Lojistik Sektöründe Alternatif Yöntem: İntermodal Taşımacılık İntermodal taşımacılık, denizyolu, demiryolu, havayolu, karayolu taşıma türlerinin birbirine entegre edilebildiği bir sistemdir. Dünya üzerinde uluslararası ticaret her geçen gün gelişiyor. Küresel pazarlardaki yoğun rekabet ortamında, işletmelerin kar marjlarını arttırabilmek için ticari faaliyetlerinde değişiklikler yaptığını görüyoruz. Toplam maliyetlerin düşürülmesi ve zaman faktörü açısından günümüzde, üreticiler tarafından lojistik hizmetlerin önemi daha iyi anlaşılıyor. Bu doğrultuda üreticilerin talepleri, lojistik işletmelerinin operasyonlarına da etki ediyor. Lojistik işletmelerinin müşterilerine rekabet avantajı oluşturacak bir taşıma fiyatı sunabilmesi için finansal durumlarını analiz etmeleri ve maliyetlerini kontrol altında tutmaları gerekir. Taşıma maliyetlerinin düşürülmesi ile birlikte çevreye verilen zararın azaltılması için tüm taşıma türlerinin üstün yönlerinden yararlanarak birden fazla taşıma türünü bir araya getiren intermodal taşıma sistemi önem kazanıyor.  İntermodal taşımacılık, denizyolu, demiryolu, havayolu, karayolu taşıma türlerinin birbirine entegre edilebildiği bir sistemdir. Dolayısıyla hız, güvenlik ve maliyet optimizasyonu sağlanarak bu taşımacılık gerçekleştirilir. Türkiye, pek çok açıdan önemli bir potansiyele sahip ve halihazırda intermodal taşımacılığın geliştirilmesine yönelik bir çok proje yürütülmekte. Türkiye’de Yolcuların Yüzde 96’sı ve Ticari Malların Yüzde 92’si Karayolu ile Taşınıyor Türkiye’de yolcuların yüzde 96’sı ve ticari malların yüzde 92’si karayolu ile taşınıyor. Karayolu ulaştırmasına olan bu bağımlılık sonucu ulaştırma sisteminde bir takım sorunlar ortaya çıkmakta. Trafik sıkışıklığı, çevresel olumsuzluklar, sınır geçişlerinde yaşanan sorunlar, karayolu vergilendirmesi, karayolu trafiğindeki kısıtlamalar, ruhsat yetersizlikleri ve gümrük kısıtlamaları bunlardan sadece birkaçı.  Bu sorunların üstesinden gelebilmek ve daha sürdürebilir bir ulaştırma sistemi oluşturabilmek için Türkiye, rekabetçi karayolu taşıma sisteminin avantajlarından da yararlanan ve hızla sonuç veren intermodal taşımacılık çözümlerini geliştirmelidir. Uluslararası karayolu taşıma operatörleri şimdiden karayolu, deniz ve Ro-Ro taşımacılığını birleştiren yaratıcı çözümler uygulayarak, uluslararası koşullara kendilerini adapte ettiler. Güçlü bir özel nakliye sektörüne sahip olan denizyolu ulaştırması Türkiye’deki en liberal sektörlerden biridir. Tüm büyük limanlara demiryolları ile erişilebilirken, bu limanlar yaklaşık olarak yılda 46 milyon ton toplam hammadde ve 2 milyon ton depolama kapasitesine sahiptir. 8000 km’den fazla kıyı şeridi ile Türkiye, Ana Uluslararası Kombine Taşımacılık Hatları ve İlgili Tesisler Hakkında Avrupa Anlaşması (AGTC) tarafından uluslararası limanlar/vapur bağlantıları ve konteyner terminalleri olarak tescil edilmiş olan beş limana sahiptir. Son yıllarda limanlardaki konteyner trafiği yıllık yüzde 20’lik bir artış gösterdi. Bu durum kamusal limanların mevcut altyapı kapasiteleri ile artan talebi karşılayamayacağını açıkça ortaya koymaktadır. Bu yüzden, büyüyen hizmet talebinin baskı yarattığı bir zamanda, kamusal limanlar statü bakımından önemli bir değişimden geçmekte. Uzun vadede limanların geliştirilmesi stratejisi mutlaka, Marmara Bölgesi endüstriyel merkezi gibi yoğun bölgeler başta olmak üzere, daha küresel arazi kullanım stratejileri ile uyumlu hale getirilmelidir. Türkiye’nin Kapsamlı İntermodal Taşımacılık Stratejisi ve Çerçevesine İhtiyacı Var Türkiye’nin halen karayolu-demiryolu, Ro-La, Ro-Ro ve demiryolu-feribot hizmetleri yoluyla uluslararası ulaştırma ve lojistik faaliyetlerinde intermodal taşımacılıktan yararlandığı ortadadır ve ülkenin kapsamlı bir intermodal taşımacılık strateji ve çerçevesine ihtiyacı vardır. Dolayısıyla intermodal operasyonların daha etkin ve sürdürülebilir şekilde büyümesine olanak sağlayacak bir yol haritası gerekli. Türkiye uluslararası nakliye hacmini ve sürekliliğini arttırma konusunda, deniz ve demiryolu olanaklarını diğer ulaştırma modlarına bağlayan intermodal çözümler tesis etme yönünde büyük bir potansiyele sahip. Bundan sonra yapılması gereken, intermodal taşımacılığı geliştirecek yasal çerçeve ile mali/idari girişimleri sağlayarak, artan intermodal taşımacılık taleplerini teşvik ve muhafaza etmektir. Ulusal ve Uluslararası İntermodal Taşımacılık Bağlantıları Swap gövdelerinin kullanıldığı düzenli bir intermodal taşımacılık hizmeti Almanya ve Türkiye arasında dört adet haftalık blok tren işletmekte. Ayrıca özel demiryolu vagonları üzerinde otomobil taşımacılığı için bir pazar da mevcut. 2006’dan itibaren Romanya ve Türkiye arasında her biri yaklaşık 200 otomobil taşıyan iki adet haftalık blok tren işletilmekte. Rusya Federasyonu ve Romanya ile düzenli demiryolu-feribot hizmetleri yürütülüyor. Bir diğer yerel demiryolu-feribot bağlantısı Van Gölü’nden geçiyor. Bu bağlantı İran ile olan önemli uluslararası demiryolu ve intermodal hattının bir parçasıdır. Konteyner yoluyla yapılan intermodal demiryolu taşımacılığı, Avrupa ve Orta Asya arasında düzenli konteyner blok trenleri de işleten TCDD tarafından üstleniliyor. 2005 ve 2006 yılları arasında ulusal demiryolu feribotlarının kullanımındaki yüzde 20’lik artış Türkiye’de intermodaliteye yönelik potansiyel talebin bir diğer örneğini teşkil ettiğini gösterdi. Günümüzde, ulusal ve uluslararası intermodal taşımacılığı düzenleyecek ya da uzun mesafeli kara ulaştırmasından demiryolu veya kıyı gemiciliğine geçişi kolaylaştıracak belirli bir ulusal yasal çerçeve ya da hüküm bulunmuyor. Türkiye henüz, vergi indirimleri ve sübvansiyon şemaları gibi, intermodal taşımacılığı güçlendirmek için Batı Avrupa ülkelerinde kullanılan mali ve idari teşviklere sahip değil. Bu teşvikler “kamu hizmeti” olarak görülen intermodal taşımacılık ve terminal operasyonları için yatırım ve başlangıç işletim maliyetlerine katkı sağlıyor. Bu durumun tek istisnası Marmara Denizi’nde düzenli sefer yapan Ro-Ro gemilerinin akaryakıt tüketim vergisinden muafiyet tutulmasıdır. İntermodal taşımacılığın geliştirilmesi için; -Türk Hükümeti, tüm kamu ve özel sektör paydaşları ile çıkar gruplarının işbirliğiyle, intermodal taşımacılık ve lojistiğin teşvik edilmesine yönelik çerçeveyi oluşturan bir Ulusal Ana Plan hazırlamalıdır. Bu Ana Plan, tüm Türkiye’de transit ve yurtiçi ulaştırma için intermodal koridor, kavşak ve geçitlerden oluşan bir ağ belirlemelidir. -Net bir politika ve yasal çerçevenin belirlenmesi tüm özel sektör için eşit şartlar sunan bir faaliyet alanı yaratacaktır. İntermodal taşımacılığı teşvik edecek mali/idari önlem ve girişimler oldukça etkili olabilir. Ulaştırma Bakanlığı çatısı altında bir intermodal taşımacılık ve lojistik departmanının kurulması, hem kamu kuruluşları hem de özel şirketler dahil olmak üzere, tüm paydaşların faaliyetlerini izleme ve koordine etme konusundaki boşluğu adil bir şekilde dolduracaktır. -Büyük limanların altyapı kapasiteleri, gelecek 15 yıl içerisinde önemli ölçüde artması beklenen pazar talebine cevap verecek şekilde artırılmalıdır. -Yurtiçi Ro-Ro kıyı taşımacılığı, Türk kıyılarındaki güzergahlar ve daha uzun mesafeli operasyonlar için Türkiye’deki iç karayolu nakliye pazarlarında kendine yol açabilmelidir. Böylesi bir konsept Avrupa Birliği çerçevesinde izlenen ve desteklenen “Deniz Otoyolları” inisiyatifiyle ile de uyum sağlayacaktır. DipNot: İnternational Transport Forum -Uluslararası Ulaştırma Forumu’nda gerçekleşen sunumdan alıntı yapılmıştır.  7Deniz Dergisi Eylül-Ekim 2014 Sayısı
Editör: TE Bilisim