“Öncelikle Kanal İstanbul Projesi’nin hayata geçirilebilmesi adı üstünde; Çılgın Proje… Ama biz Türkler severiz çılgın işleri. Sorularınıza cevap vermeden önce henüz kafamda netleştiremediğim bir durum var ki o da şu; malumunuz İstanbul Boğazı’nda akıntı ve sirkülasyon pozisyonu çok nazik ulvi bir güç dengesinde cereyan etmekte. Karadeniz ile Marmara Denizi arasında düzlemsel bir kot farkı mevcut, yani birinden diğerine akış söz konusu. Kanal içinde havuz veya kilitler (dock veya lock) olmayacağına göre, bu akış nasıl dengeye alınacak merak etmiyor değilim” diyen KOSDER Başkanı Hüseyin Kocabaş ile Kanal İstanbul Projesinin deniz taşımacılığına olası etkilerini masaya yatırdık.   Sizce, açıklanan Kanal İstanbul Projesi’nin deniz taşımacılığına etkisi nasıl olacak? Bu soruyu, büyük ve küçük gemilere yaratacağı etki konusunda iki uçlu olarak değerlendirmeliyiz. Bir de tabii işin hukuki durumu ve çevre değerlendirilmesi bulunmakta. Halihazırda İstanbul Boğazı’ndan 300 metre üzeri gemiler ancak özel izinle geçebiliyor. Bu durumda da buradan geçebilecek azami gemi büyüklüğü konteyner için 5.000-6.000 TEU, tanker için ise suezmax (1 milyon varil, 165-180.000 dwt) ve kuru yükler için de capesize (180.000-200.000 dwt) gemiler geçebilmektedir. Kanal İstanbul devreye alınırsa, 340 metre tam boy ve 25 metre su çekimi tahdidi de dikkate alınınca, boğazdan geçebilecek konteyner gemileri 8-9 bin TEU kapasiteye çıkabilecektir. Tankerler için durum suezmax’dan VLCC’ye evirilecek, aynı şekilde kuru yük gemileri de 300 metre üzerine çıkabilecek, özel izne gerek kalmayacaktır. Bu durum, muhtemelen Montrö Boğazlar Sözleşmesi uyarınca yine isteğe bağlı olabilecektir. Yani normalde boğazlardan geçen bir suezmax gemi, eğer beklemelere tahammülü varsa ve kılavuzluk ve zorunlu eskort maliyetlerini göze alabiliyorsa boğazlardan serbest geçiş yapabilir. Normalde özel izinle ve trafiğin iki taraflı durdurulmasını gerektiren gemiler ise daha hızlı ve sorunsuz geçiş yapabilirler. Bu durumda Rusya’nın deniz yoluyla petrol ihracatının geçiş maliyetlerini bilmediğimiz için en azından hız ve bürokrasi olarak kolaylaşabileceği, Karadeniz’de kurulan Filyos Limanı’nın da daha büyük gemiler tarafından ziyaret edileceği düşünülebilir. Öte yandan bu kanalın açılmasıyla Marmara’da bir konteyner aktarma limanı ihtiyacı minimuma inebilir.  Gelelim küçük gemilere. Boyu 200 metre ve altında kalan gemiler için kanal geçişi dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi zaman/maliyet hesabına bağlı olacaktır. Yer yer 3 gün beklemeler olduğu göz önüne alındığında ve İstanbul Boğazı’nın kuzey girişinde kötü hava koşullarında demirde beklemenin çoğu kez facialara davetiye çıkarttığı düşünüldüğünde bu kanal daha emniyetli, hızlı ve rahat bir geçiş imkânı sağlayabilir. Ayrıca özellikle kanal güzergahı üzerinde bulunacak belli yerlerde transit bozulmadan ve son derece rahat biçimde konumlandırılmış gemi ikmal iskelelerinin kurulması da önemli bir gelir kaynağı sağlayabilir.   Hukuki durumu ve çevre konusundaki düşünceleriniz neler? Hukuki alanda iki farklı görüş bulunuyor. Birincisi kanalın açılmasıyla Montrö’ye bir halel gelebileceği endişesini taşıyanların görüşleridir. Diğer tarafta ise Montrö’nün bölgesel bir rejimi ortaya koyduğunu savunan ve Montrö’nün kanal açılmasıyla etkilenmeyeceğini savunanlar. Bu durumun gerçek sonuçlarıyla ilgili bir çalışma yapılması, yapıldıysa bunun üzerinde hukukçuların mutabakat sağlaması önemli bir husus olacaktır. Çevre konusunda ise ciddi tartışmalar yaşanmakta. Hukukçularda olduğu gibi çevre uzmanlarının da bu konuda mutabakata varması önemlidir. Eğer Kanal İstanbul bir şekilde Karadeniz ve Akdeniz arasındaki dengeyi olumsuz etkileyecekse, iki denizi Panama Kanalı’nda olduğu gibi kilit tabir edilen havuzlama sistemleriyle ayırmak da son derece kolay bir biçimde mümkün olabilir. Ya da tahmin edildiği gibi olumsuzluklar yoksa, kanaldan elde edilebilecek maksimum ekolojik faydanın da elde edilmesi düşünülmelidir. Kostere nasıl yansıyacağını düşünüyorsunuz? Bu kanaldan geçiş Montrö uyarınca ancak bir opsiyon olabilir. Koster armatörleri de hız/maliyet hesabı yapacaklardır. Eğer bu kanalı kullanmanın maliyeti ve buna karşılık kazanılan vakit İstanbul Boğazı’nı kullanmaktan avantajlı ise kanalı yoğun biçimde kullanabiliriz. Öteki türlü ise armatör boğazı tercih edecektir. Burada Türk sahipli ya da en azından Türk bayraklı gemilere kanal kullanımında çeşitli avantajlar sağlanması söz konusu olursa, durum kanal lehine değişebilir. Kanaldan geçişte geminin yaşı konusunda bir kısıtlama olacak mı? Bu konuda bir bilgimiz yok, fakat sanmıyoruz. İdare, eğer kanaldan geçecek gemilerin yaşı bakımından bir kısıtlamaya gidecekse -ki varsa, dünyadaki örneklerine bakmak icap eder-, bu durum, ağırlığı yaşlı olan bölge koster filosu için bir dezavantaj oluşturur.  DOSYA yazısı için TIKLAYINIZ...   Kaynak: 7Deniz Dergisi (Ocak-Şubat 2018)  
Editör: TE Bilisim