Türk Armatörler Birliği (TAB) Mükemmeliyet Merkezi tarafından düzenlenen “Seragazı Emisyonu Kuralları ve Yeni Uygulamalarıyla Gemi İşletmeciliği ve Gemiler Değişimin Eşiğinde… Çok Az Bir Süre kaldı, Hazır mısınız?” webinarında sunum yapan TAB Mükemmeliyet Merkezi İcra Kurulu Üyesi Yaşar Canca, küresel ölçekte karbondioksit salınımında yüzde 2,5 paya sahip olan denizcilik sektörünün karşı karşıya kaldığı sıkı kurallar ve nedenleri ile ilgili değerlendirmede bulundu.

 

Gemilerden kaynaklı karbondioksit salınımı neden bu kadar ciddi

 

Okyanusların karbondioksiti temizleyen en önemli kaynaklar olduğuna işaret eden Canca, “Okyanusların yüzeyindeki mikro organizmalar hem fotosentez yaparak havadaki karbondioksiti temizliyor hem de yüzeyde güneş ışınlarını yansıtarak uzaya geri yollanmasını sağlıyorlardı. Çünkü dünyaya giren güneş ışıklarının tamamını dünyada tutabilirsek ya da kalırsa şu anda dünya yüzeyindeki mevcut bütün enerji santrallerinin enerji güç ünitelerinin 17 bin katı kadar daha enerji üretebiliyor oluruz. Oysa bunun çok azını tutarak birçoğunu uzaya geri yollamamız gerekiyor. Ve okyanusların üzerinde seyir yapan gemilerden çıkan kirletici maddelerin yani karbon atıkları, sülfatlar, asitler vb hem okyanus üzerindeki mikro organizmaları öldürüyor hem de yansıtıcı özelliğini kaybetmesiyle de güneşi yansıtma özelliğini azaltarak güneşten gelen enerjinin okyanuslarda kalarak ısıtmasına sebep oluyor. İşte bu yüzden okyanusun ortasındaki gemilerin karbondioksit salınımlarında aslında dünya için ve dünya sera sistemi için çok önemli olduğunu fark ettiler. Bu yüzden 2,5 diye düşündüğümüz sera gazı salınımını bu şekilde karşımıza çıkıyor” dedi.

 

 

Karbon ayak izi de bir sebep

 

IMO’nun sera gazı salınımını 2008 seviyesinden 2030’a kadar yüzde 40 azaltmak istediğini hatırlatan Canca, “İlk olarak gelişmiş ülkelerin insanları aşırı kaynak tüketmektedirler. Ve gelişmekte olan ülkelerin de aşırı kaynak tüketimi onlara benzemeye başladığı için artık sürdürülemez bir hale gelmiştir. Ve buda herkes için bir önlem alma zorunluluğu getirmiştir.

 

İkinci sebepte Paris Anlaşması ile karbon ayak izleri gündeme getirilmiş yani bir ürünün üretilmesinden tüketilmesine kadar harcadığı yada çıkarttığı karbon salınımı o ürünün kotasında sayılacaktı. Bu nedenle bu her denizcilik şirketinde taşıma şirketlerinde bu işe dahil edildi. Sadece ekosistemden dolayı değil karbon ayak izi de denizcilik şirketlerinin, taşımacılığın sisteme dahil edilmesinin ana sebeplerinden biri” ifadelerini kullandı.

 

 

Emisyon borsası ile karşı karşıya kalınacak

 

2026’da kriterlerin karşılanmaması durumunda gerekli belgelerin verilmeyeceğinin altını çizen Canca, “Tahminimce 2026’da şirketlerin hangi gemileri nasıl işlettikleri ve çok verimsiz gemi işletenlerin belgelerinin düzenlenmeyeceğini düşünüyorum ya da şartlı düzenlenecek. Denizcilik sektörünün 2025 sonrası yakıtla ilgili emisyon borsası ile karşı karşıya kalacağını vurgulayan Canca, “Bu emisyon borsası bizi çok zorlayacak. Türkiye’de gördüğüm birçok sanayi kuruluşu rüzgar santralleri ve hidroelektrik santralleri yapmasının yada oralara el atmasının ana nedenlerinden bir tanesi de oradaki emisyonların sıfır olması orda bir emisyon kotası elde ederek o kotalarını başka ürünler için kullanabilmeleri gerekiyor. Çünkü kota satın alma yani emisyon borsası çıktığı zaman bu çok pahalıya gelebilir. Alamayabilirler. O yüzden o çalışmayı şimdiden yapıyorlar” şeklinde konuştu.

 

 

Durmuş Ünüvar denizcilerin sorunlarını dinledi Durmuş Ünüvar denizcilerin sorunlarını dinledi

Çevrecilik esas alınmalı

 

Kendi gemilerinin analizini yaptıklarını ve bir yol haritası çıkardıklarının altını çizen Canca, tüm armatörlere benzeri bir yol haritası çıkarmalarını önerdi. Şirketlerin yeni yapılanmalarında yani bir sonraki aşamaya gelmelerinde mutlaka çevreci ve canlı merkezi yönetim uyum prosedürü hazırlamaları ve yayınlamaları gerektiğini aktaran Canca, şöyle devam etti; “Şu anda bunun farkında olmanız bile bir ayrıcalık iken yarın bunu uygulamanız istenecek ve nasıl uygulayacağınız konusunda şimdiden hazırlık yapmanız gerekiyor. Bu akşamdan sabaha olacak bir şey değil. Gemi sistemiyle çalışanlarla çevreci bir bakış açısıyla nasıl yöneteceğimizi bende bilmiyorum. Eğitim kurumlarıyla organik bir bağ kurulması lazım. Ve bu konuda mutlaka gemiyi ofis ve eğitim kurumları arasında bir üçgen kurularak birlikte hareket etmeleri gerekiyor. Bir an önce çevreci yönetimi koordine edecek olan enerji etüt merkezinin kurulması gerekiyor. Bu enerji etüt merkezi hem gemilerin enerji verimliliğini ölçecek hem de bizi geleceğe hazırlayacak planlamaları yapacak.”

 

Canca son olarak, “Mutlaka gemilerin boş seyirlerinin en aza indirecek şekilde planlama yapılması lazım. Belki de havuz yada bir grup kurulacak. Yani endeks hesaplamalarında boş seyirler hep canımızı yakacak. Son olarak da armatörlere şunu söylemek isterim. Kendileri artık küçük patron durumundalar. Büyük patron kurallardır. Kurallara uyanlar patron olarak kalabilecektir” dedi.

 

 

7DENİZ - ÖZEL 

Editör: Haber Merkezi