Türkiye Liman İşletmeleri Derneği (TÜRKLİM) ve Koç Üniversitesi Denizcilik Forumu (KÜDENFOR) işbirliği ile “21. Yüzyılda Liman Teknolojileri” konulu çalıştay Rahmi Koç Müzesi'nde gerçekleşti. Çalıştayda, limanlarımızda kullanılan teknolojilerin geleceğinin tartışılması ve yeni üretilecek teknolojilerde millleşme fırsatlarının aranması konuları üzerinde duruldu.

 

LİMAN TEKNOLOJİLERİNDE NEREDEYİZ?”

Çalıştayın açılış konuşmasını gerçekleştiren Amiral Cem Gürdeniz, 4.sanayi devriminin denizciliği büyük ölçüde etkilediğine dikkat çekerek, bu değişimler sonucu akıllı limanlardan insansız limanlara kadar yenilikler ve gelişmelerle ilgili haberlerin gündemde yer aldığını belirtti. Gürdeniz, “Türkiyenin eşsiz coğrafyası türk limancılığına en büyük ödülü vermiştir” diyerek çalıştayda “Liman teknolojilerinde neredeyiz? Artık savaş teknolojisi inşa edip ihraç edebilen Türkiye neden limancılıkta da aynı başarıyı göstermesin? Deniz kuvvetleri ile sanayi işbirliği ve örneği, limancılık ve sanayi işbirliğine neden ışık tutmasın?” sorularına ışık tutulmasının yanı sıra görevlerinin burada herkesi bir araya getirip ilişkilerin kuvvetlendirilmesinin de önemli olduğuna vurgu yaptı.

 

ÜLKEMİZDE PEKÇOK LİMANIMIZDA ÇOK BÜYÜK YATIRIMLAR YAPILDI”

Cem Gürdeniz'den sonra kürsüye çıkan Özgür Soy(TÜRKLİM) ise, “Türkiyenin yaklaşık 400 milyar dolarlık bir dış ticareti var. Bunun yüzde 90'ı limanlardan, deniz ticaretinden geçiyor. Bu da demektir ki yaklaşık 350 milyarlık bir değer limanlardan çıkıyor. 400 milyon ton üzerinde yük limanlardan geçiyor. Buna milyonlarca araç ve yolcu da dahil. Limanların iyi işlemesi teknolojiyle uyumlu olması çok önemli. Türkiye'de limanların tekonolojiye ayak uydurması ve yeni yatırımların içinde yer alması sonucu ülkemize büyük gemiler de gelir. Ülkemizde pekçok limanımızda çok büyük yatırımlar yapıldı ve dünya standartları yakalandı” ifadelerine yer verdi.

 

TÜRK LİMANLARININ BUGÜNÜ

 

Çalıştayın ilk oturumunda “Türk Limanlarının Bugünü” konusu üzerinde duruldu. Hakan Eraydın'ın moderatörlüğünde gerçekleşen ilk oturumda konuşmacılardan Prof.Dr. Soner Esmer “Türk limanlarının yapısal özellikleri ve dünya limanları ile karşılatırması” konusunu, Dr. Ersel Zafer Oral “Sektörün darboğazları ve çözümleri”konusunu, TÜRKLİM'den İrfan Bilgin “İşgücü, eğitim, mevzuat” konusu, Kumport Genel Müdür Yardımcısı Jan Zhang ise “Deniz İpek Yolu'nun Türk limanları üzerindeki potansiyel etkisi” üzerine konuşmalarını gerçekleştirdi.

TÜRKİYE, LİMANLARINDA NİÇİN BU KADAR YABANCI TEKNOLOJİYE TESLİM OLMUŞ DURUMDA?”

 

Ülkemizin savunma sanayindeki başarısından ötürü neleri yapabileceğini gördüğünü belirten moderatör Hakan Eraydın, hatta bu başarıların silahlı insansız hava aracını üretebilme noktasına kadar ulaştığına dikkat çekti. Bunun gurur verici bir tablo olduğunu belirten Eraydın, “Bugün kendi arabasını kendi uçağını vs. üretmeyi konuşan Türkiye, limanlarında niçin bu kadar yabancı teknolojiye teslim olmuş durumda? Böyle bir tabloda bizim üreticiler arasına katılmamız mümkün mü değil mi? Emek verildiğinde üzerine gidildiğinde neleri başarılabileceğinin örneği var. Limacılıkta açıkçası sıfır noktasında değiliz.1980'li yıllardan itibaren TCDD'ye ait Türk limanlarında yerlileşme çabasına geçilmiş. Bazı işletmeler o zaman kendi vinçlerini üretmişler. Ancak yan sanayi yeterince geliştirilmediği, eksik kaldığı ve yeterince donatılmadığı için sadece bir çelik konstrüksiyon ve montaj aşamasında kalınmış. Bakın şu an 45-50 sene öncesini konuşuyoruz, keşke bu alanlar gelişebilseymiş. Çalıştayımızın temel amaçlarından bir şu, 'Biz bu konuda neredeyiz? Hangi imkan ve kabileyetlere sahibiz ve ne yapabiliriz? Neyi başarabiliriz?'le ilgili bir kıvılcım çarpmasını sağlamak. Birçok model birçok araştırma denenebilir ama mühim olan bugün burada bunun yapılabileceğiyle ilgili bir inanca ve düşünceye sahip olarak bu işe girişmektir. Ancak şundan emin olun Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları bu bilgi ve çalışkanlıkla, azimle arzu ettiği takdirde bunu da başaracaktır” şeklinde konuştu.

 

10 YILDA 60 ÜLKEDE 400 MİLYAR DOLAR GÜMRÜK VERGİSİ TAHSİLATI YAPILDI”

 

İlk oturumda konuşan Prof.Dr. Soner Esmer, "Türk limanlarınınım yapısal özellikleri ve dünya limanları ile karşılaştırm ası" konulu konuşmasını gerçekleştirdi. Prof.Dr.Esmer, konuşmasında korumacılık politikalarına ilişkin olarak, son 10 yılda 60 ülkede 7 bin korumacılık uygulamaları sonucunda 400 milyar dolar gümrük vergisi tahsilatı yapıldığını belirtti. Liman yazılımları konusunda da ülkemizin önemli bir yol kat ettiğine dikkat çeken Esmer, teknoloji noktasında sıkıntı yaşandığını ifade ederek, ulusal liman anlayışının güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı.

 

LİMAN TEKNOLOJİLERİNİ KENDİMİZ ÜRETMEMİZ LAZIM”

 

Özellikle kendi liman teknolojilerimizi kendimizin üretmesi gerektiğine dikkaç çeken Esmer, “Küresel gündeme baktığımızda bugün en çok konuşulan konu kriz. 2019 ve 2020'de beklenen bir kriz var. Gemilerin büyümesi limanların büyümesi üzerinde de ciddi bir baskı oluşturdu. Limanların hem teknoloji hem kapasitesi hem de alt yapısı üzerinde ciddi bir baskı var. Sadece limanda değil geri sahasında da bir stres yaratıyor. Büyük gemiler ancak belirli limanlara demirleyebiliyorlar. Dünya limanlarına baktığımızda bugün 5200 liman olduğunu görüyoruz. Sıralamadaki ilk 10 liman ise Çin'in. Liman teknolojileri üretmek uluslararası rekabet gücümüzü arttırır, ülkemizin startejik üstünlüğü artar, bağımsızlığımız güçlenir, paramız yurtdışına gitmez, ihracat yapar döviz kazanır, saygınlığımız artar. Sonuç olarak liman teknolojilerini kendimiz üretmemiz lazım” dedi.

 

ÇAĞ ATLAMAK İSTİYORSAK SORUNLARI ÇÖZMEYE BAŞLAMALIYIZ”

GEMİMO'nun yeni yönetimi belirlendi GEMİMO'nun yeni yönetimi belirlendi

“Sektörün darboğazları ve çözümleri”konusu üzerine sunumunu gerçekleştiren ve bir teknolojiyi geliştirmek için onun arkasında bir felsefenin olması gerektiğine vurgu yapan Dr. Ersel Zafer Oral (MARGEN Deniz ve Kara Araştırmaları Eğitim Danışmanlık Hizmetleri) ise, “Bir yatırımı yapmak için onun arkasında bir inancın olması gerekiyor. Bunun yatırımcı açısından da devlet açıısndan da ülkeye gelen yabancı yatırımcılar açısından da değerlendirmek lazım. Tam otomasyona geçmiş mikroçipler yapmayı, uluslararası komünikasyonlar, uydu sistemleri, verilerin ve konteynerlerin takibi çok yüksek teknoloji gerektiriyor ama bu teknolojinin arkasında bir de limanların çözülemeyen yıllardır dile getirdiğimiz sorunları var. Eğer çağ atlamak istiyorsak bazı şeyleri çözmeye başlamamız gerekiyor. Bir limancılık politikamızın olması gerekir. '2023'te 600 milyon tona çıkacağız, dünyanın en büyük 10 limanından biri olacağız gibi düşünceler hedeftir, politika değil. Ama milli yerli derseniz işte bu politikadır. Türk limancılığında milli ve yerli tamam ama milliyi nereye kadar oturtacaksınız? Bunun belirlenmesi lazım.

 

MEVZUAT GÖZDEN GEÇİRİLMELİ”

 

Dünyanın en eski limanları bizim limanlarımız. Bir limancılık politikamızın olması bunun gözden geçirilmesi istenen konulardan bir tanesi. Bir diğeri mevzuatın gözden geçirilmesi. Mevzuat ister istemez kurumsal yapıyı da etkiliyor. Bölgeye yeni bir liman yapacaksanız ya da limanın kapasitesini arttıracaksanız bölgedeki liman kapasitesinin yüzde 80'in üzerinde olması isteniyor. Fakat bu kapasitenin nasıl hespalanacağı henüz devlet trafından kesin olarak deklare edilmiş değil. Yüzde 80 kapasiteyi doldurma şartı var. O kapasitenin nasıl hesaplanacağı üzerine bizler en son TÜRKLİM raporunda bundan bahsetmiştik , bir kapasite hesaplama yöntemi geliştirdik ama henüz bu noktada netleşmiş bir konu yok. Limanın ticari faaliyetlerine müdahale edecek mevzuatların olmaması lazım. Bir diğeri ise mevzuatın uygulanmasıyla ilgili, yani iskelelerin daha büyük olmasıdır. Karadeniz'deki en önemli konteyner limanı veya iskelesi Sinop'tur. Bu, Sinopa hiçbir kruvaziyer gemisi gelemeyecektir demektir.

 

LİMAN GERİ SAHANIZI 50 YILLIK PROJEKSİYONA GÖRE PLANLAMANIZ LAZIM”

 

Limanlarımızın çoğu şehirlerin içerisinde kalmış durumda. Kamyon trafiğine kent konseyi sınırlama getiriyor. Dolayıısyla bunların bağlantı yollarının demiryollarının tamamlanması gerekiyor. Bu konuda da limancılarımızın talepleri var. Geri saha sorunlarımızın çözülmesi kentleşmeyle ilgili bir sorun. Bir liman yapılıyorsa limanın çevresi limanın genişlemesine olanak tanıyacak şekilde bırakılması lazım. Çünkü bir liman 50 yıllık bir projeksiyonla yapılıyor. 50 yıllık projeksiyonlara göre geri sahanızı planlamanız lazım. Eğer bunu yapmazsanız şehrin değişik yerlerinde değişik lojistik merkez lojistik köy diye tabir edilen yükü dağıttığınız yerler ortaya çıkıyor. Kısacası limanlarımızın geri saha sorunlarıın çözülmesi gerekiyor” açıklamasını yaptı.

 

İŞGÜCÜ, EĞİTİM, MEVZUAT”

“İşgücü, eğitim, mevzuat” konusu üzerinde duran İrfan Bilgin (TÜRKLİM), “Limanlarda işgücü ve eğitimin geleceğini açıklamak için öncelikle geçmişe bakmak gerekiyor. Devlet limancılığının ağırlıklı olduğu yıllardan 1998 yılında kapanana kadar 4 binin üzerinde mezun veren TCDD Meslek Lisesi liman işletmeciliği, liman mevzuatı dersleri ve liman yönetimi ile zorunlu liman stajları konusunda önemli bir rol oynamış, ancak günümüzde TCDD limanlarının özelleştirilmesiyle birlikte söz konusu eğitimler işlevini tamamlamıştır” diyerek farklı bölgelerde farklı marka ve yapıdaki yük elleçleme ekipmanlarıyla çalışan limanlarımızda özellikle operasyon sahalarımızda görev yapan personele yönelik belli bir standartın oluşturulması gerektiğine dikkat çekti. Bilgin, “Bu ihtiyaca yönelik 2008 yılında TÜRKLİM olarak çalışmaya başladık ve Kariyerport adını verdiğimiz bir proje geliştirdik. Projeyi üç safhaya ayırmak mümkün. Birinci safha ulusal meslek standartları ve ulusal meslek yeterliliklerinin geliştirilmesi ve o dönemde çıkan Avrupa Birliği hibe projesi. İkinci olarak sınav ve belgelendirme merkezinin kurulması, üçüncü olarak da eğitim merkezinin kurulmasıdır. Liman kendi içinde farklı bilgi ve beceri gerektiren çok sayıda iş gücünü kapsadığını hepimiz biliyoruz” dedi.

 

2010'DA DÜNYA DENİZ TİCARETİ 11.6 MİLYON TONA ULAŞTI”

 

2010 yılında dünya deniz ticaretinin 11.6 milyon tona ulaştığını, etkin bir kargo gemi ve insan yönetimi olmadan bu kadar büyük mal ve insan hareketinin ve zamanında teslim edilme koşuluyla yürütülmesinin mümkün olmadığını dile getiren Bilgin, “Böyle bir tedarik zincirinin parçası olan insanlar, liman operasyonları için son yıllarda kapasite artışlarına paralel olarak geçmişte olmadığı kadar büyük bir ivme ile yatırım yapmaktadırlar” dedi.

 

Türklim Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Özgür Soy’un moderatörlüğünde başlayan ikinci panelde ise “Limanların teknolojik geleceği ve fırsatları’’ başlığı altında dört sunuma yer verildi. Dokuz Eylül Üniversitesinden Doç. Dr. Çimen Karataş Çetin tarafından limanlara uygulanan güncel bir anketin sonuçları paylaşılarak kullanılan teknolojilerin yerlilik durumu özetlendi. Panelin devamında İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Özgül Keleş ‘’İnovasyon Kültürü Yönetimi’’, Marport Bilgi Sistemleri Müdürü Ali Yıldız, ‘’Endüstri 4.0 Bağlamında Limancılıkta Geleceğin Teknolojileri’’ ve Yıldırım Holding Genel Müdürü Ömer Artuk ‘’Liman Teknolojilerinde İyi Uygulama Örnekleri’’ başlıkları altında limanlarda teknoloji ve inovasyona ilişkin görüşlerini paylaştı.

 

 

LİMANCILIKTA TEKNOLOJİK GELİŞİM VE İNOVASYON”


“Limancılıkta Teknolojik Gelişim ve İnovasyon” başlığı altında yapılan üçüncü panel, dört ayrı sunum ile devam etti. Sunumlarda KÜDENFOR Danışma Kurulu Üyesi Mustafa Özbey ve C4I Genel Müdürü Kubilay Tok, Deniz Kuvvetlerinin MİLGEM ve GENESİS projelerinde ARGE yönetim süreçlerini özetleyerek, liman yöneticileri ile bu projelerde başarıya götüren sistem yaklaşımına ilişkin görüşlerini paylaştılar. Son iki sunumda ise Dokuz Eylül Üniversitesi’nden Prof. Dr. Okan Tuna ve Prof. Dr. Ömür Yaşar Saatçioğlu “Yerlileştirme Amaçlı Teknoloji Transferi-Kavramlar ile Uygulamalar- ve Tedarik Zinciri 4.0” sunumları ile limanlarımızın geleceğine ışık tutacak bilgilendirmelerde bulundu.

 

İKİ ŞEYİ ELDE ETMEDEN ASLA DÖNME”


“MİLGEM'e nasıl gelindiği MİLGEM'i bilmek için çok önemli bir konudur” diyen KÜDENFOR Danışma Kurulu Üyesi Mustafa Özbey, “Atatürk, Lozan'a gitmeden önce İsmet İnönü'ye bir görev veririr. İki şeyi elde etmeden asla dönme der. Bunlardan biri tam bağımsılıktan taviz verme, ikincisi de kapütilasyon boyutundaki her türlü boyunduruğu Türkiye'nin üzerinde ara. Şimdi bu çok önemli bir dik durmadadır. Çünkü sıfırla herşeye başlayan bir Cumhuriyette tam bağımsızlığa sahip olma üzerinden bir talimat var. Ancak geçen zaman içerisinde tam bağımsızıktan taviz verildiği için bugün bunun bedelini ödüyoruz. Ben de bunun altını çizmek isterim. 1992 yılında bana bir gemi yapalım direktifi verildiğinde, bu direktif hazırlık içinde olan bir bahriyede verilmişti. Bu direktif sonrasında iki konu tartışıldı, 'Korvet üzerinden mi ilerleyelim, yoksa bir fırkateyn mi yapalım?' diye... Çok doğru bir karar olarak korvet üzerinden ilerlenmesine karar verildi. Ve MİLGEM adı verdiğimiz proje böylece başladı” dedi.


 

GENESİS'İN ÖYKÜSÜNÜN ARDINDA ÖNEMLİ BİR FELSEFE VE FİLOZOF VARDI”

Kubilay Tok ise,1974 yılında kurulan Deniz Kuvvetleri Komutanlığı argesini ekibimle beraber 2.0'dan 3.0'a taşımak için uğraştım. Yaklaşık bir 10 yıllık arge sürecini geçiren GENESİS'in yerlileştirilme öyküsü de umarım sizler için de fayda sağlar. GENESİS'in öyküsünün ardında da önemli bir felsefe ve filozof vardı. O filozof sayesinde ülkemiz GENESİS'i kazandı. Oramiral Özden Örnek'i saygıyla anıyorum. Kendisi aramızdan bu yıl ayrıldı. Bizim felsefemizin temelinde misyon, kritik bir sistem olan GENESİS'i yerli olanaklar ile geliştirmek ve bu sayede ambargolardan ülkemizi korumaktır. Keza GENESİS gibi milli güvenlik ve beka özelliği taşıyan savaş yönetim sistemlerinin milli olanaklarla geliştirilmesi, kaynak tasarrufu gibi konular bizim felsefemizi ve stratejimizi oluşturmaktaydı.GENESİS, gemi entegre savaş idare sistemi, savaş yönetim sistemi olarak adlandırılır. Bir harp gemisinin harbi icra edebilmesini sğalayan beynidir. GENESİS, elektromanyetik, kızılötesi, akustik, aktif ve her türlü sensör ile harekat alanını gözetler, dinler ve tarar” açıklamasına yer verdi.

“Yerlileştirme amaçlı teknoloji transferi kavramlar ve uygulamalar” sunumunu gerçekleştiren Prof. Dr. Okan Tuna(DEU) iseSanattan mühendisliğe birçok farklı alanda teknoloji transeri yapmaya çalışıyoruz. Türkiye son yıllarda şahane teşviklerle karşı karşıya kaldı” dedi.

 

LİMANDA ENDÜSTRİ 4.0 UYGULAMASI OLMALI”

Bir liman içinde veya işletmede endüstri 4.0'a geçmenin yetmediğine dikkat çeken Prof.Dr. Ömür Yaşar Saatçioğlu, “Endüstri 4.0'ın işletmenizde başarılı olabilmesi için mutlaka tedarik zinciri içinde bir endüstri 4.0 uygulamasının gerçekleşmesi gerekiyor. Tedarik zincirinde olan en önemli aktörlerden birisi de limanda bir endüstri 4.0 uygulamasının olması gerekiyor. Ülke bazında da Türkiye 4.0 uygulamasının da mutlaka olmalı. Bunun yanında limanların daha verimli daha efektif olması için endüstri 4.0'a geçmesi gerekiyorken aynı zamanda içinde bulunduğu tedarik zincirinin yapısını bozmaması, onu daha etkin hale getirmesi için 4.0 uygulaması şart. Yani hem iç hem de dış koşullar limanların endüstri 4.0 uygulamalarını limanları için zorunlu hale getiriyor” ifadelerine yer verdi.


 

 

Editör: Haber Merkezi