ÇALIŞMAYA HAZIRIZ”

 

Türk gemi adamlarının kuvvetli taraflarına da değinen Bayar, şirket ve gemileri sahiplenmeleri, yüksek aidiyet duyguları, çözüm odaklı görev yapmaları, işine olan bağlılıkları, saat ve mesaiyi gözetmeksizin çalışabilmelerinin Türk gemi adamlarını ön plana çıkaran yönleri olduğu tespitinde bulundu. Bayar, “Türk gemi adamlarının zayıf tarafları ise başta tayfalar olmak üzere İngilizce zafiyetimiz, tayfalarımızın ve kısmen zabitlerimizin eğitim eksikliği, üniversite mezunu denizcilerin denizde çalışma oranlarının düşük olması, baş mühendis ve ikinci mühendis yeterliliklerinde olduğu gibi bazı yeterliliklerde sayısal eksiklikler var. Ve maalesef bu sayısal açık sonucunda boşluğu dolduran yabancı ehliyetli Türk personelinin yapmış olduğu hatalar nedeniyle Türk gemi adamlarına yönelik yaratılmış olan olumsuz izlenimler söz konusu.  Bu sorunlar çözüme kavuşulduğu takdirde Harren&Partner olarak elbette daha fazla sayıda Türk personel ile çalışmaya hazırız” dedi.

 

“GÜRCİSTAN EHLİYETLERİ TÜRK EHLİYETLERİNDEN DAHA ÇOK TANINMIŞ DURUMDA

 

VSHIPS’ten Kaptan Özgür Yılmaz ise, “Gemi adamı istihdamının artırılması için elimizden geleni yapıyoruz. Kalite konusunda hiçbir sıkıntımız yok. İngilizce noktasında zabitlerde sıkıntımız yok ama gemi personeli noktasında bir açık, yeterlilik konusunda büyük bir problemimiz var.  Özellikle yabancı ehliyetlere sahip Türk personeli sorun yaratmakta. Çünkü bizim Türk ehliyeti ile alamadığımız belgeyi onlar kolaylıkla alabilmekte. Özellikle Gürcistan ehliyetleri türk ehliyetlerinden daha çok tanınmış durumda. Süreklilik noktasında sıkıntılar yaşıyoruz. Biz istiyoruz ki aynı firmada uzun süre çalışmış ve orada yükselmiş personel bize başvursun. Ama ne yazık ki çok fazla şirket değiştiren personelimiz mevcut. Bu bizim için bir problem, takip edemiyoruz. Gemi adamının liman cüzdanını istediğimizde son sayfalar genelde boş oluyor. Bu durum hala düzenlenebilmiş değil. Bir Hintli personel başvurduğu zaman 1989’dan 2018’e kadar hizmetlerini tarihli ve gemi isimli olarak tüm detaylarını görebiliyorsunuz. Ne yazık ki bu sistem Türkiye’de hala mevcut değil” açıklamasını yaptı.

 

“BİR TÜRK OLARAK PANELİN KONUSU BENİM YAŞADIĞIM BİR DURUMDUR”

 

Daha sonra kürsüye çıkan The Maritime House’tan Kaptan Erhan Esinduy ise konuşmasında kendi tecrübelerinden yola çıkarak İngiliz denizcilik eğitim sisteminden bahsederek, Türkiye’de tespit etmiş olduğu sorunlara değindi. Denizcilik eğitimini İngiltere’de alan Kaptan Erhan Esinduy, eğitim sürecine ilişkin şu bilgileri paylaştı: “Okul ve staj dönemimi İngiltere’de tamamladıktan sonra yabancı bayraklı yabancı armatör gemilerinde çalıştım. Dolayısıyla bir Türk olarak panelin konusu esasında benim yaşadığım bir durumdur. Hem Avrupa’da eğitimin ve istihdamın nasıl olduğunu, insanlara nasıl değer verildiğini nasıl bakıldığını biliyorum, hem de 20 seneye yakın Türkiye’de karada çalışmışlığım var. 2000 senesinde önce karaya geldiğimde biraz şoke olmuştum. Alışılagelmiş eğitimden ve görmüş olduğum sistemden sonra burada açıkçası bazı şeyler ters gelmeye başlamıştı” diyerek iki ülke arasındaki eğitimin farklılığına değindi.  

 

“SENELERDİR KONUŞULUYOR AMA GÖRÜNEN O Kİ DEĞİŞEN HİÇBİR ŞEY YOK”

 

30 yıldır denizcilik sektörünün içinde olan Kaptan Erhan Esinduy, “Biz burada Türk denizcilerinin Türk gemi adamlarının yabancı bayraklı gemilerde yabancı armatörlerle istihdamını konuşuyoruz. Şunu söylemeliyim ki biz Türk denizcilerinin hiç kimseden aşağı kalır bir tarafı yok. Yeter ki doğru eğitilelim. Bütün sıkıntı buradan başlıyor. Ben staj konusuna değinmek istiyorum. Salih Kaptan da açılış konuşmasında değindi, bir yerde bir yanlışlık var. Bu senelerdir konuşuluyor ama görünen o ki değişen hiçbir şey yok. Onun için benim de şahsi düşüncem şu: Bir kere Türkiye’de denizcilik eğitimi doğru yapılmıyor. Yani model, sistem yanlış.  Stajyer kavramının biz denizcilik camiası tarafından anlaşıldığını da zannetmiyorum. Yaşadığım tecrübe orası olduğu için İngiltere’den bahsedeceğim. Ve sistem hala da bu şekilde devam ediyor İngiltere’de. Hiçbir öğrenci her ne kadar akademik başarı elde etmiş olsa da parası dahi olsa bir armatör tarafından sponsor olmadığı takdirde denizcilik okuluna başvuramıyor. Çünkü okula öğrenci başvurmuyor. Okula şirket başvuruyor. Sistem şöyle işliyor; denizci şirketlerin gemilerinde çalışan ikinci kaptanlar,  mühendisler bir sene ofise alınır, bütün liseler dolaşılır ve denizdeki hayat tanıtılır. Bundan sonra seçilen insanlarla çeşitli söyleşiler yapılır, burada şirketler stajyer seçerken bazı özelliklere önem verir. Bu nedir; denizde çalışacak başarılı bir zabitin kararlılığa sahip olması gerekiyor, özgüveni yüksek olmalı, baskı ve stres altında sakin çalışabilmeli, öz disiplin çok önemli, inisiyatif alması gerekiyor, iyi bir takım oyuncusu olmalı ve çok iyi bir iletişim becerisine de sahip olması gerekiyor.  Şimdi bunlar tartıldıktan sonra her şirketin belirli bir kotası vardır, her yıl belirli öğrenciler seçilir ve bu zamandan sonra bu öğrencileri şirketler okullara yönlendirir. Eğer öğrenci Kuzey İngiltere’de yaşıyorsa Güney’e,  Güney’de yaşıyorsa Kuzey’e gönderiliyor. Bu kesinlikle yatılıdır ve sistem böyle başlar. Öğrencinin cebinden beş kuruş para çıkmamakla birlikte aynı zamanda ufak da olsa maaş alır. Okul dahil hiçbir masraf da yapmaz. Eğitimin ilkinde temel bir eğitim alındıktan sonra öğrenci kendisine sponsor olan şirketle 9 aylığına denize çıkar. Denizde geçirdiği 9 aylık süre esnasında öğrenciye okul tarafından bir ders kitabı verilir, o 9 ay boyunca kitabın içindeki modülleri hem okur dersini öğrenir, aynı anda pratiği de gemide gördüğü için daha da güzel akılda kalır, sonra kitabın sonundaki soruları cevaplar, postayla okula gönderir.  Çünkü kitap o öğrencinin ilerideki imtihan notlarının da bir yüzdesi olarak hesaplanır. Bu 9 ay sonrasında öğrenci bir yıl okula döner, o bittikten sonra tekrar 6 aylığına denize çıkar, 6 ay sonrası tekrar okula döner, bu sefer 4-5 ay okul süresi ve bu sürecin sonunda da imtihanlar yapılır ve sonuncunda da ehliyet alınır. Ehliyet alındıktan sonra ford officer yapılır, bir seferliktir bu. Süreç böyle yürür” açıklamasını yaptı.

 

“AKADEMİK BİLGİ SİZİ NE KAPTAN NE DE ÇARKÇIBAŞI YAPAR”

 

Esinduy, ülkemizdeki sıkıntının kaynağının ise denize çıkan gençlerin merdivenleri koşarak çıkmayı sevdikleri olduğunu belirtiyor. Kaptan Esinduy, “Çünkü denizcilerde ‘ne kadar çabuk kaptan veya çarkçıbaşı olursak iyi para kazanırız’ düşüncesi var. Zannediyoruz ki biz oraya ne kadar çabuk erişebilirsek o kadar iyi olacağız. Esasında bu tam tersi. Evet, akademik olarak belli süreçleri tamamladığınızda size bu hak veriliyor ama bu sizi kaptan yapmıyor. Akademik bilgi sizi ne kaptan ne çarkçıbaşı ne de ikinci kaptan yapabiliyor. Bu ancak tecrübeyle olur. Denizde çalışan insan sayısında sıkıntı olduğu için ve armatörler arasında da herhangi bir sistem ve birlik olmadığından, bugün siz denizciye iş vermiyorsanız başka biri verir. Dolayısıyla öyle bir duruma geliyorsunuz ki artık çok genç kaptanlar, çarkçıbaşılar gemilerde çalışmaya başlıyor. Altında çalışanlara herhangi bir tecrübe veremiyorlar ki kendileri de zaten o tecrübeye sahip değil. Yani bize Türk gemi adamının yurtdışında istihdamını artırmadan önce eğitim konusunun ele alınması gerektiğini düşünüyorum” konusuna dikkat çekti.

 

“BİZ EĞİTİMDE NEYİ HEDEFLİYORUZ?”

 

Özellikle eğitim noktasında adımlar atılması gerektiğine dikkat çeken Esinduy, “Sevgili Erkan Dereli açılış konuşmasında, önde olan denizci ülkeleri tek tek sıraladı. Kim bu ülkeler? Çin, Ukrayna, Endonezya, Hindistan, Rusya… Bunlar bir Batı ülkesi değil, yani yaşam standartlarının yüksek olduğu yerler değil bir kere. Bunlar, ülkelerinde pek fazla iş olanağı olmayan ülkeler.  Tabi Çin’i hariç tutalım, çünkü nüfusundan dolayı hem kendi filosuna yeterli denizcisi var hem de ihracata…  Yani ‘Biz eğitimde neyi hedefliyoruz?’ önce ona karar verelim. Kaliteli adam mı yetiştireceğiz yoksa sürüsüyle adam yetiştirip ihraç edip oradan mı para kazanacağız? Eğer kaliteyse tercih bu işi en layıkıyla yapan ülkelerden biri hiç kuşkusuz İngiltere. İngiltere’deki sistemin ülkemize nasıl uyarlanacağıyla ilgili bir çalışma yapılıp, bizim eğitim sistemimize nasıl adapte edebiliriz konusu üzerine eğilmeliyiz” dedi.

 

“ÖĞRENCİLER OFFSHORE MÜHENDİSLİĞİ EĞİTİMİNE YÖNLENDİRİLMELİ”

Pearl Naval’dan Mühendis G.Burak Alkoç ise “Öncelikle kendi içimizdeki gemi adamları problemini çözmemiz gerekiyor ki gemi adamlarımızı dışarıya ihraç edebilelim” açıklamasına dikkat çekiyor.  Üniversitelerin yeni nesil gemilere uygun modüllerde eğitim vermeleri gerektiğini belirten Alkoç, “Yeni nesil öğrencilerin algıları bizlerden çok daha farklı. Görsel eğitimi ön plana çıkartan eğitimlerle eğitimin tamamlanması gerekiyor. Dolayısıyla eğitim sisteminin bu noktada revize edilmesi gerektiğini düşünüyorum. İlk eğilmemiz gereken nokta özellikle zabitanları ihraç etmeyi düşünüyorsak, eğitim modelimizi revize etmeliyiz. Aynı zamanda ülkemizde ve yurtdışında genişleyen bir saha olan offshore sektöründe yine üniversitelerin müfredatlarının bunlara uygun olarak hazırlanmalı, son sınıftaki öğrenciler ve yüksek lisans yapan öğrencilerin offshore mühendisliği eğitimi üzerine yönlendirilmeleri gerektiğini düşünüyorum. İTÜ’de gemi inşaatı eğitiminde buna başlandı” ifadelerine yer verdi.

Özellikle Türk gemi adamlarının diğer yabancı bayraklara tanıtılmasının çok önemli olduğuna da vurgu yapan Alkoç, “Bugün bir Norveç bayrağı Türk gemi adamı hakkında hiçbir fikir sahibi değil.  Veya denklik noktasına baktığımız zaman birçok ülke bizim burada aldığımız eğitimi kabul etmiyor. Mesela kardeş ülke dediğimiz Kore ile herhangi bir tek taraflı veya ikili bir denklik anlaşmamız yok. Bu bahsettiğim spesifik projelere bu denklik ile kendi personelimizi, yabancı armatörlerin gemilerinde eğer istihdam etme şansı bulursak kısmi olarak bunu aşabileceğimize inanıyorum” dedi.

Haber: Çilem Kocamış

Editör: Haber Merkezi