'Hedeflerimizi, bugünden yarına, çok kısa sürede gerçekleştirebilmeyi sağlayacak bir sihirli değneğe sahip olmadığımızı ve kimsenin de olamayacağının farkındaydık. Başarılı olmuş örnekler incelendiğinde çok çalışmak gerektiği açıktı. Ne bizler yönetici olarak, ne de bugüne kadar birlikte çalıştığımız mesai arkadaşlarımız bu hususta hiç tereddüt göstermediler.

Çalışkanlık, SEFT 'in üzerinde yükseldiği önemli ayaklardan biri oldu' diyen SEFT Genel Müdürü Semih Zorlu ile SEFT'e ve denizcilik sektörüne dair pek çok noktayı konuştuk… SEFT'in dört ortağının yollarının nasıl kesiştiği ve bugünlere sizi taşıyan değerlerle başlayalım mı? Kurucu ortaklar olarak yollarımızın kesiştiği nokta üniversite yılları. O dönemlerden başlayan arkadaşlık daha sonra bir kader birliğine dönüştü. Yola çıkarken iki temel hedefimiz vardı: Bunlardan biri Türkiye'de gemi tasarımı konusunda dünya standartlarında çözümler üreterek sektörde sağlam bir yer edinebilmek iken ikinci hedefimiz de ilkinin devamı niteliğindeydi… Türkiye'de bu iş dünya standartlarında yapıldığında dünya pazarında boy gösterebilmenin ilk şartı da yerine gelmiş olacaktı. Bu anlamda dünya ile entegre olabilen, o pazarlarda da alıcı bulabilecek ürünler ortaya kayabilen bir tasarım firması olmak. Hedeflerimizi, bugünden yarına, çok kısa sürede gerçekleştirebilmeyi sağlayacak bir sihirli değneğe sahip olmadığımızı ve kimsenin de olamayacağının farkındaydık elbette. Başarılı olmuş örnekler incelendiğinde çok çalışmak gerektiği açıktı. Ne bizler yönetici olarak, ne de bugüne kadar birlikte çalıştığımız mesai arkadaşlarımız bu hususta hiç tereddüt göstermediler. Çalışkanlık, SEFT 'in üzerinde yükseldiği önemli ayaklardan biri oldu.

SEFT'i kuran insanlar olarak birbirimize ve mesai arkadaşlarımıza duyduğumuz güven, bizimle iş yapacak insanların da fark ettiği ve tercih ettiği önemli bir diğer taşıyıcı oldu. Müşterilerimizle kurduğumuz uzun süreli çalışma ortaklıkları bunun en önemli göstergesidir. Firmaların devamlılığı, özelliklede fikri işler yapanlar için, yetişmiş insan gücü ve gelişmiş altyapıyla mümkün olabilmektedir. Bu anlamda edindiğimiz bilgilerin ve yaşadığımız tecrübelerin ilerleyen süreçte 'tasarım çözümleri üretme yolunda uygulama yöntemlerine dönüşmesi' için; gemi teorisi, konstrüksiyonu ve donatımı ile ilgili ana tasarım bölümlerini ortak arkadaşlarım yönetmeye, ben de koordinasyonu sağlamaya gayret ettim. Zaman için de bu yapının altında kadromuz büyürken, teknik anlamda bilgi ve tecrübeler bu silsile ile firma geneline yayılırken, aynı şekilde, bizlerin aramızda oluşturduğumuz dürüstlük, güven, kader ortaklığı, sürekli gelişme ve titiz çalışma gibi manevi kavramlar da firma geneline yayıldı.

Bir nevi kurum kültürü haline geldi. Bugün SEFT kaç kişilik ve nasıl bir ekibe sahip? SEFT bugün itibariyle alanında oldukça tecrübeli; 13'ü yüksek lisans mezunu olmak üzere 31 mühendis ve 7'si uzman tekniker seviyesinde olmak üzere 15 teknisyenden oluşan toplam 46 kişilik ekibi ile hizmet vermeye devam etmektedir. Kadro yapılanması gemi konstrüksiyonu, gemi donatımı, gemi teorisi ve analiz, idari birimler ve yönetim olarak sınıflandırılabilir. Ayrıca bu uzmanlık alanlarından bir araya getirilerek oluşturulan ve çeşitli alanlarda Ar-Ge projeleri üreten alt ekipler kurmaktayız. Bu sayede bir yandan yenilikçi projeler ortaya çıkarken bir yanda da farklı birimlerdeki uzmanlıkların yatay olarak diğer birimlere de geçişi sağlanmaktadır. SEFT'in 2001'den bu yana geçen tarihinde öne çıkan iki farklı süreç olduğunu görüyoruz. İlk süreç ticari gemi tasarımı, ikinci süreç ise savunma sanayii ve özel projelerle başlanan dönem. Bugün gemi tasarım, savunma sanayi, enerji, Ar-Ge ve danışmanlık hizmetleri veren bir kurumsunuz. Böylesi bir yapılanmaya gitmenizin size ve müşterilerinize kazanımı neler? Aslında sorunuzun yanıtlarına özet bir bakış yapmak, gerçekçi cevaba ulaşmak için uygun olacaktır: Hedeflerimiz neler? Sahip olduğumuz imkanlar bunlara yeterli mi? Söz konusu hedeflere ulaşmak için mevcut imkanlarımızı hangi strateji çerçevesinde kullanmanız gerekli? Bu soruları belirli aralıklarla ve özellikle de belirleyeni biz olmadığımız koşul değişikliklerinde kendimize sorduk. Örneğin 2001-2004 aralığında bilgi birikimimizi arttırmak için ağırlıklı olarak servisteki gemilere yönelik hizmetler verdik ve hedefin gerçekçi koyulması da bunu gerektiriyordu. SEFT olarak yaşadığımız değişim, dönemsel olarak ürettiğimiz projeler üzerinden okunabilir. 2001-2004 döneminde daha çok servisteki gemilere yönelik, yeni regülasyonlara adaptasyon ve tadilat projeleri alanında tasarım hizmetleri verdik. Mevcut gemilere hızlı ve aksatmadan hizmet vermemiz gerektiğinden yoğun bir çalışma dönemiydi.

Çok farklı tip ve ebatlarda gemileri etüt etme şansımız oldu. 2004-2008 yılları arasında çok sayıda ve tipte yeni gemi inşa projesi ürettik. Bilinirliğimizin ve yapabilirliğimizin daha iyi görülmesi açsından çok verimli bir dönemdi. Ardından, tüm kriz şartlarına rağmen, savunma amaçlı deniz platformlarına yönelik tasarımlar üretmeye başladığımız 2007-2010 dönemi geldi. Bu dönemde mevcut işlerimizi yürütürken, bir yandan da ülkemizin hedeflediği 'savunma sanayiinde yerlilik ve millilik' kavramlarının altını doldurabilecek çalışmalar yaptık. Bu alanda çok önemli projeler geliştirdiğimiz 2010 yılından bugüne devam eden süreç gelişti. Savunma sanayine yönelik olarak tasarım ürünleri üretmeye başlamak ve bunların hayata geçme şansı yakalamış olması SEFT için gerçek bir dönüm noktasıdır. Her anlamda gelişmemize çok büyük ivme kazandırmıştır. Denizaltı kurtarma ana gemisi, kurtarma ve yedekleme gemileri, sismik araştırma gemisi, sahil güvenlik botları modernizasyonu projesi ve Romanya sınır karakol botları projesi 2010'dan bugüne sergilediğimiz ürünler… 2015 yılı ile başlayan enerji üretim gemileri projeleri, 'yüksek nitelikli tasarım ürünleri' hedefimizi gerçekleştirme fırsatı yakaladığımız yeni bir alan oldu. SEFT'in bünyesindeki iş kollarının bugün itibarıyla dağılımını ve 2016 yılını nasıl geride bıraktığını öğrenebilir miyiz? Geçtiğimiz yıl ülkemizin yaşadığı ve bir daha hiç olmamasını temenni ettiğimiz sıkıntılı günlerin de etkisi ile oldukça zor bir yıl oldu herkes için. Tüm umudumuz 2017 yılının, hem SEFT, hem de ülkemiz için çok daha iyi bir yıl olması. Geçtiğimiz yıl ile birlikte bugün itibariyle gerçekleştirdiğimiz faaliyeteler ve hizmet alanları ile ilgili kısaca bilgi vermek gerekirse şöyle bir sıralama yapabiliriz: İhale sürecinden final aşamalarına dek tasarımını yaptığımız (Denizaltı kurtarma ana gemisi –MOSHIP) TCG Alemdar (A-582), 28 Ocak 2017'de Donanmamıza teslimi gerçekleşti.

Bugünlerde Deniz Kabul Testleri (SAT - Sea Acceptance Test) devam eden, 100 yerli tasarım 2B/3B araştırma kabiliyetine sahip Sismik Araştırma Gemisi MTA Turkuaz ile Kurtarma ve Yedekleme gemileri 'AKIN ve IŞIN' gemilerinin de önümüzdeki dönemde teslim süreçlerinin tamamlanmasını ummaktayız. 2015 yılında başlayarak, 2016 ve 2017 devam eden Powership Projeleri; 'tek çatı altında ve tam kapsamlı' tasarım çözümleri anlayışını hayata geçirme fırsatı bulduğumuz çalışmalar oldu. Dizel çevrimle dünyanın en büyük enerji üretim gemileri de dahil olmak üzere bu tip nitelikli projelerin tasarımını yapmak SEFT'in vizyonuna büyük katkı yaptı. 2016 yılında başladığımız KPS15/16 ve KPS24/25 eş Powership gemilerinin tamamlanmasını ve yenileri için görüşmelerine devam ettiğimiz Powership gemileri konusunda da hizmet vermeye devam etmeyi umuyoruz. 2016 yılı içerisinde RMK Tersanesi tarafından inşa edilmekte olan BITUMEN Tanker için 3B Modelleme temelli Detay ve Üretim Tasarımı hizmeti sağladık.

Yine aynı yılı sonlarında başladığımız ve CEMRE tersanesinin inşa etmekte olduğu Çok Maksatlı Açık Deniz Destek Gemisi için detay tasarım hizmeti çalışmalarımız devam etmekte. 2017 yılı başında İÇDAŞ Tersanesi ile 13000 DWT çok özel birçok amaçlı yük gemisi projesi için anlaşmaya vardık ve tasarım çalışmalarımız başladı. Türkiye devletinin, savunma sanayii alanındaki hedefleri büyük. Bunun sektörünüze ve size yansıması nasıl oluyor? Devletimizin savunma sanayi alanında hedeflerinin büyük olması çok önemli. Aslında bir sektörün doğuşuna hep beraber tanıklık ettik ve şimdi de koyulan hedeflerle ayakta durduğuna, yürüdüğüne ve bir gün gelip koştuğuna şahitlik edeceğimizi umuyorum. Başından beri devamlılık kavramını vurguluyorum. Bir kez daha yapacağım: savunma sanayi alanında kendi kendine yeten ve ihracatçı konumuna geçen bir ülke olmak için devamlılık çok önemli. Burada hepimize büyük sorumluluk düşüyor. Sektörün ticari alandaki her bir paydaşının, başarısızlık yaşamaları durumunda 'tüm sektörün başarısızlığı' algısı yaratabileceği bilinciyle hareket etmesi gerekiyor. Bizler başardıkça karar alıcıların da bu konuda şevklerinin artacağına ve daha büyük hedefler için yerli çözümlere güveneceğine inanıyorum. İşte bahsettiğim devamlılık böyle oluşacaktır.

Doğru hedeflere yönelik doğru projeler, onları üretecek doğru yerli çözümler ve başarıyla ulaşılan hedefler 'Acaba Türkiye'de yapabilir mi?' sorusunu sonsuza dek tarihin çöplüğüne atmış olacaktır. Savunma amaçlı deniz platformları ile ilgili olarak SEFT 'in referanslarının sanırım en önemli ayırt edici özelliği; ihale aşamasından başlayarak sözleşme tasarım, ana ve detay tasarım, final tasarım olmak üzere bütün aşamaların tek çatı altından çıktığı örnekler olması. Deniz platformları tasarımının, yerli imkanlarla 'yapabilir' olduğu kanaatini hem kendi adımıza hem de diğer paydaşlar adına güçlendirdiğimize inanıyoruz. 2017 içerisinde yürüteceğiniz projeler içerisinde savunma sanayiinin ağırlığı nedir? Teslim süreçleri devam eden savunma sanayi projelerimizin yanı sıra 2016 ve 2017 yılı içerisinde Savunma Sanayi Müsteşarlığımız tarafından ihaleye çıkılan çeşitli projelere de hazırlandık. İstanbul Denizcilik, Selah Tersanesi ve Sefine Tersanesi ile birlikte çalıştığımız ana yüklenici adayları oldu söz konusu projelerde: Sefine Tersanesi ile acil müdahale ve dalış eğitim botu, denizde ikmal muharebe destek gemisi, yüzer havuz. Selah Tersanesi ile çok maksatlı açıkdeniz destek römorkörü projelerinde birlikte çalıştık. Bu projelerin ihale süreçleri devam ediyor. Yine SSM tarafından Bilgi İstek Dokümanı süreci ile hazırlıkları devam edilen; 600 sınıfı sahil güvenlik botu ve Türk tipi hücumbot projeleri için konseptlerimizi geliştirdik, SSM'de proje sunumlarımızı yaptık. Ayrıca şu aşamada daha fazla bilgi paylaşamamakla beraber, yabancı bir ülke donanması ile yeni bir deniz platformu konseptini geliştirmeye başladık.

Süreçleri gayet olumlu bir şekilde devam etmekte. Türk gemi inşa sektörünün mevcut durumu hakkındaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?

Küresel ekonomik krizin denizcilik sektöründe etkilerinin devam ettiği ve gemi inşa sektörümüzün yapısal sorunları nedeniyle uzun süredir bu olumsuz etkilere çözüm üretemediği bir dönem yaşıyoruz. Bunu 2008'den beri devam eden krizin etkilerini en derinden yaşayan 'ülke sektörü' olmamız da ortaya koyuyor. Şunu ifade edeyim ki 'Aynı yolları deneyerek farklı bir noktaya ulaşmak mümkün olmayacaktır.' Krizin en önemli olumsuz etkilerinden bir yetişmiş insan gücü alanında oldu. Daralan piyasa koşulları maalesef önemli bir iş gücünün sektör dışına çıkmasına neden olurken, bir yandan da yeni mezun iş gücünün de sektöre girememesi sorununu yarattı. Biz ülkemizin en önemli gücünün yetişmiş, akıllı ve hızlı adapte olabilen insan gücü olduğuna inanıyoruz. Bu gücümüz sektörel anlamda zayıfladı. Peki, ne yapmak lazım? Öncelikle bu soruyu her birimiz birer birer değil ortak akılla yanıtlamalıyız. Denizcilik sektörün birçok bileşeni var, her bileşenin meslek örgütleri var, her birinin değerli girişimleri var. Bunları görüyor ve takdir ediyoruz. Ancak maalesef bunlar çözüm olmadı olamıyor.

O yüzden birlikte hareket etmek gerektiğini vurguluyorum. Sektör olarak birlikte iş yapabilme alışkınlığını kazanmamız, her birimizin güçlü yönlerini bir araya koyması gerekiyor. Bunun içinde kümelenme kavramının, kağıt üzerinde değil, yaşayabilir bir biçimde hayata geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ancak bu şekilde, katma değeri yüksek, nitelikli projeler geliştirip tasarlayabilir, inşa edebilir, işletebilir ve satabiliriz. Ancak bu şekilde, devlet desteklerini doğru bir biçimde kullanabilir ve sürdürülebilir gelişme yönünde kullanabiliriz. Mesela; şu anda yarım ada bir ülke olarak pek çok deniz vasıtası ihtiyacımız var; balıkçılık, yolcu taşımacılığı, araç taşımacılığı, savunma… Ticari ve askeri bahriyemizin sayısı düşük, filo yaşlı. Her bir sektörde tip proje oluşturup, tersaneler, malzeme üreticilerini gruplayıp, seri gemi üretimine geçmeliyiz.

Aşama aşama tarif edecek olursak: Önce proje grubu oluşturulmalı, ar-ge bütçesi desteklenmeli, 1-2yıl Ar-Ge yapıp yurt içi pazar ihtiyacını en iyi karşılayacak ürünü tüm kalemlerine kadar tasarlamalı, bütçe çıkarılması, iş-zaman planı oluşturulmalı. Ar-Ge neticesinde ortaya konan ürünün yurt dışı satışı mümkün olmalı. Geliştirilen projeyi hangi tersane(ler) üretir, elektriğini kim(ler) yapar, şaftını kim işler, pervanesini kim imal eder belirlenmeli, küme oluşturulmalı. Seri olarak üretileceğinden satınalma ve üretim maliyetleri düşürülmeli, tüm paydaşlar kar marjı gözetmeksizin ürünün başarısı için ter dökmeli. Böyle önce yurt içi ihtiyaç karşılanmalı, sonra da kendini ispat etmiş ürünlerle yurt dışı pazarlara yönelmeliyiz. Tüm bu süreci geminin hizmet ettiği sektördeki ilgili bakanlık, meslek örgütleri, üniversiteler regüle ve koordine etmeli. Son sorumuz SEFT'in önümüzdeki dönem rotasının nasıl olacağı? Önümüzdeki süreçte SEFT'in rotası, yüksek nitelikli savunma ve enerji üretimi amaçlı deniz platformlarında elde ettiğimiz bilgi birikimi ve tecrübeleri ilerletmek; bunun yanında ticari gemi projeleri alanında yenilikçi tasarımlar üretmek yönünde ilerlemek olacaktır.

İbrahim Kocamış - 7DENİZ

Editör: TE Bilisim