Dünyanın en önemli ekonomi gazetelerinden birisi olan The Wall Street Journal, Kürt Bölgesel Yönetimi’nin petrol ihracatı hakkında kapsamlı bir analiz yayınladı. “Kürtler geleceklerini gizli petrol satışlarına bağlıyor” başlığını taşıyan haberde önemli ayrıntılara yer verildi.  İşte dikkat çeken o haber  Mayıs ayının sonuna doğru bir akşam saat geceyarısına yaklaşırken, 100 milyon dolarlık tarihi bir kargoyu taşıyan gemi Türkiyeʹnin Ceyhan Limanıʹndan demir aldı. United Leadershipadlı tanker o gece ilk kez Kürtler tarafından pompalanan ham petrolü Akdenizʹe taşıdı. 1 milyon varillik bu yük, petrol piyasalarını ve Orta Doğuʹnun jeopolitik dengelerini değiştirme potansiyeliyle beraber yola çıktı. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimiʹnin (IKBY) yeni döşediği boru hattıyla Türkiye üzerinden dünyaya gönderdiği petrol, Iraklı 6.5 milyon Kürt için kendi ülkelerini kurmak yolunda önemli bir adım. Özellikle de Irakʹın halifelik ilan eden İslam Devletiʹne karşı ülkenin kuzeyini savunmaya çalıştığı bir dönemde. Ancak Irak Hükümeti, ABDʹnin de desteği ile, Kürtlerin pazarladığı bu petrolü milli kaynaklarının çalınması, ve ülkenin egemenliğine bir saldırı olarak görüyor. Iraklı yetkililer bir yandan Kürtleri ihanetle suçlarken, diğer yandan ise Kürt bölgesinden çıkarılan petrolü almayı düşünen herkese karşı dava açma tehdidinde bulunuyor.  Kürt petrolüyle dolu ilk tanker United Leadership Akdenizʹde iki hafta zigzag çizdikten sonra, kargosuyla birlikte Fas kıyılarına demir attı. Haziranʹdan bu yana birer milyon varil Kürt ham petrolünü taşıyan 3 tanker daha Türkiyeʹden ayrılırken, sadece bir kargonun satışı gerçekleştirildi. Satışın ardından ʹbüyük petrol geliriʹ olasılığıyla cesaretlenen IKBY Başkanı Mesut Barzani, bu ay bağımsızlık için referandum sözü verdi ve en üst düzey danışmanlarını Beyaz Sarayʹa gönderdi. Ancak Irak Kürdistanıʹnın petrol satış yöntemine bakıldığında, IKBYʹnin uluslararası enerji piyasalarında önemli bir oyuncu olma konusunda önündeki engeller de ortaya çıkıyor. Örneğin dünyanın önde gelen petrol şirketleri ve rafinerileri, Irak hükümetinin Devlet Petrol Pazarlama Organizasyonu (SOMO) ile mevcut bağlarını koparmamak için IKBY ile ticaret konusunda çekimserler. Günlük 2,5 milyon varillik petrol ihracatıyla dünya petrol arzının yüzde 4ʹünü sağlayan SOMO, halen Kürdistan ham petrolünü satın alanları açıkca kara listeye almakla tehdit ediyor. SOMOʹnun baskılarının yanında ABD de Kürtlerin petrol hamlelerinin Irakʹta dengeleri bozabileceğini ve bunun daha sonra ülkenin parçalanmasına sebep olabileceğini düşünüyor. Öyleki, Batılı, Kürt ve Türk yetkililere göre, Washington perde arkasında petrol satışlarını engellemek için diplomatik baskı dahi yaptı. Aslında İran, Suriye ve Türkiye, sınırları içerisinde yaşayan yaklaşık 31 milyon Kürt nüfus nedeniyle Kürtlerin devlet kurmasına uzun süredir karşı çıkıyor. Her üç devlet de, bu durumun sınırları içerisindeki Kürtlerde ayrılıkçı duygular uyandıracağını düşünüyor. Nitekim İranlı liderler Kürdistanʹın Irakʹtan ayrılması durumunda bunun ciddi sonuçları olacağı uyarılarında bulunuyor. Ayrıca Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah el Sisi, bağımsızlığın oylanmasının Irakʹın feci bir şekilde bölünmesine ve cihatçı militanların eline daha fazla güç geçmesine sebep olacağını söylüyor. Fakat bu endişeler Türkiyeʹde de 30 yıllık çatışmaları sona erdirmek için Kürtlerle çözüm süreci başlatan Ankaraʹya mani olmadı. Atılan adımların arkasında ise Türkiyeʹnin enerjiye aç ekonomisi için petrol ve doğal gaz kaynaklarını güvence altına almak yatmakta. Tüm bu gelişmeler esnasında, Kürt petrolünün ilk sevkiyatı bağımsız bir devlet kurmak isteyen IKBY liderlerinde umutların doğmasına yol açtı. Kuzey Irak yönetimiʹnin kontrolündeki bölgede 45 milyar varillik petrol, 6 trilyon metre küplük de doğal gaz rezervi bulunduğu tahmin ediliyor. ˮKürtler bahsi ikiye katlayan bir kumarcı gibi,ˮ diyen Londra merkezli araştırma danışmanlık şirketi Energy Aspectsʹin analisti Richard Mallinson konuyla ilgili olarak, ˮYa büyük kazanacaklar ya da büyük kaybedecekler,ˮ ifadesini kullandı. Irakʹın kaosundan yeni bir enerji üreticisinin doğma ihtimali aynı zamanda diplomatik bir değişime de ışık tuttu. Iraklı Kürtler, ABD müttefikleri Türkiye ve İsrail ile bağlarını giderek kuvvetlendiriyordu. Bu değişim Washingtonʹun bazı Orta Doğu politikalarını tehdit ediyor. Bölgedeki diplomatlar ABDʹnin politikasının Başbakan Nuri El Malikiʹnin hükümetini ön planda tutarak Irakʹın bütünlüğünü korumak olduğunu ifade ediyor. Bu konuda ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Edgar Vasquez, ˮIrakʹın enerji kaynakları tüm Iraklı insanlara ait ve bu yüzden bu kaynakların idaresi konusunda Irakʹtaki federal hükümet ve bölgesel yönetimlerden bir anlaşmaya varmalarını istedik,ˮ açıklamasını yaptı. Ayrıca Vasquez ABDʹnin federal hükümetin onayı olmadan yapılan tüm petrol satışlarında alıcıları potansiyel hukuki risklere karşı uyarmaya devam edeceklerinin de altını çizdi. Kürtlerin uluslararası petrol satışlarının mimarı IKBY Doğal Kaynaklar Bakanı Aşti Hawrami, ˮABD bizim petrol tankerimiz yerine güvenliğe odaklanmalı. Karar verdiğimiz politikayı uygulamaya devam edeceğiz ve en iyi seçenek herkesin bu gerçeği kabul etmesidir,ˮ açıklamasında bulundu. Konuya yakın kaynakların verdiği bilgiye göre, aslında United Leadershipʹin denize açılmasından aylar önce IKBY ve Bağdat yönetimi arasında ABD aracılığıyla gerçekleştirilen görüşmelerde anlaşmaya çok yaklaşılmıştı. Masadaki anlaşma, 2009ʹda yürürlüğe giren ve IKBYʹye devlet bütçesinin yüzde 17ʹsini devreden bir yasaya ek olarak uygulanacaktı. Irak hükümeti Kürtlerin artan bağımsızlık çabalarını protesto için bu katkı payını Ocakʹtan bu yana ödemeyi reddediyordu. Yine anlaşmaya göre, Kürtler kendi petrol satışlarında daha fazla söz sahibi olacak ve 5 milyar doları aşan dondurulmuş ödemelerin gerçekleştirilmesi sağlanacaktı. Ancak görüşmeler 30 Nisanʹdaki Irak genel seçiminden haftalar önce son buldu. Irak yönetimi ile anlaşma sağlanamaması üzerine Kürt yetkililer, artan ekonomik baskıların etkisiyle ve Türkiyeʹnin de desteğiyle kendi petrollerini ihraç için hazırlıklara başladı. Görüşmelerle ilgili bilgi sahibi bir Batılı diplomat Kürt yetkililerin bu kararını ˮParaya ihtiyaçları vardı ve ellerine petrolü satma fırsatı geçti,ˮ şeklinde yorumladı.  Irak hükümeti ile anlaşamayan IKBYʹnin kendi petrolünü ihraç etme kararı ilk meyvesini 22 Mayısʹta verdi. O gün 1,048,000 varil ham petrol taşıyan United Leadership adlı tanker Ceyhanʹdan ABDʹnin güney sahiline doğru yola çıktı. Fakat tankerin son durağı ve alıcısı konusunda hiçbir açıklama yapılmadı. Nitekim tanker yola çıktıktan günler sonra Cebelitarık Boğazıʹnı geçince, kaptan rotayı değiştirdi. Kürt Bölgesiʹnin petrol satışlarının yasadışı olduğunu iddia eden ve sevkiyatı durdurmaya kararlı olan Bağdat hükümeti, tanker Ceyhan limanını terk ettikten kısa bir süre sonra harekete geçti. Irak hükümeti Parisʹteki Uluslararası Ticaret Mahkemesiʹnde Türkiye aleyhine tahkime gidilmesi için başvuruda bulundu. Irak, Türkiyeʹnin ülkeyi 250 milyon dolar zarara uğrattığını iddia ediyordu. Bu meblağ tankerin yükünün değerinin iki katından da fazlasına denk geliyordu. United Leadership geriye dönmeye başladığı sıralarda Irak bir hamle daha yaptı ve ABDʹnin de içinde bulunduğu bazı ülkelerden petrolün alıcıya ulaşmasını önlemek için yardım talep etti. Bu sırada denizde geçirdği iki haftadan sonra güneye yönelen United Leadership 3 Haziranʹda Fasʹın Muhammediye Limanıʹna ulaştı. Konuyla ilgili kaynaklara göre tankerin kaptanı Fasʹta ham petrolü boşaltmak istedi. Ancak bir ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Fasʹlı yetkilileri arayarak buna izin vermenin ciddi yasal yükümlülükler doğuracağı uyarısında bulundu. Bu uyarıların ardından yükünü boşaltamayan tanker Fas açıklarına demirledi. Bir petrol traderı uluslararası sulardaki gemiyle ilgili, ˮBuna kimse dokunmaz, ama bir yandan da herkes takip etmek istiyorˮ ifadesini kullandı. Yaşanan gelişmeler üzerine Kürtler taktik değiştirdi. 9 Haziranʹda, IŞİD Irakʹın en büyük ikinci şehri Musulʹu ele geçirirken ikinci bir tanker Türkiyeʹnin Ceyhan Limanıʹnı terk etti. United Emblem isimli tanker batıda Maltaʹya doğru yola çıktı. Konuyla ilgili kaynaklara göre uluslararası sularda bekleyen gemi bir hafta sonra yükünü SCF Altai adlı gemiye devretti. Böylelikle, Kürtlerin ilk petrol satışı da gerçekleşmiş oldu. Bu satışın ardından hiçbir yetkili henüz alıcının kimliğini doğrulamadı. United Amblemʹden Kürt petrolünü alan Altai isimli tanker daha sonra doğuya giderek İsrailʹin Aşkelon Limanıʹna demirledi. Burada Kürt petrolü bir depoya boşaltıldı. Kürt Enerji Bakanlığı bu süreci ˮBağdatʹın yaklaşık üç haftalık tacizlerine ve yersiz müdahalelerine rağmenˮ elde edilmiş bir diplomatik ve siyasi başarı olarak nitelendirdi. Kürt petrolünün boşaltılmasından iki gün sonra IKBYʹnin Türkiye Halk Bankası hesabına 93 milyon dolar yatırıldı. Türk ve IKBY yetkilileri ödemenin Fas açıklarında bekleyen United Leadership tankeri için yapıldığını açıkladılar. Ödemeyle ilgili bilgi sahibi bazı kaynaklar ise paranın İsrailʹde boşaltılan petrol karşılığında yapıldığını söyledi.  İsrail ile diplomatik ilişkileri olmayan Irak hükümeti bu konuda bir adım atamadı. ABD ise sessiz kaldı. ˮİlk teslimatın İsrailʹe yapılmış olması manidar, çünkü İsraillilerin uzmanlık alanı olayları oldu-bittiye getirip, ABDʹyi yarattıkları gerçekler çerçevesinde hareket etmeye zorlamak,ˮ diyor Brookings Institutionʹdan Gregory Gause, ve ekliyor, ˮSon zamanlarda gördüğümüz üzere, IKBY de olayları oldu-bittiye getiriyor.ˮ IKBY yetkilileri satışın oynadıkları kumarın işe yaradığını gösterdiğini belirtti. ˮʹPetrolünüzün olduğunu biliyoruz ama bunu ihraç edebilecek misiniz?ʹ Bu, herkesin sorduğu önemli sorulardan biriydiˮ diyen IKBY sözcüsü Sefin Dizayi ˮİşte şimdi bunu gerçekleştirdik,ˮ ifadesini kullandı. Ancak 1 milyon varil ham petrol satabilmek için harcanan bu kadar çaba bu işin ne kadar zor olduğunu da ortaya koydu. IKBY yetkilileri yönetimin bölgenin ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için günde 400,000 varil ham petrol ihraç etmesi gerektiğini belirtiyor. İlk satışın ardından, ve United Leadership Fasʹın Atlantik kıyısına yakın bir yerde halen 5 haftalık bekleyişini sürdürürken, Kürt petrolü taşıyan üçüncü tanker Ceyhanʹdan yola çıktı. Üçüncü tanker Maltaʹya, Maltaʹdan Kıbrısʹa, oradan da Süveyş Kanalıʹnı geçerek Sri Lankaʹya yöneldi. Dördüncü tanker ise bir hafta Malta kıyılarında demir attı, şimdi ise Bahamalarʹa yaklaşmakta. Kürt yetkililer günde 400,000 varil petrol ihraç etmeyi hedeflerken, Enerji Bakanı Taner Yıldız, perşembe günü Kürtlerin Ceyhanʹdaki petrol depolarının tamamen dolduğunu ve petrol pompalanmasına geçici olarak ara verildiğini açıkladı. Ceyhanʹa sevkiyat durmadan once günde 120,000 varil Kürt ham petrolü pompalanıyordu. Kürt liderler bunu Aralık itibariyla 4 katına, 2015 sonuna kadar da 1 milyon varile çıkarmak istiyor. Yıldız bugüne kadar IKBYʹnin Türkiyeʹye 6.2 milyon varil petrol pompaladığını da açıkladı. Mevcut kapasitenin yanında Kürtler, IŞİD Haziranʹda Musulʹu aldıktan sonra Kerkükʹü ele geçirerek ellerindeki petrol sahalarına büyük bir yenisini daha ekleme ihtimalini de artırdı. IKBYʹnin boru hattına bağlı petrol sahalarından birini kontrol eden ve İngiltereʹde işlem gören Türk şirketi Genel Energy  bu ay bu bölgedeki sahalardaki üretimini günlük 84,000 varile çıkardığını açıkladı. Böylece, BPʹnin eski CEOʹsu Tony Hayward tarafından yönetilen şirket üretimde bu yılın ilk yarısına kıyasla yüzde 33ʹlük bir artış gerçekleştirilmiş oldu. Karadan çıkartılan petrolde son kolay lokma olarak görülen bölgedeki petrol sahalarından Exxon Mobil Corp., Chevron Corp., Fransız Total ve Rus Gazprom Neft gibi devler de pay almak istiyor. Verdiği bir röpörtajda ˮSon olaylar birçok şeyi değiştirdi.ˮ diyen Hayward, ˮYolumuzda bazı engeller tabi ki oldu. Ancak bu tamamen yeni bir süreç ve bu sürecin fevkalade geçmesini bekleyemeyiz,ˮ şeklinde konuşarak bölgedeki son gelişmeleri değerlendirdi. Kürt yetkililer petrol ihracında yol alırken, Irak hükümeti de savunmasının dozunu artırdı. ˮTankerin yüküne dokunan hiçbir şirketle anlaşma yapmayacağız,ˮ diyen bir Iraklı yetkili, ˮKim Kürdistanʹdan gelen petrole federal hükümetin izni olmadan dokunursa, petrol bakanlığımız bu kişilere karşı harekete geçecektir,ˮ diyerek hükümetin tavrını net olarak ortaya koydu. Iraklı yetklilerin açıklamalarıyla birlikte SOMO da harekete geçti. United Leadershipʹin yola çıkmasının 1 ay ardından, 29 Haziranʹda, SOMO, müşterilerine ABD şirketi Core Laboratories NVʹnin Hollanda merkezli birimi Saybolt International BVʹyi kara listeye aldığını duyurdu. Saybolt, Kürt petrolleriyle yüklü United Leadership ve United Emblem adlı gemileri yola çıkmadan önce teftiş etmişti. Saybolt, bunun şirketin işlerine nasıl yansıyacağı konusunda bir açıklama yapmayı reddetti. Sektör analistleri yasağın önleyici olarak uygulandığını belirtiyor. SOMOʹnun Sayboltʹu kara listeyi almasını değerlendiren Avrupalı bir petrol şirketinin üst düzey yöneticisi ˮSaybolt, SOMO gibi bir müşteriyi tamamen kaybediyor. Bu oldukça agresif bir hamleye benziyor. Son gelişmelerden sonra insanlar çok dikkatli olacak,ˮ şeklinde konuştu. Tüm bu gelişmeler sonunda birçok Kürt, tankerlerin gelecekteki bağımsızlıkların sembolü olacağını umut ediyor. ˮPetrolümüzü satmanın kolay olacağını hiçbir zaman söylemedik. Büyük sorunlar var ama üstesinden geleceğiz,ˮ diyen IKBY milletvekili Goran Azad Muhammed, ˮBizim sondaj yapamayacağımızı, petrol kuyuları inşa edemeyeceğimizi, boru hattıyla sevkiyat yapamayacağımızı da söylemişlerdi. Ancak bunları başardık.ˮ açıklamasını yaptı.” Kaynak: Milliyet
Editör: TE Bilisim