Gemi yan sanayisinin gelişmesini engelleyen iki faktör var; ilki kalifiye eleman sıkıntısının olması, diğeri ise organize bir bölgenin olmamasıdır. 1975’te faaliyete başlayan Elektro Deniz Seyir ve Haberleşme Sistemleri, denizcilik sektörüne seyir elektronik ve haberleşme cihazlarının satış, montaj, bakım-onarım ve yedek parça hizmeti sunmakta. Bugüne kadar yaklaşık 270 yerli ve yabancı bayraklı geminin haberleşme ve seyir ekipmanlarının donatımı ile 6 askeri projenin belirli ekipmanlarının tedarikini yapan firma günümüzde de bu faaliyetlerini devam ettirmekte. 2008 kriziyle beraber gemi inşa projelerinde bir düşüş yaşandığını söyleyen Elektro Deniz Satış ve Müşteri Hizmetleri Yöneticisi Mutlu Yelten; “ Çözüm ortaklarımızdan bazıları ( Cemre ve Tersan tersanesi gibi) tersane bazında vizyonlarını geliştirdi. Bu firmalar, Baltık ülkelerindeki tanıtımları ve diğer yollar vasıtası ile o bölgeden sipariş almaya başladı. Cemre Tersanesi ile ortak yürüttüğümüz projelerimiz var. Geçtiğimiz yıl Cemre Tersanesiʹnde yapılan 2 kuru yük gemisini Norveç’li müşterilerimize teslim ettik.ˮ dedi. ˮİş kazalarına eğitimsiz iş gücü sebep oluyorˮ Gemi yan sanayisinin içinde bulunduğu durumu değerlendiren Yelten; “ Sektörde başıbozuk bir düzen var. 2004-2008 yılları arasındaki inşa furyasında, sektörde tecrübe edinmemiş alt işverenler türedi. Son dönemlerde iş kazalarının çoğalmasını, eğitimsiz insanların işlerin başında olmasının tetiklediğini düşünüyorum. GİSBİR Başkanı Sayın Murat Kıran ve Genel Sekreter Süheyl Demirtaş bize göre GİSBİR’in önceki kabuk yapısını kırdılar. GİSBİR’de daha önce sadece tersane ve tersane sahiplerinin konuştuğu, onların istekleri doğrultunda işleyen bir yapı vardı. Şimdi bu yapı değişti, yelpaze daha da büyüdü ve gemi yan sanayine gereken önemi vermeye başladı. Şimdi GİSBİR ile beraber hareket ediyoruz. Alt işverenlerin kimdir, hangi standartlarda  çalışması gerektiği konusunda yaklaşık 5 aylık bir çalışma yapıldı. Tamamlanan bu çalışma şu an ilgili müdürlüğün masasında hayata geçmeyi bekliyor. Bu taslak proje hayata geçerse, Tuzladaki gemi inşa yan sanayi belli bir standarda ulaşmış olacak” dedi. Yelten, gemi yan sanayinin gelişmesini engelleyen problemlerin ve bu problemlere sunulması gereken çözümlerin ne olduğu konusunda şu açıklamayı yaptı: “ Genel olarak şu andaki en büyük sorunumuz kalifiye eleman sıkıntısıdır. Yaşanan kriz nedeniyle sektördeki tecrübeli ustamızın çoğu başka sektörlere kaydı. 2004-2008 sezonundaki furyada, Tuzla’daki tersanelerin yaklaşık çalışan sayısı 40-50 binler civarındaydı, şu an ise bu rakam 7-8 binler civarına düştü.  İnsan faktörü tersanecilikte çok önemlidir. Çünkü tersanelerde yüzlerce mühendis ve işçi istihdam etseniz bile işini bilen, belli alanlarda uzmanlaşmış teknik personeliniz yoksa bir şey yapamazsınız. Bu konuda bazı önlemlerin alınması ve okulların teşvik edilmesi lazım. Ayrıca okullarda yeterli seviyede mesleki eğitim almayan öğrencilerin eğitim seviyeleri yükseltilmediği sürece, oradan gelen öğrencilerin uzmanlık ve tecrübe kazanmaları uzun bir süre alacak. Dolayısıyla bunu alt işverenler olarak biz finanse etmek zorunda kalacağız. Kısacası birincil sorunumuz insan faktörü. İkincisi ise organize bir sanayi bölgesinin olmamasıdır. Tuzla, Haliç’teki tersanelerin buraya toplanması ile oluşturulmuş bir alan. Bütün tersaneleri Haliç’ten Tuzla’ya taşıdılar, şimdi ise Tuzla’dan Yalova’ya taşının gibi durumla karşı karşıyayız. Fakat bunun yanı sıra Aydınlı’ya kadar ufak tefek sanayi siteleri oluşturuldu. Organize bir yan sanayi bölgesi oluşturulmadığı bize ait belirli bir bölge yok.  Açıkçası bu durum da problem teşkil etmekte. Yaşanan kazaların da yer sıkıntısı yüzünden olduğunu düşünüyorum. Çünkü yan yana, sırt sırta gemi yapılmaya çalışılıyor.” ˮOffshore pazarına odaklanmak gerekirˮ Devletin bu konuda üzerine düşen birkaç noktanın olduğuna dikkat çeken Yelten, özellikle savunma sanayideki projelerin askeri tersanelere değil de özel tersanelere verilip, özel tersanelere bu kazanımların kazandırılıp, daha sonra ihraç yoluna gidilmesi gerektiğini belirtti. Sektörün kesinlikle kuru yük konteyner veya tanker piyasasında Kore, Japonya ve Çin ile baş edebilecek durumda olmadığını söyleyen Yelten; “Sektör olarak odaklanmamız gereken offshore pazarıdır. Çünkü offshore pazarında çeşitli gemi ihtiyaçları var. Bunun yanı sıra spesifik projelere yönelmek gerekiyor. Buna örnek olarak Tersan tersanesinde yapılan Norveç balıkçı gemisini gösterebiliriz. Cemre tersanesi ise tamamen Norveç’e çalışıyor. Denizcilikte Norveç bir markadır.  Önemli olan müşteriyi yüzde 100 memnun etmektir ve biz bu vizyona sahibiz” diyerek gemi inşanın çıkışının ancak bu şekilde olabileceğini aktardı. ˮBakım-onarım hiçbir zaman durma noktasına gelmediˮ Bakım-onarım sektöründe belli bir kalite tutturulursa durgunluk yaşanmaz diyen Yelten, bakım-onarımda GEMAK ve Kıran tersanelerinin uzmanlaşmış, kaliteli ve iyi işler yaptığını da ifade etti. Bakım-onarımın Tuzla için hiçbir zaman durma noktasına gelmediğini söyleyen Yelten; “Tuzla’da gemi inşa yapan tersanelerde şu an faaliyetler yok denecek kadar az fakat bakım-onarımda, özellikle 10 civarı tersane 2008’den itibaren hiç durmadan çalışıyor. Biz de onlara servis hizmeti veriyoruz. Dolayısıyla tersanelerin ihtisaslaşması gerekiyor. Yani gemi inşa ile bakım-onarım aynı tersanede zor olur” dedi. ˮGemi yan sanayi bir çatı altında birleşmeliˮ Öncelikle gemi inşa yan sanayinin birlik olması, bir STK çatısı altında birleşmesi gerektiğine dikkat çeken Yelten; “ Açıkçası GESAD’ın (Gemi Yan Sanayicileri Derneği)  kendini tam olarak tanıtamadığını düşünüyorum. GİSBİR ile çalışmalar yapıyoruz fakat GESAD’ın yan sanayide ne gibi önlemler aldığını, nasıl çalışmalar yaptığı ve devlet ile koordinasyonunu nasıl sağladığı hakkında bir bilgim yok. Ancak sektörün problemleri ve ihtiyaçları bir birlik olunduğu takdirde çözülebilir.ˮ açıklamasında bulundu. 7deniz Dergisi Kasım-Aralık 2013/Röportaj-Çilem KOCAMIŞ
Editör: TE Bilisim