Son yıllardaki atılımlarla dünyanın gıptayla izlediği bir deniz gücü haline gelen Gölcükʹteki Donanma Komutanlığı kapılarını basına açtı. Disiplinli ve eğitimli personeliyle teknolojiye ayak uydurup kendini sürekli yenileyen, vatan savunması için gece gündüz görev başında bulunan Türk Donanması, özellikle son yıllardaki atılımlarla dünyanın gıptayla izlediği bir deniz gücü haline geldi. Fırkateyn, denizaltı, korvet, hücumbot, mayın ve karakol gemileri, helikopter ve uçaklarıyla her daim göreve hazır bekleyen Gölcük ilçesindeki Donanma Komutanlığında yürütülen seyir ve liman faaliyetleri, AA ekibince görüntüledi. 3ʹüncü Muhrip Filotillası Komodoru Deniz Kurmay Kıdemli Albay Yalçın Payal, Anadolu coğrafyası itibarıyla Türk denizciliğinin geçmişinin 1081 yılına kadar uzandığını söyledi. O yıllarda filizlenen armadanın, 16ʹncı yüzyılda Barbaros Hayreddin Paşa ile kök saldığını ve daha sonra Yemenʹin fethedilmesiyle Hint Okyanusuʹna kadar ulaştığını belirten Payal, beylikten imparatorluğa geçişteki önemini vurguladı. Türk Deniz Kuvvetlerinin o dönem devletin yükselişiyle paralellik oluşturduğunu dile getiren Payal, şöyle devam etti: ˮBu paralellik, sadece yükselme dönemindeki paralellik değildir. İmparatorluk genişlediğinden tekrar Anadoluʹya geri çekilme döneminde de aynı paralelliği görebiliriz. Denizde zayıflama ve bu zayıflamaya bağlı olarak karadaki toprak kayıpları neticesinde tekrar Anadolu coğrafyasına çekilmek zorunda kaldık ve Türk denizciliğinin 11ʹinci yüzyılda filizlendiği yerde yeniden büyüme ihtiyacı ortaya çıktı. Köklü devlet geleneğimizin son incisi Cumhuriyetimiz de bu coğrafyada filizlenmiştir. Cumhuriyetimizin 100ʹüncü yılına yaklaştığımız bu yıllarda, geriye dönüp bakıldığında başarılan işlerin ne kadar büyük olduğu görülmektedir.ˮ ˮBu gücün asıl itici unsuru; yetişmiş, disiplinli ve eğitimli personelidirˮ Payal, Deniz Kuvvetlerinin Cumhuriyet döneminde sergilediği gelişimin, ayrı bir gurur tablosu olduğuna dikkati çekti. Donanmanın mevcut durumuna değinen Payal, şunları kaydetti: ˮŞüphesiz ki cumhuriyet donanmamızın şu anki seviyesine ulaşmasındaki ilk adımlar, diğer tüm kurumlarda olduğu gibi Gazi Mustafa Kemal Atatürkʹün girişimleri ve önderliğiyle başlatılmıştır. Cumhuriyetin kuruluş yıllarında 48 bin tonluk 23 platformdan oluşan donanma, bugün itibarıyla 260 bin tonluk 182 muhtelif tipteki gemi 50 hava aracı, bir amfibi deniz piyade tugayından müteşekkil bir güç haline gelmiştir. Türk Donanmasının gücü sadece sahip olduğu platform ve silah sistemlerinden oluşmamaktadır. Bu gücün asıl itici unsuru; yetişmiş, disiplinli ve eğitimli personelidir. Biz bu personele sahibiz. Netice itibarıyla cumhuriyet donanması 2009ʹdan itibaren Hint Okyanusuʹnda savaş gemisi bulundurabilen ve sahip olduğu platformları, silah sistemleri ve sensörleri kendisi üretebilen bir kuvvet haline gelmiştir.ˮ Türk Donanmasının yakın tarihte katıldığı harekatlar Donanmanın yakın tarihteki en önemli görevleri hakkında bilgi veren Payal, 1974ʹteki ˮKıbrıs Barış Harekatıˮ, 1992ʹde Bosna Hersek ve Kosovaʹnın desteklenmesi kapsamında Adriyatik Deniziʹnde icra edilen faaliyetler, 1993ʹte Akdenizʹde uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele çerçevesinde ˮLucky-Sˮ adlı gemiye düzenlenen operasyonu hatırlattı. Payal, Türk Deniz Kuvvetlerinin, 1994ʹte Birleşmiş Milletlerin (BM) Somaliʹde, aynı sene eski Yugoslavyaʹda icra edilen harekatlara da katıldığını anımsatarak, 2001ʹde küresel güvenliğe katkı kapsamında Karadenizʹde başlatılan ˮKaradeniz Uyumu Harekatıˮ ile 2006ʹdan bu yana sürdürülen ˮAkdeniz Kalkanı Harekatıˮnın da donanmanın görevleri arasında yer aldığını anlattı. Türk Deniz Kuvvetlerinin birinci görevinin, Türkiyeʹnin deniz alaka ve menfaatlerini korumak olduğunu kaydeden Payal, şöyle konuştu: ˮTürk deniz alaka ve menfaatlerinin birinci unsurunu, Türk deniz ticareti oluşturmaktadır. Dolayısıyla Türk denizciliği ve ticareti hangi bölgelere ulaşıyorsa biz de o bölgelerde kendi deniz ticaretimizi koruma imkan ve kabiliyetine sahibiz. Hint Okyanusuʹnda yürütülen deniz haydutluğuyla mücadele harekatı, uluslararası bir harekattır. Harekat, BM kararları ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin (TBMM) verdiği izne istinaden gerçekleştirilmektedir. Dolayısıyla TBMMʹnin verdiği bu yetki devam ettiği sürece bu bölgede ve diğer bölgelerde Türk Deniz Kuvvetleri sancak ve varlık göstermeye devam edecektir.ˮ 7deniz
Editör: TE Bilisim