Yaratıcılık; en sıkıntılı, üzüntülü, mutlu veya heyecanlı yani duyguların yoğun olarak yaşandığı anlarda gösterir kendini, dışa vurur iç dünyada yaşanan karmaşayı, kaosu, aşkı, sevgiyi… Dile gelemeyenler tüm yönleriyle yansır tuvale… Duygular, doğanın bin bir renkleriyle somutlaşır, can bulur fırça darbeleriyle yaratıcı ellerde… Ressamlar, ruhlarının derinliklerine işleyen her bir duyguyu veya görsel öğeyi (doğayı) farklı şekilde yorumlayarak yansıtır tablolarına. Bir tabloda ressamın bilgi birikimini, içinden geçen güzellikleri, heyecanını, üzüntüsünü kısacası kendisini görürüz aslında. İşte öyle ressamlardan birisi Ayşen Can… Aynı zamanda bir anne… Düşünün ki kızının en ihtiyaç duyduğu anında yanında ve bu anlarda yaşadıklarını ise tuvale yansıtmış. Ortaya ise ‘Zevk-i Rengi Aşk’ çıkmış. Resimlerinde genellikle hayatından kesitlere yer veren Ayşen Can, bu kez farklı bir tema ile çalışmalarını sergiliyor. ‘Zevk-i Rengi Aşk’ adını verdiği ikinci kişisel sergisinde, şu an üniversitede öğrenim gören kızının hastalığı, ameliyat ve iyileşme sürecini doğanın farklı güzelliklerini kullanarak tablolarına yansıtmış. 19 Aralık’ta serginin The Green Park Hotel’deki açılışında bir araya geliyoruz Ayşen Can’la. Kısa bir sohbetin ardından şu konuşmalar kalıyor akılda... -Ayşen Hanım, kariyerinizin ikinci kişisel sergisi ‘Zevk-i Rengi Aşk’ ile sanatseverlerle buluştunuz. ‘Zevk-i Rengi Aşk’ nasıl hayat buldu?   Kızımın geçirdiği bir rahatsızlık sonucu yaklaşık son bir yılı evde geçirdik. Zor bir ameliyat sonrasında bizi bekleyen bir iyileşme süreci vardı. Bu süreçte kızımla ilgilenirken yaşadıklarımı tuvale yansıttım. Bazen umut dolu, bazen karamsar anlarımı resimlerde görmek mümkün. Bu süreçte doğanın renkleri bana güç verdi. Öyle anlar olurdu ki gece yataktan kalkar gün ağarana kadar resim yapardım. Sabahladığım çok günler oldu. Resim yapmayı, renklerle oynamayı, doğayı çok seviyorum. Doğa sevgimi yine doğanın renklerinden ilham alarak resimlerime yansıttım. Bu resimleri yaparken sergi açmak gibi bir niyetim yoktu. Sadece yaşadıklarımı tuvale yansıttım. -Neden Zevk-i Rengi Aşk? Yaptığımız her işte bir zevk vardır. Hayatımız ise renklerle dolu. Aşk ise bunların ortasında hayata umutla bağlanmamızı, her yeni güne umutla başlamamızı sağlayan duygudur. Buna ister doğa aşkı, ister iş aşkı, ister çocuk aşkı deyin… Fark etmez... Yeter ki o aşkı içinizde yaşatın. Ben de resimlerimi bu aşkla yapıyorum. Dolayısıyla işimizi yaparken duyduğumuz aşkın yanı sıra onun bize verdiği zevki de tadıyoruz. Bende bunun yansıması ise ‘Zevk-i Rengi Aşk’ ile ortaya çıktı. -İlk kişisel serginiz gemi ve denizleri konu alan ‘Denizin Gezgin Kızları’ adlı sergiydi. Gemilerden sonra çiçekleri resmettiniz tablolarınızda. Bu duygu geçişini nasıl yorumluyorsunuz? Uzun yıllar kaptanlık yapan eşim Mustafa Can’ın işinden dolayı hayatımın önemli bir kısmını açık denizlerde geçirdim. Dolayısıyla bir önceki sergimde bunun yansımaları ortaya çıktı. Ancak ben hep doğayı yani karanın güzelliklerini resmetmeyi daha çok sevmişimdir. Çünkü doğa içinde birçok rengi barındırıyor, renklerle daha fazla oynama imkanı sunuyor. Diğer yandan çiçekleri de çok severim. Baharın gelişi çiçeklerde hayat bulur.  Doğanın tüm o coşkulu renklerini çiçeklerde görebiliyoruz. Renk karnavalı misali. Gemi resimlerinden sonra renklerle oynamak daha fazla heyecan verdi. Çünkü daha özgürce daha içimden geldiği gibi çalışabildim. -Bu serginin diğer bir önemi ise elde edilen gelirin İTÜ (İstanbul Teknik Üniversitesi) Denizcilik Fakültesi Vakfı’na bağışlanacak olması… Kızımın üniversiteye hazırlandığı dönemde rahatsızlanması beni böyle bir karar almaya itti. Bu resimlerle gençlere bir faydam dokunsun istedim. Dolayısıyla hayatımda önemli bir yer tutan denizcilik için kullanma kararı aldım. Sergiden elde edilecek gelirle gençlerin yarınlarına ışık tutabilmek beni çok mutlu ediyor. -Peki ilk gün için sergiye olan ilgiyi nasıl görüyorsunuz? Sergiye olan ilgi oldukça yoğundu. Katılım yüksekti. Tabloların çoğu sahiplerini buldu. Bundan dolayı çok mutluyum. -Son olarak, yeni yıl yaklaşıyor, 2016 için mesajınızı duymak isteriz. Herkese mutlu, huzurlu, sağlıklı, sanat dolu bir yıl diliyorum. 2016 hepimiz için bol renkli, zevkli ve aşk dolu olsun. Röportaj: Çilem KOCAMIŞ *********** Ressam Ayşen Can Kimdir? Çankırı doğumlu. Kaptan olan eşi ile altı yılını açık denizlerde geçirip otuzdan fazla ülkeye giden, büyük gemilerde çocuklarını büyüten Ayşen Can seyahatleri sırasında resim yapmamış ama gördüklerini, yaşadıklarını beynine kazımış. Çok güçlü görsel hafızaya sahip olan ressam, detaycı ve titiz kişiliği ile hiçbir ayrıntıyı kaçırmamış, zamanı gelip resme başladığında hocası Günay İlhan’ın desteğiyle hepsini tek tek tuvallerine aktarmayı başarmış, belki de Türkiye’de bu kadar ayrıntılı çalışma yapan tek ressam. Denize olan tutkusunu o kadar başarılı bir şekilde resmediyor ki, izleyici onun sevgisini ve coşkusunu aynen hissediyor ve izlediği resimle iletişime geçebiliyor. Ayşen Can’ın resimleri aynı zamanda arka planda resmettiği peyzajlar nedeniyle zaman dilimi olarak arşiv niteliği kazanıyor. Gerçekçi ifade ve bu ifadeyi güçlendirmede kullandığı ışık – gölge ile boyut kazandırdığı tablolarında hantal görünümlü büyük gemilere zarafet kazandırıyor. Ayşen Can, günümüz resim sanatının yaşadığı bu çelişkili dönemde yapılanlara aldırmayıp moda olan yerine, kaygısız, doğal, içinden geldiği gibi yaptığı resimleriyle görsel kaliteyi yakalıyor. Sanatseverlere Not: Ayşen Can’ın ‘Zevk-i Rengi Aşk’ adlı Resim Sergisi, 19-29 Aralık 2015 tarihleri arasında The Green Park Pendik Hotel’de ziyarete açık olacaktır. 7DENİZ
Editör: TE Bilisim