Açık sulardaki yeni enerji projeleri; konaklama, lojistik destek gemileri ve teknoloji üreticileri için yeni imkanlar yaratmaktadır. Amerika’nın Meksika körfezi, Brezilya ve Batı Afrika açık deniz bölgeleri son zamanların altın üçgeni olarak etiketlendi. Bu bölgelerde bulunan petrol yatakları, üzerlerinde hali hazirda kurulu olan ve yeni planlanan platformlar, yüksek iş gücü ve karadan destek gerektirmekte. Birçok denizcilik firmasi, bu sektöre hizmet verecek yeni ünitelerini hazırlamakta ve yeni inşa edilen depolar, hizmet gemileri de bunların başında geliyor. Açık denizlerdeki bu hareketlilik karadaki durgunluğu bir nebze olsun canlandırıyor. Açık denizlerde sadece petrol ürünleri değil, Amerika’nin yeni hedefi olan yenilenebilir enerji projeleri de hazırlanmaktadır. Şu an için Amerika denizlerinde, açık deniz rüzgar santrali yok. Ancak bunun üzerine yürütülen birçok proje bulunuyor. Rüzgar zengini bölgeler için fizibilite çalışmaları son birkaç yıldır hız kazanmış durumda ve bu çalışmaları içeren konferansların bazılarına ben de Atlantik Okyanusu Bölgesi için katıldım. Gerekli bakanlıklardan ve ilgili federal bürolardan alınan izinler sonrasında şu an bu bölgeler, yatırımcıların projelerine açıldı. Yenilenebilir enerji kaynaklarından rüzgar,  Amerika’nin son zamanlarda hem petrole bağımlılığını azaltmak, dünyadaki çevreyi en çok kirleten gelişmiş ülkelerden biri imajını düzeltmek amacıyla ön plana çıkartılmakta ve federal devlet tarafından desteklenmektedir. Çevreci örgütlerin, şu anki teknolojileri ile mümkün olan bu en çevreci yönteme bile karşı gelmesi ise işin ilginç yanı! Açık denize kurulan bu rüzgar güllerinin her yıl binlerce okyanus kuşunun, deniz canlısının ölmesine sebep olduğunu ve okyanusun ekolojik dengesini bozduğunu ortaya çıkaran çalışmalar buna sebep olmakta. Biliyoruz ki yüzde 100 çevreci ve üretilirken çevreye zarar vermeyen bir enerji kaynağı yok. Yenilenebilir enerji kaynağı vardır. Avrupa Birliği 2020’ye kadar enerjisinin yüzde 20’sini yenilenebilir kaynaklardan elde etmeyi hedeflemekte ve 2030’da bu hedefini katlayıp  yüzde 40’a ulaşmayı planlamaktadır. 2 gigawatt(GW) açık deniz rüzgar enerjisi, bir milyondan fazla eve enerji sağlamaya yetecek üniteler Avrupa Birliği ülkelerinde projelendirilmiş durumdadır ki İngiltere ve Danimarka bu çalışmalarda öncülük etmektedir.  Amerika’nin doğu kıyıları için rüzgar enerjisi üretiminin Arabistanı olabilir deniliyor. Çünkü, eğer bu bölge tamamiyle açık deniz rüzgar santralleriyle donatılırsa, buradan tüm Amerika’ya yetecek kadar elektrik üretimi sağlanabilir. Amerikan Enerji Bankanlığı adına çalışma yapan bir kurum olan Ulusal Yenilenebilir Enerji Laboratovarı çalışmaları, kara ve açık deniz rüzgar potansiyelinin yaklaşık 4,150 GW, yani tüm Amerika’nın elektrik ihtiyacının dört katını karşılayacak seviyede olduğunu ortaya koyuyor. Kuzeydoğu ve Orta Atlantik kıyıları özellikle yıl boyu rüzgarlı olan bölgeler ve deniz suyunun derinliği elverişli olan bölgeler, rüzgar enerjisi üretim çalısmalarını mümkün kılıyor. Amerika’nin ulusal yenilenebilir enerji hedefleri ve politikası yok. Ancak 29 eyalet ve Washington D.C kendi planlarını hazırladılar. Massachusetts, Rhode Island, New York ve New Jersey gibi kuzeydoğu eyaletleri bu projeleri hayata geçirmek için agresif şekilde çalışmalar içinde ve 2012 yılı içinde 300 milyon dolar bu çalışmalara altyapı sağlamak için harcanmıştır. Açık deniz rüzgarı karadaki rüzgardan daha sürekli ve gün içinde daha sert ve kesintisiz esmektedir. Bununla beraber açık deniz rüzgar enerjisi kurmak neredeyse karaya kıyasla iki kat daha masraflı ve buna rağmen uzun soluklu, yenilenebilir olduğundan açık deniz rüzgar enerjisi santrali günden güne daha çok yer edinmeye başlayacaktır. Amerika, bu konudaki çevresel ve kanunsal zorlukları aşmaya çalışırken Avrupa RoPax, RO-RO ve Konteyner gemilerini yenileyerek bu açık deniz çalışmalarına destek sağlayacak üniteler haline getirmeyi kefettiler. Bu gemiler açık denizlerdeki petrol platformlarına ve rüzgar enerjisi santrallerine destek vererek yeni iş alanları yaratılarak, aynı anda birkaç yüz çalışana yaşam mahali sağlayan bu tip gemilere de yakın zamanda ihtiyaç, Amerikan sularında artış gösterecektir. Türkiye’nin de geçtiğimiz yıllar içerisinde, politik çekişme sebebi ile içine girdiği Akdeniz’deki açık deniz petrol arama çalışmaları kısıtlı kalmaz ve ekonomiye deniz meltemi estirebilecek açık deniz rüzgar santrali enerjileri ile desteklenebilir. Yakın gelecekte Amerika’da olduğu gibi Türkiye’de de açık deniz çalışmalarına lojistik destek verecek gemilerine yatırım yapanların kazançlı çıkacağı muhtemeldir. Kapt. Kubilay ULUCAN ATCOM Denizcilik Sektörü Başkanı [email protected]
Editör: TE Bilisim