15 Kasım 2017 tarihinde, Arjantin Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bağlısı ARA San Juan isimli denizaltı 44 personeliyle birlikte Atlantik Okyanusuʹnda kayboldu. Denizaltının kaybolmadan önce deniz üssüyle irtibat kurmaya çalıştığı ifade edilmekle birlikte, yaklaşık 280 mil açıktaki bu tespitlerden birkaç saat sonra Amerikan kaynakları tarafından bölgede ‘hydro-acoustic anomaly’ olarak tanımlanan, sualtında bir ses sapması tespit edilmiştir. Arjantin Donanması bu anomaliyi ‘olağandışı, tek, kısa, sert ve nükleer olmayan’ bir patlama olarak açıklamıştır.  15 Kasım 2017 tarihinden bugüne kadar denizaltının ortaya çıkmayışı, bütün ümitlerin tükenmesine neden olmuştur. Denizaltıya ulaşılana ve/veya yeni bir veri ortaya çıkana kadar bu meselenin analizi biraz zor gözükmektedir. Bu tip kazalar en modern donanmalarda da görülen bir husustur. Yakınlarını bekleyen ailelerin acılarını yürekten paylaşıyorum. Bir kısım aileler, ilk tepkilerinde, denizaltının eski olduğunu ve yakınlarının bu denizaltıya eski olduğu bilinmesine rağmen konulduklarını iddia etmektedirler. Diğer yandan hükümeti yeni bir denizaltı almamakla suçlamaktadırlar. Ailelerin bu sözlerini, tabi ki saygıyla karşılamak gerekir. Ancak gerçek ya da görünen nedir? ARA San Juan denizaltısı, 1985 yılında Almanya’dan satın alınan 66 metre uzunluğunda TR-1700 sınıfı bir gemi olup, donanmamızda ‘Ay’ sınıfı olarak tanımladığımız dizel-elektrikli denizaltıların bir benzeridir. ARA San Juan, Arjantin’in toplam 3 adet denizaltısından birisidir. Arjantin’in, Atlantik Okyanusunda uzun kıyılarının bulunması, Falkland Adaları sorunu ve denizden yapılan narkotik trafiğinin kontrolü gibi problemler karşısında donanmasını güçlendirmek istediği bilinen bir gerçektir. Bu kapsamda; Arjantin Donanmasının güçlendirilmesine yardımcı olmak maksadıyla; Tandanor ve Alte isimli iki şirket tarafından kurulmuş CINAR (Complejo Industrial y Naval Argentino - Argentina´s Industrial Naval Complex) ismiyle bilinen Arjantin Endüstriyel Donanma Kompleksi, Storni Tersanesiʹnde 21 hektarlık bir alanda faaliyet göstermektedir. Bahse konu denizaltı, bu kompleks içerisinde 2007-2014 yılları arasında yarı ömür modernizasyonu denilen, tadilat ve onarımın içerik, nitelik ve kapsamına göre geminin kullanım süresini uzatan bir bakım programına alınmıştır. Bu kapsamda; ARA San Juan’ın torpido kovanları, hidrolik ve elektrik sistemleri, seyir, silah ve makine sistemleri, sonar ve periskoplar yenilenmiş ve denizaltının mukavim teknesinin bakımı yapılmıştır. Netice itibarıyla Arjantin, yeni bir denizaltı alamasa da elindekini yenileme gayretinde bulunmuştur. Ancak denizaltıyla sağlanan son irtibat esnasında gemideki batarya bölümünde çıktığı bildirilen bir yangın, bataryaların evsaf ve kalitelerini gündeme getirmiş olup, bahse konu malzemelerin temin edildiği Alman firmaları da halihazırda hedef haline gelmiştir. Bu bataryaların yarı ömür modernizasyonlarında mı yoksa daha sonraki bir aşamada mı temin edildiği konusu henüz açıklık kazanmamıştır. Diğer yandan, okyanus şartlarının gerektirdiği stratejik gereklilikler kapsamında; Arjantin’in konvansiyonel silah gücüne sahip nükleer tahrikli bir denizaltıya sahip olmak hedefi olsa da, mali konular Arjantin Donanmasının kalkınmasına engel olmaktadır. Rusya’dan kiralanan römorkörlerden bile vazgeçilmek zorunda kalınmıştır. 2014 verilerine göre üç adet denizaltının harekat süreleri de çok kısıtlı olmuştur. Su üstü ve denizaltı gemilerinin birçoğu ömürlerini doldurmuştur.2014 yılında ARA San Juan’ın yarı ömür modernizasyonunun tamamlanması hitamında yapılan törende konuşan Savunma Bakanı Agustin Rossi, bu modernizasyonun Arjantin için önemli bir kilometre taşı olduğunu, 7 yıl süren tadilatlardaki gecikmenin bütçesizlik ve iş gücü sorunlarından kaynaklandığını belirtmiştir. Ancak Savunma Bakanı, bahse konu iş gücü sorununun mali konulardan mı, kalifiye personel eksikliğinden mi ya da başka bir sebepten mi kaynaklandığına dair ayrıntılı bir açıklama getirmemiştir. Diğer yandan; Arjantin son 10 yılda, Brezilya, İspanya ve Almanya’dan harp gemisi satın alma arayışlarını sürdürürken, son olarak 2014 yılından itibaren Çin Halk Cumhuriyeti ile bu kapsamda siyasi ve askeri iş birliği sürecini geliştirmiştir. Savunma ve teknoloji alanında; Arjantin-Çin Müşterek Komitesi ve Arjantin-Çin Askeri Çalışma Grubu kurulmuş olup Çin yapımı 5 adet korvetin ve amfibi zırhlı personel taşıyıcıların Arjantin’de üretimi konusunda kararlar alınmıştır. Bazı açık kaynaklarda, 2015 yılında yapılan anlaşma kapsamında, 5 adet P18 sınıfı korvetten 3’ünün Arjantin’de yapılacağı bildirilmiştir. Hatta P18 korvetlerinin yeni sınıflandırma isminin, Arjantin’in Falkland adalarına verdiği isim olan Malvinas olduğu ilan edilmiştir.Tanesi 50 milyon dolar olduğu bildirilen Malvinas sınıfı korvetlerin halihazırda yapımlarıyla ilgili olarak açık kaynaklara yansımış fazlaca bir bilgi bulunmamakla birlikte; 2015 yılında Arjantin ve Çin arasında yapılan bu anlaşma karşısında, İngiltere Falkland Adalarını Nisan 2015’den itibaren bir kısım topçu, deniz piyade ve komando birliklerinden oluşan 300 kişilik ufak çapta bir güçle destekleme kararı almıştır. Arjantin, donanması için yoğun bir çaba sarf etmektedir. Ancak ARA San Juan denizaltısının kaybolması neticesinde, denizaltı gücünün ve personelinin yarısını kaybetmiştir. Arjantin, Çin ile ortak yapım kararı alınan Malvinas sınıfı korvetlerin yanında, bir de denizaltı temin ya da üretimini gündemine almak zorunda kalacaktır. Arjantin, denizaltı inşası ya da temini kapsamında Çin’e yönelirse, Atlantik’in güvenliğini elinde tutan güçler için bölgedeki dengeler  açısından yeni bir durumla karşı karşıya kalınacaktır. Su üstü gücünün Çin orjinli, su altı gücünün bir başka ülke menşeili olması Arjantin donanmasının lojistik sisteminin bölünmesi anlamına gelecektir. Bu kapsamda, Arjantin’in Malvinas sınıfı projesi hayata geçtiği takdirde, Çin ile denizaltı projesi başlatması yüksek bir ihtimal olarak görünmektedir. Arjantin için Malvinas sınıfı olarak tanımlanan P18 sınıfı Çin yapımı korvetler, 95 metre boyunda, 12 metre eninde, deplasmanı 1800 ton olan, 2 adet Alman MTU ana makinaya sahip ve üzerinde 1 adet 76 mm top, 2 adet 30 mm otomatik top, 8 adet SSM, 2 adet üçlü torpido kovanı ve 1 adet helikopter taşıyabilen gemilerdir. Sadece Malvinas sınıfları tek başına dikkate alınsa dahi, böyle bir gemiden 3 adedinin Arjantin kızaklarında Çin ile ortak üretimi demek; Çin iş gücünün, sermayesinin ve mühendisliğinin Güney Atlantik bölgesine yerleşmesi demektir. Bu mesele sadece teknik yönüyle de kalmayacak, Çin ile denizde ortak tatbikat ve eğitimler de önümüzdeki dönemde gündeme gelecektir. Bütün bunlar Çin’in Arjantin’de geçici üsler alabileceği ihtimalini ortaya koymaktadır. Diğer yandan Arjantin’in Çin ile ortak gemi üretim projesinin sürdürülebilirliği, proje tamamlansa dahi gemilerin idamesinin, eğitimlerinin, lojistik, onarım imkan ve kabiliyetlerinin ne ölçüde optimum ve gerçekçi olabileceği konusu da şimdilik ortada duran sorulardır. Tabi ki Arjantin bir yerden başlamak zorundadır. Ancak bu projeler, kuşkusuz Çin için de bir sınav olacaktır. Pasifikte üzerinde oluşan baskıyı, Atlantik güneyinde dengelemeye çalışacaktır. Netice itibarıyla; Arjantin’in bir okyanus ülkesi olarak, yaşamsal zorunlulukları nedeniyle donanmasıyla ilgili sorunlarını bir şekilde aşacağı muhakkaktır. Diğer yandan; ülkemizin 1975-1978 yılları arasındaki silah ambargosu sonrası bir devlet politikası kapsamında, milli savunma sanayini kurmasının ve her türlü kumpaslara rağmen halihazırda gelinen noktanın öneminin anlaşılabilmesi için Arjantin’in ilginç bir örnek olduğu kanaatindeyim. Türkiye’de gemi modernizasyonları yapılabildiği gibi, artık yurt dışında denizaltı yarı ömür modernizasyonları için ihale kazanan Türk şirketleri dahi mevcuttur. Tarihinde ilk defa bu kadar kapsamlı bir modernizasyon sonrası denizaltısını trajik bir şekilde kaybetmesi, Arjantin için elbette bir talihsizliktir. Böyle bir olay her ülkenin başına da gelebilir. Ancak, hatırı sayılır bir donanma için uzun soluklu bir planlama, alt yapı, eğitim ve iyi donanımlı personel ile güçlü bir ekonominin olması lüzumu bir kez daha bir gerçek olarak karşımıza çıkmıştır. Stratejik gerekliliklere bağlı olarak ihtiyaçların planlanması ve iş birliği yapılacak partnerlerin gelecek açısından sürdürülebilirliklerinin iyi değerlendirilmesi gerekmektedir.   Alp Kırıkkanat Paragon Teknoloji A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı [email protected]
Editör: TE Bilisim