Bahsetmek istediğimiz esasen tam da bu. Sınırları, dünya sınırlarının çizdiği bu yolu da uzun uzun konuşuyoruz. Konuşmalıyız da ne de olsa öyle bir kepçe imal ediyorlar ki Almanya'dan Danimarka'ya, Rusya'dan Çin'e kadar dünyanın 60 ülkesine ihraç ediliyor. 4 çeşit kepçenin Endüstriyel Tasarım Tesciline, 12 adette patente sahipler. Kısaca sadece Türkiye'de değil dünyada kepçe onlardan soruluyor… Faaliyetlerini Çayırova'da 9 bin metrekarelik fabrikasında sürdüren Güven Kepçe, her çeşit yükleme ve boşaltma ürünleri ve kepçeler imal ediyor ve Çin, Japonya, Singapur, Yunanistan (özellikle armatörler) İspanya, Almanya, Danimarka, Romanya, Bulgaristan, Rusya, Orta Doğu ülkeleri gibi 60'ın üzerinde ülkeye bu ürünleri ihraç ediyor. Firmanın bünyesinde tasarladığı 4 çeşit kepçenin ˮEndüstriyel Tasarım Tescil Belgesiˮ bulunuyor. Ayrıca tescilli 12 adet de çeşitli alanlarda patent belgesi mevcut. Güven Kepçe Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Emin Demir, 1984 yılında amcası ile beraber kurdukları şirketten iki yıl sonra ayrıldıklarını ve kendisinin yola devam ettiğini ve yanına iki kardeşi Mustafa ve Murat'ın katıldığını ve o şekilde bu günlere beraber geldiklerini söyleyerek, 'O zaman kum kepçesi imalatıyla başladık. Hem de gemi tamiratları yapıyorduk. Ayrılıktan sonra değişik ne yapabiliriz onu düşünüyorduk.

1990 yılıydı, büyük bir firma geldi bana lastiksiz çalışan bir ürün istedi. Yurt dışına vereceğiz dedi. Çok ilkel bir sistemdi bizim o dönem yaptıklarımız, lastik ile bağlanan bir sistem. Ben araştırmaya başladım. Yokluklar, sıkıntılar çok fazlaydı. Sonra lastiksiz bir ürün ürettik. Kumcular bu ürünü kullanmaya başladı. Çok fazla rağbet gördü. Bu üründen brokerler aracılığıyla yurtdışı da dahil önemli rakamlarda satış yaptık. Ülkenin böyle bir şeye ihtiyacı olduğunu htik. Armatörlerin talepleri de bizi yönlendirdi. Böylece bu konuda başarıyı yakalamış olduk' şeklinde konuştu. 'Kömür ithalatı bizimle arttı' Mehmet Emin Demir, '1992 yılı civarlarıydı. Türkiye'ye yurt dışından kömür geliyordu. Er madencilikten Şeref Bey vardı. Bana dedi ki; 40 bin tonluk gemiler 25 günde boşaltılıyor. Mevcut ilkel kepçeler tek alışta 500 – 700kg alıyordu ancak. Bu süreyi kısaltmak için ne yapabiliriz? Ben de dedim ki, ben bu ürünü yaparım ama sermayem yok. Orada bir müteahhit vardı, bana iki aylık bir çek verdi.

Ürün çalışmazsa ödemem dedi. Tamam dedim. Ahtapot kömür kepçesi yaptık. Bu ürünü çok zor şartlar altında yaptık. O zamanlar bilgisayar yoktu. Yapacağımız kepçenin planlarını betona tebeşirle çizip kağıtla kalıplarını çıkarıp o şekilde üretime geçtik. Tek seferde 7 ton aldı, resmen bir devrim oldu. Bir gemiye 4 tane yaptık, 25 günlük limanda tahliye süresi süre 5 güne indi. Türkiye'deki ithal kömürün ve ticaretin hızlanmasının sebebi 1990 başlarındaki o üründür. Bu ürün çok rağbet görünce piyasa hızlandı' ifadelerini kullandı. 1997 yılında bir ürün daha yaptıklarını anlatan Demir, 'O ürünle iki seneden fazla uğraştık. Havada mekanik açmalı bir sistemle çalışıyordu. Hep yenilik peşindeydik. Yaptıkça hem ülkemize hem kendimize katma değer yarattığımızı gördük. Yurt dışına sorduğumuz zaman bu ürünün benzerlerinin 80 bin Eurolarda olduğunu gördük.

Bu ürün genelde tahıl yükleme boşaltmada kullanılıyordu. Elle ip çekerek açılıyordu kepçe. Uzaktan kontrollü kepçe çalışmaları Daha sonra akü ile çalışan uzaktan kumanda kontrollü bir kepçe yapmamız gerek dedik. Tam 3 buçuk sene uğraştık. Yine Maltepe'deki 40 metrekarelik dükkanda zemini süpürdük, betona çizdik kalıplarını çıkardık. Biz bunu yaparken müşterimiz Osman Türeyyen geldi. Ne yaptığımızı sordu. Burası olmaz dedi. Yeriniz dar. Büyük bir yere gitmeniz lazım dedi. Para yok dedim. Ben sana yardım ederim dedi. Yıl 2000, krizin etkili olduğu dönemler. 300 metrekare bir dükkan bulduk. Dükkandan içeri girdik, dedim ne kadar büyük, Osman Bey dedi ki burası da sana ufak gelecek yakında. Taşındık oraya ama sipariş yok. Broker arkadaşlar vardı. Onlara bu kepçeyi yurtdışına satın dedim. Bunlar 6 tane sipariş aldılar. Tek forkliftle, vinç olmadan gece gündüz o kepçeyi yaptık. Oradan biraz para kazandık, vinçleri yaptırdık. Aradan 4 ay geçti yer ufak gelmeye başladı. Uzaktan kumandalı kepçe için 3 buçuk sene uğraştık. 3 tane kepçe yaptık bir firmaya, Batı Afrika'ya gönderdik. Alan firma şart koştu başında kalacaksınız diye. Kardeşim Mustafa 17 gün kepçenin başında kaldı. Arızalanınca tamir etti. Sonra firma ben zarar ettim dedi bu arızalardan, 38 bin TL paramı kesti. Ben kızdım ama müşterimiz 'bu seni kamçılar, sakın yılma, devam et' dedi. O devirde para sıkıntısı çok vardı. Yıl 2003. 'Bu ürün Türk malı ben almam bunu' Bir gün bir Yunan müşteri geldi mekanik kepçe arıyor.

4 tane uzaktan kumandalı kepçe vardı, bunları al dedim. Baktı, almam dedi. Niye almıyorsun diye sorunca, çalışmaz Türk malı dedi. Dedim bu mekanik olanı niye alıyorsun bu da Türk malı? Bunu ben sordum. Referansları iyi o yüzden alıyorum dedi. Dedim ki 4 tane kepçe var burada. Aslında 50 bin ama 40'den vereceğim sana. Para da istemiyorum. Al bunları çalışmıyorsa denize at. Aldı gitti. Biz kepçeyi unuttuk. Çalışmadı galiba dedik. 6 ay sonra paramızı gönderdi. Dedi ki Yunanistan'da her yere beni söyleyebilirsiniz referans olarak. Hem ucuz hem Alman malından daha kaliteli. Kaliteyi hep ön planda tuttuk. Sürekli geliştirdik ürünlerimizi, sürekli iyileştirmeler uyguladık, sağ olsun müşterilerimiz bize bu konuda tavsiyeleri ile çok destek oldular. Arızayı sıfıra yakına indirdik. Tüm ürünlerimizde çalışma prensibimiz bu şekildedir, basit, arızasız, kaliteli, güvenilir. Daima gelişim ve kullanıcı dostu ürünlerle hizmet veriyoruz' dedi. İkinci kuşak da işin başında Bu kadar kaliteli ve kullanıcı dostu ürününü Türkiye ve dünya pazarlarına sunan ekibin başında yer alan Güven Kepçe Satış ve İhracat Müdürü Engin Demir de sektöre sundukları ürün ve hizmet kalitesinin yanı sıra, markanın dünyadaki yerinden de bahsetti.

Engin Demir, 'Piyasada var olan kepçe üreticileri yoğunlukla Almanya, Hollanda ve Japonya'dan idi. Yüksek ürün fiyatları ve yedek parça fiyatları ile piyasadaki müşteriler alternatif arayış içindeydi. Firmamızın yurt dışı piyasasına açılırken müşterilerin arayışına uygun olarak ve piyasada söz sahibi olabilmek adına 'kalite – güvenilir ürün – uygun fiyat – düşük bakım maliyeti' ilkelerini benimsedik, bundan da kesinlikle ödün vermedik. Yurtdışında bazı müşterilere başarılı satışlarımızdan sonra ürünlerimizi limanlarda ve gemilerde gören başka firmalar da çeşitli taleplerde bulundular. Referans listemiz genişledi ve doğal olarak genişledikçe firmamızın güvenilirliği daha da arttı. Yani 'en iyi reklamı ürünün kendisi yapar' sözü burada gerçekleşmiş oldu. Ayrıca müşteri ve Pazar araştırmalarımız, uluslararası denizcilik fuarlarına katılımlarımız, yerinde ve hızlı servis verebilmemiz, ürünlerimizin sorunsuz çalışması ile müşteri portföyümüz gün geçtikçe genişledi ve bu günlere geldik' şeklinde konuştu.Üretimin yüzde 95'i ihracata Yılda ortalama 400 adet kepçe imal ettikleri ve bunların yüzde 95'ini ihraç ettiklerini açıklayan Demir, ihracatlarının yüzde 65'inin Çin'e gittiğini söyledi. Demir, 'Bildiğiniz üzere handysize supramax, ultramax gemilerin tamamına yakını Çin ve Japonya'da inşa edilmekte. Bundan dolayı Çin'e ihracatlar yoğunlaşıyor. Bir Türk firması olarak, neredeyse her şeyin ve özellikle bu sektörün dünya çapında çok güçlü bir ülkesi olan Çin'den ithal edildiği bir dünyada kendilerinin Çin'e ihracat yapmasını değerlendiren Demir, 'Müşterilerin inşa ettirdiği gemiler Çin veya Japonya'da bulunuyor. Bu gemilere kepçe şart. Armatörün alacağı kepçede ve vinçte 'en ucuz ürün' gibi bir önceliği yoktur. Bunun sebebi ise 'en ucuz ürünü' aldığı vakit kepçelerin ilk tahliyesinde dahi çalışmaması , arıza yapması demek, her seferinde yaklaşık 30 bin dolar dışarıdan kepçe kirası ve günlük gecikmeye 10 bin dolar cebinden para ödemesi anlamına geliyor. Yani kepçelerin tek dahi sefer çalışmaması demek ürünü ilk satın alırken ettiği tasarruftan fazla cebinden para ödemesi demek. Çektiği sıkıntı, stres de cabası.

Ayrıca bu tek seferlik maliyet, daha sonraki seferlerde ise bu maliyet artarak devam edecek. Dolayısıyla müşterinin aradığı üründe öncelikler 'güvenilir, kaliteli ürün, makul fiyat'. Biz de öncelikleri sağlayabildiğimiz için Çin'in en ucuz fiyatı vermesi müşteriyi ikna edememekte, cezbetmemekte. Ayrıca Çin firmaları yurtdışına servis verememekte, satış sonrası hizmetleri yok denecek kadar az, iletişim problemi hat safhada' şeklinde konuştu. 'Krizden dolayı fiyatları düşürdük' Dünyada yaşanan ekonomik durgunluk en çok denizcilik sektörünü etkilemiş durumda.

Güven Kepçe de denizcilere yönelik hizmet veren bir firma olarak bu durumdan nasıl etkilendiği ve zorlukları bertaraf etmek için nasıl çözümler sunduğu konusunda da bilgiler veren Demir, 'Öncelikle biz de fiyatlarımız iyi seviyelerde olmasına rağmen fiyatlarımızı tekrardan aşağı çektik. Sektör sıkıntıdayken herkesin taşın altına elini sokması gerekli. Ayrıca bizler yüzde 95 ihracat oranı ile ülkemize dışarıdan döviz getirmekte ve bunu iç piyasaya tedarikçilerimize yapmış olduğumuz ödemelerimiz ile piyasaya capcanlı para , taze kan sunmaktayız.

Bu para yurtiçinde döngüde olan para değil, dışarıdan gelen ve hiç olmayan paradır. Bu da bize ayrı bir haz ve memnuniyet vermekte. Sonuçta ülkemize bu şekilde bizim de ekonomik katkımız olmakta' ifadesini kullandı. Türkiye'deki limanlarda kullanılan ekipmanları konusunda da görüşlerini belirten Engin Demir, 'Limanlarımız eskisine oranla ciddi ekipmanlar, vinçler ile sistemlerini modernize ettiler. Kuru yük sektöründe özellikle Liebherr, Gottwald mobil liman vinçleri popüler durumda. Bunların ucuna takılan kepçelerden imal etmekteyiz. Kullanan müşterilerimiz çok çok memnunlar. Fiyatlarımız Avrupa'ya göre gayet makul, yedek parça, destek istedikleri vakit hazır ve ayaklarının dibinde, ülkemizde. On kişiden oluşan, çok iyi derecede İngilizce bilen servis ekibimiz var. Servis ekibimizde teknisyenlerimiz de Amerika vizesi dahil önemli ülkelerin vizesi hazır bulunmakta. Özellikle müşterilerimize maliyet düşürmeleri amacı ile sökülü şekil nakliye, yerinde montaj, eğitim hizmeti sunmaktayız. Çin'e ve Japonya'ya yapılan ihracatın çoğu bu şekilde gönderilmekte. Montaj, test, mürettebata eğitim aynı anda gerçekleşmekte. Bu da müşteri memnuniyetini arttırmaktadır. Tasarladığımız ürünler basit yapılı, arızası neredeyse olmayan ürünler. Herhangi bir arıza halinde (ağır hasar, vurma, çarpma vs. hariç) mürettebat kullanma kılavuzundan bakarak problemi dakikalar içinde tespit edebilmekte ve kendileri onarabilmektedir. Sonuç olarak gemiler dünyanın dört bir yanında gezmekte, mürettebatın kendi problemini çözebilmesi en yakın servis istasyonundan her zaman daha hızlıdır.

Bildiğiniz üzere yük tahliyesinde her dakika para demektir' dedi. 2016 yılını değerlendiren ve 2017 yılından hem kendileri açısından hem de denizcilik camiası açısından beklentilerini dile getiren Demir, '2016 yılı bildiğiniz üzere Ocak-Mayıs sonu arasında gemi kiralarında inanılmaz düşüşlerin olduğu bir dönemdi. Günlük masrafı (running cost) 5.500 – 6.000 dolar olan gemiler 1.500 – 2.500 dolar civarına ancak kiraya verildi. Bu da armatörün gemi başına yaklaşık ayda 100 bin dolar cebinden para vermesi anlamına geliyor. Bu piyasada gemi fiyatları da dibe vurdu, ellerindeki değer eridi. Dolayısıyla müşterilerimiz inanılmaz kötü bir dönemden geçtiler. Bugün satış, 2016 ihracat rakamlarımıza baktığımız vakit çok iyi rakamlarda olduğumuzu görüyoruz. Sonuç olarak dünya ticareti devam ediyor, gemiler, limanlar düşük kiralarla da olsa çalışıyor. Bu da demek oluyor ki işini iyi yapan kişi/firma her zaman tercih edilen, aranılıp bulunan firma oluyor ve iş bakımından sıkıntı yaşamıyor' şeklinde konuştu.

İBRAHİM KOCAMIŞ - 7DENİZ

Editör: TE Bilisim