Kış sükût-u hayal ile geçti gitti, koster armatörleri ne Karadeniz’den ne de Akdeniz’den umduğunu buldu...Peki bahar nasıl geçecek? Yine geçen yazımızda olduğu gibi ekonomi ve emtia ekseninde siz değerli 7deniz okurlarına elimden geldiği kadar beklentileri aktarmaya çalışayım. Geçen sayıdaki yazımda tüm dünyada ve bilhassa Avrupa’da ve krizden çıkmak için gösterilen azme ve isteğe dikkat çekmiş, armatör ve brokerlerin ise temkinli olduğunu aktarmıştım. Haklı çıkan ekonomistler ve Avrupa’daki kanun yapıcılar değil, armatör ve brokerler oldu. Hatta onlar bile bu kadar kötü bir piyasa beklemiyorlardı büyük ihtimalle... Ben bu makaleyi düzenlerken hiç umulmadık yerden Güney Kıbrıs krizi çıktı. Avro ortak para birimi ekonomilerinin toplam büyüklüğünün yüzde 0,5’ini teşkil eden ve sadece 24 milyar dolar GSMH’ı olan bir ekonomi, 5,8 milyar avroluk kurtarma paketi için koparttığı yaygara ile “Avro’nun sonu bu sefer kesin geldi”, “Resesyon hikayesi bu sene daha da uzar” gibi yorumlara sebep olmakta. Kimi uzmanlar bunun çok ufak bir sancı olduğunu ifade etse de Yunanistan’ın geçen senelerde yarattığı yıkım ortada. Ayrıca şu günlerde 2013’te Avrupa’da büyüme beklentileri, daha doğrusu daralma beklentileri aşağı doğru revize edilmeye başlandı. Avrupa Merkez Bankası 17 ülkeden oluşan avro bölgesinde yüzde 0,5 daralma beklediğini belirtirken, iyileşme için 2013 sonunu ve 2014’ü göstermekte. Bu da Akdeniz’de bu sene de durumun 2012’nin ikinci yarısı gibi geçeceği anlamına gelebilir. Karadeniz’de hayal kırıklığı bu kış yerini umutsuzluğa bırakmıştı. Öyle ki koster armatörleri Karadeniz’e artık “kara delik” demeye başlamıştı. Şubat sonunda Ukrayna’da, Mart ortasında da Azov’da buz kısıtlamalarının kalkmasıyla yük akışları artmaya başladı fakat henüz navlunlara bir yansıması olmadı. Rus ve Ukrayna tahıllarının olmadığı; Türkiye’nin de 2012’deki görece düşük büyüme performansını sürdürdüğü Karadeniz’de bu sene pek de farklı bir tablo beklememek lazım. Nehir tipi gemilerin, Rus nehirleri açıldıkça ait oldukları sığ sulara dönecek olması da navlunlara bir parça tesir edecektir, fakat çok uzun vadeli olacağı şüpheli.  Buradaki tek istisna her Temmuz’da olduğu gibi Rus ve Ukrayna tahıl ihraçlarının başlamasıyla ortaya çıkacak canlılık olacak. Bu “canlılıkla” ilgili olarak şimdilik elimizdeki tek veri Rus tahıl hasatının geçtiğimiz sezonun hasatının en az 15 milyon ton üstünde olacağı yönünde. Ukrayna ve Kazakistan’ın da iyi hasatlarla gelmesi bekleniyor. Bu tabii ki umutları arttırıyor fakat bilhassa Rusya’nın çok fazla stok kaybettiği ve bu yüzden stoklarını yeniledikten sonra ancak 10 milyon ton yani geçen seneki oranda buğday ihraç edeceği düşünülüyor. 10 milyon ton da diğer tahıllara ayrılınca toplamda 20 milyon ton tahıl ihracı söz konusu ki bu da geçen seneyle hemen hemen aynı. Çelik ticaretine bakarsak, Cezayir nihayet Akdeniz Avrupa’sından alımlara yeniden döndü. Hatta çelik ürünleri hususunda Arap Birliği ülkelerine koyduğu yüzde 15’lik ithalat vergisinin (evet, kendisi gibi Arap olan diğer ülkelere koyuyor bu vergiyi...) süresini uzatarak İtalya ve İspanya’nın ihraçlarına kapıyı sonuna kadar açtı. Türkiye’nin uzun mamül ihraçları ise şimdilik biraz hız kesmiş gibi duruyor çünkü ihraç pazarlarında gerek Arap Baharı kaynaklı gerekse politik bazı sınırlamalar geitirlmesi ile iç piyasa inşaat sektöründeki yavaşlamayla gelen rekabet sıkıntısı Türk uzun mamül çelik ihraçlarının önünü kesiyor. Diğer yandan Türkiye yine de çokça yassı mamül ithal etmekte. En büyük satıcılar ise Fransa, Rusya ve Hollanda. Libya ve Mısır’da karmaşalar devam ettiği için buralardan Karadeniz menşeli çeliğe talep gelse bile şimdilik çok istikrarlı değil. Netice itibariyle çelik ticaretinde tahıllarda olduğu gibi bir daralma beklenmese de, krizin etkilerini öteleyecek bir artış da beklemek pek gerçekçi değil. Çimento ticaretine de şöyle bir bakacak olursak, Kuzey Afrika’nın, Akdeniz’in öte tarafında kim varsa oradan çimento talebi devam edecek gibi gözüküyor. Doğu Akdeniz’de Türkiye’den Libya’ya, Orta ve Batı Akdeniz’de ise İspanya ve Portekiz’den Fas, Tunus ve Cezayir’e çimento hareketleri canlı seyrediyor. NAVLUNLARDA DURUM Biraz da Mart ortası itibariyle navlunlardan bahsedelim. Genel olarak tek ayaklı bağlantılarda iyi navlunlar yakalanabilse de armatörler bu rakamları dönüşte zayıf kalacaklarını bildikleri için talep etmeye devam etmekteler. Karadeniz’den Doğu Akdeniz’e 5.000 dwt civarı genel yük inişleri yükleme tahliye hızlarına bağlı olarak, bir zamanlar yüksek 20’lerden şimdilerde orta 20 dolar/ton seviyelerinde devam etmekte. Tonaj 8.000 dwt civarlarına çıktıkça navlun da 2-3 dolar düşüş göstermekte Kuzey İspanya’dan Cezayir’e sıklıkla çıkan 5.000-6.000 ton inşaat çeliği yükleri ton başına orta-yüksek 20 dolar’dan bağlanmakta ve gemiler eğer iyi pozisyondaysa işletme masraflarının bayağı üzerinde gelir bırakabiliyorlar. Portekiz’den Cezayir’e çıkan yine 5.000-6.000 ton çimento taşımaları ise ton başına 24-26 dolar seviyelerinden bağlanıyordu. 5.000 ton bazında Adriyatik-Cezayir inşaat çeliği taşımalarında ise eskiden 30 dolar/ton seviyeleri konuşulmaktayken geçen haftalarda yapılan bağlantılarda 25 dolar/ton navlun ancak bulunabiliyor. Halihazırda Karadeniz ve Akdeniz’de 3.000 dwt civarı gemilerin günlük gelirleri ortalama 1.700 dolar/gün seviyesinde ki bu durum ancak işletme masraflarını karşılıyor. 5.000 dwt gemiler iyi bağlantılarda günde 4.000 dolar kazanabilse de ortalamada ancak 2.600 dolar/gün seviyesinde kalabilmekteler. Borcu olmayan bir gemi için bile bu rakam zorlayıcı olabilir ama neticede işletme masraflarının biraz üstüne işaret etmekte. Tonaj büyüdükçe yük bulma sıkıntıları da artmakta. 6.000-8.000 dwt gemilerin günlük getirileri bir ara 3.300 dolar/gün’e kadar düştü ama şimdilerde yine işletme masrafı seviyeleri olan 3.500 dolar/gün seviyelerindeler. 8.000-12.000 dwt gemiler ise yer yer günde 6.000 dolar/gün seviyesinden bağlantılar yapabilseler de ortalamada 5.000 dolar/gün seviyesinde kazanabilirlerse pervanelerini döndürebildiklerini ifade ediyorlar. Engin Koçak - [email protected] 7DENİZ
Editör: TE Bilisim