Hazar Denizi'nin hukuki statüsü ve doğal kaynaklarının paylaşımı konusu İran, Rusya, Türkmenistan, Kazakistan ve Azerbaycan arasında 20 yılı aşkın bir süredir çözülememişti. Uzlaşıya varılamamasında Hazar Havzası’na yönelik küresel ve bölgesel rekabetten kaynaklanan sorunlar etkiliydi. Uzun yıllar sonra tarafları uzlaşıya zorlayan faktörler ise şöyle sıralanabilir:

 

  1. Amerika Birleşik Devletleri'nin Hazar’da üs kurma planları

  • Çin’in “Tek Yol Tek Kemer” stratejisi, Kazakistan ve Türkmenistan’dan petrol ve doğal gaz tedarik etmesi, alt yapı yatırımları

  • Azeri ve Türkmen gazının AB ve Türkiye için alternatif seçenek olması

  • Rusya’nın AB’de doğal gaz piyasasındaki tekel konumunu devam ettirme zorunluluğu ile Asya enerji pazarına olan ilgisi, bunun için de kıyıdaş ülkeler ile daha yakın ekonomik ilişkiler ve karşılıklı iş birliği üzerinden yeni bir düzen kurma stratejisi

  • İran’ın ABD yaptırımları nedeniyle oluşan güvenlik kaygıları, Hazar havzasını kendisi için bir çıkış yolu olarak görmesi

    Tamer Kıran'dan '18 Mart' mesajı Tamer Kıran'dan '18 Mart' mesajı

 

Yeni dönem, yeni koşullar

12 Ağustos 2018’te imzalanan sözleşme ile Hazar Denizi’nin hukuki statüsü belirlendi. Taraflar; komşuluk ilişkilerinin geliştirilmesi, bölgesel entegrasyonun sağlanması, sorunların barışçıl yollardan çözülmesi, Hazar Denizi’nin doğal ve tabi kaynaklarının korunması, Hazar’a kıyıdaş olmayan ülkelerin Hazar Denizi’nde asker bulundurmaması konularında uzlaşmaya vardı.

 

Sözleşme taraflara ne sağlıyor?

Üçüncü ülkelerin askeri unsurlarının Hazar’a girişinin engellenmesi İran ve Rusya’ya ilave güvenlik kalkanı sağladı. İran ve Rusya enerji konularında rakip olmalarına rağmen (Uzun vadede Rusya İran’ı hem AB hem de Asya pazarı için rakip olarak görüyor) İran olası yaptırımlara karşı Rusya’nın desteğini almak, kıyıdaş ülkeler ile ilişkilerine devam edebilmek için sözleşmeyi imzaladı. Şu aşamada İran için ABD’nin Hazar’a inmesi daha riskli olduğundan güvenlik ve ekonomik gerekçelerinin kaynak paylaşımının önüne geçtiği söylenebilir.

Çin Rusya’dan gaz alarak kendisine alan açmayı, alt yapı yatırımları, petrol ve doğal gaz anlaşmaları ile Kazakistan, Türkmenistan ve Azerbaycan’da uzun vadede Rusya’yı saf dışı bırakmayı planlıyordu. Ancak yakın vadede bölgede Rusya’nın dahil olmadığı bir projenin hayata geçme olasılığı bu sözleşme ile ortadan kaldırılmıştır. Oluşan yeni düzen kıyıdaş ülkeleri ekonomik olarak tatmin etmez ise, uzun vadede bölgede Rusya aleyhine bir oluşuma herkes sıcak bakacaktır. İran ve Çin iş birliği bu dönemde önem kazanacaktır.

2017 yılı verilerine göre Avrupa Birliği’nin yıllık doğal gaz ithalatı 360 milyar m³ (bcm) oldu. Rusya’nın bu ithalattaki payı 40.6. Gayri Safi Milli Hasılasının 50’sini enerji sektöründen elde eden Rusya için ekonomik olarak bu oranın en az 30 seviyesinde devam etmesi gerekiyor.

Rusya kendisine rakip gördüğü doğalgazı satın alıp iç piyasada kullanma ya da yeniden fiyatlandırarak AB ve Çin’e satmayı tercih ediyor. Rakip boru hatlarını ya doğrudan engelleme ya da alternatif boru hattı inşası ile hükümsüz kılıyor. Rusya gündeme geldiği andan itibaren Hazar Denizi’nin belirlenmemiş statüsünü bahane ederek Azeri, Türkmen gazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıyacak Trans Hazar Boru Hattı Projesine (TCP) karşı çıktı. Alternatif olarak Kuzey Akım-2 ve Türk Akımı projelerini başlattı.

Sözleşme, Hazar Denizi’ndeki enerji kaynaklarının paylaşımı ve boru hatlarının inşası da dahil birçok hususun çözümünü kıyıdaş ülkeler arasındaki ikili/üçlü müzakere ve anlaşmalara bağladı. Sınırların belirlenmesi için yapılacak ikili/üçlü anlaşma ve müzakerelerde Rusya’nın desteğini almak taraflara avantaj sağlayacak, Rusya’ya daha alan açacak.

Ekonomik olarak doğal gaz ve petrol gelirlerine bağımlı olan Azerbaycan ve Türkmenistan için en ekonomik seçenek olan mevcut boru hatlarının kullanıldığı Rusya ve Çin pazarı önceliğini koruyacaktır.

 

Trans Hazar Boru Hattı'nın önündeki engeller kalkıyor mu?

Sözleşmenin en dikkat çekici maddesi Hazar Denizi’nde boru hatlarının inşasını düzenleyen 14’üncü maddesidir. Daha önce boru hattı inşası için tüm tarafların onayı gerekli iken, bu maddeye göre sadece boru hattının geçeceği deniz tabanına (Sözleşmede deniz tabanın tamamının taraflar arasında yapılacak ikili anlaşmalarla paylaşılması öngörülüyor) sahip devletlerin rızasının alınması yeterli olacak.

 

  • Akdeniz'de gaz paylaşımı: Türkiye, Rum yönetimi etrafında oluşan ittifaka alternatif arıyor

Bu durumda TCP’nin inşasının, sözleşmenin 14.2’nci maddesine dayanılarak mümkün olduğu değerlendiriliyor. Söz konusu madde aynı zamanda boru hatlarının deniz tabanına zarar vermemesini, 2006 yılında yürürlüğe giren “Hazar Denizi’nin ve Çevresinin Korunması” Protokolünde ile uyumlu olmasını da şart koşuyor. Protokolün 15’inci maddesi çevrenin korunmasında tüm ülkelere sorumluluk yüklüyor. Bu madde taraflara örtülü olarak herhangi bir projeye itiraz etme ve veto etme hakkı tanıyor.

 

Kısa vadede AB için Türkmen gazı bir alternatif değil

“AB Enerji Dayanışması ve Eylem Planı”na göre; Hazar, Ortadoğu ve Doğu Akdeniz gazının Avrupa’ya taşınmasını öngören “Güney Gaz Koridoru” birinci önceliğe sahip. TCP’nin başlangıç için öngörülen kapasitesi toplam gaz ithalatının 9’unu karşılayacak.

Uluslararası Enerji Dairesi (IEA) verilerine göre 2030 yılına kadar AB’nin doğal gaz ihtiyacı 360 bcm, Türkmenistan’ın yıllık üretimi ise yıllık 250 bcm olacak.

Rusya tarafından Türkiye ve AB’ye gaz taşımak için TCP’ye alternatif olarak inşasına başlanan 2019 yılında hizmete girmesi planlanan Türk Akımı doğalgaz boru hattını kapasitesi 63 bcm’dir. 2003 yılında Rusya ve Türkmenistan arasında imzalanan anlaşma yıllık 75-80 bcm doğal gaz ihracatını öngörüyor. Türkmenistan 2016 yılında fiyat anlaşmazlığı yüzünden 2016 Rusya ve İran’a gaz ihracatını durdurdu.

 

  • Hazar Denizi'nin statüsü 20 yıllık müzakereler sonunda belli oldu

Çin’i yıllık gaz ihtiyacının 12 (35 bcm) Türkmenistan’dan karşılıyor ve bu rakamı 24 (70 bcm)’e çıkarmayı planlıyor. Ancak Türkmenistan Çin’e gaz satışından gelen gelen parayı alt yapı harcamalarına kullandığı için, doğal gaz pazarını çeşitlendirmek ve daha fazla gelir elde etmek istiyor. Türkmenistan için kısa vadede gazı Rusya’ya satmak en ekonomik tercih.

Rusya Türkmenistan ile 2019 başında tekrar gaz ihracatına başlayacağını duyurdu. Rusya büyük ihtimalle Türkmenistan’dan alacağı bu gazı Türk Akımı üzerinden daha pahalı bir şekilde Türkiye ve Avrupa’ya satacak. Bu koşullar altında TCP’nin inşa değilse bile buradan gelecek gazın ucuz Rus gazı ve ABD’nin sıvılaştırılmış doğal gazı ile rekabet etme şansı yok.

 

AB için yeni alternatif Doğu Akdeniz

Kısa vadede AB için en uygun alternatif Türkmen gazı yerine Doğu Akdeniz'den gelen doğal gazı kullanmak. Bu da ancak daha fazla sahada sondaj yapılarak üretimin artırılması ile (30-40 bcm) mümkün olabilir. Tartışmalı sahalarda yapılacak sondaj faaliyetleri Doğu Akdeniz’de tansiyonun yükselmesine neden olabilir.

 

Anlaşmanın kaybedeni AB ve Türkiye

Türkiye bu Sözleşme ile kendi soydaşlarının bulunduğu Hazar coğrafyasından dışlanarak hem siyasi hem de enerji piyasasında Rus tekelinin etkisinin azaltabilecek fırsatları kaçırmıştır.

Sözleşmenin diğer kaydedeni AB’dir. Dünya sisteminin giderek sert güç unsurlarıyla şekillenmeye başladığı bir dönemde askeri gücü olmayan AB kendi çıkarlarını şekillendirme konusunda istenilen etkiyi oluşturamamaktadır. AB ordusunun kurulmasına yönelik tartışmaların gündeme gelmesi tesadüf değil. AB için Hazar coğrafyasında Rusya’nın dahil olmadığı bir doğal gaz boru hattı projesinin hayata geçme ihtimali yakın vadede mümkün değildir. Doğal gaz bir müddet daha Rusya’nın elinde diplomatik bir sopa olmaya devam edecek gibi görünüyor. Hazar’ın statü sorunu çözülse de TCP için daha yolun başındayız diyebiliriz.

 

Yazı: Mehmet Cem Demirci (deniz güvenliği uzmanı) Kaynak: euronews

Editör: Haber Merkezi